Habererk Genel Yayın Yönetmeni İsmail Türk, Mavi Karadeniz Tv’de Gizem Fidan’ın siyasi gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Gezi olaylarında Bezmialem Valide Sultan Camii’nde bira içildiğine dair iddiaların asılsız olduğunu yıllar sonra açıklayan caminin o dönemki imamı Fuat Yıldırım’ın milletvekili adayı gösterilmesini eleştiren Türk, “Ben olsaydım Diyanet İşleri Başkanı yapar, Diyanet’i vicdanlı bir adama emanet ederdim” dedi.

Gezi olaylarının doğa arayışlarından hak arayışına döndüğünü hatırlatarak, Fuat Yıldırım’ın “pencere önündeki bira kutusunu, camide gezdirdiler. Bu mizansendi. Şu an Prag büyükelçisi olan Egemen Bağış bilerek yalan açıklama yaptı” sözlerine dikkat çeken Türk, “Cami imamının vicdanı varmış, insanmış, yapmış. Ama ben muhalefetin yerinde olsaydım, bu imamı milletvekili adayı yapmazdım. Bir rüşvet vermiş de sanki iktidara karşı kullanılan pozisyonuna düşürüldü. Bu mahallede istediğiniz kadar doğru söyleyin, ama onlardan biri istediği kadar yalan söylesin o yalan doğrudur. Bu başka mahallelerde de böyledir. Dolayısıyla bu doğruyu sanki rüşvetle yapılmış hale çevirmek anlamsızdı. Ben olsaydım, milletvekili yapmak yerine diyanet işleri başkanı yapardım. Vicdanlı bir adama Diyanet’i emanet ederdim” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE’NİN BİRLİKTELİĞE HAVA KADAR SU KADAR İHTİYACI VAR”

Millet İttifakı’nın farklı siyasi görüşlere rağmen Türkiye için birlikte hareket etmesinin önemli olduğunu vurgulayan Türk, ittifaklara yönelik görüşlerini ise şöyle açıkladı:

“Bana iktidarın neyini beğenmiyorsunuz derseniz, insan hakları, adalet konusunda bin tane oyum olsa bir tanesi vermem. Muhalefetin neyini beğeniyorsunuz derseniz, milli konularda, hassasiyetlerde birlikte olsa da destekçisi görünen HDP’nin ikide bir çıkıp Apo’ya özgürlük seçimi dediğinizde millet ittifakını sabote ediyorsunuz. Sizin oy alacağınız yer karşısı. Karşı mahallede bu prim yapmaz. Bu sabote gibi görünüyor. Millilik konusunda 2 bin tane oyum olsa oraya da bir tanesini vermem. Ama 10 bin tane oyum olsa 10 binini de Millet İttifakı’na vereceğim güzel bir şey var. Farklı görüşleri bir araya getirmek önemli bir beceri ve önemli bir kriz yönetme anlayışı. Türkiye’nin buna hava kadar su kadar ihtiyacı var. Ne olursa olsun bu gitsin diğeri gelsin anlayışı sağlıklı bir anlayış değil.

Öznesi CHP olan mahalle her ne kadar birleştirse de oraya giden Müslüman’a her türlü yakıştırmayı yapıyorlar. Kendini muhafazakar, dindar ve milliyetçi diye tanıtan, burası bizim diye tanıtan mahallede sermaye çok. En önemlisi din referansı. Seccadeyle başladık, bakalım nereye gidecek bu. Kriz bulmak çok sorun değil. Yurt dışında bir meczuba ver 1000 dolar Kur’an da yakar bayrak da yakar. Türkiye’de CHP’den intikam almak isteyen adama dindarları rencide edecek beyanat verdir veya CHP içinden bir provokatör bul, bir 10 gün de öyle tartışır. Mayınlı tarla bu. Türkiye’de demokraside mesafe alamamamızın bir sebebi de bu. Ama seçmen de yavaş yavaş bilinçleniyor. Din, milliyet referansları değil, daha insanca yaşama referanslarına yöneliyor seçmen. Bu şekilde Türkiye’nin değişime uğrayacağını düşünüyorum.”