Demokrat Zafer

Türk Kadınlar Birliğinin” öncelikle ve vazgeçilmez değerleri temel özgürlüklerin kazanılmasıdır.

Türk Kadınlar Birliği Bursa Şubesi, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle mesaj yayınladı.

Türk Kadınlar Birliği Bursa Şubesi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yayınladığı mesajda;

Bundan tam 167 yıl önce,“8 Mart 1857” tarihinde, ABD’nin New York kentinde 40.000 kadın dokuma işçisinin, “eşit işe eşit ücret, çalışma saatlerinde azalma ve doğum izni” istemiyle başlattığı grev esnasında çıkan (hatta çıkartılan)  yangında, acımasızca fabrikaya kilitlenen 129 kadın işçi, haklı taleplerinin bedelini, boğularak ve yanarak ödemişlerdir.

Yıl 2024, Mart ayının Sekizi. Yine bir“Emekçi Kadınlar Günü.” Ve yine hep bir ağızdan kadının kutsallığından, kadının değerinden ve kadının haklarından bahseden sesler yükselmektedir. Her yıl olduğu gibi, ne yazık ki yine,24 saat bile geçmeden, bu söylemleryerini; şiddete, tacize, tecavüze maruz kalan ve öldürülen kadın haberlerine bırakacak, tüm bu söylemler havada kalacaktır.

Daha 2024 yılının 2. ayı bitmiş iken; “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” tarafından açıklanan “Ocak 2024 Raporunda,” sadece 2024 yılı Ocak ayında, erkekler tarafından 31 kadının öldürüldüğü, 21 kadının ise şüpheli şekilde ölü bulunduğu belirtilmiştir.

2023 yılında ise resmi olmayan rakamlara göre 315 kadın, erkekler tarafından öldürüldüğü, 248 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulunduğu kayıtlara geçmiştir. Söylenmeyen, gizlenen ve sesini duyuramayan kadınlarımızın sayısı ise maalesef bilinmemektedir. Şiddete, taciz ve tecavüze maruz kalan kadınlarımızın ise sadece bir kısmından haberdar oluyor, kalan kısmının sessiz çığlıklarından ise bir haber yaşamımıza devam ediyoruz.

Dünya kadınları, yaşadıkları dünyayı değiştirmek için, kadın hakları mücadelesini vermek için örgütleniyor, alanları dolduruyor ve var güçleri ile varlıklarının kabulü için haykırıyorlar. Eşitlik, adalet, özgürlük, emek, barış ve dayanışma için seslerini yükseltiyorlar.

Değerli Basın Emekçileri;

Hepimiz biliyoruz ki 8 Mart, özgürlük ve eşitlik meşalesini canları uğruna yanarak yakan kadınların günüdür. 8 Mart,  şiddet ile mücadelenin sembolüdür. Hak ve özgürlükleri için ölümle yaşam arasında sıkışan kadının verdiği özgürlük kavgasıdır.

Uluslararası sözleşmelere ve ulusal düzeyde takip edilen politikalara rağmen, kadınlar dünyanın her yerinde şiddete ve ayrımcılığa uğramakta; siyasette, karar mekanizmalarında, ekonomide, eğitimde erkeğin gölgesinde, arka planda kalmaya devam etmekte; medyada ve reklam dünyasında cinsel bir obje olarak kullanılıpistismar edilmekte; kültürel, siyasal, ideolojik veya dinsel nedenlerden dolayı ayrımcılığa uğramakta, dışlanmakta ve her geçen gün kadının yeri evidir mantığı topluma empoze edilmeye çalışılmaktadır.

Kadınlara yönelik tacizin, tecavüzün ve şiddetin her gün artarak devam ettiği 8 Martlarda kadınlar alanlara çıkarak, meydanları doldurarak kendilerine yaşatılanın kader olmadığını ve bunu mutlaka değiştireceklerini göstermeye çabalamaktadırlar.

Yasaların varlık sebebi, temel insan hak ve hürriyetlerin korunmasıdır. Ve pek tabiî ki kadının; emek, beden ve yaşam hakkının korunması yasa koyucu ve yürütme görevini yapan erkin vazgeçilmez görevi ve sorumluluğudur. Ülkemizde kadın cinayetlerindeki akıl almaz artış, işgücündeki kadın sayısının muazzam düşüşü, erkeğin uyguladığı şiddete bağlı boşanma davalarının sayısındaki artış, kadın cinayeti davalarında, her türden gerekçe ile uygulanan iyi hal veya haksız tahrik indirimleri kadının yasa eliyle değersizleştirildiğini,yeni kadın cinayetlerine davetiye çıkarıldığını açıkça göstermektedir.

Kadına yönelik ayrımcılık ve bunun uzantısı şiddet bir insan hakları ihlalidir. Ailenin mahremiyeti içinde olup biten, özel alana ait, hukuk denetimi dışında bir aile içi mesele değildir. Bu nedenle, engellenmesi de ancak sistemli ve etkin bir mücadele ile gerçekleşebilir.

Her vesile ile kadının yerinin evi, yegâne görevinin ise çocuk doğurmak olduğunu vurgulayan anlayışa son verilerek,  kadına yönelik ayrımcılığın ve şiddetin önüne geçilmesinde eğitim, sağlık, adalet, güvenlik ve sosyal hizmetler birimlerinin koordinasyon halinde çalışılması şart ve zorunludur.

Bizzat devlet eliyle yürütülecek program ve çalışmalarla; kadına yönelik şiddet konusunda, kadın örgütlerinin sarf ettiği efor ve gösterdiği tepkileri, artık erkeklerin de vermesi gerektiğinin altı çizilmelidir.

Erkekler hemcinslerinin uyguladıkları şiddet karşısında yine kendileri örgütlenmeli, kadın hakları ile ilgili eğitimler, konferanslar, çalıştaylar düzenlemelidir. Öyle ki önce erkekler kendi ruhlarına sinen şiddetin ve ayrımcılığın nedenleriyle ve sonuçlarıyla samimi bir yüzleşme cesaretini göstermelidir. Zira erkekler bilmelidirki uyguladıkları şiddet, sadece kadını değil, kadın ile birlikte aileyi, çocukları ve toplumu parçalamaktadır.

Savaşın, yoksulluğun, cahilliğin ve sömürünün olduğu yerde adalet de yoktur ve bunun acısını da bu coğrafyada olduğu gibi en fazla kadınlar yaşar, bedelini de yine en fazla kadınlar öder. Bu neden ile eşitlik kavramı ile kadın erkek arasında hakkaniyetli bir ilişkinin kurulması ve kadının yasalar önünde eşitliği ve mağduriyeti halen giderilememiş iken eşitlik söyleminin ötesinde bir yaklaşımı tartışmanın vakti gelmiştir.

Kadınların aile içi ve sosyal rollerinin dengelenmesi adına, kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konusunda toplumda ortak bir bilinç oluşturulmasını sağlamak, kadının insan haklarını ön plana alarak demokrasinin, hukukun üstünlüğünün ve insan hakları ile temel özgürlüklere saygının geliştirilmesine ve sağlamlaştırılmasına katkı sağlamak “Türk Kadınlar Birliğinin” öncelikle ve vazgeçilmez değerleridir.

Bu neden ile “Türk Kadınlar Birliği” olarak, kadını özgür olamayan bir toplumun da özgür olamayacağına olan inancımız ile kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın sonlandırıldığı, vicdani ve ahlaki bir adalet anlayışınınhakim olduğu yaşanabilir bir toplum için, erkeğiyle, kadınıyla, yaşlısıyla, genciyle, kadına yönelik insan onurunu zedeleyen her türlü haksızlığa karşı demokrasi ve adaletle mücadele edeceğimiz; kadınlarımızın daha özgür ve eşit olduğu bir toplumda kutlayacağımız nice 8 Martlar olmasını yürekten dilediğimizi kamuoyuna bildiririz.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ