Demokrat Zafer

KAŞIKLA VERDİLER KEPÇEYLE ALDILAR ZAM ALDATMACASINA SON VERİN!

Birleşik Kamu İş Bursa İl Temsilciliği Kent Meydanı’nda gerçekleştirdikleri eylemde Hükümet’e yüklendi. İl Temsilcisi Özkan Rona;

Bugün maaşlarımızı aldık ve gördük ki kamu emekçisi daha da yoksullaşmıştır.

Kamu emekçileri enflasyona ezdirilmiş, her zaman olduğu gibi açlık ve sefalete mahkûm edilmiştir.

Milyonlarca kamu emekçisi, emeklisi ve ailelerini sevindirecek yüzdelik ve seyyanen zamlar istemiyor, her dönem yaşadığımız kayıpların giderilmesini ve en düşük memur maaşının en az 32 bin TL’ye çıkarılmasını istiyoruz. Milyonlarca emekçiyi ilgilendiren ücret ve maaş artışları gerçek enflasyona göre değil çarpıtılmış TÜİK enflasyonuna göre belirlenmiş ve emekçiler iki kez mağdur edilmiştir.

Ülkemizde yaşam koşulları ağırlaşmış, yağmur gibi yağan zamlar mutfakları kavurmuştur. Temel giderlerimize elektriğe, suya, akaryakıta, gıda maddelerine, ulaşıma fahiş oranlarda zam yapılmaktadır. Türk Lirası, döviz karşısında erimekte, yurttaşların alım gücü günden güne düşmektedir. Raflardaki etiketler günlük olarak değişmektedir.

TÜİK, haziran ayı enflasyon verilerini aylık yüzde 3,92, altı aylık yüzde 19,77 ve yıllık olarak yüzde 38,21 olarak açıklamıştır. 6 aylık enflasyon rakamının belli olmasından sonra kanuni düzenleme ile yapılan seyyanen artış dışında memurlara, sözleşmeli personele ve emeklilere verilecek zam oranı % 17,55 olarak açıklanmıştır. Ancak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Memur, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine de yüzde 25 zam verilmesi kabul edilmiştir.

Birleşik Kamu-İş araştırma merkezi KAMU-AR’ın Haziran enflasyonu yılın ilk yarısında yüzde 33, son bir yılda ise yüzde 80,5 oranında artış yaşanmıştı. Haziran ayı araştırmamıza göre 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 32 bin liraya, açlık sınırı ise 12 bin liraya dayanmıştır. Dalga dalga yayılan zamlar ve kat be kat artan vergiler gerçekçi enflasyon oranında yapılmakta, ancak maaş zamlarına gelince TÜİK verileri dikkate alınmaktadır. Yani kaşıkla verilen kepçeyle geri alınmaktadır.

Bu iki yüzlü aldatmacaya son verin!

Ülkemizdeki vergi kültürü ve vergi yükü AKP iktidarıyla emekçiler için zulme dönüşmüştür. Mal ve hizmetlere uygulanan yüzde 18’lik KDV oranı yüzde 20’ye, yüzde 8’lik KDV oranı ise yüzde 10’a yükseltilmiştir.  Ülkedeki ağır vergilere ek vergi yükü tamamen emekçilerin sırtına yıkılmıştır. İktidar bütçe açığını kapatmak için KDV artışına gitmiştir. Bugün Türkiye’de emekçiler zenginlikten en az payı alırken en çok vergiyi ödemektedirler. Yapılan KDV artışı verilen zamların daha cebe girmeden alınmasıdır. Emekçiler, ağır zamlar ve vergiler altında ezilirken patronlara, sermayeye vergi istisnaları yapılmaktadır. Satın alma gücü düşmekte, yurttaşlar ekonomik çöküş yaşamaktadır.

Bilindiği gibi 2023’ün ilk 6 ayında yüzde 11,77’lik enflasyon farkı ve toplu sözleşmeden gelen yüzde 6’lık artış (kümülatif %17,55) üzerine seyyanen yapılan 8 bin 77 TL’lik zammın emekçilerin beklentisini karşılamadığını bir kez daha belirtiyoruz.

AKP iktidarı ekonomik krizin yükünü tamamen emekçilerin sırtına yıkmıştır. Gelir adaletsizliğini derinleştirmiş, açlığı ve yoksulluğu artırmıştır.  Maaşla çalışanlar ağır vergiler ve enflasyon altında ezilmektedir. Sözde maaş artışları şimdiden yok olmuştur.

Ülke ekonomisini yolsuzlukla, talanla, peşkeşle yönetenler ortaya çıkan krizin faturasını emekçilerin ve emeklilerin omuzlarına yüklemiştir.

Hükümetin emekçilere kestiği bu faturada 60 Milyar Dolar Cari Açık, 4 Trilyon 734 Milyar Dolar iç ve dış borç vardır. Seçim döneminde yandaşa verilen ihalelerden 130 Milyar Dolar, Geçiş Garantili Yollardan 53 Milyar Dolarlık fatura da emekçilere kesilmiştir. Kamu emekçileri ve emeklileri tüm bunların yanı sıra günlük olarak 18 Milyon TL’yi de sarayın giderleri olarak ödemektedir. Ağır vergi yükü altındaki yurttaşlar tüm bu giderlerin yanı sıra %20 KDV, %45 ÖTV, ortalama %27 Gelir Vergisi, %76 da Dolaylı Vergi ödemektedir. Tüm bu ağır faturanın üzerine bir de “Milli Dayanışma Paketi” adı altında getirilen ek vergiler ve Türkiye’nin toplam borç miktarının %46’sı kadar daha borç yapma yetkisi emekçiler için çalışırken de emeklilikte de ödemekle bitecek bir borç değildir. Bu soygun düzeni, bu talan düzeni, bu peşkeş düzeni bitmedikçe emekçiye fatura edilen bu borç ödemekle bitmez.

Buradan hükümete sesleniyoruz:

Haklı ve meşru taleplerimizi duymazdan gelmeyin.  AKP iktidarı sermayenin sesine değil, yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiş, emekçilerin sesine kulak vermelidir. Her zaman yaptığı gibi kurnazca rakamlar üzerinde oynayarak, hayali bir yaşamın resmini çizmekten vazgeçmelidir!

Emekliliğe yansımayan, adaletsizliği artıran, verilen sözleri tam olarak karşılamayan seyyanen ve yüzdelik oranları kabul etmiyoruz.

22 bin TL’lik en düşük dereceli memur maaşı içinde, 11 bin 128 TL’lik kısım emekli maaşı hesabına dahil edilmemektedir. Bundan sonra bu seyyanen rakam, maktu rakam olarak belirlenecek ve daha sonraki hiçbir artışa bu rakamın baz teşkil etmeyecek olması iktidarın bir başka kurnazlığıdır.

Enflasyon farkı, ortaya çıktığı ay itibarıyla ödenmelidir.

Adeta bir soygun mekanizması gibi işleyen vergi diliminde maaş artışları sonrasında kesilen oranlar yeniden düzenlenmelidir.

Torba yasadaki seyyanen artıştan emekli kamu emekçilerinin yok sayılması eşitlik ilkesi gereği adaletsizliktir.

Birleşik Kamu-iş olarak haksızlıklar ve itibar sarsıcı bu uygulamalar karşısında susmayacağız, emekçilerimizin sesi olmaya devam edeceğiz.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ