20 yılda yaşanan bir mağduriyet varsa o da halkımızın artarak devam eden geçim mağduriyeti

“Sosisin ve siyasetin nasıl yapıldığını bilseniz geceleri rahat uyuyamazsınız.” diyen Bismarck iki asır geçse de haklı olmaya devam ediyor.

Nasıl olmasın ki?

Memleket ve halkın refahı için yola çıkıp siyaset yapan siyasetçiler, bir elleri yağda bir elleri balda komisyonlar kurup,Anayasa yapsalarda uymuyorlar.

Bir hukukçu olarak bunu asla kabul etmiyorum.

Yürürlükteki Anayasamızın 101.maddesi gereği “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” deniyor.

Anayasa hukuku açısından bu emredici bir madde ve lafzi yorum gereği başka bir sonuç çıkarmak mümkün değil.

Bu durumun istisnası Anayasanın 116’ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alıyor.

“Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir”

Bunun için TBMM’nin üye tam sayısının beşte üç çoğunluğuyla, yani 360 milletvekilinin seçimlerin yenilenmesine karar vermesi gerekiyor.

Bu durum karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha aday olabilmesi için meclisin seçimlerin yenilenmesine karar vermesi gerekiyor.

Bu hal için Cumhur ittifakının oyu yetmediği için millet ittifakına ihtiyacı var.

Anlayacağınız muhalefet olmadan CB Erdoğan aday olamaz.

Tüm siyasi geleceklerini Erdoğan’ı geçmeye özgüleyen Millet ittifakının seçimleri zamanında yapmakla kazanabilecekleri bir seçimi mağduriyet algısıyla bir yarışa sokmalarını siyaset ya da toplum bilimiyle açıklayabilir misiniz?

Hem de iktidarın tüm imkanlarına ve YSK’nın hukuka rahmet okutan uygulamalarına karşı !

Mağduriyet olmasın diye seçim takvimini değiştirmek, erken seçim kararı alarak adaylık şansı vermek, siyasetin ana gayesiyle örtüşmeyeceğine göre, neyle açıklanabilir?

Yasa ve en üst norm Anayasa niçin var?

Cevabı çok basit; statülerine bakılmaksızın bireyler mağdur olmasın diye.

Hal böyle iken kuruluş ve kurtuluşun partisi Atatürk’ün en büyük iki eserinden biri olan CHP ve Anayasayı koruma yemini eden vekillerinin bu tutumu savunulabilir mi?

Az kuru az pilav gibi az Anayasa olabilir mi?

Yaparken aklınız neredeydi?

Mağduriyet kavramının Türk siyasi hayatından çıkarılması bugün en elzem ihtiyaçtır.

20 yılda yaşanan bir mağduriyet varsa o da halkımızın artarak devam eden geçim mağduriyetidir.

Mülkiyet kavramının imkansızlaştığı ve kast sisteminin

hakim olduğu bu zaman diliminde, tam makus talih diyeceğim aklıma toplumlar layık olduğu şekilde yönetilirmiş sözü geliyor.

Halkınızın en özgür olduğu 1 metrekarelik seçim kabininde bile özgürce karar veremediğini düşündükçe az bile diyorum.

Türkiye’de siyaset, ezeli iki rakip parti arasında dar alanda kısa paslaşmaların yapılıp sonucu önceden belli olan bir futbol maçıdır.

Son söz olarak Bismark’a bir açıdan katılmıyorum, sosis siyasetten daha temiz ve uykuları kaçırmıyor…