Demokrat Zafer

Zeki Baştürk Yazdı; KIRMIZI PANTOLON!

Köşe yazarımız Zeki Baştürk makalesinde bir ebedi eserin arka planını kaleme aldı. Baştürk;

Bir kişi, bir insan fiziksel yada psikolojik olarak hastalandığında çocukluğuna gidilir. Geçirdiği hastalıklar, yaşadığı olumsuzluklar araştırılır. Derinlere inilir. Geçirdiği hastalıkların, yaşadığı olumsuzlukların kişide yarattığı durumlara göre hastalığa tanı konulur. O nedenle çocukluk dönemi çok önemlidir.

Çocuklukta her birimizin, hepimizin istekleri, özlemleri olmuştur. Kimisi bir bisikletinin olmasını istemiştir; kimisi bir balonunun olmasını. Kimisi, bir futbol topunun olmasını istemiştir, kimisi bayramlık bir ayakkabının özlemini çekmiştir. Elde edilemediği, özlemine kavuşulmadığı zamanlarda yaşanan üzüntüyü kim unutabilir ki?

Kim anımsamaz ki ünlü öykücü Muzaffer İzgü ‘nün “Kırmızı Balon” adlı öyküsünü? Hani baloncunun en üstte taşıdığı kırmızı balonu. Uçuvermişti
balonların arasından bir ağacın en yukarıdaki dalına. Çocuk Muzaffer’in her sabah oradan geçerken balona özlemle baktığını?

İnsan yaşlanınca da çocukluk anılarına döner. Unutamaz çocukluğunun geçtiği yerleri. Tüm yaşananlar unutulsa da unutulmaz çocukluk anıları ve çocukluğunun geçtiği yerler.

Kırmızı Pantolon adlı öyküler kitabı da böyle bir çocukluk anısından esinlenilerek yazılmıştır. Öykü kahramanı Şahin, Doğu illerimizden Muş’ta doğmuştur. Dört eşli , yirmi dört çocuklu bir evde geçmiştir çocukluğu. Onun da özlemini çektiği, kavuşmak istediği okula giderken gördüğü bir kırmızı pantolondur. Yoksul bir ailede yaşadığı için bu pantolona ulaşması zordur. Çünkü babasının bunu alacak gücü yoktur.

Bunu almak için okula gitmez, para kazanmak için kendince çözümler arar. Okula gelmediğini fark eden öğretmeni, ona bir pantolon alır ama bu pantolon, çok istediği o kırmızı pantolon değildir. Çünkü utancından bu isteğini öğretmenine söyleyememiştir.

Yazar Ahmet Koçak, bulunduğumuz ortamda anlatılan bu anıdan yola çıkarak yazmıştır bu kitabı. Bu kitap 2023 yılında Alp yayınları tarafından basılmış ve yayınlanmıştır. Kitapta yirmi dört öykü ve iki gezi yazısı yer almıştır. Gerek öykülerinde gerekse gezi yazılarında iyi bir gözlemci olduğu ortaya çıkar.

Farklı bir öykü anlayışı, farklı bir yaklaşımı ve bakış açısı vardır yazarın. Sait Faik Abasıyanık gibi bir gözlemci, Memduh Şevket Esendal gibi küçük şeylerden mutlu olmasını bilen, Muzaffer İzgü gibi gerçekçidir.

Genelde öykülerinin kahramanları aramızda yaşayan, mahallemizde oturan kişilerdir. Yani bizden birileridir. Emekli öğretmendir, hemşiredir, yaşlı teyzelerdir, hasta ve sakat insanlardır. Her an içimizde, her an gözümüzün önündedirler.

Çok kolay okunan, yalın ve özlü bir anlatımı vardır yazarın. Anlatımını yerel sözcüklerle süsleyerek çeşitlilik katar. Basit bir anlatım gibi görünse de içeriği derinliklidir. Öykülerin sonuna eklediği özdeyişlerle vermek istediği mesajı destekler. Günümüzün sorunlarını, sıkıntılarını espirili bir dille ortaya koyar. En önemli özelliklerinden birisi de kendisiyle barışık olmasıdır. Kendisiyle dalga geçmesi, öykülere ayrı bir tat verir. Aynı zamanda onun kişiliğini yansıtır. Hoşgörülü ve alçakgönüllü olduğunu gösterir.

Özgün bir yazardır Ahmet Koçak. Özgün bir anlatımı vardır. Hoşca vakit geçirmek isteyenlere, okuma güçlüğü çekenlere önerilir. Çünkü okumayı sevdirir ve okuma alışkanlığı kazandırır.

Bu kitabı mutlaka edinin. Kitapla tanışmanın , kitabı sevmenin, kitap okuma alışkanlığı kazanmanın en etkili aracıdır.

Eline, kalemine, yüreğine sağlık değerli dost. Değerli arkadaşım.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ