Demokrat Zafer

SOL/SOSYAL DEMOKRATLAR, YOKSUL VE ÇARESİZ HALKIMIZ, YAPILAN BU GEREKSİZLİKLERİ HAK ETMİYOR.

Geçmiş dönem CHP Parti Meclis üyesi Güler Buğday;

“Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar, üç gündür ülke; gündemine adeta bir bomba gibi düşen ve tüm gerçekleri ters yüz ederek olmayan bir sorunu tek gündem maddesi yapan bir gereksizliği tartışıyor.
Yıllar boyu dinci, gerici, bağnaz çıkarcı sağ iktidarların ve şeriat özlemcisi laik düzen düşmanı cemaat ve tarikatların kadınlarımıza biçtiği role ve dayatmalara tanık olduk.
Sosyal yaşamda ve karar mekanizmalarında yok saydıkları ve tüm haklarını yok etmek istedikleri kadının sadece saçıyla uğraşıp türbanı bayraklaştırdıkları yılları birlikte yaşadık.
Sonunda AKP ve gerici çevrelerin dayatması ile siyasi bir simge olan türban aş, iş bulma, siyasette ve kamuda yükselme ve sonunda varsıllaşmanın ve iktidar eliyle itibar bulmanın bir aracı oldu.
Bu arada çok az sayıda kendi isteği ve kendi inandığı için örtünen ve mağdur olan kızlarımız ve kadınlarımızda oldu.
Sonunda bu sorunlar laik kesimin samimi tavrı ve iyi niyetiyle çözüldü ama gerici tayfa tatmin olmadı sürekli bu konuyu kaşıyıp ağzı süt kokan bebeleri bile türbana doladılar.
Ülke 20 yılsonunda Tek Adam diktasına ve soygun düzeni ile iflasa sürüklenirken halklarımız açlığa ve yoksulluk kadar umutsuzluğa düşürüldü.
Ülkede yaşanan çaresizlikleri, hak hukuk düzeninin yok edildiği
keyfiyeti ve faşizmi çok yazdım yeniden tekrar etmeyeceğim.
Bu tehlike karşısında CHP Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu yerel yönetim seçimlerinden başlayarak Millet İttifakını kurdu ve halklara güven verip başarılı olarak AKP’nin kimyasını bozdu.
Tek Adam, haksızlıkları ve keyfiyeti direttikçe Millet İttifakı ve bileşenlerine güven arttı ve artık iktidara yürür konuma geldiler.
Bu süreçte CHP inanılmaz özverili ve sorumlu davrandı.
CHP’li tüm milletvekilleri gece gündüz Anadolu’yu karış karış gezip halkla buluşup güven ve umut verdiler.
Kemal Kılıçdaroğlu AKP’nin kalelerinde bile bir kurtarıcı olarak karşılandı.
Esnaf ziyaretleri mitinge dönüştü.
Tek Adam, kendi partisinde bile tartışılır konuma geldi ve kopuşlar kaçışa döndüğü bir noktada CHP Genel Başkanı iyi niyetinden henüz şüphe etmediğim ancak gereksiz ve anlamsız bir çıkışla Türban konusunu gündeme taşıdı.
Ülkede sorun olmaktan çıkmış, hatta hiç uygun olmadığı halde orduya, emniyete, mahkemelere hatta tüm okullara ve anaokullarına bile girmiş türbana yasal güvence vermek için nereden icap ettiyse kanun teklifi sunacaklarını açıkladı.
Oysa artık ülkede özgürlük ve korunup kollanmalar türbanlılara sıkıntı ve baskılar laik ve örtünmeyen kadınlara uygulanır olmuşken bu ne anlamsız girişimdi!!!!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu birden bire beklenmeyen ve gereksiz, hatta anlamsız ama çok tehlikeli bir tavırla evinden bir gece açıklama yaptı.
Neden yaptı anlamak çok zor!!!!
Başkan seçilebilmek için AKP’den kopan kararsızları etkilemek için mi, masadaki ortaklarını ikna için mi anlayamadık…
Açıklaması ile yasak olmayan türbana yasal güvence vermek için grup kararı da alarak kanun teklifi vereceklerini açıkladı.
Yani laik düzenin içine adeta bir bomba bıraktı.
Beni bu olayda en çok üzen ve düşündüren Kemal Kılıçdaroğlu’nun da tıpkı Tayyip Erdoğan gibi Tek Adam mantığı ile hareket etmesi oldu.
Sosyal Demokrat anlayıştan gitgide uzaklaşıldığı ve örgütlerin gücünün ve etkisinin yok sayıldığı günleri yaşıyor ama ülke bu faşist iktidardan kurtulsun diye sustuğumuz bir ortamda bu gereksizlik adeta 7 şiddetinde deprem gibi olup ciddi bir fay hattı oluşturdu.
Bu arada ben hiç kimsenin dile getirmediği bir konuyu yazma gereği duydum.
CHP’de en yüksek organ Kurultaydır.
Ve oradan seçilen PM’dir.
Partiyi yönetme ve karar alma yetkisi de Genel Başkanla birlikte PM içinden seçilen MYK’nın görevidir.
Şimdi yıllarını ve ömrünü sol ideolojiye vermiş, hiç sapmamış, ideolojisini ve yoldaşlarını hiç satmamış ve asla korkmamış bir solcu ve PM’de de bulunmuş bir CHP’li olarak soruyorum:
Sayın MYK üyelerimiz, bu absürt ve anlamsız durum sizlerinde bilgisi dışında mı gelişti?
Kanun metnini kimler hazırladı?
Sizler bostan korkuluğumu yoksa önümüzdeki seçimlerde liste başlarını garantilemek için MYK’da bulunan süs biberleri misiniz?
Şimdi yazarak açık açık soruyorum sizlere.
Ülke kan ağarken, halk açlıkla ve yoklukla perişan olmuşken, gençler okuyamaz ve iş bulamaz bir konumda oldukları için ülkeyi terk ederken Türkiye’nin ihtiyacı bu mudur?
Hukuk yok sayılıp siyasi iradenin emindeyken sizler neyi ve kimleri güvenceye almak istiyorsunuz?
Üstelik etek boyu için işten çıkarılan, giydiği şorttan dolayı alenen dövülenleri yok sayarak.
Her gün erkek baskı ve şiddetine maruz kalan ve öldürülen kadınların güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi bir gecede yok edilmişken siz neyi ve kimleri güvenceye alıyorsunuz?
Aksine türban ilkokula kadar inmişken, laik kesimin yaşam tarzına, giyimine saldırılar yoğunlaşmışken bu yapılan art niyetli değilse bile anlamsız bir popülizmdir.
Anayasadaki laik devlet ilkesine aykırı bir şekilde Yargı, Emniyet ve TSK mensupları da türban takıyor yetmedi mi?
AKP, yancısı stepne MHP ve Tek Adam Saray Saltanatı; laikliği yok sayarak tarikatlar ve cemaatler ve gerici vakıflar eliyle devlet kurumlarına çökmüş hilafet çağrıları yaparken ne anlamı vardı bu kanun teklifinin?
CHP’nin türbanı yasal güvenceye almak için verdiği yasa teklifi:
“Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cüppe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz.”
İyi hoşta her şeyden önce bu kanun teklifi; kadın erkek eşitliğine aykırı bir durum.
Onlarda bu kanun yasalaşırsa sarıkla, fesle, şalvarla ve Arap entarileri giymek ve TBMM ne böyle gelmek isterlerse ne diyeceksiniz?
Gerçekten bırakın kararsızları ikna etmeyi ömrünü sol/sosyal demokrasiye vermiş kesseniz kanı soldan akacak bizler gibi örgüt emekçilerinin bile sinirlerini tel tel etiniz.
Kılıçdaroğlu, kanımca iyi niyetle başladığı “Helalleşme” diye tutturup sağdan oy alacağını düşünüp sanki on yıllardır ülkede yaşanan olumsuzluklara bizler sebep olmuşuz gibi davranması bana göre fazla abartıydı ve ben bunu kınayarak yazmıştım.
Bizler sağ iktidarlarda ezilen, haksızlığa uğrayan ve faşist darbelerde bedel ödeyenleriz.
Sağcı ve gericilerin Maraş’ta, Sivas’ta, Çorumda yapılan katliamlarda, Suruç’ta, Anakara Garında, Diyarbakır’da ve birçok yerde şiddete muhatap olan ve yok edilen; saldırılarda haksızlık ve hukuksuzluklara muhatap olanlarız.
Altılı masanda bulunan ve içlerinde sorumlu tutulması gerekenler varken hiç kimse bizlerden özür dileyip helallik almıyorken bu ne gereksizlik ve işgüzarlıktır?
Komşumuz İran’da Mahsa Amini’nin başörtüsünden saçı göründüğü için şeriatçı molla rejiminin ahlak polisince dövülerek vahşice katledildiği günlerdeki protestoları yaşıyoruz.
Ve günlerdir yüzlerce insanın ölümü göze alıp direndiği günlerde bu kanun teklifi ülkenin laik rejimine kast etmektir.
CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun bu gereksiz tavrı, zaman olarak 4 Ekim 1926’da yürürlüğe giren Medeni Kanun’un 96. yıldönümünde yapılıyor.
Soruyorum bu duruma ne diyeyim bu kadarı tesadüf müdür?
Kılıçdaroğlu, “Bazı şeyler yürek ister” diyor.
Gerçekten yürek ister.
Kürt halkına ve seçilmiş başkanlar ve vekillere yapılanlara, Alevilere yapılan haksızlıklara, solcu ve aydınlara, yazarçizer ve namuslu gazetecilere yapılanlara tavır koyup onların haklarını aramakta yürek ister.
Sanatçıları ve konserleri keyfi bir şekilde yasaklayan, hatta tutuklayan ve sürekli diyanet ve cemaatler eliyle kadını aşağılayan devrim yasalarını yok sayan bu gericilere karşı tavır almak aslında yürek ister.
Haksızca ve saygısızca tek mezhebe dayalı din derslerini mecbur tutup, devlet olanaklarını kurucumuz ve dünya liderimiz Atatürk’e düşman diyanete verilmesini engellemekte yürek ister.
En üzücü ve yakışıksız olanı da Genel Başkanın kendi kararı olan bu teklifle ilgili olarak “Yüreği olan peşimden gelsin” sözleri olmuştur.
Bizler sol/sosyal demokratlar kimsenin peşinden gitmeyiz.
Yandaş ve yoldaş olur omuz omuza gideriz.
Kemal Kılıçdaroğlu ve MYK bu anlamsız ve gereksiz tavırları ile aslında laikliği yok sayan girişimleri ile CHP tüzüğünü çiğneyip programına ihanet ediyorlar.
Sonucunu da hep birlikte üzülerek ama daha çokta endişeyle gördük.
Bu anlamsız tavır ve kanun teklifi AKP’ye ve Tek Adama can suyu olmuştur.
Karasızları da yeniden AKP’ ye yönlendirmiştir.
Ayrıca bu yasa teklifi anayasaya da aykırıdır.
Anayasayı ve değiştirilemez maddelerini tartışmaya açmak ve anayasanın ikinci maddesini adeta arkadan dolanarak değiştirilmesi anlamına hizmet etmektir.
CHP ve tüm yöneticiler şunu unutmasınlar CHP sağa ödün vererek ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkaramaz.
Böyle masadaki sağcı, hatta birçok olumsuzluğun sorumlusu olan ortakların isteklerini yapmak için ödünler verirse de iktidar olamaz ve ülkeyi soyanlardan gerici tarikat cemaat ve Taliban kafalı yöneticilerden de hesap soramaz.
Hiç kimse bahane ve mazeret üretmesin.
Özellikle grup kararına uyup imza atmak zorunda kalan saygın ve ilerici milletvekillerimiz bu absürtlüğü savunmasınlar.
Bu durum on yıllardır ülkemizde adım adım dayatılan karşı devrimin meşrulaşmasına katkı yapmaktan başka bir şeye yaramaz.
Herkes aklını başına alıp gereksiz savunularla tükenen Tek Adam rejimine fırsat vermesin.
Soluna açılsın ve tüm devrimci ilerici ve yurtsever insanlarla demokrasi platformunda buluşup bu faşist ve ceberut anlayışı sandıkta yollamanın yolunu açsın.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.”
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ