Prof. Dr. Doğan Aydal: Karadeniz Doğalgazı konusunda halk yanıltılıyor!
Yeniden Refah Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Aydal, 2023’te hizmete alınacağı açıklanan Karadeniz doğalgazına ilişkin halkın yanıltıldığı belirterek “Tek sondaj bile tamamlanmadan rezerv bildirilmiştir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok. Anlaşılan o ki hükümetimiz kaça mal olursa olsun, Filyos limanına bir miktar gaz iletip halkı etkilemek istemekte ve seçime hazırlanmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Maden Jeoloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Doğan Aydal, Karadeniz’de bulunan ve 2023’de kullanıma açılacağı söylenen doğalgaz keşfine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
‘Türkali 1’ kuyusunda sondaj 77 gün, rezerv değerlendirmesi 53 gün sürdü
Karadeniz doğalgazına ilişkin bir çok bilinmezin olduğunu, en önemlisi de ekonomik olup olmadığının tespit edilemediğini, ‘attığımız taşın vuracağımız kuşa değip değmeyeceğinin belli olmadığını’ kaydeden Aydal, şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 21 Ağustos 2020 tarihinde Sakarya sahasının Tuna-1 kuyusunda 320 milyar metreküp doğal gaz bulunduğunu kamuoyu ile paylaşmıştı. Fatih gemisinin ilk sondaja başladığı günün tarihi de 20 Temmuz 2020 idi. Sondaja başladıktan bir ay sonra bu rezerv değerinin nasıl ve kimler tarafından hesaplandığını kimse merak etmedi. Rezervi önceden bildirilen “Tuna 1” sondajı 18 Ekimde sonlandırılmıştı. Sonuçta bir gaz bulunmuştu ve hepimiz sevinmeliydik. Peki ama gerçek neydi? Bilindiği gibi, Sayın Cumhurbaşkanımız, 18 Ekim 2020 tarihinde “Tuna 1” kuyusunda 4445. Metrede sondajın sonlandırıldığını ve 85 milyar metreküp yeni bir rezervin bulunmasıyla toplam rezervin 405 milyar metreküp değerine ulaştığını beyan ettiler. Nitekim İkinci derin deniz tespit kuyusu Türkali-1’de ise yine 3 bin 950 metre sondaj derinliğine ulaşılmasının ardından rezerv tespit çalışmaları 53 günde tamamlanmıştı. “Tuna 1” kuyusunda ilk sondaj bile tam tamamlanmadan 320 milyar metreküp gaz bulunduğu ilan edilmiştir. “Türkali 1” kuyusunda, kuyu açma süresinin 77 gün ve rezervin belirlenmesinin 53 gün gibi bir süre aldığı da basın haberleri arasındadır. Eğer bir kuyu ile rezerv tespiti, kuyunun üçte biri bile delinmeden, “Tuna 1” kuyusunda tespit edilebiliyorsa(!), Türkali 1 kuyusunda sondajın bitmesi neden beklenmiştir? “Türkali 1” kuyusunda rezervin belirlenmesi, 77 günlük sondaj süresinin ardından, neden 53 gün sürmüştür?”
Fizibilite hesabı yapılmadan basına açıklamalar yapılmıştır
Karadeniz gazının fizibilite hesabı yapılmadan basına açıklandığını ileri süren Aydal, “Sondaj kuyusu açmak ile rezerv hesabı yapmanın çok farklı süreçler aldığı ve bir havzada bütün sondajlar yapılmadan ve bu havzada gazın akış yönü ve üretim kuyusunun nerede olacağı, üretilecek gazın karaya nasıl ulaştırılacağı, karada gaz temizleme ünitesinin nereye kurulacağı, boru hatlarını kimin döşeyeceği ve bütün bu masrafların bu gaz havzasını işletmeye ekonomik olarak değip, değmeyeceği gibi konuların cevabını bilmeden bu tür açıklamaların çok da inandırıcı olmadığı bilinmektedir.” ifadelerini kullandı.
Diğer kuyulardan olumlu sonuç alınamamıştır
‘Son ilan edilen rezerv miktarı 405 milyar metreküp iken, Sayın Cumhurbaşkanımızın gaz miktarını 540 Milyar metreküp olan ifade etmesinin sebebi ise hiç anlaşılamamıştır.’ diyen Aydal, “2021 yılının ilk aylarında açılan ‘Türkali 2’ sondaj alanında bir miktar gaz akışlarının olduğu ifade edilmiş ancak resmi olarak bir rezerv telaffuz edilmemiştir. 28 Mayıs’ta yapılan “Türkali 3” sondajı, 4 Haziran’da açılan “Amasra 1” kuyusundan, 30 Temmuz’da açılan “Türkali 4” sondaj kuyusundan, 12 Eylül’de açılan “Türkali 5” Kuyusundan, 6 Ekimde açılan “Türkali 6”kuyusundan ve nihayet 24 Aralık tarihinde açılan Türkali 7 kuyusundan da olumlu bir haber maalesef resmi olarak duyurulmamıştır. Bir başka deyişle, Sakarya Havzası mevcut sonuçlara göre, söylendiği kadar çok verimli bir alan değildir.” şeklinde konuştu.
Bu ekonomik krizde Dördüncü Sondaj Gemisine gerçekten ihtiyaç var mı?
Aydal bir başka dikkat çekici hususun, Hükümetin bu olumsuz sonuçlara rağmen, ekonominin de çok sıkıntıda olduğu bir dönemde, dördüncü Sondaj gemisi alma isteği olduğunu belirtti: “Her üç sondaj gemimiz çok yoğun çalışıyorsa ve Hükümet Sakarya havzasında çok çabuk sonuç almak istiyorsa, bu satın alma makul görülebilir. Ancak Yavuz adlı sondaj gemimiz 20 Eylül 2021’den beri, yaklaşık dört aydır Filyos Limanında demirlemiş bir durumda beklemektedir. Acil Sonuç alınması gerekiyorsa Sismik araştırma gemileri Sakarya Havzasının yakınlarında olmalıydı. Ayrıca Sondaj çalışmalarından önce mutlaka ihtiyaç duyacakları sismik gemilerimizden Barbaros Hayrettin Paşa gemisi Trabzon açıklarındadır. Benzer şekilde, Oruç Reis sismik Gemisi de Antalya limanında demirlidir. Bu durumun gerekçelerini inanıyorum ki TPAO’daki birçok kişi dâhil kimse bilmemektedir.”
Rezerv tespiti dâhil her şeyi Milli ve Yerli yapabiliyorsak 4 yabancı Firmaya neden ihtiyaç duyuldu?
Bu olumsuz görüntüye rağmen Hükümetin, bulunduğu iddia edilen 540 milyar metreküp gazı kıyıya ulaştırmak için çeşitli anlaşmalar yaptığını belirten Aydal yetkililere ‘Eğer biz Türkiye olarak tek sondaj ile rezerv belirleyebiliyorsak, TPAO’nun üç yabancı firma ile anlaşma yapmasına neden gerek duyulmuştur? ‘ sorusunu yöneltti: “Bu konuda, TPAO, 15 Ekim 2021’de bir basın açıklaması yayınlamıştır. Eğer biz Türkiye olarak tek sondaj ile rezerv belirleyebiliyorsak, TPAO’nun üç yabancı firma ile anlaşma yapmasına neden gerek duyulmuştur? Bu açıklamada” Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), deniz tabanında yer alan enerji projelerine mühendislik hizmeti veren Schlumberger ve Subsea 7 konsorsiyumu ile Sakarya Doğal Gaz Sahası Geliştirme Projesi’nin ilk fazı için anlaşma yaptı. Bu süreçte Wood firması da projenin yönetim ortağı olarak yer alacak. İlgili firmalar kendi yetkinlik alanlarında yüksek tecrübeye sahip. Anlaşma; kuyu tamamlama hizmetleri, deniz tabanı üretim sistemleri (SPS), deniz tabanı iletimi ile MEG boru hatları, kordon hattı, akış hatları (SURF)ve ilk fazda 10 milyon m3/gün üretim kapasitesine sahip olacak bir kara üretim tesisine ilişkin gerekli faaliyetleri içeriyor.” denilmektedir.”
Yabancı Firmalara ödenecek para miktarı neden açıklanmıyor?
Yabancı firmalara yapılacak ödemelerin de beyan edilmediğini savunan Aydal, “TPAO tarafından yapılan bir başka anlaşma da, İtalyan SAİPEM şirketi ile yapılan boru döşeme anlaşmasıdır. SAİPEM şirketinin Castorone gemisi ile Mayıs 2022’den itibaren boru döşeme işlemleri yapılacaktır. SAİPEM ile yapılan anlaşmada 600 milyon dolarlık bir sözleşmeden söz edilmektedir. Bu anlaşmaların bir diğer anlamı, gazı ararken de, bulunan gazın rezervini hesaplarken de, gazı karaya taşırken de ve hatta Karada gazı saflaştırmak için de yabancı firmalara muhtaç olduğumuz ve henüz tam açıklanmayan miktarda önemli bir miktarda dolar ödeyecek olmamız gerçeğidir. Bilindiği gibi, gaz çıktığı şekli ile kullanılamadığından saflaştırmak gerekmektedir. Bununla ilgili bir kuruluş hazırlığı başlayıp başlamadığı da bilinmemektedir.” dedi.