TEK ADAM, TARİKAT, CEMAAT VE DİNCİ CAHİLLER HERKESİ DİNDEN SOĞUTTU.
Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday;
AYRICA BEN HAK YEMEM HAKKIMIDA YEDİRTMEM ANLAMAYANLARA!!!!
Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar, ramazan ayındayız, “böyle bir iddia veya açıklama böyle bir zamanda doğrumu?” diyebilirsiniz.
Çok doğru ve gerçek…
Bıktırdılar, soğuttular ve inançlarımızın yok olmasına sebep oldular.
Şahsen benim çocukluğumun en güzel, en unutulmaz en değerli anılarıdır ramazan ayındaki tutulan oruçlar, kurulan sofralar ve komşularla paylaşılan birliktelikler.
Masa başında güzel yemeklerin kokusu ile sıcak pideleri bir an önce yeme arzusu ile anne babamızın yaptığı dua ile hep iyilik ve güzelliklerin erdemini dinleyerek geçirdiğimiz o kıymetli anılar.
Hepsini yok ettiler.
Yıllarca dindar sanılan sağcı iktidarlarla toplumda yozlaşma ve ayrışma başladı.
Son 21 yılda başı secdeden kalkmayan, dilinden “Allah, maşallah, inşallah” kelimeleri düşmeyen Tek Adam yok etti bütün güzellikleri, iyilikleri, sevgiyi, saygıyı ve paylaşıp insanca yaşamayı!!!!
Din diyerek, ne kadar cahil, barbar, ahlak düşkünü, sömüren, talan eden ve yaşamlara kast eden yaratık varsa kendi geleceğinin garantisi olarak onları güvence görerek palazlandırdı.
Hep birlikte kendileri bitmiş, tükenmiş ve tabanını kaybetmiş gereksiz siyasi partilerle birlikte karanlığa ve kötülüğe yelken açtılar.
Halkları böldüler, insanları bir birine düşman ettiler ve ülkeyi soyup kör kuruşa muhtaç edip açlığa mahkûm ettiler.
Cehaleti ve saldırganlığı, insanlara zulmetmeyi, kadınları yok saymayı küçük çocuklara musallat olmayı bile din kisvesi ile yaptılar ve iktidar gücüyle korundular.
Artık ülkede din diye; baskı, zulüm, aşağılama, yoksul bırakılma, şiddet, nefret, öfke, karalama, hakaret ve Tek Adam ve avenesine hizmet ve biat esas alınır oldu.
İşte bu rezilliğe, bu haksızlıklara ve bu insan onuruna yakışmayan düzene isyan eden karşı koyan herkes suçlandı ve tehdit edildi.
Oysa dini; insanlara iyilik, güzellik, birlik, bütünlük, yardımlaşma, sevgi ve saygıyı öğreten diye bilirdik.
Yıllar süren din istismarının sonucunda 21 yılda insanları yaşamdan bezdiren, kimlikleri yok eden, kadınlara yaşamı dar eden ve ölümü hak gören uygulamalar sonucunda aklı başında olan insanlar dinden soğudu ve uzaklaştılar.
Dinciler ancak cahil bırakılan, yoksul bırakılan, güvencesiz kalan insanlara “cennet vadederek” etkili oldular.
Bu durum ne gerçekten inananları nede dinden soğuyanı veya inancını tamamen kaybedenleri mutlu etti.
Çünkü artık bu istismar düzeninde insanların çoğunluğunun ruhları çıplak ve kimsesiz kalmıştı.
İşte bu atmosferde okuyan, araştıran, kendini yetiştiren ve en önemli şeyin insan olmak ve insan kalabilmek oluğunu görenlerin bu karanlık bağnazlığa karşın hak hukuk adalet ve eşit yurttaşlar olarak barış içinde yaşamak en önemli amaçları oldu.
Ancak bu ortamda birde arafta kalanlar oldu ki onların işi gerçekten daha zor oluyor.
Hem inançlarını kaybetmişler ama çıkarları uğruna toplum baskısı ve korkusu nedeniyle ikiyüzlü davranıyorlar.
Oruçsuz iftar açan, abdestsiz namaz kılan, sevgisiz ve saygısız kardeş görünen, hırs ve ihtirasları ile insan tüketen ama iyilik meleği gibi görünen kalabalıklar türedi.
Özellikle günümüzde yapılacak seçimlerin önemini kavramadan, sırf kendilerini seçtirebilmek için önden melek, arkadan şeytan kesilenler ve kötülükten beslenenler türedi.
Bu gereksizler gibi sanal medyada inanılmaz güzel sözlerle ve toplumsal duyarlılığı öne çıkaran kadın erkek bir takım şovmenlerle her şeyden soğur olduk.
Oysa aday adayı olanların gelmişini de geçmişlerini de bu güne dek ne yaptıklarını da biliyoruz ve tanıyoruz.
Ben bu gün güzel bir Pazar yazısı yazmak ve gerçek inançlılara hayırlı ramazanlar, gerçek hak eden siyasilere de başarılar dilemek istiyordum.
Tek Adamın, bir kadın siyasetçiye yaptığı çirkin ve yakışıksız tehdit benim tepemi attırdı.
Millet İttifakına yaptığı hata ile kendisini kınadığım Meral Akşener’in bu tehditler karşısında gösterdiği yürekli tavrı ve dik duruşundan dolayı kendisinin yanında olmak zorunda kaldığımı görüyorum.
Birde partim CHP’deki özellikle seçimlerdeki sol/sosyal demokratlara yakışmayan, haksızlıklara sebep olacak keyfiyeti görüp İyi Partinin ön seçim yaptığı yerde “olmaz bu kadarda” dediğim için üzülüyor ve öfkeleniyorum!!!
Ne yazık ki hala komplekslerini yenemeyen, biat ettikleri, kendilerini şu an oturttukları koltuktan dolayı bencil efendilerine hizmet etmek için partide hiyerarşiyi yok eden koltuk işgalcisi olanların zavallılığını gördüğüm için üzülen ve dertlenen bir insan olarak içimden gelenleri bugün buradan yazıyorm.
Ne kimseden aferin almak, nede kimsenin önünü kesmek gibi bir niyetim var…
Ne kendim ne yakınlarım hiçbir yere aday değiliz.
Özellikle sürekli aday olan her koşulda “Ben” diyen ve sonra zor günlerde yok olan, ortalarda olmayanları; sadece kendilerinin geleceğini garanti altına almak, reklam yapmak ve tanınmak için aday adayı olanları da görüyor ve üzülüyorum.
En üzücü olanıysa kendi yetersizliklerine bakmadan Ankara’yı mesken tutup, kirli pazarlıklar ve yakışıksız vaatlerle hak eden, emek veren, bilgi ve birikimleri ile ülkenin ve partimizin ihtiyacı olan insanları yok ederek var olmaya çalışanların itibar görmesinden utanç duyuyorum.
Tıpkı ülkemizi mahveden, yok eden ve uçuruma sürükleyen, soygun düzeninin koruyucusu Tek Adam’ın hala itibar bulduğu gibi!!!!
SON SÖZ:
İster inançlı, isterse inançsız olun ama önce insan olalım.
Sevmeyi, saymayı, gecesini gündüzüne katarak, yazana, anlatan her yere koşan ve halklara dost karanlığa düşman olan yürekli insanlara saygı duyalım.
Ben Güler Buğday olarak hiçbir zaman unvan kullanmadım.
Ama bazı kendini bilmezlere, koltuk işgalcilerine ve kötülerin kara kutusu olanlara anımsatmak gerekiyormuş:
Ben sol/sosyal demokratların Bursa’da kendi gücü ve bilgi/birikimi ile seçilmiş ilk PM üyesiyim.
Üstelik İnönü, Baykal savaşlarında deve dişi gibi her biri tarihe mal olmuş saygın siyasilerle yarışmış; çarşaf liste ile seçilen 44 PM üyesinden birisi olmuşum.
O zamanda okumadan, araştırmadan sadece popülizmle efsane (!) olmuş Bursa’daki muhterislerin 50-60 kişiyle yol kesmek için kapı kapı gezip engellemeye çalışmalarına karşın PM üyesi oldum yani ben kurultayda seçildim.
Ben hiç kimsenin yardımcısı olmadım. Kimsenin kirli paslı yaşam tarzlarının kara kutusu da olmadım!!!
Kimse için maşa veya piyonda olmadım.
İyi okuyan, araştıran, insanlara ve partime katkı koyan, yüreklice yazan sol/sosyal demokratlara ve namuslu insanlara ihanet etmeden Tek Adam faşizmine karşı bedel ödemeyi göze alarak yazan, anlatan ve tavır koyan bir insanım.
Bunları anımsattıktan sonra bu gün ismimin önüne çok saygın olan unvanımı da koyarak yazıyorum.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ