Demokrat Zafer

Statik proje doğru planlanmış mı, güçlendirmeler yapılabilir mi?

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem 11 ili etkilemişti. Konu deprem olunca Marmara Bölgesi’nde yaşayan vatandaşları da haliyle ‘Marmara Depremi’ korkusu sardı. Vatandaşlar oturdukları binaların depreme dayanıklı olup olmadığını ölçtürmek isterken ev sahipleri ise maliyetlerinden ötürü bu testleri yaptırmaya yanaşmıyor. Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Bursa eski Şube Başkanı İnşaat Mühendisi Oktay Altun ise konuyla alakalı enbursa.com’a çok özel açıklamalarda bulundu.

Vatandaşın deprem sonrasında merak ettiği sorular yanıt buldu! (ÖZEL HABER)

Haber: Ebru Taşdemir

Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan ancak 11 ilde büyük yıkıma ve 40 bini aşkın can kaybına neden olan biri 7.7 diğeri 7.6 şiddetindeki 2 büyük deprem Türkiye’yi yasa boğdu. Çok sayıda insan enkaz altında kalarak yaşamını yitirirken arama kurtarma çalışmalarında da sona gelindi. Depremzede vatandaşlar kurulan çadır kentlerde ya da konteyner evlerde konaklarken AFAD koordinatörlüğünde dünyanın dört bir yanından gönderilen yardımlarda bölgede vatandaşlara sunuluyor.

Konu deprem olunca Marmara Bölgesi’nde yaşayan vatandaşlar beklenen Marmara Depreminden dolayı endişeye kapıldı. Bulundukları şehirde oturdukları binaların depreme dayanıklı olup olmadığını ölçtürmek için ev sahipleriyle iletişime geçen vatandaşlar dayanıklılık testi için 50 bin lira talep edildiğini öğrenince duyduklarına inanamadılar.

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği eski Bursa Şube Başkanı İnşaat Mühendisi Oktay Altun, depreme dayanıklılık testi için 50 bin lira fiyat veren ev sahiplerine cevap verdi.

Binaların depreme dayanıklılığını ölçmenin çok fazla parametresi olduğunu ifade eden Altun, 1999 yılından sonra değişen deprem yönetmeliklerinin tarihlerini milat olarak gösterdi. Altun,“Geçmiş dönemlerde depreme dayanıklılık testine insanlar bu kadar talepkâr değildi. Bir de hani test dediğiniz şey çok farklı bir durum. Şundan dolayı yani ben dün geldim Hatay’dan yaklaşık bir haftadır oradaydım. Oradaki yapıya da baktığınızda ya da bu işin teoriğine baktığınızda binanın testi yapılması çok zor bir durum. Çünkü zemin yapısına göre değişiyor, sondajlar yapılması lazım. Temelinin altında bir sıvılaşma var mı? Yok mu? O temelin altında dediğim, o bölge ile ilgili bir sıvılaşma var mı yok mu? Onların değerlendirilmesi lazım. Binanın projesi yani yapılmış olan uygulanan projenin tasarımı yeniden incelenmeli. Binanın yapım yılı ve binanın depremden önce depremden sonrası çok fazla etkiler bu durumu. Depremden önce ise zaten hani depremden önceki binalarla ilgili söylüyorum sadece, hangi binayı test etsen de çürük çıkar. Bu şiddetteki depreme dayanıklılık konusunda sıkıntı yaratabilecek seviyeler. İşte bu binaların testini yapmaya gerek bile olmaz. Benim kendi şahsi fikrimle, hem inşaat mühendisliğinden dolayı hem de depremin yapısını biliyorum” dedi.

‘2001 ÖNCESİ YAPILAN BİNALARDA DAYANIKLILIK TESTİ FUZULİ MASRAF’

1999 yılında meydana gelen Gölcük depremi sonrası Türkiye’de 3 kere deprem yönetmeliğinin değiştiğini hatırlatan Altun,“2001 yılından sonra 2007 yılında ve daha sonra 2019 yılında deprem yönetmeliği yeniden değişti. 2001 yılından sonra yönetmeliğin değişmesiyle hazır beton kullanımız zorunlu hale geldiği için 2001 yılı öncesi binalarda dayanıklılık testi yapmanın fuzuli bir masraf olduğunu düşünüyorum. Yıkılır o binalar net söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.

‘DAYANIKLILIK TESTİ YERİNE GÜÇLENDİRME YAPILMASI DAHA DOĞRU’

Konuşmasına devam eden Altun,“Bu yıldan öncekilere de dikkat etmek gerekiyor dolayısıyla 2007 yılındaki deprem yönetmeliği başarılıydı. 2007 yılından sonra yapılmış binalara baktığınız zaman 15 yıllık binalar ve bu binalardaki hatayı bulmak zor. 2007‘den sonra yapılan binalar yıkılmaz demiyorum ama 100 binde bir ihtimal. Binanın kolonlarına bakılır, inşaat mühendisliği tarafından kirişler kontrol edilir. Statik proje doğru planlanmış mı, güçlendirmeler yapılabilir mi?  Binaların dayanıklılık testlerinin yerine güçlendirmelerin yapılması daha doğru. Depremden önce bunlar kimsenin aklında gelmiyor ya da mantığına uygun olmuyor. Ama vatandaşa verdiğim bir raporun doğruluğuna benim de inanmam lazım. Mühendis olarak inanmam lazım. Bir yerde bir hata varsa orada da kopma ihtimali vardır. Şuan ki binaların hepsinin bütün taşıyıcıları sıvayla kapatılmış ve gizlenmiş. Kolona sıva yapılmış, mecbur çünkü düzgün bir yüzey elde edilmesi lazım. Beton yüzeyinde yamuk yumuk duruşu kapatmak için” diye konuştu.

 

‘50 BİN LİRA ÇOK BÜYÜK RAKAM, O İNSANLARA İNANMIYORUM’

Binaların güçlendirilmesi için ciddi analizlerin yapılması gerektiğini ifade eden Altun, raporların kesin cevap vermeyeceğinin de altını çizdi.

Altun konuşmasını şöyle tamamladı;

“Benim binam için dayanıklılık testi raporuna imza atsa biri ben buna inanmam sorgularım. Bu rapora imza atan da üç kuruş fazla para alacağım diye atar. Binanın dayanıklılığı için yapılan testlerin 50 bin lira verilmesi çok büyük rakamlar. Bunun küçük ölçekte iyi bir projecinin iyi bir laboratuvarla bu işi yapması sizin gönlünüzü rahatlatır. Bu raporlar sonrasında bu bina yıkılmaz diyecek kimseyi tanımıyorum ben. Bu raporlar kesin bir cevap vermeyecek. Eski bina ise hiç gerek yok bu teste. Bu test için daire başı fiyat biçenler hatalı bilgi veriyorlar. Ben o insanlara inanmam mühendisliklerine de inanmam. Çünkü binanın yapısı ve yüksekliği benim için çok önemli. Zemin zamanında doğru yapılmış mı? Tek tek kontrol edilmesi gerekiyor.”

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ