Demokrat Zafer

ÜLKEMİZ, İŞGALCİ, YAYILMACI, SOY KIRIMCI, ABD MAŞASI İSRAİL VE TERÖR ÖRGÜTÜ CİHATÇILARLA BERABER OLAMAZ.

Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday makalesinde;

Komşumuz Suriye’de oynanan çirkin ve tehlikeli oyun çok büyük ve çok karmaşık.
Bu nedenle ülkemizde inanılmaz bir kavram kargaşası ve duygu dejenerasyonu yaşanıyor.
Tek Adam Saray Sultası, aylar önceden öğrenip terörist yapılara onay verdiği tavrı ile komşumuz Suriye’nin sadece bölünmesini değil paramparça olmasına destek vermiştir!!!
Çok üzücü, utanç verici ama aynı zamanda çok tehlikeli ve haksız bir oyunun figüranı oluyor ülkemiz.
Tüm dünyada hatta bizim bile terörist olarak kabul ettiğimiz kafa kol kesen, insanlıktan nasiplerini almamış toplama barbarların ABD destekli silahlanıp eğitilmeleri sonucu Suriye parçalanıp yayılmacı İsrail’in güvenliği için temizlik yapılmıştır.
Gerçekten merak ediyorum Tek Adam iktidarı neden bu kadar mutlu, kendilerine bağlı havuz medyası ve yapılar nasıl bu kadar sorumsuz olabiliyor?
Tek Adamın Eş Başkan olduğu BOP ’un amacını ve yaptıklarını Afganistan’da, Irak’ta gördük yaşadık.
Parçalanan Irak ve kuzeyde kurdurulan bir Kürt devleti ilk yıllarda iktidarın kırmızıçizgisiydi sonra ticaret ve rant sayesinde baş tacı yapıldılar.
Aynı durumdan çok daha acımasızını ve tehlikelisini iki haftadır Suriye’de canlı olarak izliyoruz.
Özellikle İsrail’in arzuladığı vaat edilmiş topraklara rahat ve güvenli ulaşabilmesi için ABD destekli terör örgütlerinin operasyonu ülkemizde de inanılmaz bir mutlulukla desteklenmektedir!..
Ayrıca Türkiye’nin düşman ve terör örgütü olarak tanımladığı kuzeyde ABD, kontrolünde bir Kürt yapılanmasına olanak tanırken enerji kaynaklarına sahip olması da her zamanki emperyal yanını ortaya koymuştur.
Ülkemizdeki namuslu vicdanlı ve mağdura sahip çıkan halklar aylardır yaşanan yok edişi acıyla ve utançla izliyoruz.
ABD destekli İsrail, Gazze’de soykırım yaparken ne yazık ki Tek Adam iktidarında yakınları ve iş birliği yaptığı ve koruduğu çeteler İsrail’le ticaretlerine devam ettiler.
Komumuz Suriye’de Türkiye’nin de terör örgütü olarak kabul ettiği HTŞ ile muhalif gruplar 13 günde Şam’a girdiler.
Terör örgütlerinin kurşun atmadan işgal ettikleri şehirler
ve yıkılan Esad iktidarından sonra İsrail, Suriye’de en kritik ve ülkenin hafızası olan tesisleri ve kurumları bombalamaya başladı.
Suriye’de enteresan bir biçimde Esad ordusunun terör örgütü HTŞ’ye direnmeden kentleri teslim etmesinin ardından ülkesini terk eden Esad Rusya’ya sığındı.
HTŞ, ülkeyi Esad yönetiminden alarak sarayını yağmalatarak ülkenin büyük çoğunluğunda kontrolü ele geçirdi.
Sadece 13 gün içinde yaşanan bu inanılmaz gelişmeler özellikle ülkeyi inanç temelinde parçalara ayırdı.
ABD, katliamcı İsrail ve iddialar doğru ise Türkiye destekli komşumuz Suriye’de bırakın üçe bölünmeyi çok daha fazla bölünüp parçalanmalara sebep oldu.
Komşumuz Suriye’nin kuzeyinde ve Türkiye’nin sınırında yer alan ABD desteği ve korumasında kurulan ve gelişip faaliyet gösteren YPG ile Türkiye’nin desteklediği SMO arasında çatışmalar çıktı.
YPG, Kürt Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) askeri kanadıdır.
Türkiye, PYD ve YPG’yi, “PKK’nın Suriye kolu” ve terör örgütü olarak nitelendiriyor.
ABD ise 2015’ten bu yana YPG ile IŞİD ile mücadele kapsamında ortaklık içindedir.
Amerikan yönetimi 2017’den bu yana petrol zengini olan bu bölgede YPG’ye, eğitimin yanı sıra silah desteği de veriyor.
Türkiye ise SMO (Suriye Milli Ordusu) ve terörist olarak nitelediği HTŞ (Heyet TahrirŞam) gruplarına mantık dışı olarak destek vermektedir.
Bütün bu hatalı kararlarda kazanan ABD ve soykırım yapan yayılmacı İsrail olmuştur.
İran kaybedenlerin başında gelmektedir.
Rusya buradaki gücünü kaybetse de henüz tam olarak Suriye’deki gücü yok olmamıştır.
Bütün bu kargaşa kaos ve bilinmezler içinde Türkiye’de yıllardır ülkede ciddi bir nüfusa sahip olan ve AKP iktidarının koşulsuz destekçisi sığınmacıların savaş bittiği için ülkelerine dönmesi gerekirken henüz ciddi bir geri dönüş olmadığı görülmüştür.
Suriye’de Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) öncülüğündeki gruplar, 8 Aralık’ta Beşar Esad yönetimini devirirken Akdeniz kıyısındaki Lazkiye ve Tartus’ta da denetimi ele geçirdi.
Suriye’nin toplumsal dokusu açısından bu kentlerin en önemli özelliği, ülkedeki Arap Alevi toplumunun en yoğun yaşadığı yerler olmasıdır.
Esad ailesinin kökeni de Lazkiye’ye bağlı Kardaha ilçesine dayanıyor.
Avrupa Birliği (AB) verilerine göre Aleviler, Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 10 ila yüzde 13 arasındaki bir bölümünü oluşturuyorlar.
Alevi yurttaşlar, HTŞ üyelerinin kendilerine “Alevi misin Sünni mi” diye sorduklarını, söylüyorlar.
“Bu gruplara Sünni olduğumuzu söylememiz gerekiyordu. Aramızdaki kadınlar muhaliflerden korktuğu için yol boyunca başörtüsü taktılar.”diye duydukları endişeyi dile getirmişlerdir.
*****
Şimdi gelelim ülkemizdeki duruma:
23 yıllık AKP ve sonrası Tek Adam diktasındaki iktidarının yılar önce dost olup sonra ABD isteği ile düşman oldukları Esad yönetiminde ülkemiz zararına kararlar almaktan çekinmediler.
Suriye’nin iç işlerine karışıp terör örgütleriyle içli dışlı olup onları besleyip koruyup hatta silahlandırıp eğittikleri bilinmektedir.
Bu tehlikeli durum;
“Yurtta Sulh Cihanda Sulh” diyen Dünya liderimiz olan Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkesine ihanettir.
Tek Adam ve yancıları bu anlayışla ülkemiz sınırlarını adeta kevgire çevirip on milyon civarı olduğu söylenen Suriyeli sığınmacının adeta ülkemizi işgal etmelerini desteklediler.
Cumhur ittifakı kendi halklarını açlığa mahkûm ederken sığınmacılara imtiyaz ve destek vermeleri ülkede ciddi bir endişe yaratmıştır.
Bu grupların ülkemize gelişleri içlerinde katillerin teröristlerin uyuşturucu çetelerinin ve diğer suçlardan sanık olanlarında gelip hücreler oluşturmalarına olanak verilmiştir.
Çünkü bu ülkesinde savaşmadan kaçan sığınmacıların kontrolü yapılmadan gelenlerin hızlı çoğalmaları da mal mülk edinmeleri de ülkemiz için ciddi bir tehlike oluşturmuştu.
Şimdi ise çok daha ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya bulunmaktayız.
Ancak iktidar hiç düşünmeden Suriye’de ne olduğu veya nasıl bir yapılanma olacağını beklemeden tanıma ve saçmalamaya devam etmiştir.
Suriye’de cihatçıların yönetimi ele geçirmesinin ardından Şam’a giden MİT Başkanı İbrahim Kalın, terör örgütü listesinde yer alan HTŞ’nin lideri Colani ile Emevi Camii’nde namaz kılarak Tek Adamın arzusunu yerine getirmiştir!!!
Üstelik bu acele ve şova dönüşen gösterisini cami gibi kutsal sayılan bir mekana onlarca korumayla girmesi de yakışıksız olmuştur.
Tayyip Erdoğan, 5 Eylül 2012’de Başbakanken yaptığı açıklamada bu özlemini dile getirmişti:
“İnşallah Selahaddin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camisi’nde namazımızı da kılacağız” demişti.
Suriye’de henüz nasıl bir iktidar olacağı ve nasıl kimler tarafından temsil edileceği henüz belirsizken hiç beklemeden tanınması düşündürücü ve risklidir.
Türkiye, Burhan Köroğlu’nu Şam Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarı olarak görevlendirdi.
Şam’daki Türkiye Büyükelçiliği, 26 Mart 2012’de faaliyetlerini askıya almıştı.
Bu acele ve sorumsuzluk beni endişelendirmiştir.
Çünkü Suriye’de artık şeriat isteyen ve teröristlerin yani eli kanlı katillerin mezhebe, Sünni inanca dayalı laiklik düşmanı bir iktidarın egemen olması ülkemiz için ciddi bir tehlikedir.
Yine bu teröristlerin yayılmacı ve katliamcı İsrail ile dost olması ve İsrail’in Suriye’de birçok bölgeyi ve ülkenin hafızasını yok eden kurumları bombalamasına ses çıkarmaması da çok endişe vericidir.
Bu tehlikeli duruma alkış tutan Mankurtlaşmış olanları kınayamıyorum ama “Allah bu zararlıları ıslah etsin” diyorum.
SON NOT:
Ülkenin umudu ve birinci partisi olan CHP, bu konuda daha tutarlı, yürekli ve gerçeklerden kopmadan hareket etmeli ve sağduyulu çözümler üretmelidir.
Eli kanlı katilere itibar etmeden ve Suriye halklarına dost olarak mutlaka birlik bütünlüğü sağlayabilecek bir Suriye’ye destek vermelidir.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.
GÜLER BUĞDAY
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ