Demokrat Zafer

Hayatlarımızdan da haklarımızdan da vazgeçmiyoruz! İstanbul Sözleşmesi yaşatır! Güvenli çalışma alanları istiyoruz!

Sekiz sene önce 19 Kasım’da; meslektaşımız, kız kardeşimiz Dr. Aynur Dağdemir, kocası tarafından şiddete uğrayan sekreterini korumaya çalışırken, Okyanus ötesi bir ülkede Dominik Cumhuriyeti’nde Mirabal kardeşler, 25 Kasım 1960’ta Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele verirken katledildi. Bu nedenle Türk Tabipleri Birliği Kadın Sağlığı ve Kadın Hekimlik Kolu 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nü Dr. Aynur Dağdemir’e adamıştır. Bu iki gün kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizin sembolleşen günleridir. Acımız ve öfkemiz hâlâ taze, mücadelemiz ise sonsuz. Onların hikâyesi mücadeleleri ve cesaretleri bizlere umut ve ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Kadına karşı şiddet, sınır ve sınıf ayrımı olmaksızın kadın hakkı ihlalleri, dünyanın tüm bölgelerinde devam ediyor. Birçok ülkede çok zor ve uzun mücadeleler sonucu elde edinilmiş kazanımlar elimizden alınmaya çalışılıyor. Polonya’da kürtaj yasağının çıkışı, ülkemizde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının alınışı kazanımlara saldırıların örneklerinden.

Ülkemizde pandemiyle, kadınların ev içi bakım yükü ve şiddet arttı.  Deprem sonrası ise sorunlara, evlerinin yıkılmasıyla barınma sorunu da eklendi. Cinsel şiddete uğrama oranları arttı, hastalıklar ve depresyonlar tırmandı. Pandemide ekonomik kriz, işten çıkarılmaları arttırdı. Çalışma hayatında ilk önce gözden çıkarılanlar ev bakım yükü veya işveren tercihi nedeniyle kadınlar oldu, eşitsizlikler derinleşti. Deprem felaketi sonrası da yine bakım yükü en çok kadınların üzerine kaldı, yıkılmış şehirlerdeki temel insan ihtiyaçlarının hala giderilmemesinden kaynaklı sorunlarla da hâlâ en çok kadınlar boğuşuyor.

Patriyarkal kapitalizmin yarattığı krizlerin ortaya çıkardığı savaş, afet, pandemi, kıtlık, deprem ve diğer krizlerin faturaları dünyanın her coğrafyasında farklı biçimlerde en acımasız haliyle yaşanmaya devam ederken; ilk önce kadınları ve çocukları hedef alıyor, en ağır bedelleri onlara ödetiyor, ilk onların yaşam hakkını elinden alıyor.

Dünyada ve Ülkemizde deprem felaketi, pandemi, Suriye ve Ukrayna-Rusya savaşları, İsrail’in Filistin işgali kadınların ve çocukların yaşamlarının elinden alındığı, göç etmek zorunda bırakıldığı, patriyarkanın güçlendiği krizler oldu. Savaş sırasında kadına yönelik suçların arttığını, kadın bedeni üzerinden savaş politikaları sürdürüldüğünü biliyoruz bu nedenle barış talebimizden vazgeçmiyoruz.

Sağlıkta dönüşümün yarattığı krizin faturası olarak pek çok kadın meslektaşımızı görev başındayken yitirdik. Son bir yılda erkek şiddeti nedeniyle kaybettiğimiz sağlık çalışanı kadınlar; Ömür, Melek, Emine ve Ayfer… Kadınlar güpegündüz, kamu kurumlarında, yaşatmak için gittikleri işyerlerinde katlediliyor. Sağlığın ve yaşamın korunması için hizmet üretilen ve güvenli olması gereken sağlık kurumları, günümüzde eli silahlı erkek faillerin kolayca girip çıktığı, özellikle kadın sağlık çalışanlarına yönelik, tacizden cinayete her tür şiddet eylemini gerçekleştirebildiği ortamlara dönüşmüştür. Kadını ve kazanılmış haklarını yok sayan, sahiplenilmesi gereken bir mal gibi gören, kadın düşmanı erkek egemen politikalar, alınmayan koruyucu önlemler, işletilmeyen düzenleyici mekanizmalar ve cezasızlık politikaları hayatımızın her alanını kuşatmaya devam ediyor. Sağlıkta şiddete karşı göstermelik adımlar dışında önlemler alınmıyor. Sağlıkta şiddetin son bulacağı politikalar üretilsin ve uygulansın istiyoruz.

Ülkemizde her gün ortalama üç kadın; kocası, birlikte yaşadığı erkek veya aile bireylerinden başka bir erkek tarafından baskı, işkence ve zulme boyun eğmemeye karar verdiği için katlediliyor. Toplumumuzda, maalesef ki her alanda yükselen iktidar politikaları ile tırmandırılan şiddet sarmalı günlük hayattın temel dili olmuş durumda.  Bu şiddet ortamı hem özel alanda hem de kamuda kadınlara yönelik şiddeti körüklemeye devam ediyor.

Patriyarkal, kapitalist, faşist, muhafazakar yönetimler; devamlılığını kadınları tahakküm altında tutarak sağlayacağına inandığı sürece kadın hareketi güçlenerek, kendini sürekli yenileyerek, yükselerek en güçlü cevabı verecektir. Cinsiyet eşitliğinin inşa edilmediği, erkek şiddetinin çözülmediği bir dünyada eşitlikten, özgürlükten bahsedilemez. Mahsa Amini’den, Dr. Aynur Dağdemir’den aldığımız cesaretle kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyor, 6284 sayılı kanunun etkin uygulanmasını istiyoruz!

 

Bursa Tabip Odası Kadın Sağlığı ve Kadın Hekimlik Komisyonu

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ