Demokrat Zafer

GÖRKEMLİ İFTARLARDAN VAZGEÇİN. YOKSUL HALKIN ELEKTRİĞİNİ, DOĞALGAZINI AÇTIRIN. ÇOCUKLAR AÇ YATMASIN.

Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday; iftar dosyasını sosyal medya hesabındaki yazısına taşıdı.

Buğday; “Duyarlı ve vicdanlı insanlara bu konuda ikinci yazım ve ricamdır.
Aslında kimsenin yediğine, içtiğine karışmam ama bu sefer durum gerçekten can acıtıyor ve müdahale edilmeyecek gibi değil.
Çünkü bıçak kemiğe dayandı.
Ülkede tuz koktu tuz…Kimse 3 maymunu oynamasın ve halkı daha fazla kandırmasın!!!
Durum insan onuruna yakışmayacak kadar aşağılayıcı ve hatta tehlikeli.
Özellikle belediyeler, siyasi partiler ve kurumlar olabildiğince görkemli iftarlar düzenliyorlar.
Kimse kendisini kandırmasın ve çaresizliğe düşürülen halkı aptal yerine koymasın o iftarlara yoksullar davet edilmiyor.
En başta kendini gazeteci (!) ilan etmişler, veya basının susturulmuş suya tirit yazılarla varlıklarını sürdüren nesli tükenmişler davet edilip kendilerini yazsınlar diye ağırlanıyorlar!!!
En çokta bana komik ve düşündürücü gelen sanki oruç tutuyormuş gibi iftara katılan vekiller ve siyasiler başköşede ağırlanıyor…
Oysa orada kişi başı ödenen paralar yoksul ailelerde bir gece olsun çoluk çocuk hatta yaşlılarıyla bir aile adam gibi karnını doyurabilir.
Daha öncede belirttiğim gibi yoksul mahallelerde verilen iftarlara lafım sözüm yok.
Zaten orada lüks yok. Gösteriş yok… Sıcak bir yemekle birlikte sade ve mütevazı bir paylaşım var.
Bir kez daha uyarım ve ricamdır:
Özellikle sol/sosyal demokratlar ve vekiller bırakın salonlarda, otellerde ve gerçekten inanca dayalı birlikteliklerin olmadığı iftarlarda boy göstermeyi.
Halk aç… İnsanlar çaresiz…
Gerçekten ülkemizde asla olmaması gereken utanç veren durumlar yaşanıyor.
Kendi çocuklarınızın yaşamına bakın, oturduğunuz villalara ve lükse bakın birde halkın aç ve çaresizliğine bakın.
Yeter artık Çarşı Pazar dolaşmanızdan da, dert dinlemenizden bıktık usandık.
Gerek yok sürekli millet görsün diye dolaşmanıza.
Ben ve ben gibi gerçekleri yazanları okusanız anlarsınız içine düşürüldüğümüz çaresizliği!!!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu en azından mütevazılığı, yaşam biçimi ve yaşadığı evinin sadeliği ve yaptığı eylemlerle daha gerçek ve saygın.
Ben Bursa’daki CHP milletvekillerinin, siyasilerin ve ailelerinin lüks ve gösterişli yaşam biçimlerini gözden geçirmelerini ve insanların gözüne sokmamalarını rica edeceğim.
Hani derler ya; “Tok açın halinden ne anlar” diye.
Daha fazla bu konuyu uzatmak ve milletin sinir uçları ile oynamak istemiyorum.
Ama bunlarıda benden başka yazan ve sevimsiz olan kimse yok. Sabah sabah mutlaka bana saydıranlar ve yazdıklarıma bozulanlar olacaktır ama benim umurumda değil.
Ben yardımların siyasi ve gösteriş amaçlı yapılmasını doğru bulmam ama bazen de örnek olması ve teşvik etmesi amacıyla doğru bulurum.
Özellikle çocuklara yapılan, talebelere katkı koyan, tencerenin kaynamasına olanak sağlayanları takdirle karşılarım.
Gerek yaşım ve geçmiş tecrübemle, gerekse çok dikkatli takip ettiğim için zaten kimin hangi amaç ve niyetle davrandığını anlayabiliyorum.
Samimiyetsiz ve siyasette yer kapma amaçlı ya da elde edilmiş mevkileri ve konumları kaybetmemek için sürekli halkın içinde olduğunu gözümüze sokmalarından şahsen ben bıktım usandım.
Kurban olayım bırakın artık yüzlerce tekrarladığınız bu dert dinledik diye dönme dolap gibi dönüp dolaşıp durmayı.
Son kez rica ediyorum halk çok zorda… karanlıkta.
Düşünün bir saat elektrik kesintisi olunca nasıl perişan oluyoruz.
Karanlığa, televizyonsuzluğa buzdolabında bozulacaklara tahammül edemiyoruz.
Ne demek 3 aydır 3 çocuklu bir ailenin evinin elektriklerinin kesik olması?
Yeter artık birleşin bütünleşin âmâsız lakin siz ve bu faşist düzene karşı aklı başında eylemler yapın.
Soruyorum sayın vekillerimize;
Bursa’da ve o çarşı pazar gezdiğiniz ilçelerde kaç aile karanlıkta biliyor musunuz?
Kaçının evine gidip, hatta sayılı günlerde TBMM ‘de oturup deve yüküyle aldığınız maaşlarınızdan o zorda olan insanlara çare olmayı düşündünüz?
Sadece kendiniz mütevazı görünmekle, en yüksek perdeden esip savurmak ve nutuk atmakla haklıda, halkçıda solcuda olamazsınız.
İster inanın ister inanmayın…
Ben en azından yaşam biçimimle kendimi aylardır sınırladım
Sevdiğim dostlarla balkonumda buluşup bir sofrada mutlu olmak için kendi mutfağımda halelinden kazanılmış paramla paylaşımlarımı bile yapamıyorum.
Oysa benim buna hakkım var…
Bir ömür çalışmış, helalinden kazanmış ve yaşamın son çeyreğine girmiş bir insan olarak inanın 3 yıldır kendime bir tişört veya ayakkabı bile almak istemedim.
Aptalca ama adeta kendimi cezalandırdım.
Oysa ne çok özledim dostlarla güzel bir sofrada buluşmayı. Ama kimsenin aç ve açıkta olduğunu görmeden.
Sorunların en azından yok olduğunu görüp aç kimse olmadığını bilip öyle veda etmek isterim.
Neyse bu Pazar günü tahmin ettiğiniz gibi benim canım çok sıkkın ve sinirlerim tel tel olmuş bir durumda.
Çünkü varlıktan yokluğa düşmek, aydınlıktan karanlığa mahkûm olmak, soğukta çocukların aç susuz titremesinden etkilenmemek umursamamak ve feryat etmemek insani değil.
Dün herkes 23 Nisanda çocuk bayramını ve milli egemenliği kutladı.
Oysa çocuklar aç ve milli egemenlik esir alınmış ve yok hükmünde!!!
Bu arada ben çok üzülünce anında alerji oluyorum.
Bugünde böyle bir sıkıntı içindeyim.
Ne çok isterdim bazı solcu kahramanlar ve sözde sorumlular gibi Makyavellisi ve Oportünist olmayı.
Bir yanda halk kahramanı olmak için gösteri yaparken diğer yanda dünya malına tamah edip çok varsıl olmak için tutkuyla, ihtirasla gece gündüz çalışmayı!!!
Şaka şaka… Allah korusun, asla istemem öyle 2 yüzlü yaşamayı ve halkı kandırmayı…
Tekrar tüm dostlardan özellikle yoldaşlardan rica ediyorum en azından sol/sosyal demokrat olanlar, siyasetçiler ve vekillerimiz birleştirin güçlerinizi.
Özellikle aileleriniz ve hiçbir şeyi umursamadan ekstra lüks yaşamı seçmiş olan çocuklarınızı da katın bu anlamlı dayanışmaya!!!
Ya da “nasıl olsa bu devasa sorunları bu koşullarda ben çözemem…” diye düşünüp “Böyle gelmiş, böyle gitsin ama ben yerimi koruyayım” diyerek devam edin bu popülist yöntemlerinize.
Bu yazımdan kimse memnun kalmayacak biliyorum.
Kimseler beğenmeyecek onu da biliyorum.
Ama yüzünüzü yıkarken aynaya bakınca bana hak vereceksiniz onu da biliyorum!!!!
Kırılmayın, incinmeyin, dost acı söyler.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.” ifadelerini kullandı.
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ