ÜNİVERSİTE YERLEŞTİRMELERİNDE YAŞANAN SORUNLARIN KÖKLÜ ÇÖZÜMÜ, EĞİTİMDE YÖNLENDİRME VE MESLEKİ EĞİTİMİN GÜÇLENDİRİLMESİYLE SAĞLANACAKTIR.
Türk Eğitim-Sen Bursa Şubeleri’nden ortak açıklama! Türk Eğitim Sendikası Bursa 2 Nolu Şube Başkanı Fatih Gümüş ve 3 Nolu Şube Başkanı Ömer Işıkoğlu; YÖK’ün TYT ve AYT baraj puanlarını kaldırılmasını değerlendirdi.
Üniversiteye öğrenci yerleştirme sistemi tartışılırken, hareket noktasının, hem öğrencinin potansiyeli ve yeterliliğine uygunluk hem de ülkemizin ihtiyaçlarının karşılanması olması gerektiğini vurgulayan Şube Başkanları Gümüş ve Işıkoğlu , “Fakat bu gereklilik ifade edilirken, sistemi sadece puan barajı üzerinden değerlendirmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır.” dedi.
Öğrencilerin dönem, yıl sonu ve ders bazındaki başarılarının takip edilmesinin, sınıflarda görev yapan öğretmenlerimizin, okul idarecilerimizin ve eğitim camiamızın görüşlerinin alınarak kalıcı ve çözüm odaklı tedbirler alınmasının önemine dikkat çeken Gümüş ve Işıkoğlu, “Üniversite kapısına gelmeden, tabiri caiz ise ‘araba devrilmeden’ öğrencilere yol gösterilerek çözüm üretilmelidir” dedi.
Pandemi koşullarına dikkat çeken Gümüş ve Işıkoğlu, “Salgın sürecinde Devlet ve millet olarak eksiklikleri bir seferberlik havasında gidermeye çalışarak, eldeki imkânlar dâhilinde eğitim hizmeti öğrencilerimize ulaştırılmaya çalışılmıştır. Buna rağmen öğrencilerin sınav havasına girememesi, en yakınları dâhil yaşadıkları vefatlar, çevrede şahit oldukları can kayıpları gibi pandemi atmosferi sınava hazırlık sürecini, alt yapı ve hazır bulunuşluk durumunu olumsuz etkilemiştir.” diye konuştu.
Üniversite programlarının kontenjanlarının ülkenin ve sektörlerin ihtiyacına göre sınırlandırılması gerektiğini de belirten Gümüş ve Işıkoğlu, bunun yapılması durumunda zaten doğal olarak bir baraj getirilmiş olacağını ve böylece TYT ve AYT için baraj uygulanmasına da gerek kalmayacağını söyledi.
Üniversiteye geçiş aşamasında, öğrencilerin tüm hayatının tek bir merkezi sınava göre tayin edilmesinin de doğru olmadığını söyleyen Gümüş ve Işıkoğlu, ayrıca bu noktada eğitimde yönlendirmenin, kademeler arası geçişte sağlıklı ölçme değerlendirme yapılmasının ve mesleki ve teknik eğitimin güçlendirilmesinin önemine dikkat çekti.
Gümüş ve Işıkoğlu açıklamasında şunları kaydetti:
ÜNİVERSİTEYE YERLEŞTİRME SÜRECİNDE TYT VE AYT SINAVI BARAJ PUANLARININ KALDIRILMASI VE SINAV SÜRESİNİN UZATILMASI
Bilindiği üzere orta öğretimden sonra ülkemizde üniversite yerleştirmede bir sınav sistemi uygulanmaktadır. Bu sistemde öğrenciler TYT (Temel Yeterlilik Testi) YDT (Yabancı Dil Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) adı verilen iki sınava girmekte ve bu sınavdan almış oldukları puana istinaden oluşan başarı sıralamalarına göre üniversite eğitim programı tercihi yaparak üniversiteye yerleşmektedir. Özel yetenek programları dışında merkezi yerleştirme ile öğrencilerin tercih yaptığı bu sistemde; “baraj puanı” adı verilen bir kriteri sağlayan öğrenciler tercih yapabilmekte iken bu baraj puanını sağlayamayan öğrenciler tercih yapamamaktaydı. Üniversite programlarına programın gerektirdiği temel yeterliliğe sahip öğrencilerin gelmediği serzenişi üzerine getirilen bu uygulama pandemi koşulları nedeniyle öğrencilerimizin örgün ve yüz yüze eğitime göre eğitim öğretimde yaşadığı kayıplar göz önünde bulunularak, 2021 merkezi yerleştirme döneminde ve 2021 ek yerleştirme sürecinde 140 ve 170’e düşürülmüştü. Öğrencilerin ve velilerin serzeniş ve çeşitli kurum ve kuruluşlar aracılığı ile taleplerini dile getirilmesi sonucunda siyaset kurumu tarafında da gündem olmuştu.
2023’E DOĞRU TÜRKİYE’DE “ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME SİSTEMİ” ÇALIŞTAYI
Türk Eğitim Sen olarak, bu konuyu 28-30 Mayıs 2021 tarihleri arasında 100. Yılında 2. Maarif Kongresi Kapsamında düzenlediğimiz, ÖSYM başkanı Prof. Dr. Halis AYGÜN’ünde açılışına katıldığı 2023’e Doğru Türkiye’de “Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi” Çalıştayı’nda masaya yatırarak alanın uzmanları tarafından kapsamlı bir yol haritası ortaya koymaya çalıştık.
ARABA DEVRİLMEDEN YOL GÖSTERMEK GAYEMİZ OLMALIDIR…!
Üniversite programlarına öğrenci yerleştirme sistemi sonucunda nitelikli, okuyacağı programa göre temel birikime sahip öğrencilerin bu programlara yerleştirilmesi hem öğrencinin, hem üniversite programının hem de nitelikli insan yetiştirme yolunda büyük gayret gösteren ülkemizin temel gayesidir. Fakat bu yerleştirme sistemine baraj koyarak halledilebilecek kadar basit bir mesele değildir. Öğrencilerin dönem, yıl sonu ve ders bazındaki başarıları takip edilmeli, sınıflarda görev yapan öğretmenlerimizin, okul idarecilerimizin ve eğitim camiamızın görüşleri alınarak kalıcı ve çözüm odaklı tedbirler alınmalıdır. Öğrenciler üniversite kapısına gelmeden, yani tabiri caiz ise araba devrilmeden yol gösterilerek çözüm üretilmelidir. Öğrencilerin başarısı teşhis, takip, kontrol, yönlendirme, yerleştirme ilkeleri dahilinde iyileştirilerek üniversiteye hazırlanmalıdır. Bu süreçleri eğitim camiasının görüşleri alınmadan, gördükleri arazlar giderilmeden masa başı müdahalelerle çözmek mümkün değildir.
SORUN ÖNÜMÜZE GELMEDEN, KÖKÜNDE ÇÖZEREK ANCAK BAŞARILI OLABİLİRİZ.
2020 yılının ilk aylarında dünyayı ve ülkemizi etkisine alan Covid 19 salgını fedakar öğretmenlerimizin üstün gayreti ile mümkün olan en az kayıpla giderilmeye çalışılmıştır. Ülke olarak, bazı noktalarda doğal olarak bu sürece hazırlıksız yakalanmış, vatandaşlarımızın bazı imkânsızlıkları da buna eklenince eğitime erişmede sorunlar yaşanmıştır. Fakat devlet ve millet olarak eksiklikleri bir seferberlik havasında gidermeye çalışarak, eldeki imkânlar dâhilinde eğitim hizmeti öğrencilerimize ulaştırılmaya çalışılmıştır. Bunda okul öncesinden doktora eğitimine kadar bütün eğitim çalışanlarımızın, öğretmenlerimizin ve akademisyenlerimizin katkısı büyüktür.
Fakat tüm bu gayretlere rağmen öğrencilerin sınav havasına girememesi, en yakınları dâhil yaşadıkları vefatlar, çevrelerinde şahit oldukları can kayıpları gibi unsurların oluşturduğu pandemi atmosferi öğrenciler açısından eğitimi, sınava hazırlık sürecini, alt yapı ve hazır bulunuşluk durumunu olumsuz etkilemiştir. Bu bakımdan, barajın, bu psikolojideki öğrenciler için, üniversite okuma şansı elde etmesine engel olduğu da bir sorun olarak ortaya çıkmıştır.
Bu açıdan eldeki imkanlar dâhilinde, barajın kaldırılması, bir pansuman tedavi olarak gündeme gelmiştir. Fakat köklü iyileştirme ve sorunun köküne yönelik çalışmalar yapılmadığı takdirde kalıcı tedavi üretilmez ise bu süreç kangren olup bütün eğitim sistemimizi bir hastalık haline sürükleyecektir.
Öncelikle, puan sıralamasına göre yerleştirme yapılan bir sistemde, üniversite programlarının kontenjanlarının, ülkenin ve sektörlerin ihtiyacına göre sınırlandırılmasıyla zaten doğal olarak bir baraj getirilmiş olacağı ve bundan dolayı ayrıca TYT ve AYT için baraj uygulanmasına gerek kalmayacağı görülmelidir.
Aslında yaşanan üniversite eğitimi sorunun kökten çözümü için atılacak adımlar bellidir:
1-Üniversite geçiş aşamasında, öğrencilerin tüm hayatının tek bir merkezi sınava göre tayin edilmesi doğru değildir.
2-Ancak bunun öncesinde alınması gereken tedbirler vardır. Öncelikle üniversiteyi istihdamın tek seçeneği olduğu algısını değiştirmek gereklidir. Bunun için mesleki ve teknik eğitimi güçlendirmek, öğrencilerin okullarını bitirince iş sahibi olmalarını sağlamak, yani onlara istihdam garantisi vermek, bu alana yatırım yapmak, nitelikli hale getirerek başarılı öğrencilerin mesleki okulları tercih etmesini sağlamak çok önemlidir. Ayrıca meslek liselerinin binaları, ekipmanları ve alt yapısı bölgenin ve sektörlerin ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmalıdır.
3-Mesleki teknik eğitimin özendirilmesinin yanı sıra ikinci öncelikli husus eğitimin her kademesinde öğrencilerin sağlıklı yönlendirilmesinin sağlanmasıdır. Öğrenciler bilinçsiz ya da hedeflerinden uzak şekilde sadece üniversite okuyarak diploma sahibi olmak için motive edilmemeli, doğru bir stratejiyle yeteneğine, ilgisine, hedeflerine uygun şekilde yükseköğrenime yönlendirilmelidir. Bunun için de öğretmenin yönlendirme sürecinde etkisi ve ağırlığı artırılmalı, rehberlik hizmetleri en üst düzeyde sağlanmalıdır.
4- Kademeler arası geçişte sağlıklı ölçme değerlendirme yapılmalıdır. Bu değerlendirmeler, hem akademik yeterlilikleri ölçecek hem de öğrencinin ilgi ve yeteneklerini keşfedecek ve destekleyecek nitelikte olmalıdır.
SINAV SÜRESİ UZATILDI
Temel Yeterlilik Testinin 135 dakika olan sınav süresi, 30 dakika artırılarak 165 dakika olarak uygulanacaktır. Bu konuda öğrencilerin ve velilerin bir talebi de yerine gelmiştir. Bir yarışma sürecinde herkese uygulanan bir kural eşitliği bozmadığı için olumlu buluyoruz. Bununla beraber üniversite sınavlarında temel bilimlerde öğrenci başarıları, net sayıları, alınan puanlar dikkatle incelenmeli bu başarıyı artırıcı çalışmalar yapılmalıdır. Bu elzemdir ve zaman kaybetmeden kalıcı çözümler üretilmelidir.