Sistamatik Hatalar Bahçesi
Araştırmacı mühendis yazar Ekrem Hayri PEKER son zamanların en iyi eseri olan SİSTEMATİK HATALAR BAHÇESİ-NECMİ GÜRSAKAL tarafından yazılan eseri kaleme aldı. Peker; “Çarpıldım. Necmi Hocamın daha önce Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından basılan iki kitabını okumuştum. Güzel ve farklıydılar. Son kitabı “Sistematik Hatalar Bahçesi”ni okuyunca çarpıldım. Necmi Hocam, Türkçe ve İngilizceye hâkim.
Ayrıca matematik kafasına sahip. Üstüne üstlük edebiyata da vakıf. Necmi Gürsakal Kitabını Marika Kitakuba, Baudelaire ve Fernando Pessao’dan şiirlerle süslemiş. Hocamız, dünyayı bahçeye benzetmiş. Bahçede bilgeliği temsil eden kaplumbağa dolaşıyor. Hocamızın kitabında Nobel ödülleri dahil ödülleri reddeden matematikçiler ve onların birbirinden ilginç ve hüzünlü öykülerine de yer veriyor.
Nobel ödülü alan bilim adamlarının makalelerinin defalarca nasıl ret ettiklerini yazıyor. Kitapta dehaların günlük hayattaki beceriksizliklerine de yer verilmiş. Einstein tüm birikimini 1929 krizinde yitirmiş. Bilgisayarın temellerini atan ve Almanların ünlü şifresi Enigma’yı kıran ekibin başında olan Alan Turing savaş çıkacak diye tüm servetini gümüşe çevirip bir yere gömmüş. Gömdüğü yeri haritada işaretlemiş ama savaştan sonra ne kadar arasa da bulamamış.
Necmi Hocam, Atom Bombasının yapılmasından yapay zekaya uzanan yolculuğu ve bu İCATLARIN insanlara verdiği zararı çok güzel anlatmış. Atom bombasının yapan ekibin başında olan Oppenheimer’in daha sonra yaşadığı dramı çok güzel anlatmış.
Necmi Hocam bilimin önce devletin ve bilim adamlarının kontrolünden nasıl çıktığını, şirketlerin bilimi kontrol altına alıp paraya çevirdiklerini çok güzel anlatmakta. Hocamız, bilgi kirliliğine de dikkat çekiyor. İnsanlar veriler içinde boğuluyorlar.
Necmi Hocam, yapay zekanın hızının çok çabuk arttığını ve bunun gelecekte insanları önce işsiz bırakacağını daha sonra da İŞLEVSİZ hale getirileceğini ve ÇİP takılmış insanların yakında aramızda olacağını bize anlatıyor.
DEVAMI KİTAPTA…
Dora Yayınları yayınlarından çıkan kitabın editörlüğünü yapan Alper Can’a da teşekkür ederim.