Tam Bağımsız Türkiye Hedefinde DSÖ’ye Diz Çökmeyeceğiz!
Dünya Sağlık Örgütü ve 2024′ e kadar müzakereleri devam eden 144 ülke ile Örgüt Tüzüğü’nde değişikliğe giderek imzalamaya çalıştığı protokol ile ilgili ortak bir basın bildirisi yayınladı. Ortak bildiriye İnsani Hak ve Özgürlükleri Koruma Topluluğu (İ.HAK) Başkanı Av. Bülent Cüneyt Şeker, Uluslar Arası Büyük Uyanış Derneği Başkanı Ömer Ulutaş, Anadolu Birliği Partisi Genel Başkanı Bedri Yalçın imza attı.
Gazeteci- Yazar ve Uluslararası Büyük Uyanış Derneği Genel Sekreteri Erkan Trükten DSÖ Ankara Binası önünde katılımcılara etkileyici bir konuşma yaptı.
“KONU: Dünya Sağlık Örgütü ve 2024′ e kadar müzakereleri devam eden 144 ülke ile Örgüt Tüzüğü’nde değişikliğe giderek imzalamaya çalıştığı protokol Dünya Sağlık Örgütü Nasıl Kuruldu?
WHO bizdeki adı ile Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler’ in çatısı altında 1948 yılında kuruldu. Merkezi Cenevre’ de bulunan örgüt 150 ülkede faaliyet göstermektedir. Türkiye 9 Haziran 1949 tarih ve 5062 sayılı kanunla DSÖ tüzüğünü onaylayarak örgüte resmen üye oldu. Kuruluş amacı tüm “insanların mümkün olan en yüksek sağlık düzeyine ulaşmaları” olarak belirtiliyor.
Kimler Finanse Ediyor?
Üye ülkelerin nüfusuna göre katkısı, bazı ülkelerin gönüllü katkısı, toplanan fon ve bağışlar ile bütçe sağlanıyor. DSÖ’nün önde gelen en büyük bağışçı ülke Amerika ve Bill Gates tarafından kurulan Bill-Melinda Gates Vakfı.
DSÖ Neden Var?
Birleşmiş Milletler kurulduğunda “Dünya halkının sağlığı” önemini vurgulayıp, uluslararası sağlık örgütünü kurma kararı aldı. Üye 51 ülke temsilcisi, Gıda Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), UNESCO, Uluslararası Halk Sağlığı Bürosu (OIHP ),Kızılhaç, Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu (WFTU), Pan Amerikan Sağlık Örgütü ve Rockefeller Vakfı temsilcileri ortak çalışması ile anayasası oluşturuldu. DSÖ’ ye 1949 yılında üye olan ülkemiz öncelikle Covid-19 sürecinde adını sıkça duyduğumuz örgütle 2017 yılında sessizce bir anlaşma yaptı. Örgüt, anlaşma neticesinde; İstanbul Bölgesel Coğrafi Ayrık Ofisi’ ni açtı. Sessizce yapılan bu anlaşma ile DSÖ devlet içinde neredeyse devlet haline getirildi. Rahatsız edici anlaşmanın en dikkat çeken maddeleri kısaca;
*DSÖ’ ye bağlı Coğrafik Ayrık Ofisi, İstanbul’ da kurulacak.
*Amacı, tüm planlamaları, eğitimleri, simülasyonları belirleyecek.
*Türkiye yasalarından tam bağımsız olacak.
*Görevli personelleri, geçici çalışanları da dahil yargılanmayacak.
*İdari, adli, askeri ve polis; kamu yetkisine sahip kimse ofise giremeyecek.
*Her türlü işgal ve hasardan ofisi hükümet koruyacak.
*Ofisin tüm varlıkları denetimlerden ve bazı vergilendirmelerden muaf
tutulacak.
*Ofis arşivine asla dokunulmayacak.
*Ofisin yazışmaları ve haberleşmesi sansürlenmeyecek, engellenmeyecek.
*Tüm haberleşme sistemleri derhal hükümet tarafından temin edilecek.
*Ofisin belirlediği kişiler, söz ve eylemlerinden ötürü asla yargılanmayacak.
*Ofis çalışanları istediği zaman derhal vizeleri hazırlanacak, engellenmeyecek.
*Ofis çalışanlarının ülkeye gelmiş eşlerine çalışma izni verilecek.
*Ofise ait tüm masraflar Türkiye tarafından karşılanacak.
*Ofise bağlı tüm banka hesapları incelenmeyecek.
*Tüm finansman ABD doları ile karşılanacak.
*Sözleşme 10 yıl yürürlükte kalacak.
Geçmiş uygulamaları şaibeli olan örgüt günümüzde tüzüğünde değişikliklere giderek, çeşitli müzakereler ile aslında tüm ülkelerin yönetim yetkisinin üzerinde bir yetki protokolünü 144 ülkeye (2024)’ e kadar imzalatmayı hedefliyor.
Örgütün ortak çalışmalar yürüttüğü Bill-Melinda Gates Vakfı, Hindistan’ da binlerce kadını aşılamış, 24 bin kız çocuğunun yaralanmasına ve kanser olmasına sebep olmuştur.2007-2017 yılları arasında oral çocuk felci aşısı sonrası 490 bin çocuğun sakat kalmasında ve ölmesinde sorumlu tutulan vakıf, kurucu Bill Gates’ in sık sık dillendirdiği bioterörizm ile suçlanmış, Hindu Parlamentosu tarafından ülkeden kovulmuştur.
Bioterörizm Nedir?
Bioterörizm insanlar ve diğer canlılar arasında hastalık ve ölüme neden olmak için biyolojik ajanların kasıtlı kullanılmasıdır. Dünya nüfusunu azaltmak, doğal insan popülasyonunu bozmak ve CRISPR teknolojisini kullanarak DNA’mızı düzenlemek isteyen Bill Gates DSÖ’ nün en büyük finansörüdür. Tehlikeli söylem ve projeleri ile Dünya’ nın yeniden dizayn edilmesi gerektiğini açıkça ifade eden Bill Gates Vakfı’ nın temsilcilerini göndererek hem Tarım ve Orman hem de Dış İşleri Bakanlığı’ mızla ortak bir projeye imza atması tedirgin edici ve dikkat çekicidir.
Rockefeller Vakfı tarafından öncülüğü yapılarak kurulan ve fonlanan Birleşmiş Milletler’ in çatısı altındaki örgütleri, bugün Dünya’ da üye ülkelerin sağlıktan, eğitime, tarım ve hayvancılıktan, ekonomilerine kadar tüm politikalarına müdahale edebilir haldedir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) FAO’ nun görevleri ve amaçları görünürde gıda güvenliğini sağlamak, tarımı kalkındırmak, kıtlığı önlemek ve yoksulluğu azaltmak vb. olmasına rağmen; açlık sadece Afrika’ da değil, tüm Dünya’ da sorun olmuştur.
Ülkelerin ekonomilerine olumsuz etki sağlayarak, kendilerini fonlayan küresel yapının planlarına hizmet etmektir. Yayın organları ve medyayı da kullanarak iklim değişikliği, salgın hastalık ve savaşı gerekçe göstererek sanki kendiliğinden gelişen bir kıtlığı tüm insanlara empoze etmektedir.
Planlarının bir parçası olan yapay et ve süt ürünlerini istedikleri gibi işte bu şekilde dayatacaklardır. Hayvanların karbon salınımı bahanesi ile yok edilmeye çalışılması da bu yüzdendir. Planlı bir şekilde artan uluslararası enflasyon doğal olmayıp, istedikleri senaryonun neticesidir. Ülkemizdeki tarım ve hayvancılık politikaları milli politikalar olmayıp, bu örgütlerin dayattığı politikalardır.
Yeni Dünya Düzeni adı altında yaşadığımız gezegeni ve ülkemizde dahil olmak üzere tek elden yönetmeyi planlayan yapı; bu amacını Birleşmiş Milletler’ in bünyesi altındaki örgütlerle sistemli bir şekilde gerçekleştirmektedir. Bu sebeple egemenliğimizi tehdit eden DSÖ üyeliğinden derhal çıkılmalı, anlaşmaları tek taraflı sona erdirilmeli ve ülkeden gönderilmelidir.
ABP ve Uluslararası Büyük Uyanış Derneği olarak yüce Türk Milleti ortak yararına ülke egemenliğimizi, toplumsal sağlığımızı tehdit eden bu örgütle mücadelemizi ülkemiz topraklarından gidinceye kadar sürdüreceğiz.”