Demokrat Zafer

GÜNEŞİN SOFRASINDA DOSTLAR VE CANLARIN ARASINDA HACI BEKTAŞ-İ VELİ ANILDI.

Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday; “Günlerdir birçok Can, Dost, Yoldaş ve barıştan yana olan, insan sevgisi ve saygısı olanlar sanal medyadan Hacı Bektaş-ı Veliyi anıyor.
Onun insanlık onurunu yücelten, dostluğu, barışı, sevgi ve saygıyı,
ilim, bilim ve özellikle eşitliği öğreten sözlerini yazıp paylaşıyor.
Keşke yüzyıllardır gönüllere yer etmiş bu önemli yol gösteren insanın felsefesi ve anlayışı herkeste yer bulsa ve ülkemde egemen olsaydı.
21 yılın kirini pasını, kötülüklerini, haksızlıklarını velhasıl ülkeyi sürüklediği karanlığı ve uygulanan despotizmi hatta faşizmi yok edebilseydi.
Hacı Bektaş-ı Veli, sanki yıllar önce bu günleri görmüş, düşünmüş ve ne kadar doğru sözler söylemiş büyük üstat:
“İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu…”
Ne kadar haklı çıktı büyük düşünür Hacı Bektaş-ı Veli.
21 yılsonunda ülkemizi karanlığa, cehalete, yoksulluğa ve kendilerine biat ettirmek için karanlığa mahkûm ettiler.
Cahil, çıkarcı, rantçı tarikat ve cemaatler eliyle sosyal yaşamı perişan ettiler.
Özellikle kadınlara, analara ve genç kızlara hayatı yaşanmaz kılıp canlarından bezdirdiler.
Oysa Hacı Bektaş-ı Veli yıllar önce bakın ne demiş???
“Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde
Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde
Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok
Noksanlık, eksiklik senin gönlünde”
Sırf oy uğruna, koltuktan kalkmamak için daha önce “cümbüş evi” diye nitelediği ve aşağıladığı insanları aldatmak için Cem Evine gittiler
Bu ziyareti sulandırıp Alevileri incittiği yetmezmiş gibi 16-18 Ağustos tarihlerinde kutlanan Hacı Bektaş-ı Veliyi anmak için paralel program yapanlar keşke bu sözlerin anlamına inansalardı.
“Sevgi muhabbeti kaynar yanan ocağımızda
Bülbüller şevkle gelir, gül açar bağımızda
Hırslar, kinler yok olur aşkla meydanımızda
Aslanlar, ceylanlar dosttur kucağımızda”
Acaba gelip Hacı Bektaş-ı Veliyi anmak için nutuk atan tek Adam ve cemaati, bu sözlerin önemini ve değerini anlayabildiler mi?
Aslanla, ceylanı kucağında dost eden, birlikte tutan Hacı Bektaş-ı Veli’nin ne anlatmak istediğini anlayabildiler mi?
Yıllardır halkları bölüp parçalayan, kendine ve soygun düzenine biat etmeyenlere “sürtük, çürük” diyen, kimliklere ve inançlara saygı duymayan anlayışa bir şey öğretebildi mi????
Hiç sanmıyorum ama umarım etmiştir.
Dün hak edildiği gibi, inançlı, saygılı, ülkede barışı önceleyen, eşitliği isteyen ve demokrasiye inanan karanlığa ışık olmak isteyen tüm Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar:
GÜNEŞİN SOFRASINDA DOSTLARIN ARASINDA BULUŞTULAR.
CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve birçok milletvekili, sivil toplum örgütleri velhasıl,
BARIŞ diyenler… EŞİTLİK diyenler. İNSANCA VE HAKÇA BİR YAŞAM diyenler buluştular ve şu anlamlı sözlerde bütünleştiler:
“Dostumuzla beraber yaralanır kanarız
Her nefeste aşk ile yaratanı anarız
Erenler meydanına vahdet ile gir de gör
Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız” dediler.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Nevşehir’in Hacı Bektaş-ı Veli ilçesindeki Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri’nde şöyle konuştu:
“Büyük önder Gazi Mustafa Kemal’in kurucusu olduğu cumhuriyeti ikinci yüzyılında demokrasi ile taçlandıracağız.
Bu duygularla Anadolu ile Trakya’yı bize yurt yapan bütün erenlerimizin, velilerimiz, mürşitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum” dedi.
“Utanma duygusu insan onurunu korumayı zorunlu kılar” diyen Kılıçdaroğlu, ”Utanma duygusunu devleti yönetenlerin içselleştirmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
“Bu toplantılarda, barıştan söz ederiz. Birlikten, beraberlikten, kucaklaşmadan söz ederiz. Dolayısıyla bu söylemlerimizin altını hep beraber doldurmak zorundayız.
Hünkâr’a göre; yüreğimiz, yani kalbimiz, gönlümüz büyük bir şehre benzer. Ve yüce Allah, kâinatta neyi yarattıysa bu şehirde yani kalbimizde bulunmaktadır’ der.
Hünkâr, bu şehrin ilim, cömertlik, utanma duygusu, sabır, kanaat, korku ve edep ilkeleriyle korunduğunu söyler. Hünkâr’ın bu inanışı ışığında hem kendi yüreğimizi hem de ülkemizi yani toplumsal, siyasal, kültürel, tarihsel kalbimizi yeniden sağlıklı kılmalıyız.
Öfkeden arındırmalıyız.
Az önce de ifade ettiğim gibi Hünkâr, büyük bir şehre benzettiği kalbimizin ilk muhafızı olarak öncelikle bilimi, yani ilmi görür.
İlim irfandır, erdemdir. Aklın oluşturduğu hazinedir. Yunus’un dediği gibi, kendini bilmektir, farklı düşünceye saygıdır.
Kimseyi ötekileştirmemek, dışlamamaktır.
İlim bize, herkese, her kesime karşı zahir yani açık ve berrak olmayı öngörür.
Bugün insanlığın düşünsel zenginliği aklın yani ilimin eseridir. Sevgili Peygamberimiz, ‘ilimle geçen her gece ibadetle geçen bin geceden daha hayırlıdır’ der.
Dolayısıyla herkesin fikrine, düşüncesine saygı duyulmalı, alacağımız kararlar ile azami ölçüde geniş bir toplumsal mutabakatı sağlamaya özen göstermeliyiz.
Çünkü ilim, akıl bunu gerektirir. Hünkâr’a göre ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
Hünkâr’a göre kalbimizin ikinci muhafızı cömertliktir. Cömertlik, karşılıklı fedakârlıklarda bulunarak ortak bir gelecek inşasında hep birlikte yol yürüyebilmektir.
Hünkâr’ın yüreğimizi koruduğuna inandığı bir diğer muhafız da utanma duygusudur. Yani yüzümüzü kızartacak her ne varsa uzak durmalı, kaçınmalıyız.
“UTANMA DUYGUSUNU ÖZELLİKLE DEVLETİ YÖNETENLERİN İÇSELLEŞTİRMESİ GEREKİR”
Hünkâr’ın yüreğimizi koruduğuna inandığı bir diğer muhafız korkudur.
Korku, Allah karşısındaki çaresizliğimizi ifade ettiği kadar; Allah’ın sevgi ve rızasını kazanmamızda da aracıdır.
Bir o kadar da insani ve ahlaki bir duygudur.
Bizi yanlış yapmaktan alıkoyan, kul hakkı yemekten, kişiye veya topluma karşı haksızlık, hukuksuzluk yapmaktan bizi uzak tutan duyguların başında korku gelir.
Kimileri korktuğu için susar; kimileri haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmaktan korktuğu için susmaz, konuşur; hak arar.
Kimileri muktedirler karşısında korktuğu için siner, kimileri tarihe muktedirler karşısında sinen biri olarak geçmekten korktuğu için ayağa kalkar ve itiraz eder.
Bu nedenledir ki korku evrenin milyarlarca yıllık yaşı düşünüldüğünde bir damla su bile olmayan yaşamımızda zulme, eşitsizliğe, yoksulluğu karşı hangi tavrı gösterdiğimizin belirleyicisidir.
Ya korktuğunuz için susarsınız ya da korktuğunuz için itiraz eder konuşursunuz.
CHP Genel Başkanı oldukça anlamlı ve yol gösteren bir konuşma yaptı ve izleyenlerde karşılık buldu.
Bu arada gerçekten çok anlamlı ve inanmış bir kalabalık vardı.
Bu arada benim yüreğimde büyüttüğüm evlat, yürekli, çalışkan, özverili, bilgili, birikimli ama en önemlisi vicdanlı ve mağdur halkın sözcüsü Toprak Adam Orhan Sarıbal’da bu anlamlı anmada yerini almıştı.
Her zaman yazıyor ve söylüyorum.
Çünkü yıllardır kendisini çok dikkatli izliyor ve haksızlıklara karşın efendiliğini bozmayan ve asla çalışmaktan vazgeçmeyen, emeğini sakınmayan ve gecesini gündüzüne katarak karanlığa ışık olmaya çalışan Toprak Adamı anlatmaya çalışıyorum.
Herkes eğlenir, tatil yapar, siyaseti şova dönüştürür Toprak Adam, sadece sorunlara çare olmak için çalışır.
Barışa inanır. Emekçilere dosttur.
Herkese inat, lüksten, gösterişten, şatafattan uzak kendine mütevazi yaşamı seçer.
Çünkü o halkın sesi ve sözüdür.
Hacı Bektaş-ı Veliye’de her zaman gider ve onun değerli ve ders niteliğindeki öğretilerini kendine düstur edinir.
Hak yememek ve hakkı teslim etmekte bu anlayışın bir öğretisidir.
Bu nedenle kendisine kefil olabileceğim yüreğimde büyüyen evladım Toprak Adamı da anlatma gereği duydum.
Son Söz:
“Sakın bir kimsenin gönlünü kırma
Gerçek erenlerin sözünden çıkma
Eğer insan isen ölmezsin korkma
Aşığı kurt yemez uçta değildir”
Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar…
Bugün toplum olarak çok acılar yaşadığımız bir gün. 17 Ağustos 1999’da on binlerce canımız yaşanana bir felakete yani depreme kurban verdik.
İhmalkâr yöneticiler ve para hırsına yenilmiş malzemeden çalan müteahit ve sorumsuzların yaptıkları çürük evler ve işyerlerinden dolayı depreme kurban verdik.
Tüm kaybettiklerimizi rahmetle anıyorum. Sebep olanları da lanetliyorum…
O gün bu gün değişen bir şey olmadı. En acısı 21 yılda tükenen ve tüketen iktidar toplanan yardım paralarını bile yok etti.
Yeter bu kadar olumsuzluk hasta oluyorum.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.”
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ