Hayvan Sevgisini Bilmeyen İnsan Sevgisini Nereden Bilecek!
Meleğin Patileri Derneği kurucu başkanı Necla Öksüz hayvan sevgisini en iyi anlatan cümle olarak meleğin patileri derneği olarak diyoruz ki sokaktaki hayvanlar bizim sevgimize muhtaç olarak biliniyor olsa da bizim onların sevgisine ihtiyacımız olduğunu anladığımızda zaman çok geçmiş oluyor.
Son çıkan yasayı en ağır bir dil ile eleştiren Meleğin Patileri derneği genel başkanı Necla Öksüz hayvan sevgisini bilmeyenlerin insan sevgisini asla bilemeyeceğini ifade ederek çıkan yasanın ne hayvanseverlerin nede bu konuda eğitimli akademisyenlerin fikirlerinin alınmadan yasalaşması telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya koyacaktır.
Bu konuda inisiyatif alarak bunun yasalaşması için uğraş vererek yasayı meclisten geçiren parmak sahipleri çok geçmeden nekadar yalnış bir karar aldıklarını anladıklarında bir çok canlı sokak hayvanlarımızı kaybetmiş olacağız. İfadelerini kullandı.
Bu konuda akademik çalışmalara imza atan Prof. Dr. Tarhan bakın ne diyor.
Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “onurlu bir hayvan” olarak nitelendirdiği kedilerin sevginin kokusunu alarak sahibine bağlandığını söyledi.
esiyle öğrencilerine hayvan sevgisi aşılayan Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “onurlu bir hayvan” olarak nitelendirdiği kedilerin sevginin kokusunu alarak sahibine bağlandığını ifade etti.
Oğlunun 2 yıl önce sokakta bulduğu yavru kedileri sahiplenerek, onlara “Pamuk” ve “Yumak” adını veren Tarhan, yaz aylarında açık alanda özgürce hareket etmeyi seven kedilerinin bahçede barınmaları için kulübe yaptı.
Kedilerinin geçen yıl doğurduğu yavruları arkadaşlarına vererek onları da sahiplendiren Tarhan, vakit geçirmekten keyif duyduğu kedilerinin bakımıyla ve beslenmesiyle yakından ilgileniyor.
“HAYVAN SEVGİSİ İNSANI BEN MERKEZCİLİKTEN UZAKLAŞTIRIYOR”
Prof. Dr. Tarhan, çocukluk çağı travmalarıyla büyüyen, sevgi, merhamet ve acıma duyguları zayıf yetişen bireylerin hayvanlara şiddet uygulamaktan ve eziyet etmekten zevk aldıklarını ifade ederek, Küçük yaşta kedilerin kuyruğuna teneke bağlayanlar, onlar bağırdıkça zevk alanlar var.
Bu kişilere bakıyoruz, aile içerisinde şiddet var ya da kendilerine şiddet uygulanıyor. O da aynı şiddeti hayvanlara uyguluyor.
Yani, ‘Güçlü biri zayıf birine şiddet uyguluyorsa, ben de hayvanlara karşı güçlüyüm, onlara karşı şiddet uygulayabilirim’ diyerek, bedelleme yapıyor. Şiddeti, sorun çözme, tatmin, haz yöntemi gibi kullanan, eğitimsiz ya da kötücül duyguların hakim olduğu ortamlarda büyüyen çocuklar bunu örnek alabiliyor.” değerlendirmesini yaptı.
Bu duruma yanlış öğrenmenin sebebiyet verdiğini belirten Tarhan, merhamet, acıma ve hayvan sevgisi gibi duyguların, bireylere küçük yaşlardan itibaren öğretilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Özellikle 0-6 yaş arası çocuklara hayvan sevgisi aşılamanın önemini vurgulayan Tarhan, “Bu dönemlerde, hayvan korkusu olan bazı anne babalar çocuğunu hayvana hiç dokundurtmuyor. Bu çocuklar ileride bu güzellikten mahrum kaldıkları gibi benmerkezci oluyorlar. Hayvan sevgisi insanı benmerkezcilikten, çıkarcılıktan, ‘doğada sadece biz varız’ düşüncesinden uzaklaştırıyor.” dedi.
Tarhan, psikolojik ve fiziksel şiddete meyilli insanların, şiddeti ilk olarak hayvanlar üzerinde uyguladığı konusunda ileri sürülen düşüncelere yönelik yaptığı değerlendirmede, kişilerin “Güçsüze karşı şiddet uygulanabilir” duygusuyla hareket ettiklerini sözlerine ekledi.