Demokrat Zafer

14 Mayıs 1950’de kurucu genel başkanımız Celal Bayar’ın tarifiyle Türk milletinin kendi kaderine hakim olduğu gündür

Demokrat Parti Bursa İl Bakanlığı geleneksel iftar programı Kültürpark Dörtler Restoran’da Genel Başkan Gültekin Uysal’ın katılımıyla gerçekleşti.

Demokrat Parti Bursa iftarda buluştu! Genel Başkan Gültekin Uysal’dan önemli açıklamalar

enbursa.com

Haber: Ercan Çalışır

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, partisinin iftar yemeğine katılmak için Bursa’ya geldi.
Düzenlenen iftar programına Genel Başkan Uysal’ın yanı sıra İl Başkanı Çağrı Kaplan, CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, İYİ Parti Milletvekili Adayı Yüksel Yılmaz, Gelecek Partisi Kontejyanı CHP Milletvekili Adayı Alparslan Yıldız, DEVA Partisi İl Başkan Yardımcıları Barış Özer, Tayfun Koç ile çok sayıda Millet İttifakı mensubu katıldı.

“MİLLETİN DERDİ TOGG DEĞİL SOĞAN”

Millet İttifakı ortakları adına söz alan CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, “Allah nicelerini nasip etsin diyelim. Sonunda Ramazan Bayramı’nda ikramiyeyi biraz AK Parti eksik verecek. Biz onu yeterli bulmuyoruz. Kurban Bayramı’nı da inşallah ikramiyeleri tamamlayacağız. Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bütün emeklerin hesabına Kurban Bayramı’nda Ramazan Kurban Bayramı’nı da telafi edecek şekilde ikramiyeyi 15 bin lira olarak yatıracak. Şimdi baktık biraz yaş ortalaması müsait. İlk emekli ikramiyesiyle başlayayım dedik. Yapacaklarımızı anlatmamız lazım az zaman kaldı. Bizleri farklılıklarımızla bir araya getiren bütün genel başkanlara çok teşekkür ediyoruz. Ülkemizin birliğe ihtiyacı var. Ülkemizin kutuplaşmaya değil, dayanışmaya ihtiyacı var. Bunu depremde de gördük. Buna ekonomik krizde de görüyoruz. Hepimizin derdi ortak. Milletin derdi geçim. Milletin derdi Togg falan değil, milletin derdi soğan. Onlar 85 milyonun yüzde 10’una kısmına hitap ediyorlar” şekilde konuştu.

“HİÇBİR ÇOCUK YATAĞA AC GİRMEYECEK, GENÇLER UMUTSUZ OLMAYACAK”

Togg’la da gurur duyuyoruz. Biz daha güzel yatırımlar yapacağız. Ülkemizi büyük Atatürk’ün, Cumhuriyetin ilk yıllarında yaptığı gibi kalkındıracağız. Nice hamlelerle şahlandıracağız. Ama şu anda millet Togg’u düşünemiyor. Açlıktan maalesef soğanı düşünmek zorunda. Bugünleri hep birlikte çalışarak, seçimi kazanarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı yaparak, diğer liderlerimizi cumhurbaşkanı yardımcısı yaparak, yine iki belediye başkanımızı cumhurbaşkanı yardımcısı yaparak en iyi hizmeti, millet odaklı hizmeti getireceğiz. Huzur, gelecek, her eve bereket gelecek. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Gençler umutsuz olmayacak. Kadınlar hiç kimseye muhtaç olmayacak. Emekliler bayramlarda rahat, huzur içinde yaşayacak. Birleşe birleşe kazanacağız. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum” şeklinde konuştu.

DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, “Bu gönül sofrasında beraber olduğumuz gönül gönüle mücadele ettiğimiz, bugün mücadeleyi yarınlara taşıyacağımız ve bugün burada bulunan tüm dostlarım hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. Sizlerle birlikteliği yaşıyoruz. Millet İttifakı’nın çok kıymetli milletvekili adayları var. Çok değerli il başkanlarıyla beraberiz bugün. Attığımız adımlar bu mübarek gecede yaptığımız duaları inşallah doğru yolda olanların görülmez orduları vardır diyerek çıktığımız bu mücadelede işte bugün o görünmez ordularla buluşmanın arifesindeyiz. Pek çok caddesinden yoruma ihtiyacımız var. Beraberinde kendimize de doğru soruları sormak mecburiyetindeyiz. Milletlerin tarihinde zaman zaman doğru soruları sormuş, soranlar başarılı olmuş, sormayanlar ise maalesef daha başarısızlıklar elde etmiş. Çok uzun süredir Türk milleti olarak doğru soruları soramadığımız için bir keyfi rejimin elinde adeta rehin alınmış vaziyette, kendi kaderimize hükmedemiyoruz. 14 Mayıs 1950’de kurucu genel başkanımız Celal Bayar’ın tarifiyle Türk milletinin kendi kaderine hakim olduğu gündür. Evet bir 14 Mayıs’a daha yaklaşıyoruz. 2023 yılında da ümit ve temennimiz, çabamız, mücadelemiz adanmışlık ruhuyla ortaya koyacağımız irade milletimizin kendi iradesiyle beraber kaderine hükmedebilmesi için işini kolaylaştırabilmektir. Dar zamandayız. Elbette geniş zamanlarda konuşacaklarımızı konuşacak değiliz. Bir seçim iklimindeyiz ama beraberinde çok karmaşık duygular yaşıyoruz” dedi.

“KARA PROPAGANDAYA HARCADIKLARI PARAYI DEPREM ÖNLEMİ İCİN HARCAMADILAR”

Tarihimizde pek çok depremler yaşamış bu coğrafyada diyerek sözlerine devam eden Uysal, “Tedbir almadığımız için bu deprem bugün bir büyük felakete dönüşmüş durumda. İşte bu doğru soruları sormadığımız için demokrasiyi hem tahrip ederken ekmeğimiz aşımızdır diye tarif ederiz. Ekmeğimiz aşımız olduğu kadar, oturduğumuz evlerin güvenli olması demek. İnsanlarımıza, vatandaşlarımıza bunun manasını, bunun illiyet bağını hep beraber kurdurmalıyız. Aksi takdirde önlem almadığımız için 6 Şubat’tan bunca zaman geçti. Neredeyse Türkiye normale döndü. Ama bilesiniz ki bir büyük felaket var. Bu felaketteki sorumluluğunu ortadan kaldırmak, perdelemek için bir özel çaba var. Gri propagandaya, kara propagandaya iktidar sahipleri, zaman, imkan, ayıracaklarına depremle mücadeleye ayırmış olsalardı belki bu felakete bu deprem dönüşmezdi. ” Dicle’de bir kurt kapsa koyunu, Ömer’den sorar onu” diyerek on yıllardır propaganda yapanlar şimdi kendi sorumluluğunu hiçbir şekilde hatırlamıyor. Adeta memlekette bir trafik kazası olmuş gibi lanse ediyorlar. Hakkınızı helal edin diyor. Peki helal edecek miyiz? Hayır. Etmeyeceğiz. Sandıkta da helal etmeyeceğiz. Sadece deprem meselesi değil. Türkiye çok sistematik sekilde 20 yıldır uluslararası küresel kapital sisteminden aldıkları bir rolü icra eden ve devleti ele geçireceğiz diyerek çıktıkları bu yolda kademe kademe Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bağışıklık sistemi nasıl çökertilir? 20 yılda buna şahit olduk. Unutmak istediğimiz kara günleri, kara ayları, kara yılları, darbeleri yeniden yaşar hale geldik. Eğitimden başlayarak pek çok başarısız politika sahasında. Türkiye sistematik yıkımlar yaşıyor. Birileri istiyor ki bunlara gözlerimizi kapatalım. Bu gerçekler görünmesin. Ama değerli dostlarım, arkadaşlarım ifade etmek isterim ki hızlı bir değişim çağındayız” diye belirtti.

 

“BU MİLLET NEDEN SOĞANI 30 LİRADAN YEMEK MECBURİYETİNDE KALIYOR”

Sınırlarınızda değişen bir dünya yok, sınırlı hızla değişen bir Türkiye yok diyen Uysal, “Çok hızlı değişen bir dünya ve çok hızlı değişen bir Türkiye var. Önümüz çok uzun değil. Kısa vadedebilecek bir zaman dahilinde bile dünyadaki değişim dalgası bugün insanımızın, iş gücümüzün sahip olduğu nitelikleri de tasfiye edecek bir dalga geliyor. Buna karşı Türkiye bir akıl üretmek mecburiyetinde. Dünyada yeni yeni güç merkezleri çıkıyor. Ama biz attığımız yanlış adımlarla beraber Türkiye’yi bugün Sayın Erdoğan ve AK Parti kapattı. Büyük bedeller ödemek mecburiyetinde bıraktı. Sadece ve sadece şu Suriye meselesine baksak orada atılan yanlış adımların bedeline baksak on yıllar boyunca Türkiye’yi mahkum ettikleri karşı karşıya bırakıldıkları milli güvenliğimize Türkiye’de son dönemdeki yanlış ekonomik politikalarla beraber yerleşik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ne ev sahibi olabildiği ne de başta metropoller olmak üzere kiralama yapabildiği bir noktaya getirdik. Deyim yerindeyse Atatürk Barajı’nın gövdesinde bir çatlak oluşmuş. Şimdi o çatlağı bir cikletle kapatmaya çalışıyor iktidar. Allah akıl fikir versin. Zihni sinir projeleriyle uzunca bir süredir bu sistematik yıkım dolayısıyla biraz evvel de altını çizdiğimiz gibi tarımdan başlayarak, Türk ekonomisini 80 yıllık cumhuriyetin kurduğu iktisadi altyapıyı tasfiye etmek üzere rol alanlar gereğini yaptı. Şimdi soruyorlar. Niçin bu enflasyon bu noktaya geldi. Niçin vatandaşımız domatesi, soğanı 30 liradan yemek mecburiyetinde kalıyor. Bir perşembenin gelişi, çarşambadan değil, pazartesiden belli. Bilerek yaptığımız kendi ülkesinde insanlarına katlanılabilir bir maliyetle asli gıdayı temin edemeyecek politikalarınızda buraya getirdiniz. Et krizi, süt krizi en nihayetinde insanlarımız bugün Ramazan ikliminde bile alamaz hale geldi. Bilerek yaptılar. Hepimiz bunu biliyoruz. O açıdan yarın Türkiye Cumhuriyeti Nasıl Osmanlı’da adına fetret dönemi demişsek, cumhuriyetin fetret dönemi olarak kayda geçecek bir dönemi yaşadık” ifadelerini kullandı.

“SADECE ERDOĞAN VE AİLESİNİN İKTİDARINI SÜRDÜRMEK İSTİYORLAR”

Herkese düşen vazifeyi açıklayan Uysal, “Bizim iddiamız sadece bir iktidar değişikliği değildir. Yeniden bu büyük cumhuriyeti ve devleti, kurucu irademizin ortaya koyduğu ruhla, modern bir devlet olarak, değer, yargı, kurumlar hiyerarşisi, kurumların ilişkisi, kuvvetler ayrılığı temelinde yeniden kuracak, yeniden işleyen bir demokrasi, yeniden işleyen bir hukuk düzeni, herkesin hukukundan korkusuzca yaşama hürriyetine sahip olduğu bir Türkiye’ye kavuşturma idealimiz var. Peki bunun karşısında Cumhur İttifakı’nın ne gibi ideali var diye bakıyoruz. Sadece ve sadece Tayyip Erdoğan’ın ve ailesinin iktidarını devam ettirmek. Türkiye’yle ilgili hiçbir ufukları yok. Şimdi birkaç gün evvel seçim beyannamesi niteliğinde güya adına Türkiye Yüzyılı dedikleri bir itirafname yayınladılar. Neyin itirafı? 21 yılda yapamadıklarının itirafı. Bursa’da da ifade etmek isterim. Türk milleti sayın Erdoğan’ın şahsında bu iktidara güç istedi güç, yetki istedi yetki verdiniz. Bunlar yetmedi. Mutlak güç istiyoruz dediler. Mutlak güç verdik. O da yetmedi. Dilimizden dökülenler kanun olsun dedik. Kamu kaynaklarıyla medyalar ele geçirildi, dillerinden dökülenler kanun haline geldi. Ama onlara sorsanız hala bir mazeret peşindeler. Şimdi Allah’tan 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünü Birleşik Arap Emirlikleri destekliyor. Dış güçler var diyorlardı. 3-5 milyar dolarlık swap anlaşması yapmak için ülkeyi dilenci haline getirdiler. Bunlardan bahsedemez hale geldiler. Bir 5 yıl daha versek 21 yılda yapamadığınız neyi yapacaksınız? Neyi yapacaksınız? Demokrasi ufkunuzu gördük. Hukukla ilgili sizin meselenizin demokrasi olmadığını zaten biliyorduk. Bu kervana üzülerek bizim geleneğimizden de genel başkan düzeyinde bile katılanlar var. Allah onlara da akıl, fikir versin. Onlara da hakkımızı helal etmiyoruz. Ediyor muyuz? Etmiyoruz. Bugün iki eli yakalarında milletin mukadderatında bir büyük kırılmanın eşiğinde olduğumuz bugün devlet adamı sıfatıyla, siyaset adamı sıfatıyla, aydın. Sıfatıyla, toplum önderi sıfatıyla, bu toplumun önünde şuur taşıyanlar çıkacak, savrulmuş kitlelerin önünde şairin dediği gibi “durun kalabalıklar durun. Çıkmaz sokak diyecek” Şuurlu davranmalarını beklediklerimiz şuursuz davranırken milletimizin asli bentleri bu şuuru yaşatıyor çok şükür. Türk insanıyla, Türk insanı arasına duvarlar örmeye çalışanlara inat bu yaşadığımız süreç hepimizi demokrasi, demokraside hukukun ortak paydasında cumhuriyetimizin değerleri demokrasimizin değerleri, milli ve manevi değerlerimiz etrafında olduğu gibi kendi geçmişi ve mücadelesi var” diye konuştu.

“BİZE DÜŞEN MİLYONLARI CESARETLENDİRMEK”

Uysal, “Biz de 46’dan bu yana milletin vicdan hizasında duran bir siyasi hareket olarak mücadelemizi müstakilen o gün elbette yürüteceğiz. İşte bu karanlık günden çıkmak mecburiyetinde bugün bir ortak irade koyuyoruz. Çok şükür. Bütün dezenformasyon bültenlerine, bütün beşinci kol faaliyeti neredeyse yapılan yayınlara rağmen ülkede demokrasi şuuruna erişmiş milyonlar var. İşte bize düşen vazife o milyonları cesaretlendirmek. Ülkede zaten iki kesimin rekabeti var. Biz demokrasi ne demek? Cumhuriyet ne demek? Laiklik ne demek? Temel hak ve hürriyetler ne demek? Bunların manasını kavramış, piyasadan hayatını kazanan artı değer yaratan devleti finanse eden. Bir de karşısında beşli çetelerden başlayarak devlete ortak edilmiş, suç ortağı yapılmış bir güruh var. Yoksulluğa mahkum edilerek siyasi sadakati satın alınmaya çalışılan kitleler var. Hiçbir mazeret belli etmeden biz millete gitmek zorundayız. Zihinleri tecrit edilmiş olsalarda kimi insanlara doğruyu hakikati anlatmak mecburiyetindeyiz. Allah’ın izniyle de bunu başaracağız. Türkiye bu eşiği atladığı takdirde önümüz 3-5 yıllık periyot içerisinde büyüklüğüne denk bir siyasi akıl, program ve kadroyla buluşturabildiğimiz takdirde Allah’ın izniyle tarihin bir alın yazısı olarak önümüze koyduğu bu coğrafyadaki o tarihi rolümüzü icra edeceğiz. Sadece şuradaki 800 bin kilometrekareye yakın Anadolu ve Trakya değiliz. Bir imparatorluk bakiyesi olarak ardımızda bıraktığımız o hicranlı toprakların gözyaşını da silmek bu millete nasip olacaktır” dedi.

BBP GENEL BAŞKANI DESTİCİ’Yİ HEDEFE KOYDU

BBP Genel Başkanı Destici’yi hedef alan Uysal, “Şimdi çıkmış bir densiz Cumhur İttifakı’nın bir genel başkanı bir büyük var, Destici’dir biliyorsunuz değil mi. Evladı Fatiha’n diye tabir ettiğimiz bu milletin has evlatlarına birtakım yakıştırmalarda bulunuyor. Ne konuştuğunu da bilmiyor. Hangi tarihi süreçten buraya geldiğimizi bile bilmiyor. Boş bulmuş, boşboğazlık ediyor. Bu milletin birlikteliğini zedeleyecek, her tür sözden bu sorumsuzları men ediyoruz, men ediyoruz. İşte 14 Mayıs’ta bu çarpık zihniyete karşı da milletimiz Türkiye’yi mahallelere sıkıştırarak, Türkiye’yi kimliklere sıkıştırarak bu kolay siyaset düzenini sürdürmeye çalışanları Allah’ın izniyle bir kararla çok şeyi kararını vereceğimiz ve bir değerler manzumesini, bir istikameti tercih edeceğimiz bu günde yüce Yaradan verilen emeklerimizi boşa çıkarmasın. Bizler de bu süreç içerisinde milletimizin vicdanı hizasında durarak milletimizin ızdıraplarını bu sürecin kılavuzu olarak değerlendirdik ve o istikamette tavırlar geliştirerek bugünkü noktaya gelindi. Kolay gelinmedi. Allah’ın izniyle başardıktan sonra da bu büyük milletin önünde kimsenin duramayacağı heyecanını biliyoruz. Bugün de insanımız tırnaklarını toprağa, taşa geçirmiş, bu coğrafyada helal rızkının peşinde bir mücadele veriyor. Bir tarafta aslan payını alanlar diğer taraftan sırtlan payını alanlar. Evet işte biz istiyoruz ki bu ülkede nimeti de, külfeti de 85 milyonundur. Su ve tattan görünüp milleti gördüler mi? Din, diyanet diyerek dinimizle hamasi bir takım bu kadar yapılan yanlışı örtebileceklerini düşünüyorlar. Ama biz onları tanıyoruz. Geçen yıldı bayram ikramiyeleri 900 lira artırılsın denildiğinde Çalışma Bakanı aynen şöyle cevap verdi. Bütçeye 15ilyar lira ek külfet. Bugün 16 milyonu buluyor EYT’yle beraber emeklilerimiz. Milyonlarca emeklimize bu kadar parayı bütçeye ek getiriyor, maliyet getiriyor diyenler yanlış politikalarının neticesinde sadece kur korumalı mevduata şu gün 200 milyar lira üzerinde kaynak aktardılar. Onların tercihini görüyoruz. Onlar kurtla yatıp kuzuyla ağlayacaklar. Artık öyle dava yok. Var mı öyle dava? Öyle dava yok. Böyle dava yok. Bu zamana kadar 2004’ten itibaren Türkiye zaten bir operasyonlar dönemini yaşadı siyaset. Biz de onu bu operasyonlarla mağdur olmuş bir hareketiz. 2007 yılında yapılan operasyonlara iktidar mihmandarlığında oldu. Şimdi işin ucu kendine dokununca yardım alın dediler. İstediklerini yapsınlar. Söyleyecek sözleri bitti. Demokrasinin güzelliği de burada. Söyleyecek sözü olanlar gelecek. Söyleyecek sözü bitenler gidecek” şeklinde konuştu

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ