Demokrat Zafer

Ahmet Koçak Yazdı; EMEKLİ SEN YENİ YILA “MERHABA!” DEDİ

Köşe yazarımız Ahmet Koçak yazdığı yazıda; “Dün Zeki Baştürk Beyden bir telefon geldi: “Ahmet Bey, Tüm Emeklilerin Sendikası’nın bir konseri var. Gitmek ister misin?” diye sordu. Yanıtım: “Evet” oldu. Bursa Akademik Odalar Birliği salonundayız. Salona girmeden önce resim sergisini gezerek ana mönüden önce tadımlık sanat ziyafetimizi çektik.

İlk gelenlerdeniz. İmece grubu akort ve ses ayarları yapıyor.  İçlerinden tek tanıdığım Dursun Öztopaloğlu idi. Ses ayarı için çabalıyordu. Sinemalarda “makinist ses!” diye bağırdığımız yukarıdaki odaya doğru bakarak, işaretler ederek aletlerin ses ayarını yaptırıyordu. Önce kendi çalacağı baterinin sesini ayarladı(Önce can, sonra canan” demiş atalar). Ardından diğer müzik aletlerinin dişini biledi(pardon ses ayarını yaptı). Ses ayarı nasıl yapılırmış iyice öğrendim.

Salon yavaş yavaş dolmaya başladı. Sunuculuğunu Mali Sekreter Ferhan Küçüğün yaptığı “Yeni Yıla Merhaba” konseri Şube Başkanı Cihat Uygar’ın açış konuşmasıyla başladı. Emekli öğretmen olduğunu öğrendiğim Cihat Bey özetle; “Binin üzerinde üyemiz vardır. Yüz toruna destek kampanyamız devam etmektedir. Emekliler açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir. Çöpten yiyecek toplayan, intihar eden insanların ülkesi haline geldik. Eğitim gerici hale geldi.  Gerici güruhun altı yaşında çocuğa tecavüz ettiğine tanık olduk (burada “karanlığa mahkûm olmayacağız!” sloganları atıldı salondan). Yirmi yıllık iktidarda, derin ve yaygın bir yoksulluğun yanında; çevre talanı ve kadınlara şiddet arttığı için bu yaştan sonra mücadele etmek zorunda kaldık.” dedi. Ardanuçlular Derneği Başkanlığından tanıdığım Şenol Demir bolca resim çekiyor, Bana isimler hakkında bilgiler veriyordu sağ olsun.

Sunucu İmece Grubu’nu sahneye davet etti. Gelen giden yok. Bir daha anons etti yine bir hareket olmadı. Salondan biri bağırdı: “Bahşiş istiyorlar” derken biraz sonra grup sahnede yerini aldı ve halk müziği ziyafeti başladı. Sazda Mehmet Çınar, Akordeonda Erol Alkan, Kavalda Ercan Çataltepe, gitarda Tolga Çınar, basgitarda Umut Yeşilırmak vardı.

Oy Dumanlarlar Dumanlar, Ben Seni Sevduğumi, Yayla Yolundan Aştım türkülerini coşkuyla dinledik. Nakaratlara biz izleyicilerin de katılmasını istedi solist Mehmet Çınar. Salondan fersiz fersiz eşlik gelince; “ne de olsa emekli, yaşlıdırlar” diye düşünmüş olmalı ki; kendisi mikrofonun kıyısından o açığı kapatmaya çalıştı, bize destek oldu.

Mikail Ocak kendi şiirini okudu. Ardından türküler aynı coşkuyla devam etti; Kâinatın Aynasıyım, Dersim Dört Dağ İçinde, Yuh Yuh, Geçmiyor Günler Geçmiyor, “Bursa’da iki tekstil işletmesinde grevde olan ve aramızda bulunan işçiler için” diyen Mehmet Çınar Güneş Topla Benim İçin türküsünü seslendirdi. Salon işçileri alkışlayarak; grevinize, direnişinize desteğimiz tamdır mesajı verdi. Ardından Leylim Ley’le salon coştu.

Facebbok’ta arkadaş olduğum ve yüz yüze tanışamadığım Duran Saper adı, eğitimci- yazar- şair diye anons edilince dikkatimi çekti. Yanına gittim; “Duran Bey.. “dedim O da yağa kalkarak “Ahmet Bey…” diye karşılık verdi. Yılmaz Erdoğan’ın Organize İşler filminde bir sahnede Cem Yılmaz: “Video ne kadar güzel bir alet değil mi?” diye sorar ya, ben de “Şu Fecebook ne kadar güzel bir alet değil mi?” dedim içimden.  Bizi “My name is Ahmet.” What is Your name?” gibi zahmetlerden kurtardı. Duran Bey çok beyefendi biriymiş.  Beyefendi ve hanımefendi biriktiriyorum bu sıralar…

Ara verdiler konsere. Belediye otobüsü ile geldiğimiz için Zeki Bey’le eve gitmeye karar verdik. Emekli insanlar çocuklara benzer; uyku saatini, yemek saatini kaçırmamalıdırlar. Bir de geç kalıp otobüs ve treni kaçırma tehlikesi vardır.

Ben önden çıkarken bir koltukta; top sakallı, başında ibiksiz siyah şapkası, boğazlı kazağının üzerine ahenkli boyun bağı takmış olan birini gördüm. Bir tek Piposu eksikti. Kapalı alanlarda yasak olmasa o da olurdu muhakkak. İçimden; “Ressam, şair ve ya yazar olmalı keşke tanışabilsem” diye geçirerek yürümeye devam ettim. Geriye döndüğümde Zeki Bey’i o beyefendiyle konuşurlarken gördüm ve geri döndüm. (“Birkaç İyi Adam” yazımda; birkaç iyi adamların arasında Zeki Bey de olmasına rağmen adını yazmayı unutmuştum. Bu yazımda bol bol adını yazayım da beni bağışlasın İnşallah!) İnsanın dileği birkaç saniye sonra kabul olur mu? Benimki oldu. “Zeki Bey Ben bu beyefendiyi gördüm; entelektüel halini görünce “keşke tanışabilsem” diye içimden geçirmiştim. Dileğim kabul oldu. Hadi bizi tanıştır” dedim ve tanıştırdı; “tanıştırayım toprağımdan İhsan Zafer; şair, yazar, işletmeci.” dedi. Nasıl da tahmin ettim ama?

Soğukta titreye titreye birinci vesaitimizi bekledik. Üşümekten konuşmaya, yaşadığımız güzelliği değerlendirmeye halimiz yoktu. Birkaç vesaitle evimize on birde geldik.

ahmet.kocak16@hotmail.com  ”

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ