KAYBETİĞİMİZ CAN DOSTUM MİLLETVEKLİ ABDULLAH ÖZER’İ ANLATMAK BENİM BOYNUMUN BORCUDUR.
Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday’dan dostluk üzerine bir yazı. Buğday;
15 günde yaşamınızda çok önemli yeri olan 2 can dostu kaybetmek çok acı ve tahammülü zor bir durum.
Her ne kadar tedavisi olmayan rahatsızlığından dolayı bu acı sonu beklesek te Abdullah Özer’i kaybetmek beni çok eksiltti ve canımı inanılmaz yaktı.
Çünkü Abdullah Özer, gerek saygın yaşam biçimiyle, gerek siyasi yaşamdaki başarıları ve mütevazılığı ile gerekse sosyal demokrasiyi doğru anlayan, Atatürk devrimlerinin, ülke bütünlüğünün, eşit yurttaş kimliğinin ve barışı önceleyişi ile mükemmel bir insandı.
Abdullah ve ben gerçek dostluğu yakalamış, bunu ailelerimizle, çocuklarımızla, hatta torunlarımızla birlikte çoğaltmış, aramıza hiçbir zaman kırgınlık, vefasızlık, duyarsızlık girmeden son ana kadar sevgi saygı içinde yaşamı paylaşmış insanlardık.
Abdullah Özerle siyasette her zaman aynı pencereden bakmazdık. Abdullah Özer, parti içinde kendilerini Ulusalcı olarak niteleyen anlayışta olsa da benim gibi sol damarı çok güçlü ve köşeleri çok sert ve daha evrensel bakan bir insanla bir tek gün ters düşmemiştir.
Çünkü Abdullah Özer, gerçek bir demokrattı.
Halklara saygılı, insanlara sevgi duyan, hoşgörü sahibi ve farklı her düşünceye hürmet eden namuslu, vicdanlı, insan tüketmeyen, siyaseti ve yaşamı kirletmeyen, bencil olmayan çok zor bulunan insanlardan birisiydi.
Beni kendisi de ailesi de çok sever sayardı.
Benim hiç eğilmeyen, çıkar ve beklentiler uğruna asla bükülmeyen, okuyan, araştıran, yazan ve anlatan yürekli tarzıma çok değer veren bir dosttu.
Benim yazdıklarımı ve anlattıklarımı çok değerli bulur ama benim için başım belaya girecek diye korkardı.
Tıpkı Rahmetli Duayen Ahmet İsvan, yeri doldurulamayan gazeteci büyüğümüz Yılmaz Akkılıç gibi benim için çok endişe ederdi.
Birde benim rahatsızlıklarımdan endişe duyar, umursamazlığıma kızar ve bana “Yapma arkadaşım sana bir şey olursa gerçekleri yazan, senin gibi beklentisiz mücadele eden hiç kimse yok” diyerek tedavi olmamı, üzülmememi isterdi.
Rahatsızlanmadan önce Abdullah, sevgili eşi Nazlıcan hatta bazen kızları ile adeta dünyayı gezip gördüler. Ben kendilerine “Göçmen Kuşlar” diye isim takmıştım.
Sevgili Dostum, nereye giderse gitsin, bana veda ederken hep şunu derdi:
“Arkadaşım sakın uzaktayız veya yurtdışındayız diye düşünme ne zaman ihtiyacın olursa atlar döneriz” derdi!!!!
Şimdi bakıyorum da yıllarca destek oluyorsun, emek veriyorsun, değer veriyorsun ve asla kişisel bir beklentin olmuyor ama işine gelmeyince veya hata yaptığında uyarırsan anında düşman saflarına katılıp yok sayabiliyorlar.
İşte bunun için ben can dostlarımı kaybedince eksiliyorum.
Abdullah Özer, Bursa siyasetine kalite, saygınlık, doğruluk, dürüstlük ve emek verene, hak edene takdiri ve değer vermeyi getirmiş, kompleksleri olmayan kendine güvenen ama asla ihanet etmeyen eşi bulunmaz bir dosttu.
Biz yıllarca kendisi ile çok şey paylaştık.
Partinin içine düşürüldüğü duruma birlikte çok üzüldük.
Her gün ve rahatsızlığı çok artıp nefes darlığı yaşadığı günlere kadar çok sık sık konuşurduk.
Son zamanlarda zorlayan nefesinden dolayı aramaya çekinirdim ama mutlaka o aradı ve o zor koşullarda muhabbet etmek isterdi.
Çok şükür biz son ana kadar Abdullah Özer’le hiç kopmadan, hiç vazgeçmeden ve hiç birbirimizi üzmeden saygı ve sevgi içinde vedalaştık.
Ben her zaman dostlarımla olan güzel anlarımızı yazar resimler ve paylaşırım.
Abdullahlarla olan son zamanlardaki görüşmeleri ve onun sıkıntılı durumlarını paylaşmak istememiştim.
Bana neden yazıp paylaşmadığımı sordu.
Ona diyemedim, “Dostum seni kimse böyle görsün istemiyorum.
Ben seni her zaman güçlü, ayakta, zarif ve örnek kıyafetlerinle, gülen yüzünle görmek ve paylaşmak istiyorum.” demedim ama Abdullah anlamıştı neden paylaşmadığımı…
Bu gün birçok resimle o zor günlerdeki resimleri de paylaşacağım.
Abdullah Özer’in bir başka güzel özelliği ve başarısını da anlatmak boynumun borcudur.
Kendisi tanıdığım en mükemmel baba ve sevgi, saygı dolu bir eşti.
Nazlıcan Özer’de, gerçekten takdir edilecek, huzur veren, eşine her zaman destek olan, hoş görülü, kaprisleri ve kompleksleri olmadığı için sevmeyi, saymayı ve eşine verilen desteğin kıymetini bildiği için bizlerle de dost ve yoldaş olmayı bilen mükemmel bir kadındır.
Her ikisi de çok saygı duyulacak ve topluma örnek olacak güzel insanlardır.
Abdullah Özer’in iki güzel kızı da doğru yetiştirilmiş, kendilerini şaşırmamış, gösteriş ve şatafata tenezzül etmeden, üreten ve takdir edilen kızlardır.
Son dakikaya kadar babalarının yanından ayrılmadan, onu hiç üzmeden ve babalarını mutlu eden dostlarına da itibar ederek saygı duyarak güzellikler yaratıp onu yolcu ettiler.
Bir başka özellik benim için çok önemli ve değerliydi bunu da yazmak ve örnek alınmasını istemek hatta hata yapanlarında aklını başına alması için belirmek zorundayım.
Abdullah Özer, oldukça varlıklı bir aileden geliyordu.
Kanımca Nazlıcan’ın ailesi de eşdeğerdeydi.
Ancak tüm aile bireyleri olarak varlığın ve yaşam alanlarındaki kazanımların şımartmadığı, gereksiz gösterişlere tenezzül etmeden ve kimsenin gözüne sokmadan doğallığı seçen insanlardı.
Çünkü Abdullah Özer gerçek bir sosyal demokrattı gerek yaşamıyla gerek aile yapısıyla örnek bir insandı.
Artık o güzel ve verilen değerin kıymetini bilen, takdir eden ve hatır gönül bilen aile bizlere emanettir..
Dedim ya Abdullah Özer’in ailesi de kendi kadar mütevazı ve doğaldır.
Abdullah’ın tüm ailesi, varlıklı olmalarına karşın; yüzbinlerce lirayı estetik merkezlerine yatırmaz veya servet değerindeki kıyafetler, çantalar,ı göze sokup, gösterişli mekânlarda boy göstermez ve ikiyüzlü davranmazlardı.
Sosyal/demokrat olan ve milletvekili olma konumundaki babalarının saygınlığına uygun mütevazı yaşarlardı.
Aile olarak yardımsever ve toplumsal olaylara aynı duyarlılıkta olan gösterişten uzak yaşayan insanlar olarak takdirimizi kazanmışlardır.
Bunun için onları artık bizler başımıza taç edeceğiz.
Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar, sanaldaki paylaşımlardan görüyorum ki Abdullah Özer, hiç öne çıkmak için tırmalamasa da herkeste güzel izler, anılar ve dostluklar bırakmış.
Anacak ben biliyorum ki son zamanlarında ve zor günlerinde herkes görevini yapmamıştı.
Şimdi onun adına bir talebim var:
Bu Tek Adam faşizmine son vermek ona olan son görevimizi de yapmak demektir.
Beni o zor nefes alışıyla ve çok zor konuşmasıyla arar ve ülkede, siyasette ve partide neler olduğunu sorardı.
Hatta ben yorulmasın diye ona “sen hiç konuşma ben senin sorduğunu farz ederek anlatırım” derdim.
Daha fazla uzatmak istemiyorum.
Birçok resim paylaşacağım.
Zaten o resimlerden bizim dostluğumuzu ve Abdullah Özerin nasıl saygılı ve mütevazı örnek bir insan olduğunu tanımayanlar bile anlayacaklardır.
Can Dostumun mekânı cennet, ışığı bol, yıldızlar yoldaşı olsun.
Umarım yazıma ve paylaşımıma laf olsun diye beğendi veya baş sağlığı yazmaz okur ve örnek almaya çalışırsınız.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ