Demokrat Zafer

Uzak Diyarlar…YOZGAT MERKEZ… İki Çocuk, Ertuğrul Kapusuzoğlu ile Karşılaşma….

Köşe yazarımız Ahmet Koçak, memleketinden notları aktarmaya devam ediyor… Koçak;

“15.08.20022

Bursa’ya dönüş yolundayım. Yozgat merkezde oturan kız kardeşimim evinin önüne park ettim arabayı. Önü yokuşa doğruydu. Biri kumral diğeri esmer beş yaşlarında iki çocuk oynuyorlar önümde. İkisi de zayıf ama sağlıklı çocuklar. Kumral olan esmer olanı kovaladı. Esmer çocuk iniş aşağı koşarken duramadı, iki eliyle arabamın motor kaputuna çarptı. Arabadan inmemiştim. Yan cama geldi. Esmer küçükle aramızdaki geçen konuşma şöyleydi:

-Ne yaptın?

-Hızımı alamadım çarptım.

-Kaza oldu. Böyle durumlarda polis çağırmak gerekir. Çağırayım mı?

-Hayır, çağırma!

-Aramızda halledelim diyorsun yani.

-He.

-Bir elinle çarpsaydın elli kuruşa hallederdik. İki elinle çarptığın için masrafın bir lira eder. Bana bir lira ver anlaşalım.

-Evde minderin altına bir lira saklamıştım. Onu getireyim sana vereyim.

-Yok, getirme, dedim. Cebimdeki tüm bozuk paraları çıkarıp saydım. Beş lira varmış.

-Sana beş lira vereyim anlaşalım. Yalnız bundan sonra dikkat et, arabalara çarpma. Nasıl, bu anlaşma hoşuna gitti mi?

– He gitti, dedi gülümsedi (Kimin hoşuna gitmez ki?).

-Aç avucunu, dedim. Paraları avucuna koydum. Minik avucu doldu.

O sırada önde bizi uzaktan izleyen kumral çocuk yerinde sek sek oynar gibi tek ayağının üzerine sekti. Sonra iki ayağı üzerinde tepindi. Cama doğru yaklaştı:

-Ben de dün hızımı alamayıp şu beyaz arabaya çarpmıştım, dedi (anladım,  o da para istiyor). Arabanın bardak koyma yerine baktım bozukluklar vardı. Beş lira madeni para aldım. Kumral çocuğun avucuna koydum:

-Al bu da sana. Yalnız bir daha arabalara hızınızı alamayıp çarpmak yok tamam mı? dedim.

-Tamam, dedi. İkisi de hoplaya zıplaya uzaklaştı gitti. Yozgat ziyareti böyle hoş bir olayla başladı. Bakalım gerisi nasıl olacak?

Eğitimci-Şair- Yazar- Senarist-Oyuncu-Sinemacı-Tiyatrocu-Çiftçi(on parmağında on marifet) Ertuğrul Kapusuzoğlu ile Şefaatli yol ayrımındaki bahçesinde saat 14.00’de buluşmak üzere dün anlaşmıştık.  Oradan Ankara’ya doğru yoluma devam etmeyi planlamıştım.  Saat iki oldu. Geç kalacağım. Yozgat içine gidip resim çekmeliydim. Hemen çarşıya gittim. Önce tarihi Yunus Emre Çorbacısı’nda bir çorba içtim. Sahibi Yunus ve Oğlu Emre ile tanıştım. Emre PDR bölümünü bitirmiş. Atama bekliyor. İptal edilen KPSS sınavına girmiş.

Merdivenle inilen küçük lokantanın önünde Yunus Usta’nın resmini çekmek istedim. Dışarı çıktım. Lokanta önüne kalebodur döşeniyordu. Kalebodura bastım. Kalebodur kaydı. Usta:

-Ne yaptın abi? Taşın üzerine bastın!

-Kusura bakma yanlışlıkla oldu. Polis çağıralım mı, diye sorunca bir şey demedi. Taşı tekrar yerine yerleştirdi (şükür bu işi de polis çağırmadan hallettik).

Yozgat merkezi çabucak turlayarak acele resimler çektim ve saat üçte ancak Ertuğrul Bey’in bahçesine gidebildim. Baktım bahçede çalışıyor. Benden on yaş büyük olan Ertuğrul Bey sağlıklı ve dinç görünüyordu. Yanında “manevi evladım” dediği İhsan Çelikkaya vardı. İhsan gazeteciymiş. Yozgat İleri Gazetesi’nde çalışmış. Şimdi ayrılmış. Bahçede yardım ediyordu Ertuğrul Bey’e.

Geniş bahçenin yarısı ekilmiş, diğer yarısı boştu. Sera yerleri hazırlanmıştı. Bahçede biri hükümet konağı gibi, diğeri iki katlı iki bina var. Ertuğrul Bey beni gördü. Gölgedeki sandalyelerin yanına geldi. Sekiz, on plastik sandalyenin hepsinin üzerinde bir şeyler konmuş, oturacak yer kalmamıştı. Birini boşaltıp oturdum.

“Hoş geldin Ahmet Bey. Saat kaç?” diye sordu.

“Üç” dedim.

“Kaçta gelecektin?”(soruları hep kızgın bir yüz ifadesiyle soruyordu)

“İkide” dedim. Tahtaya çıkmış tembel talebe gibi önüme baktım (“elektrikler kesikti çalışamadım hocam” demek geçti içimden. Olayımıza uymuyordu). Gözlerini bana dikerek:

“Sizin için semaverde çay demledim. Siz gelmeyince o demliği döktüm. Şimdi yine hazırlamam lazım” derken ortası delikli kabak sapıyla semaveri üflüyordu.

ahmet.kocak@hotmail.com” 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ