Demokrat Zafer

GERÇEĞİN PEŞİNDEKİ GAZETECİLER, BEDEL ÖDEMEYİ GÖZE ALANLARDIR

Anadolu Gazeteciler ve Spor Yazarları Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada, “Bugün yaşananlar, demokrasi ve özgürlükler uğruna bedel ödemeyi de göze alan, “Uğur Mumcu Gazeteciliği”nin, ne denli önem taşıdığını ortaya koyuyor” denildi.

AGSYD Genel Başkan İbrahim Erdoğan tarafından yapılan açıklamada, Gazeteci Sedef Kabaş olayına da değinilerek, “Çağrılması halinde gelebilecek bir gazeteciye gece yarısı yapılan gözaltı ve sonrasındaki tutuklama kararı, evrensel hukuk kaidelerine uygun düşmemiş, doğal olarak kamuoyunda, ‘cezalandırma talimatının’ yerine getirildiği algısı oluşmuştur. Ancak bu noktada mesleki açıdan da; gazetecilerin, kişi hak ve değerlerini yaralayıcı nitelikte ‘kabul edilemez’ bir üslup veya benzeri bir ‘zehirli dil’ kullanmalarının doğurabileceği mahzurlara dikkat çekme sorumluluğu da ortaya çıkmıştır” ifadesine yer verildi.

24 Ocak 1993 tarihinde evinin önünde bombalı saldırı kurbanı olan Araştırmacı Gazeteci Yazar Uğur Mumcu’nun, ölümünün 29. yıl dönümü nedeniyle yapılan AGSYD açıklamasında, Mumcu’nun basın şehidi olduğuna vurgu yapılarak, canı pahasına verdiği yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla ilgili mücadelesine değinildi.

AGSYD’nin açıklamasında daha sonra şöyle denildi: “Ülkemizin basın tarihi; bağımsız cumhuriyet ve demokrasi mücadelesinin yanı sıra, göğsünü, mesleki hak ve özgürlüklerle siper ederken hain saldırılara, kanlı suikastlere kurban giden meslektaşlarımızın trajik öyküleriyle doludur. Gözünü budaktan sakınmayan Meslek Büyüğümüz Uğur Mumcu, araştırmacı gazeteciliğin cesaret ve kararlılıkla yapılması gerektiğini savunan, kalemini meslek yaşamı boyunca tarafsız ve bağımsız bir anlayışla ustaca kullanan ve kendisini sadece halkına ve ülkesine adayan yürekli bir gazeteciydi. Bu nedenledir ki, gerçek gazeteciler her 24 Ocak’ta Uğur Mumcu’yu anarken, onun hiç ödün vermeden hayata geçirdiği, halkın haber alma hakkını esas alan gazetecilik anlayışının yaşatılması gerektiğine vurgu yaparlar. Tıpkı bugünkü gibi karlı ve dondurucu bir kış günü, her günkü yazısını yazmak için gazetesine gitmek üzere evinin önündeki aracına binen Uğur Mumcu’ya kurulan hain tuzak, aslında özgürlükler, demokrasi ve cumhuriyete kurulmuş, acımasız bomba da korku ikliminin yurt sathına yayılması için patlatılmıştı.

Aynı korku ikliminin, bu kez de tepeden tırnağa siyasallaştırılan adalet sisteminin, yıpratarak baskı altına aldığı yargının tartışmalı gözaltı, tutuklama ve özgürlükleri kısıtlama kararlarıyla sürdüğünü; gerçek gazeteciliğin ve gazetecilerin baskı ve tehdit altına alınmak istediğini görüyoruz. Son yaşanan Gazeteci Sedef Kabaş örneğinde verilen tutuklama kararı, evrensel hukuk kaidelerine uygun düşmemiş, kamuoyunda, ‘cezalandırma talimatının’ yerine getirildiği algısı oluşmuştur. Ancak bu noktada; gazetecilerin de kişi hak ve değerlerini yaralayıcı nitelikte ‘kabul edilemez’ bir üslup veya benzeri bir ‘zehirli dil’ kullanmalarının doğurabileceği mahzurlara dikkat çekme sorumluluğu da ortaya çıkmıştır.

Burada bilinmesi gereken; dünyada hiç bir hain saldırı, tehdit, korkutma ya da baskının veya acımasız suikastin amacına ulaşamadığı; tam tersine, er ya da geç doğrunun, haklının ve gerçeğin etrafında daha güçlü bir kenetlenmeye yol açmış olduğudur. O nedenledir ki; Amacı yalnızca gerçeğin peşinden gitmek olan gözü pek gazetecilerin kalemi asla kırılamamış, her seferinde halkın yararına daha da keskinleşmiştir. Bu duygu ve düşüncelerle Cesur Gazeteci, Örnek Vatanperver Araştırmacı Yazar Uğur Mumcu’yu, katledilişinin 29.Yılı’nda saygıyla anıyoruz. Ruhu şad olsun” ifadeleri kullanıldı.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ