Gelecek Parti’si İçişleri Polikitaları İzleme Kurulu Başkanı ve Bursa Eski Valisi İzzettin Küçük’ün açıklamaları şu şekilde;
“21 sene kaymakamlık 11 sene valilik yaptım, bürokraside 32 sene çalıştım belli bir noktada yeni başlagıç yağmak istedim. Yerel de yapabilecekleriniz çok sınırlı, genel merkezim talimatları içerisinde inisiyatif alanınız yok. Benim idealim bu ülkeye ne yapabilirim arayışına cevap oldu siyasete girişim. Edindiğim tecrübe ve bilgi birikimim ile elimi taşın altına koymak istedim. Hayat nefes aldığımız müddetçe bir şeyler yapmalıyız hem kendimiz hem insanımız için artırmalıyız bu görüşle siyasete girdim. Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun teklifi ve benimde görev sürem boyunca tanıdığım değerli liderdi.
Türkiye’de hükümete karşı tepki son yıllarda artarak devam ediyor ancak vatandaşın kime ve nereye yöneleceği hususunda tam bir kararlılık göstermiyor. Henüz nerede toplanacağız, Türkiye’nin siyasi idaresini kime teslim edeceğiz bu konuda bir görüş birliği ve anlayış birliğine varılış değil. Gelecek Partisi kamuoyu yoklamalarımızda yüzde 5 civarında ama bu bizim için hiç yeterli değil, artırmamız gerekiyor. Türkiye’de dürüstlük sözü vermiş tek bir isim var. Kendisi ailesi ve çocuklarıyla ilgili tek şaibe çıkmamış tek kişidir. Bir liderin dürüst ve namuslu olması yetmez, liyakatli ve bir ülkeyi yönetebilecek bilgi birikime sahip olması lazım.”
‘SİYASİ AHLAK YASASI ÇIKMADAN TÜRK SİYASETİ DÜZELMEZ’
“Sayın Başbakan, görevini bıraktığında enflasyon yüzde 6 faizler ise 3,5 kalkınma ise yüzde 7,5’di. Türk siyasetinde her siyasi parti bir şey söyleyecek ama vatandaş olarak en dikkat etmemiz gereken konu şu; iki anahtar dendi iki anahtar kayboldu. Dürüstlük bir söz değildir dürüstlük yasal statüye kavuşmazsa bir anlamı yoktur. Siyasi ahlak yasası çıkmadan Türk siyaseti asla düzelmeyecek. Başbakan, bakanlar, milletvekilleri belediye başkanları her yıl mal beyanında bulunacak, birinci ve ikinci derece akrabaları mal beyanında bulunacak. Hayatın olağan akışı dışında bir artış olursa derhal siyasetten men edilecek. Hiçbir siyasiye 2 dönemden fazla fırsat vermeyeceksiniz. Siyasetin bozulmasının en önemli nedenlerinden biri de bu.
Devlet harcamaları, devlet ihale kanunun muhakkak düzelmesi lazım. Siyasi partiler kanunun biraz düzelmesi lazım.
Hepsinin sonunun hazin bir son olduğunu gördünüz, memleketi perişan ettiler. Türk milletinin hak ettiği bu değil.”
‘6’LI MASA MİLLETİN İSTEĞİDİR’
“6’lı ittifak sadece 6 parti liderinin ve yönetiminin bir kararı değildir. Milletin talebi, isteğidir. Çünkü insanlar kurtulmak istiyor, her gün her şeye zam. 6’lı masa bozulamaz. Burada en önemli konu ‘Artık yeter’diyecek iradenin oluşması. Vatandaşın iradesidir bu, 6’lı masanın lider belirleme süreci de henüz var seçim açıklanmadan önce sayın liderler bu hususta bir şey söylemeyeceklerdir doğrusu da budur. 6’lı masa çıkacak lideri muhakkak destekleyecektir. O liderde 1 seneliğine seçilecektir görünen o. Türk milleti şunu gördü, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra düzgün giden bir şey oldu mu? Soruyorum. Yaşadık gördük ki bu sistem herkese zarar verdi en çok ta millete zarar verdi. Bu sistemden parlamenter sisteme geçmemiz şarttır. Seçimden sonra 1 sene içerisinde geçilmesi planlanıyor, siyasetin ondan sonraki gerçek seyri belli olacaktır. Şuandaki durum geçiş dönemine hazırlıktır.”
‘SİYASETİN ZEMİNİ KAYDI’
“Gelecek Partisi olarak 6’lı ittifakın içinde tek başımıza gireceğimizi düşünüyorum. Ama pek çok senaryo söz konusu, 3’lü ittifak olabilir şehirlere göre ittifak olabilir. Asıl önemli olan şey Türkiye’nin selamet ile bu rejimden kurtulması.
Mümkün olan en yüksek oy la Cumhurbaşkanı’nın seçilmesi, gerçek siyaset gerçek rekabet ondan sonra gerçekleşecek.
Siyasetin zemini kaydı. Siyasetin özü iknadır konuşarak bir yerlere varmaktır. Siyaset tam anlamıyla rekabetten çıkarak düşmanlığa girerse bunu sonucu çatışmalardır, kavgadır.”
‘YÜZ BİNLERCE İNSANIN CANINI KURTARDIM’
“Urfa sınırında savaş patladı. Sur içi ilçemiz var karşısında Kobani. Bütün savaşın gerçekleştiği yer Urfa sınırı. En çok televizyona çıkan Vali bendim, feryat ettim Türkiye’ye burada bir şeyler oluyor, sınır darmadağın çatışmalar oluyor diye. Bütün patlamalar oradaki büyük çatışmalardan sonra meydana gelmiştir. Türkiye’de ilk sınır duvarının örülmesini talep eden talebi de bırakın bu işte kendimi koydum ilk önce Urfa’dan başladı sınır duvarı. Çünkü sınır boyunca tamamında savaş yürüdü. Sadece Urfa sınırında meydana geldi.
FETÖ orada büyük bir faaliyet içerisindeydi, o zaman belli değildi henüz. Her yere sesimi duyurmaya çalıştım, elimden ne gelirse her şeyi yaptım. Vicdanen çok rahatım binlerce insanın canını kurtardım, hayata bağlanmasına sebep oldum. Kendi meslek hayatımda en iftihar ettiğim konu budur.”
Türkiye’de ildeki müftüyü müdürü atayan kişi, Suriye politikasını sadece bir kişiye bırakır mı? Sayın Davutoğlu’nun üzerine kaldı, 4 sene siyasetten uzak kaldı konuşmadı bütün günahları onun üzerine yıktılar. Oradaki politika hükümet dediğimiz kişilerin beraber yaptığı bir şey. Suriye’de yapılabilecek fazla bir şey yoktu. Savaşı kimse kışkırtmadı, iç isyan çıktı, ve insanlar sınıra yığıldı, uluslararası anlaşmalar gereği bu insanları alacaksınız. Sayı hala artıyor ne diyeceksiniz?”
‘SURİYE İÇ SAVAŞINDA TÜRKİYE TARAF OLMADI’
“İşin yanlışı şurada, iç savaşta Türkiye hiç taraf olmadı bunu biliyorum, düzensiz göç oldu kontrolsüz göç oldu. Türkiye’de yanlış olan şey hala bu göçün Suriye’den ziyade Afganistan, Bangladeş, Pakistan veya Afrika ülkelerinden devam etmesi, buna bir önlem alınamaması. Millet çok asil bir millet tarihin her döneminde ev sahipliği yapmayı düşenin elinden tutmayı bilmiştir. Fakat kendi evi darmadağın oluyor, çok istismar ederek yabancı düşmanlığı çıkaranları da hiç haklı bulmuyorum. Kusur hükümette, ne Afganlar da ne Suriyeliler de.
Bizim Almanya’da 5 milyon Türk vatandaşımız var, yabancı düşmanlığı olunca ayaklanıyor muyuz? Tepki göstermek başka, hedef göstermek bambaşka şeyler.”
‘3 YIL İÇERİSİNDE MÜLTECİLERİN YARISINI GÖNDERECEĞİZ’
“Halkın isyanı doğru, düşmanlık üzerinden siyaset yapmak bambaşka bir yere gider. 5 bin kilometre yürüyerek Türkiye’ye geliyor Afganlar. Artık göçmen ya da mülteci değildir bunlar. Sınırlarda tedbir alınması gerekiyor, bununla ilgili çalışmalarımız ve önerilerimiz var. Biz iktidara geldiğimizde gönüllü olarak en az yarısı 3 yıl içerisinde geri dönecektir. Silah zoruyla ve sınıra yığarak değil, diplomasiyle gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Alınacak tedbirlerden birisi de şu gettolaşmaya müsaade edilmemesi gerekiyor. Uyum programları hazırlayarak çocuklara Türkçe öğretmelisiniz. Hükümet kilitlenmiştir donmuştur, bir şey de yapamayacaktır bu hikaye bitmiştir.
Milletimize, Almanya ya da Fransa’da yapsalar iyi mi olacak? Buraya varılmaması lazım. 3 yılda yarısını severek isteyerek gidecekleri şekilde göndereceğiz Mühim olan orada imkan sağlamak.
Sayın Başbakan bildiklerim şunlar derken, terörle mücadele için canını dişine takmış vaziyette olduğu halde Ak Partide bir ekip ona darbe düzenlemek için iş birliği yaparak harekete geçmişler. Ahlaki bir şey değildir benim anladığım buydu. Savaşın hızlanması şiddetlenmesi ve göçün artması o tarihlerdeki terör dalgasında çok etkili olmuştur. Sınır boyunca er yerde üç dört grup vardı IŞİD- PYD / PKK- Suriye Rejim Güçleri vardı yabancı gizli servislerin grupları vardı. Her biri kendi içinde bölünmüş değişik terör örgütleri vardı. Suriye sınırı mahşer zamanıydı. Türkiye’yi de istikrarsızlaştırma motivasyonu ile Türkiye’ye sıçratılmış bir ateşti.”
‘TERÖRÜ TÜRKİYE’YE İHRAÇ ETMEK İSTEDİLER’
“Suriye’deki savaş büyük bir savaştı. Yabancı servisler Türkiye’ye ihraç etmek istediler terörü. Kötü bir tünelden geçtik, Sayın Başbakanımdan öğrendiğim buydu, terörle mücadele verildiği dönemde bazıları ikbal ve istikbal siyaseti izledi. Küçük yerlerde mahalle baskısı aile baskısı ve siyasi baskı o kadar sert ve geçerli ki, oralarda 3’er 4’er kişi bulduk. Siyasi alan o kadar daraldı ki bütün muhalif partiler büyük bir sıkıştırmadan hukuksuzluktan geçiyor ki kimsede dillendirmiyor. Milletin sıkıntısının derdinin yanında bunları söylemem çok şık değil.”
‘BURSA’DA YER ALTI ULAŞIMIN YAPILMASI LAZIM’
“Bursa’nın en önemli sorunlarında biri ulaşım. Benim Valilik görevi yaptığım dönemlerde de vardı benden sonrada devam etti. Bu sorunların çözümü palyatiftir, yer altı ulaşımının yapılması lazım. Üst köprü yan köprü hepsi palyatif çözümler bunlarda büyük maliyetler. Hiçbir belediyenin böyle bir gücü yok, yer üstünde ne yaparsanız yer altındaki maliyeti 5 kattır. Bütün şehirlerimiz acımasızca talan edildi. Bu kentleşme doğru bir kentleşme değil. Sanayileşme bu şehrin vazgeçilmezidir ancak kirleten sanayiye müsaade edilmemelidir. Katma değeri teknolojisi yüksek sanayiler dışında sanayiye izin verilmemeli. Turizm ve tarımla bilinen bir şehir bu şehir bunları öldürerek sanayiyi yükselterek bir yere varamayız. Kirletici sanayiye ve yeni yatırımlara müsaade edilmemeli.”