MHP Genel Sekreteri İsmail Büyükataman Anayasa Mahkemesine tepki gösterdi.
MHP’li Büyükataman şu ifadeleri kullandı;
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin, “suçluların güvenli limanı” haline gelen Anayasa Mahkemesi hakkındaki değerlendirmeleri, Türk milletinin vicdanının sesidir.
Nerede bir Türk ve Türkiye düşmanı zora düşse imdadına yetişen ve hatta ödüllendirme gayretine girişen Anayasa Mahkemesi, “Türk milleti adına karar alma kabiliyeti”ni yitirmiş; yalnızca millet ve devlet düşmanı suçluların adına karar veren bir şebeke haline gelmiştir.
Sayın Genel Başkanımızın söylediklerinden rahatsız olan bazı sicili bozuk gazeteci, yorumcu ve siyasetçi müsveddelerinin, aslında aziz milletimizin vicdanının sesine tahammül edemediklerini ve konuyu çarpıtmak için yarışa girdiklerini gayet iyi bilmekteyiz.
24. dönem İstanbul milletvekilimiz Engin Alan üzerinden tek bir yerden emir alınmış gibi yapılan yorumlar, gerçeği çarpıtma gayretinin güzel bir örneği olduğu gibi bu çevrelerin alışıldık tavrını da bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Bu zevat, Sayın Engin Alan’ın daha sonrasında beraat kararı aldığı ve FETÖ kumpası olduğu bilinen bir dava ile “Can Atalay kararı”nı kıyaslayarak büyük bir tiyatronun parçası olduklarını bir kez daha göstermişlerdir. Daha da vahimi, bu kasıtlı çarpıtmayı kamuoyuna yayma çabası göstererek tiyatrodaki figüranları arttırmaya çalışmaktadırlar.
Sahte deliller ile açılan bir kumpas davası ile anayasal düzene karşı suç işleyen ve ceza alan birini eşitlemek, en hafif tabirle “hukuka kumpas”tır.
Sapla samanı karıştırmayı adet edinen, tek düğmeyle konuşmaya başlayıp tek düğmeyle susan bu güdümlü tayfa ne derse desin bahsi geçen konu, milletimizin vicdanında zaten layığını bulmuştur.
Bu konu üzerinden partimizi ve liderimizi hedef alan zevat, şunu iyi bilmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti’ni kriz heveslilerine, sokaktan medet umanlara, kaostan beslenen örümcek kafalara heba ettirmeyeceğiz.
Öte yandan, Can Atalay kararının Anayasa Mahkemesi’nin ilk vukuatı olmadığı bilinen bir gerçektir.
HDP’nin Hazine yardımına bloke konulması ile ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusuna rağmen bu başvuruyu reddeden ve Hazine yardımının terör uzantılarına peşkeş çekilmesine yol veren, Anayasa Mahkemesi’dir.
Terör uzantısı HDP’nin kapatılmasını sekteye uğratan da Anayasa Mahkemesi’dir.
Devletimizin güvenlik güçlerinin terör örgütüne karşı yürüttüğü mücadeleye, “Devlet katliamı” diyerek teröristlere destek olan “Sözde Barış Akademisyenleri”ne sahip çıkan, ne tesadüftür ki yine Anayasa Mahkemesi’dir.
FETÖ militanlarına tazminat ödenmesine karar verip teröristleri ödüllendiren, şu işe bakın ki yine Anayasa Mahkemesi’dir.
Milletimizin ve devletimizin varlığına kast eden, eli kanlı PKK militanlarına övgüler düzen, milletimizi her fırsatta kışkırtan, terörist Selahattin Demirtaş’a ve Figen Yüksekdağ’a sahip çıkan yine Anayasa Mahkemesidir.
Terörist başı Öcalan’a övgü dolu sloganlar atılmasını “ifade özgürlüğü” olarak değerlendirip bu sloganı atan teröristlere tazminat ödenmesini isteyen de yine aynı Anayasa Mahkemesidir.
Son olarak verdiği “Can Atalay kararı”yla “FETÖ ve PKK üyelerine kapı aralayarak” skandal yaratan Anayasa Mahkemesi, bir kez daha tarafsızlığını kaybettiğini göstermiştir.
Bütün bu süreçleri göz önüne aldığımızda, Anayasa Mahkemesi’nin hukuku ve adaleti değil Türkiye karşıtlarını önceleyen tarafgir bir çizgide olduğu ve bu şekilde karar aldığı inkâr edilemez bir hal almıştır.
Anayasa Mahkemesi, teröristleri ve suçluları savunmak adına kriz yaratan, objektif karar alamayan ve adeta Türkiye’ye düşmanlık güden hain bir odağa dönüşmüştür.
Bütün bunlar düşünüldüğünde, Sayın Genel Başkanımızın Anayasa Mahkemesi Başkanı’na yönelik “Türk Devletiyle uğraşma, cesaretin varsa Kandil’e git!” sözleri, aziz milletimizin ve terörle mücadele eden kahramanlarımızın sesi olmuştur.
Türk milletinin vicdanını kanatmayı görev edinen bu mahkemeye “Yeter artık!” demek şart olmuştur.