Demokrat Zafer

HALKLAR KUCAKLAŞINCA YALANCI VE İFTİRACILAR ÇILDIRDI, SADECE KÜFREDİYORLAR.

Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday’dan okunması gereken güzel bir yazı. Buğday;

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş’taki deprem felaketinde ilk 3 gün yardım gelmediği için “Kızılay nerede?” diye feryat edenlere, “Terbiyesiz, ahlaksız, namussuz, adi…” gibi yakışıksız ve hakaret içeren ifadelerle saldırdı.
Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar, yaşadığımız deprem felaketinin şiddeti kadar; 21 yıllık Siyasal İslamcı iktidarın yarattığı haksızlık, hukuksuzluk, bölücülük, çıkar ve rant uğruna dayattıkları faşizmin ve despotluğun daha şiddetli olduğuna tanık oluyoruz.
Depremler kuşağında olan ülkemizde ne yazık ki sağ iktidarların ihmal ve duyarsızlığına Tek Adam Saray Rejiminin soygun düzeni ve yolsuzluk ekonomisi sonucu yüzyılın felaketine yönetemeyenler ve soyguncular sebep olmuştur.
Ülkemiz gerçekten en acımasız, en yobaz, en çıkarcı, en soyguncu, en basiretsiz ve bu düzeni devam ettirebilmek içim en iftiracı ve yalancı bir iktidar ve yancılarının işgali altında yüzyılın yıkımlarına ve yüzbinlerin ölümlerine sebep olmaktadır.
Siyasal İslam’ın temsilcisi Tek Adam ve yancısı gereksiz saldırganla bu kadar kötülüğü ne yazık ki masum ama eğitimsiz, suçsuz ama yoksul ve çaresiz bırakılan insanların suskunluğu ve biat etmesi ile elde etmişlerdir.
Tek Adam ve yancısı gereksiz, kendi çürümüşlüğünü, kendilerinin yarattığı yoksulluğu, kendilerinin yarattığı soygun düzenini ve halklar açken saraylarda saltanat sürebilmelerinin yarattıkları korku ve halkları bölüp düşmanlık yaratarak sağlamışlardır.
Bu gün 10 ilimizde meydana gelen deprem felaketlerinde bu kadar acı yaşanmasına, bu kadar büyük yıkımlar olmasına sebep; halkların gerçek temsilcilerini sorgusuz sualsiz ve uydurma gerekçelerle suçlayıp hapse atarak başlattılar..
Yerel yönetimlere atadıkları kayyumlar, partili valiler, kaymakamalar ve tüm bürokrat ve görevliler hizmetlerini halka değil AKP ve Tek Adamın haksız keyfi uygulamalarına biat ederek suç işlediler.
Yasaları çiğneyen ve halkın hakkını kirli iktidarın çıkarlarına sunan Mankurtlaşmış kişilerce bu kirli ve acımasız saltanatlarını sağladılar.
Bu kadar kötülüğü ve keyfiyeti insanlara kabul ettirebilmek için dini duyguları ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü kullandılar.
Halkların kendi özgür tercihleri olan ve en yüksek oranda aldıkları oylarla TBMM’de temsil edilen HDP’yi terörün temsilcisi ve milletvekillerini de terörist olarak her ortamda suçlayarak haksız ithamları dile getirip iyi partilileri etkilediler.
Oysa kendilerini desteklemeleri için gizli, açık görüşmeler yapan ve usulsüz çadır mahkemeleri kuran bu zihniyetin samimiyetsizliği ve çıkarcılığı sonucu HDP ve o günkü genel başkanı “SENİ BAŞKAN YAPTIRMIYACAĞIZ” deyince olanlar oldu.
Tek Adam ve yancısı yandaş kalemleri ve devlet olanakları ile gasp ettikleri televizyonlara o günden sonra kan kusarak, korkutarak, hakaret ve tehdit ederek HDP’ile teması, hatta selamlaşmayı terörle ilişkilendirdiler.
Desteklerini ve halkların güvenini kaybeden iktidar git gide gaddarlaştı.
Yolsuzluk bataklığında çürüdükçe saldırganlaştılar.
Halklar oynanan oyunu anlayıp uyanmaya başladıkça ülkeyi açık hapishaneye çevirdiler.
Kurtulmak isteyen tüm namuslu ve sorumluluk hisseden siyasi partiler yaratılan ucube sistemin 50 + 1 oranı yüzünden demokrasiyi kurtarmak için bir araya geldiler.
Millet ittifakının yerel seçimlerde elde ettiği başarı Tek Adamı yancısı gereksizleri ve özellikle soygun düzeninin parçası olan tarikatları, cemaatleri, vakıflar ve çeteleri korkuttu.
Siyasal İslamcı ve şeriatla varsıllaşan güçlenen İktidar, etrafında artık sadece bu soygun düzeninden yaralanan, beslenen ve güçlenen kimlik erozyonuna uğramış çıkar grupları bu düzen bozulmasın diye trol orduları kurdular.
Namuslu, vicdanlı, ahlaklı, yurtseverleri ve tüm yürekli insanlarla ülkedeki faşizme izin vermeyecek olan siyasi partileri bir araya gelmemeleri için korku imparatorluğu nu ve faşizmi dayattılar.
Halkları bölüp birbirine düşman ilan ettiler.
Özellikle Gereksiz Partiden ayrılıp yeni bir parti kuran ve ismini “İYİ” olarak tanımlayan partiyi korkutup adeta esir aldılar.
Ülkenin en büyük gücü olan Millet ittifakı, Emek Özgürlük ittifakı, Sol ve Sosyalist partiler ve bu duyarlılığa katkı koyan sivil toplum örgütleri ve tüm namuslu insanların birleşmesini engellemek için en duyarlı olunan noktadan vurdular.
“HDP terörün temsilcisidir, onlarla konuşan görüşen, beraber olanlarda teröristtir” dediler ve İYİ Partiyi adeta esir aldılar.
SONUÇ:
Yapılan yolsuzluklar, hırsızlıklar, liyakatsızlıklarla yozlaşan kurumlar ve meydana gelen beklenen deprem felaketinde hayati önem taşıyan ilk 3 gün ne yazık ki Tek Adamın yetersizliği, bilgisizliği belki de umursamazlığı sonucu yüzbinlerce insanımız toprak altında kaldı.
Göçük başında insanlar “kurtarın bizi” diyen evlatlara, analara babalara ve kardeşlerine yardım edemeden akıl sağlıklarından oldular.
17 Gün oldu gece gündüz halkın doğruyu öğrenmesi için mücadele veren basın ve TV’lerde halklar feryat ediyor:
“Canlarımız öldüler kimse yoktu, ölüyoruz hala yardıma gelen yok, soruyoruz, Devlet nerede, ilk üç gün iktidarın arka bahçesi olan Afad nerede, dünyaya yardım eden kendi halkına yetişemeyen Kızılay neredeydi. Çadır yok, tuvalet yok yani insanlık yok” diyorlar.
Haksızlar mı peki var olan nedir????
Bu kadim topraklarda yüzyıllarca var olmuş kardeşlik, dostluk, insanlık, dayanışma, sevi, saygı ve yardımlaşma var.
Ben söylemiyorum, deprem felaketine uğrayan kendi memleketi Osmaniye’ye ayak basamayan, konağını halka açamayan gereksiz partinin Ülkü Ocaklı bir ferdi söylüyor:
“Devlet nerede, MHP nerede bizlere düşman saydığımız, terörist diye suçladığımız HDP’liler yemek veriyor bizlere” diye feryat ediyor.
İşte ülkemizin gerçeği budur.
Hiç ama hiç kimse bunları yazıyoruz diye bizlere, gerçekleri göçük başlarında haykıran halklarımıza hakaret edemez, küfür edemez ve tehdit edemez.
Karanlığın temsilcileri halkların kardeşliğine engel olmadınız.
Halkların askeri ile siyasi partilileri ile, madencileri ile, gönüllüleri, sivil toplum örgütleri, gerçek televizyonlar, basın emekçileri, kalemi bükülmez gazetecileri ve tüm yürekli, kalemleri ile velhasıl siyasi partilileri ve yiğit vekilleri ile buluşup bütünleşmesine engel olamadılar.
Bu yaraları hep birlikte saracağız.
Özellikle kimsesiz çocuklarımızı, yalnız kalan kadınlarımızı bu ahlak fakiri anlayışın temsilcilerine teslim etmeyeceğiz.
Bu karanlığa son vermek için geçmişin hatalarına ve korkaklığına düşmeden tüm demokrasi güçleri bir ve bütün olacağız.
Kardeş olacağız, ilk önce Tek Adam ucube ve soygun sitemini ve yarattığı enkazı kaldıracağız.
Bir atasözü ile bitirelim:
“Kişi kendinden bilir işi” derler ve kendine yakışan dili kullanır.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.
GÜLER BUĞDAY.
SİYASİ TUTSAK SELAHATTİN DEMİRTAŞIN İSYANI
Selahattin Demirtaş’tan dayanışma çağrısı:
“Yürü Emek ve Özgürlük İttifakı!
Yürü Sosyalist Güç Birliği!
Yürü Millet İttifakı!
Yürü Bay Kemal!
Yan yana yürüyün.
Birleştirin, barıştırın
ve yeniden inşa edelim, yıkılan bu ülkeyi.
Başka çaremiz yok,
başaracağız!”
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ