Demokrat Zafer

Ahmet Koçak yazdı; DEPREM PANELİ

Köşe yazarımız Ahmet Koçak yazdığı makalede;

Artvin Ahıska Batum Dernekleri Konfederasyonu ile Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliğinin ortaklaşa düzenledikleri “Deprem Gerçeği ve Bursa’ konulu panelin Atatürk Kongre Merkezi’nde yapılacağını Hüsnü Hakan Özen’in Facebook’taki paylaşımından öğrendim. Deprem konusunda bir şeyler öğrenmek için panele gittim.

Osmangazi Salonu’nda saat 19. 30 da başlayacak panele –geçen ki geç kalışımdan dolayı– yarım saat erken gittim. Salon dolmamıştı. Panel saatinde başlamadı. Ya salonun dolmasını, ya da büyük bir adamın gelmesini bekliyorlardı. Sıkılarak bir saat beklemenin ardından beklememizin nedeni anlaşıldı. Nihayet bir büyük adam peşinde yirmi kişi ile salona teşrif ettiler. Yürüdüğü yerlerde dalgalanmalar yaratarak protokolde oturanların ayakta karşılamasıyla panelin başlayacağının işaretini vermiş oldular.

Protokole önden dört sıra ayrılmış ve oraya girişler kırmızı şeritlerle yasaklanmıştı. Sadece basın mensupları kırmızı şeridi aşıp içeri girebiliyordu. Gözlerim uzağı iyi göremediğinden bizi yarım saat bekleten önemli kişinin kim olduğunu seçemedim. Büyük adamı ayakta karşılayan protokoldeki dalgalanma sakinleştikten sonra sunucu: Sayın bakanım …, sayın vali vekilim…, sayın büyükşehir başkan vekilim…, sayın millet vekilim…, sayın eski millet vekilim…, sayın yeni vekilim…, sayın belediye meclis üyelerim, sayın …. Dernekleri yönetim kurulu ve başkanları, sayın basın mensupları ve davetliler, hepiniz Artvin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 102. Yıldönümüne ve deprem panelimize hepiniz hoş geldiniz” diye uzun bir girişle başladı.

Programda her konuşmacı sunucunun açışta yaptığı gibi toplantıya katılan önemli kişileri benzer şekilde; Sayın bakanım …, sayın vali vekilim…, sayın büyükşehir başkan vekilim…, sayın millet vekilim…, sayın eski millet vekilim…, sayın yeni vekilim… diye anarak konuşmasına başladı.

Bana göre; sunucu dışındaki konuşmacıların protokoldeki önemli kişilerin adlarını söyleyerek konuşmasına gerek yoktu ve zaman israfından başka bir şey değildi.  Osmanlıdan kalma, Ortadoğu toplum özelliğinden kurtulamadan önemli kişi ve kişiler gelmeden toplantıya başlamamak, onların adlarını anmadan konuşmamak alışkanlığımızı cumhuriyette de bırakamadık. Onlar geç kalmışsa sofrayı kur herkes yemeğe başlasın onlar da gelince sofraya otursunlar değil mi? Bir başka Ortadoğulu özelliğimizde; barajlarda su azalınca su tasarrufuna dikkat etmemiz gereken yayın ve toplantılar, deprem olduktan sonra birkaç ay deprem konulu yayın ve toplantılar yapıp sonrasında unutmamızdır.

Demokrasiyi özümsemiş ülkelerde devlet başkanları geçerken umursamayan insanları basından görüyoruz. Bizde maazallah önemli adamlar yanınızdan geçerken ayağa kalkmayın, saygı göstermeyin de görün başınıza neler gelir. Zorla saygı göstertirler adama. Neyse yine konuyu dağıttım. Konumuza dönelim;

Moderatör: Prof. Dr.Erkan Işığıçok (İİBF Öğretm Üyesi), Konuşmacılar: Prof. Dr. Beyhan Bayhan(BTÜ Rektör Yardımcısı), Nihat Şen (Mimar, Mekânsal Planlama ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı), Nazmi Şahin (Yapı Denetim ve Deprem Müh. Der. Genel Bşk.), Ahmet Ağlan (BBŞB Deprem ve Zaman İnceleme Şb. Müd.) konuştular. Konuşmalarından aklımda kalanlar:

*Sıvılaşma tehlikesi olan yerlere çok katlı hiç konut yapılmasın. Dağ yamaçlarına az katlı yapılar yapılsın (bilinen bir bilgi)

* Marmara bölgesinde yedi üzeri deprem yaratacak üç fay hattı vardır.

*Bursa içinde; Uludağ’ın eteğinden Çalıya, Gemlik’ten Millet Bahçesine doğru uzanan tehlikeli fay hatları mevcuttur.

*Deprem bölgesinde yapı denetimden geçmiş yeni binalarda yıkım az olmuş. O binaların da ya kolonları, kirişleri kesilmiş ya da üzerine katlar çıkılarak imar affından faydalanılmış.

*L, U, H şeklinde yapılmış binalarla,  bitişik nizamda yapılan binalarda çekiç özelliğinden dolayı hasarlar oluşmuş, tek binalarda hazar oluşmamış.

*Uydu haritalarından görüldüğü üzere 1999 depreminden sonra kurulmuş mahallelerde de yıkımın fazla olduğu gözlemlenmiş.

*Altında iş yerleri olan, zemin katında açık otoparkı olan, bodrum katı olmayan binaların da yıkıldığı görülmüş… Gibi bilgiler verdiler.

Amatörce yazdığımdan dolayı patronlarım gözlüğünün üzerinden bakarak; “Bu nasıl muhabirlik, bu nasıl haber yazısı? Haberi yaz; espri, anı manı yazma.  Yorum yapma. Yorumu okuyucuya bırak kardeşim! ” diyemiyorlar. Haber ve köşe yazılarımı özgürce yazıyorum

Okuyanın pek olmadığı, yazanların da birkaç yazıdan sonra çekip gittiği bir ortamda ben yazmaya devam ediyorum, edeceğim. Depremsiz günler dilerim…

ahmet.kocak16@hotmail.com

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ