Suçlu karşınızdaki hekim değildir!
Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan’ın yıllardır sağlık sisteminin bir problemi olan muayene süresi ile ilgili olarak hekimleri sorumlu tutanlara yönelik bir açıklama yaptı.
Sağlık eğitimine değinen bahseden Doç. Dr. Türkkan, sorumluların hekimler değil, içerisinde bulundukları sistem olduğunu vurguladığı açıklaması şöyle:
“Çeşitli sağlık kuruluşlarında, sorumlusunun hekimler olduğunu düşünerek, onlara, sözlü ya da fiziksel şiddete başvuranlar bilmeliler ki söz konusu sıkıntıların müsebbipleri meslektaşlarımız değildir.
Tıp fakültesinin ikinci sınıfında hastaların nasıl muayene edileceği anlatılmaya başlanır. Öğrenci üçüncü sınıfa geldiğinde öğrendiklerini klinikte uygulamaya başlar ve mezun olana kadar deneyimini geliştirir. Muayene, tanı koyma süreci tıp fakültelerinde üzerinde önemle durulan anamnez yani hastanın öyküsünü almayla başlar. Öğrenci; hastanın anne sütü ile beslendiği süreyi, günde ne kadar uyuduğunu, genel beslenme özelliklerini, alışkanlıklarını, ailedeki kalıtsal hastalıkları, daha önce geçirdiği hastalıkları, kullandığı ilaçları, sosyal ilişkilerini, işini ve mesleğini, ekonomik durumunu, eğitimini, yaşadığı konutta kaç kişinin olduğunu, konutun güneş görüp görmediğini, rutubet olup olmadığını ve hasta için çok anlamsız gelebilecek bunlara benzer çok sayıda soruyu sormadığında hocası tarafından uyarılır. Teşhisin ilk ve en önemli aşamasında ayrıntılı biçimde öyküyü dinlemek gerekir.
Hastanın sadece şikayetlerini dinleyerek teşhis koymaya çalışmak yanıltır. Ayrıntılı bir öykünün ardından fizik muayene aşamasına geçilir. Sol kulağında ağrısı olan hastanın önce sağ kulağına bakılır. Boğazına bakılır, boynu elle muayene edilir. Ayağı ağrıyanın beli de muayene edilir. Mide yakınması olanların boğazına da bakılır, sesi kısılanın midesine de bakılmalıdır. Ayakları şişenin ayak tırnakları, parmak araları kontrol edilmelidir. Bunları tıp eğitimi almamış kişinin anlaması beklenemez ama birbiri ile ilişkilidir. Hasta nöroloji ya da psikiyatri hastası ise durum daha da zordur. Hastanın cildinin duyarlılığı pamuk, iğne ile temas ettirilerek değerlendirilir. Yüz, kollar, göğüs, bacak, ayaklar hem sağ hem sol taraf derken yirmi dakika geçiverir. Psikiyatri uzmanı hastasının çocukluğunda yaşadıklarını öğrenmek ister ve yirmi dakika geçiverir.
Hekim, anamnezin ardında muayene, bilgisayar kaydının oluşturulması, tetkiklerin istenmesi ve reçetenin kaydedilmesi gibi zaman alan işlerle uğraşır. Yapmak zorunda olduğu bu işlerle ilgili olarak hekime zaman baskısı yapılmamalıdır. Hekime baskı yapıldığında, 5 (BEŞ) dakikada bir hasta bakmak zorunda bırakıldığında hekim hastasını bırakın muayene etmeyi, şikayetlerini dahi dinleyemez.
Böylesi bir zaman sınırlaması hekimin işini yapmasını, mesleki tatmin duygusunu engeller, hekim mesleğine aidiyetini kaybeder. Hekime zaman baskısı hastaya doğrudan zarar verir. Hekim beş-on dakikada teşhis koyamaz. Bu mesleğin doğasına aykırıdır ve Dünya Sağlık Örgütü hekimlere hastaları için yirmi dakika zaman ayırmalarını önerir.
Bursa Tabip Odası olarak iki önemli uyarıyı yapmayı görev kabul ediyoruz:
Yöneticilere: hekimlere daha fazla hasta bakmak için baskı yapmak, kısa sürelerle hasta randevusu vermek toplum sağlığına zarar verir. Hekimler kamudan kaçar, hastalar tanı alamadıkları, tedavi olamadıkları için hastane kapılarına yığılır.
Vatandaşlarımıza: Muayene sürelerini hekimler belirlemiyor. Hekim size beş dakikada bakmaya zorlanıyor olabilir. Bu süre hekimin size tanı koyması için yeterli değildir. Hekimlerin “şikayetinizi bile dinlememesi”, “üstten muayene etmesi” ya da “muayene bile etmemesi”, “yüzünüze bakmaması”, “başından savması” nın nedeni hekimler değildir. Hekim her gün daha kötüye giden özlük haklarına karşın daha fazla hasta muayene etmeye zorlanmaktadır. Suçlu arıyorsanız bilmelisiniz ki o karşınızdaki hekim değildir.”