Demokrat Zafer

Ziraat Fakülteleri açmak yerine, ülke ihtiyaçları dikkate alınarak nitelikli Fakültelerde eğitim alan Ziraat Mühendisi yetiştirmek temel hedef olmalıdır.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Bursa Şubesi tarafından mesleğinde 30’uncu ve 50’inci yılını dolduran meslektaşlarına plaket töreni düzenlendi. TMMOB ZMO Bursa Şubesi tarafından mesleğinde 30’uncu ve 50’inci yılını dolduran meslektaşlarına plaket töreni Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) Oditoryum Salonu’nda gerçekleştirildi. Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi ev sahipliğinde düzenlenen plaket törenine ZMO Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak, Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB) Başkanı Özkan Kamiloğlu ve çok sayıda oda üyesi katıldı. Törenin açılış konuşmasını gerçekleştiren ZMO Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak’ın konuşmasından satır başları şöyle:

Şube oluşumuzdan bu yana tam 31 yıl geçmiş. Bugün 2.000’i bulan üye sayımızla güçlü, saygın, güvenilir, tarım deyince ilk akla gelen kuruluş haline geldik.

Bu 31 yıl; mesleğin, meslektaşın sorunlarını topluma anlatmak, çözüm üretmeye çalışmak yanında, mesleğin paydaşlarının sorunlarını da kendine dert edinerek, tüm paydaşlarla, tarımı, çiftçiyi, doğayı, hukukun üstünlüğünü, Cumhuriyetin temel ilkelerini korumak adına bilimin ve hukukun ışığında mücadele ederek geçti. Bu yolda bizlerle olan tüm meslektaşlarıma ve bizi bu yolda yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza da çok teşekkür ediyorum.

Mesleğimizin ve meslektaşımızın çok önemli sorunları var.

Aslında sorun eğitimle başlıyor. Sadece binadan ibaret, uygulama alanları olmayan, labaratuvar imkanları ve eğitim kadrosu yetersiz, ülkenin ihtiyacı gözetilmeden  Ziraat Fakülteleri açmak yerine, ülke ihtiyaçları dikkate alınarak nitelikli Fakültelerde eğitim alan Ziraat Mühendisi yetiştirmek temel hedef olmalıdır.

Akademik personelinden, kamuda ya da özel sektörde çalışan meslektaşıma, ilaç bayiliği yapan meslektaşımdan, İstihdamı zorunlu personel ya da tarım danışmanı olarak çalışan meslektaşıma, kamuda ya da özel sektörde yıllarca çalışarak emekli olmuş, insan onuruna yakışır bir yaşam arzu edip, asgari ücrete yakın bir ücretle yaşamaya mahkum edilen meslektaşıma, elbette ki yeni mezun olup da iş arayan meslektaşlarıma kadar her alanda ciddi sorunlarımız var.

Bu özel ve anlamlı günümüzde bu konuları açarak sizlerin keyfini kaçırmak istemiyorum.

Cumhuriyetimizin ikinci 100. Yılında, daha çok üretmek, toprağımızı, suyumuzu, doğamızı daha çok korumak zorundayız. Bu da ancak Ziraat Mühendislerinin sahada olması, bilgilerini üreticiyle buluşturması ile mümkün olacaktır.

Tarım bilimle buluştuğunda, kaynaklar optimum kullanılacak, üreticinin ekonomisi güçlenecektir. Tarım kimyasallarının kullanımı düşürülecek, tarımın çevreye verdiği zarar da önemli ölçüde azaltılacaktır. İklim krizinin ve kuraklığın yaşandığı ülkemizde, tarımsal sulama doğru planlanacak ve sulama suyundan önemli ölçüde tasarruf edilmesi sağlanacaktır.

Tarım, bilimle buluştuğunda hem üretici, hem tüketici, hem meslektaşlarımız, hem de Ülkemiz kazanacaktır.

Geçtiğimiz günlerde yerel yönetimler seçimlerini geride bıraktık. Öncelikle seçilen tüm başkanlarımız ve meclis üyelerimiz ile muhtarlarımızı kutluyor,  başarılar diliyorum.

Bu vesile ile, birkaç cümle ile tarımın paydaşları olan bizlerin onlardan beklentilerimizi dile getirmek istiyorum.

2016 yılında   417.420 hektar ile   tarım arazileri Bursa İlinin yüzölçümünün % 38,34’ünü oluşturmuşken, 2022 yılında 369.727,80 hektara düşerek % 33,36’ ya gerilemiştir. Yani son 16 yılda  tarım arazilerinin 47.692,20 hektarı, yani % 11,4’ü tarım dışına çıkarılmıştır. Tarım dışına çıkarılan bu arazilerin büyük bir kısmı da yerleşim yerleri ve sanayi alanına dönüşmüştür.

Ne yazık ki bu kadar verimli topraklara ve iklim koşullarına sahip bir şehirde bile tarım alanlarımızı koruyamamışız. Hiç olmazsa bundan sonra, daha da geç olmadan tarım arazilerinin korunması için, etkin denetim ve koruma mekanizmaları oluşturulmalı, dirençli ve kararlı bir yönetim anlayışı benimsenmelidir.

Bu konudan daha da vahim olan bir konu; Bursa gibi, toprağı ile suyu ile iklimi ile tarım potansiyeli bu kadar yüksek bir ilde, 2022 yılı verilerine göre yaklaşık 94.700 ha tarım arazisi yani Bursa’nın toplam tarım arazisinin yaklaşık % 25’lik kısmı ekilmemekte, boş bırakılmaktadır.

Bunun nedenlerini iyi analiz edilerek, boş bırakılan bu alanların yeniden ekilir hale getirilmesi için gerekli plan ve programlar hayata geçirilerek,  tekrar tarım yapılır hale gelmeleri sağlanmalıdır.

Köyde tarımla uğraşanların yaş ortalaması 55 ve üzeridir.  Gençlerin köyde kalmasını, gidenlerin de tekrar dönüşünü başlatmak için;  gençlere yönelik girdi ve sosyal güvence desteği verilirken, köylerin büyük yerleşim yerlerine olan bağlantıları ile köylerdeki sosyal yaşam koşulları, eğitim ve sağlık imkanları  iyileştirilmelidir.

Bursa İlinin detaylı toprak etüt haritalama çalışmaları yapılarak toprak potansiyelimiz ve bitki yetiştirme haritamız çıkartılmalı, kentin gelişim anayasası tüm paydaşlarla birlikte, ortak akılla, bu yapı üzerinden şekillenmelidir.

Toprak, su ve bitki analizleri yapacak labaratuvarlar kurularak, çiftçilerin gübre ve tarımsal ilaç kullanımları azaltılmalı, toprak, su varlıklarımızın sürdürülebilir kullanımları sağlanmalıdır.

         İklim krizi, kuraklık gibi konuların gündemde olduğu bir ortamda hala vahşi sulama yöntemlerini kullanarak suyu hoyratça kullanmak geleceğimizi tehdit etmektedir. Su’dan tasarruf edilecekse tasarrufun toplam su tüketimimizin %77’sini kullanan tarımdan başlanması gerekliliği vardır.

Bu anlamda, Yerel yönetimler tarafından, genel Yönetimlerin basınçlı sulama sistemi ile arazi toplulaştırma yatırımlarını arttırması için gerekli girişimler yapılmalı, basınçlı sulama sistemleri destekleri yanında çiftçi eğitimleri  ve çiftçiye teknik destek verilerek ekilen-dikilen ürüne, ürünün istediği zamanda, istediği miktarda su verilmesinin sağlanacağı, üretim desenine göre sulama modelleri oluşturularak uygulamaya konulmalı, bu programları uygulayan çiftçilere sulama, yatırım ya da sulama elektriği giderleri için destekler verilmelidir.

Çiftçimize örgütlülük bilinci aşılanmalı, üreticinin ürününü değerinde satabilmesi, tüketicinin de daha ucuz ve güvenilir gıdaya erişebilmesi için; üretim, satış ve tüketim kooperatiflerine destekler verilmelidir.

Özellikle kadın kooperatifleri desteklenerek onların üretimin içerisinde kalması sağlanmalı, ürettikleri ürünlerin hijyenik, sağlıklı ortamlarda üretilmesi için gerekli teknik ve alt yapı desteği verilirken, belediyelerin ya da bağlı kuruluşlarının satış ağı kullanılarak satış ve pazarlanması sağlanmalıdır.

Çiftçinin ürettiği ürünü değerinde pazarlayabilmesi, katma değerli ürüne dönüştürebilmesi, yöresel ürünlerin markalaşması ve coğrafi işaret alabilmesi için; belediyeler içerisinde veya başka bir yapı oluşturularak, kooperatiflerin ve çiftçilerin hukuki sorunlarına çözüm üreterek, pazarlama, ürünlerini mamule dönüştürme, marka oluşturma konularında desteklenmesi sağlanmalı, teknoloji kullanılarak online satış sistemi  de dahil Bursa’dan dünyaya satış ve pazarlama zinciri oluşturulmalıdır.

Tarımsal mekanizasyon başta olmak üzere tarımda bilgi ve teknoloji kullanımı yaygınlaştırılarak üretim maliyetleri aşağı çekilmelidir. Yerel yönetimler, akıllı tarım uygulamalarına öncülük ederek; zirai ilaçlama dronları, sera otomasyon sistemleri, otomatik dümenleme, feromon tuzak, akıllı pülverizatör, hassas ekim ve hasat makinaları vb. uygulamaları desteklemeli ve kullanımları yaygınlaştırmalıdır. Bu amaçla; Tarımsal inovasyon uygulama merkezleri kurularak çiftçilere teknolojik gelişmelerle ilgili teorik ve pratik eğitimler verilmelidir.

Hayvancılığın özendirilmesi için, mera alanlarının ıslahı ve planlı kullanımını sağlayacak projeler uygulamaya konulmalı, özellikle küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini özendirici, aile işletmelerini teşvik edici destekler verilmeli, bu tür küçük işletmelerin elde ettiği ürünlerin sağlıklı koşullarda işlenmesi sağlanmalı, elde edilen ürünler, ihtiyacı olan kesime, özellikle de çocuklara ulaştırılmalıdır.

Bursa polikültür tarım yapılan bir ildir. Bu anlamda yoğun işgücü gerekmektedir. Bu işgücü de doğu ve güneydoğudan gelen ya da Yabancı uyruklu mevsimlik işçiler ile karşılanmaktadır. Mevsimlik işçilerin yaşam ortamları çok ilkel ve insanca yaşamdan uzaktır. Bu anlamda emeğini, alın terini kullandığımız bu insanların yaşam koşulları iyileştirilerek onların sağlıklı bir ortamda yaşamaları, küçük çocuklarının da eğitim ve kreş imkanlarından faydalanmaları için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

Sonuç olarak; Belediyelerimizden; liyakatli kadrolarla, Bursa İlinin ekonomik ve sosyal gelişiminde bitkisel ve hayvansal üretimin önemine inanan, üretimin temel unsurları olan üreticileri örgütlü yapılar üzerinden, bilimin ışığında destekleyen, toprak ve su kaynaklarını koruyan, tarım ve mera alanlarının amaç dışı kullanılmasını önleyen ve geliştiren, tarımsal çevre kirliliğini azaltıcı önlemleri alan, üretilen ürünlerin markalaşması ve farklı pazarlama imkanları konusunda çalışmalar yapan, siyasi kaygılarla kısa vadeli pansuman çözümler yerine,  çiftçinin yaralarını tedavi edici, kendi ayaklarında sağlıklı bir şekilde durabileceği bir yapıyı, tarımın tüm paydaşları ile ortak hareket ederek, yani ortak akılla oluşturan ve kararlılıkla uygulayan  bir yönetim anlayışı bekliyoruz.

Sözlerimi Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 16 Mart 1923 tarihinde Adana Çiftçileri ile yaptığı şu konuşma ile sonlandırmak istiyorum.

“Çiftçi ve çoban bu millet için temel unsurdur. Gerçekte diğer unsurlar bu ana unsur için gerekli ve yararlıdır. Ancak hiçbir kuruntuya kapılmadan bilmeliyiz ki, o asli unsur olmazsa diğer unsurlar da yoktur.Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.”

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ