Demokrat Zafer

Yüksel Baysal’dan Belgesel Tadında Köşe Yazısı!

Bursa’nın keskin kalemlerinden enbursa.com köşe yazarı Yüksel Baysal tarihe ışık tutacak bir yazıyı kaleme aldı. Baysal;

Öyle oylumlu (hacimli) bir yapıttan söz etmiyorum.

Halil Ziya Doğruöz’ün yazdığı, “Müzmin Susuzluk” ismini verdiği 72 sayfalık uzun öykünün içinden Bursa fışkırıyor.

Öykünün kahramanı Yeşil’le başlıyor, Setbaşı, Heykel, Uzun Çarşı’da tur attıktan sonra, Tophane’ye çıkıyor, bir ara Uludağ Kirazlıyayla’ya kadar tırmanıyor.

Altıparmak üzerinden Muradiye’ye uzanıyor, oradan Çekirge’ye iniyor.

Ara duraklarda Arap Şükrü-Yahudilik, Tahtakale var.

****

Uludağ’da, Kirazlıyaylı mevkisinde, tabiatın tam da kalbinde bir hastane var. Eski Bursa sanatoryumu. Birgün Hafız Mustafa Amca ile gidip bakmıştık. Atıl durumdaydı. ‘30’lu yıllarda inşaa edildiğini söylemişti Hafız Mustafa Amca. Mimarı, Anıtkabir’i de yapan mimar Emin Onat’mış.”

(Sayfa-29).

****

 

Tophane Endüstri Meslek ve Teknik Lisesi… Bursa’nın ilk sanat okulu. Osmanlı’nın da ilk sanat okullarından biri. 1868’de Bursa Valisi İzzet Paşa, yoksul ve kimsesizleri koruyup meslek edindirmek için kurmuş. İkinci Abdülhamit dönemi sanayi hamleleriyle de demir, tesviye ve döküm atölyeleri açılıp bugünkü misyonunu edinmiş.”

(Sayfa-50).

****

Muradiye Külliyesine girdim, annem pek severdi buranın ıssızlığını, mahzunluğunu… Gerçi o ıssızlıktan, o mahzunluktan da geriye pek bir şey kalmadı. Külliye restore edildi çünkü. Hep Muhteşem Yüzyıl dizisi yüzünden… Kimsenin bilip uğramadığı yer ziyaretçi akınına uğradı. Mustafa’nın hikayesini öğrendi insanlar. Ama Cem Sultan ve burada yatan daha nice mağlubun hikayesini bilmezler hala. Bir mağluplar kabristanıdır Muradiye Türbesi.”

(Sayfa-56).

****

Yazarın anlattığı Bursa’dır, yemek kültürüyle, tarihiyle, coğrafyasıyla Bursa’dır.

Bir sözü var ki, uzun yıllardır aynı cümleleri tekrarlar dururum:

Abim şehrin batısına, bana göre Bursa olmayan bir Bursa’ya taşındı.”

*****

Yıllar önce Tophane’nin burçlarındaki Kitabevi Oteli bu kente kazandıran Dilek Çelebi’nin Bademli’deki evine gitmiştim.

Modern, şık, bahçeli geniş bir evdi.

Daha önce Muradiye Devlet Hastanesi altındaki mavi evde de kalmıştı. Orada de bizi ağırlamıştı.

‘Nasıl memnun musun?’ diye sorduğumda, “Ben Bursa’dan taşındım” demişti de çok şaşırmıştım. ‘Nasıl yani burası Bursa değil mi?’ diye sormuştum?

Dilek Çelebi, “Bak bakalım bu çevrede gördüğün nesi Bursa? Adana, İstanbul, İzmir’in herhangi bir semtinden farkı var mı?” diye yanıt vermişti.

****

Bir Müslüman Türk’ün ana kahraman olduğu roman tadındaki bu uzun öyküde ‘İnsanın kanının değil aklının donduğu’ anlarda Rum, Ermeni komşulara olumsuz bakışlara ilişkin değinmeler de var.

Annesi üzerinden anlatmış tarihsel trajediyi, şu cümleyle bağlamış yazısını:

Rahmetli annem Bursa’nın dokusunu bilmediğinden eski Bursa’nın Rumuyla, Ermenisiyle ve hatta Yahudisiyle Bursa olduğundan bihaber.”

(Sayfa-43).

****

1992 doğumlu Halil Ziya Doğruöz’ün yazdığı uzun öykü, Ahmet Hamdi Tanpınar adına düzenlenen yarışmada ödül aldı.

Ötüken yayınları da kitabı bastı.

Edinmenizi, okumanızı hararetle öneririm.

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ