Demokrat Zafer

“Sahnenin Tozunu Almadan Yaşıyorum Diyemezsin!”

“Geceler de ilham gelir yazılar ardından dökülüverir. Tam öyle düşündüğün bir an da kaybolur ilham. Öyle uydurulmaz her zaman yazılar. Ya bir müzik neden olur ya bir hikaye . Bazen bir yaşanmışlık alır başını gider hikaye de bazen de ruhtan gelir apaçık sözler dökülüverir ortalığa. Yani hep bir sebebi vardır. O sebep bazen bilinir bazen bilinmez. Yazmak için illa yaşamak gerekmez. İyi bir gözlemci , ruhu uçan her insan kelimeleri bir nakış gibi kağıda işleyebilir. Sanattır yazmak, en güzel aşklar dan birtanesi. Aşk diyoruz ya işte onun her türlüsü dür yazmak”
RÖPORTAJ NİL ARABACI

Bursa tarihi bir şehir olduğu kadar sanat şehridir de! 250 kadar ulusala taşınan müzisyen, ressam, heykeltraş, ses sanatçısı, tiyatrocu ve sahne sanatçısını yetiştiren bir şehirde yaşadığımızın acaba ne kadar farkındayız? O sanatçılardan biride yıllarını sahneye veren şimdilerin girişimci esnafı DoButik sahibesi Dilek İntepe. gelin sözü fazla uzatmadan ona bırakalım.Kendinizden bahseder misiniz?

-Merhabalar ben Dilek İntepe, 1972 Kastamonu doğumluyum. 15 yaşına kadar orada büyüdüm. Daha sonra Bursa’ya yerleştik. O gün bugündür Bursa’dayız. Evliyim, iki kızım var. Dizi, sinema ve tiyatro oyuncusuyum. Alaylı bir oyuncuyum fakat yunculuğumu geliştirmek adına yapmam gereken bütün çalışmaları, deneyimleri gerçekleştirdim.  

Oyunculuğa ne zaman başladınız?

-Bundan 18-19 yıl önceydi. Büyük kızım o zaman 7 yaşındaydı. Onu tiyatro eğitimine yazdırmak istemiştim. Onunla beraber gittiğimiz Adile Naşit Tiyatrosu’nda tiyatrocu arkadaşımız Orhan Ergün ile karşılaştım. Bizim için bir çalışma olup olmadığını sordum. O sırada sahnede oyun vardı. Akif Oktay hocamız beni duymuş ve onu sahneye çağırıp “Fitnat rolünü verin” dedi. Sonrasında bana replikleri okuttular. Fitnat rolü ile iki yıl Adile Naşit Tiyatrosu’nda görev yaptım. Sonrasında özel tiyatrolarda devam ettim. Bursa geleneksel tiyatrolarında çocuk oyunları sergiledik, şehir dışına turlarımız oldu. Demirleri sırtımızda taşıyarak biz oyunculuğu öğrendik. Yani o tozu yuttuğunuz zaman asla bırakamıyorsunuz. Benim en büyük aşkım tiyatro. Dizi ve sinema tabii ki olsun ama tiyatro olmadan asla olmaz. Spot ışıkları, o alkışlar yoksa ben nefes alamıyorum.

Hangi dizi ve filmlerde rol aldınız?

-Tiyatro dönemimde Bursa’ya bir TRT çalışması gelmişti Nasrettin Hoca fıkralarıyla ilgili. Orada Nasrettin Hoca’nın eşi rolünü bana vermişlerdi. Ben yıllarca tiyatro yaptım, dizi ve sinemayı hiç düşünmemiştim. Sonrasında Bir buçuk, iki ay süren Nasrettin Hoca’nın eşi rolündeki çalışmalarda ben orada televizyon eğitimini almış olduğumu düşünüyorum. Orada bütün her şeyi Nuri Karadavut hocamızdan öğrendim. Bunun ardından dizi ve sinemayı düşünmeye başladım. Sonra teklifler gelmeye başladı. Arka Sokaklar 191. bölüm Avukat Seda rolü, ardından 284. bölümde mafyaya kafa tutan Handan’ı canlandırmıştım. Ezel dizisinde Cengiz’in boşanma avukatı, Sabah dizisinde Orhan Aydın’la özel sahnelerimiz vardı, Gudubet Nermin’i canlandırmıştım. Orada 20 bölümlük bir çalışmamız oldu. Ardından dört sinema filmi var çalışma yaptığım. Bunlardan ikisi vizyonda. Bir tanesi Kabr-i Cin Mühür, diğeri de rahmetli Ferhan Şensoy’un son filmi Muhalif Başkan’da oynadım. Onların dışında başka birçok dizide rol aldım.

Bir butiğiniz var fakat ticaretin dışında oyunculuğumu ön planda tutuyorsunuz?

-Oyunculuk her zaman ağır basıyor. Ben 17 yaşında çalışmaya başlayan, işkolik bir kadınım. Fakat sanat yönüm de ağır basıyor. Mesela ben 13 yaşında eve geldiğimde Oda radyosunu dinlerdim ve annem güne gittiğinde kırmızı halıyı yere serip ayna karşısında şarkı söylerdim. Pazarcılık yaptığım dönemde spotlar benim sahne ışıklarımdı. Müşterilerimin bana olan sevgisi de sahne alkışımdı. Yani ben oyuncu modundan hiçbir zaman çıkamadım. Çalışma hayatı güzel, para kazanmak da güzel ama sanat her zaman olmalı. Şu an tekrar geri dönüyorum.

Gençlere sanatla ilgili neler söylemek istersiniz?

-İlk önce anne babalara söylemek istiyorum: Çocuklarınız sanatla ilgilenmek istedikleride mutlaka onlara destek olun. Çünkü sanat, çocuğun gelişmini tamamlamasını sağlayacak olan en güzel öge, en güzel kurumsal çalışma, çocuğun kendini hayata hazırlaması demek. Çünkü ben sanatta içimdeki beni keşfettim. Yani çocuğun kendini keşfetmesi sanatla mümkün. O yüzden bunu ailelere tavsiye ediyorum. Gençlerden okullu olmalarını ve  tiyatroyla ilgili alabilecekleri her türlü bilgiyi almalarını istiyorum. Tiyatro insanı geliştiriyor. Tiyatro sizi yaşatır. Eğer nefes almakta zorlanıyorsanız lütfen tiyatro yapın diyorum.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ