Demokrat Zafer

SEVGİLİ AYDIN GÜVEN GÜRKAN HOCAM, ZORDAYIZ, DARDAYIZ, ÇOK KARANLIK BİR YOLDAYIZ.

Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday’dan çok özel mektup. Buğday;

Sevgili Hocam, siz bizleri ve cennet olması gerekirken cehenneme çevrilen, faşizmin egemen olduğu ülkemizi bırakıp gideli 17 yıl oldu.
Her yıl size yazıp; ülkedeki karanlığa gidişi, yozlaşmayı, çürümeyi, demokrasimizin yok edilişini, haksızlık ve hukuksuzlukları, Tek Adam diktasını ve halkımızın suskunluğunu anlatıyorum…
Her zaman siz yaşasaydınız bu kadar kötülük, ahlaksızlık, soygun ve gerici bağnaz ve zorba anlayış karşısında acaba ne yapardınız diye düşünürüm.
Sevgili Hocam, hiç çekinmeden, kişisel hesaplar yapmadan, yürekli ve onurlu mücadelemde hep bana yol gösteren ve güç veren önder oldunuz.
Ancak ben ve bizler ülkede her şeyin çivisi çıktı, perişanlık yaşanıyor ama hala başaramadık sevgili Hocam!!!!
Bu şeriatçı, Taliban benzeri, Nazi artıklarıyla ve ülkeyi soyan hatta talan eden yamyamlarla baş edemedik Hocam!!!
Ben ve bu ülkenin dürüst, namuslu, halktan ve haktan yana olan aydınları, demokratları, yurtseverleri, emekçileri, tüm yükü çeken kadınları, açlığa, yokluğa ve barınacak bir yer bulamayan gençleri şu ana kadar başaramadık.
Laik, demokratik ve hukuk devleti olan ülkem 21 yılda gerici ve karanlığın temsilcileri yüzünden iflas ettirildi.
“Milliyetçiyim” diyenler milliyetsiz, Müslümanlığı savunduğunu söyleyerek, dini istismar edenler iktidara gelence ne acı ki halkların üzerinde cehennem zebanisi oldular.
İnanmanız mümkün değil ama inanın sevgili Hocam bu varsıl ülkenin halkı artık “AÇIZ… AÇIZ…” diye bağırıyor.
Utancımız olan durumların her gün bir başka örneğini yaşıyoruz daha 2 gün önce bu haber canımızı yaktı.
Karne alan ve başarılı olan bir yavrumuza annesi ödül olarak “ET” alıyor…
Ülkem karanlığa gömülüyor, faşizm kol geziyor, benim gibi korkuyu yenmiş tehlikenin ciddiyetini gören bir avuç insanla beraber aylardır cellâdına âşık olmuş insanlara gerçeği anlatamadığımızı görüyor ve kahroluyoruz.
Ben yaşatılanlar karşısında muhalefetin beceriksizliğini gördükçe kahroluyor ve tehlikenin büyüklüğünü, esarete sürüklenişimizi, cehalete, bağnazlığa ve otoriteye mahkûm edilişimizi üzüntüyle izliyorum.
Haksız, hukuksuz ve pervasızca uygulanan ceberrutluğun hala geniş kesimlerce kabul edildiğini gördüğüm için artık çok üzgün ve öfkeliyim.
Her şeyin şirazesinden çıkarıldığı; daha beter, daha kötü ve daha yozlaşmış olduğunu anlatmaktan başka size ne diyebilirim???
İnsanların daha korkak, daha çaresiz, daha uyutulmuş, daha tutsak ve daha kimliksiz olduğundan başka ne anlatabilirim?
Dostluğun, hatta sevginin bile ticarileştiği günümüzde yaşama hoşça kal derken bizleri kimsesiz, umutları tükenmiş ve yorgun savaşçılar olarak bırakıp gitmiştiniz.
Sevgili Hocam, bunlar yazarken kolay, yaşarken zor ve baş edilmesi güç olan günler.
Sevginin paylaşılamadığı, insani değerlerin ortadan kalktığı, maddenin ve gücün tapınağında insan ruhunun tutsaklığını izlerken, bizler ne yazık ki çoğalamadan azalıp durduk.
Sevgili Hocam, bizlerde kafa karışıklığı ve savrulmuşluk içinde kendi beceriksizliğimize kılıf bulmak için sola ve solun değerlerine tüm kapılarımızı kapattık.
Millet İttifakı diye sağın tüm renkleri ile bir arada olmanın övüncünü yaşarken kendi ideolojimize ve solun tüm renklerine kapılarımızı kapatıyoruz.
Ne yazık ki, sağ çöplüklerde eşelenip değerli olmaya çalışanlara alkış tutan şakşakçılar olmaktan başka bir işi beceremez olduk.
Ne insanlığa yararlı olabildik, ne sorunlarımızı çözebildik…
Ne de barışçı, hümanist ve yürekli dostlarımıza sahip çıkabiliyoruz.!!!
Yaygın basın faşizme ve soygun düzenine sesiz ve saldırgan iktidara maşa oldu.
Farklı çıkar gruplarının kirli oyunlarını perdelendiği günümüzde kanlı ellerin kutsal değerleri kullanarak tetikçilik yaptığı bir ortamda toplumun vicdanı olması gereken gazetecilik bile kirletilip yok edildi
Sevgili Hocam, maalesef akbabalar hükümdar olmaya devam ettiği için yaratılan iklimde tüm barış güvercinlerinin kafaları kopartılıyor.
Anarşi ve terör ortamı; şoven, ırkçı, bağnaz ve iktidar destekli dinci fanatiklerin estirdiği rüzgârla fırtınaya dönüşüyor.
Akbabalar insanoğlunun kalbini parçalayıp çıkarıyor.
Hoşgörü ve barış ortamı yok edilirken yükselen bir ivmeyle şovenizm, ırkçılık, fanatizm, faşizm milliyetçilik olarak sunuluyor.
Ego tatmini, gizli ajandalarını ve heveslerini yaşama geçirmek için savaşın ve akan kardeşkanını kutsamayı halka yurtseverlik diye savunulduğu bir ortamda insanlar hâla kirli savaşların piyonları olarak karanlığa doğru yol almaya devam ediyor.
Bizlerde sol yanımız felç olduğu için duyarsız bir konumda sağ kulvarda bu vahşeti seyrederek yol bulup (!) bu karanlıktan çıkmaya çalışıyoruz.
Tehlikenin büyüklüğünü, esarete sürüklenişimizi, cehalete, bağnazlığa ve otoriteye mahkûm edilişimizi üzüntüyle izliyorum.
Haksız, hukuksuz ve pervasızca uygulanan ceberutluğun geniş kesimlerce kabul edildiğini gördüğüm için artık çok üzgün ve yorgunum…
Çünkü geçmişte yazdıklarımla uyarımı yapıp hep bu günlerin geleceğini anlatıp durmuşum.
Yine geçmişte kaybettiğimiz değerlerin ve dostlarımızın ardından nelerin yok olduğunu paylaşmışım.
Sevgili Hocam, bizler sizi çok özledik.
Sizi hiç unutmadık.
Sizi hâla çok seviyoruz ama savunduğunuz değerleri koruyamamanın acısı ve sizi hak edememenin üzüntüsünü yaşıyoruz.
Özgüvensiz, sevgisiz, hoşgörüsüz, fanatik ve bağnaz insanların egemen olduğu günümüzde sizi rahat uyutacak bir haber vermediğim için üzgünüm.
Daha doğrusu geride kalan ve ölümüne direnen bir avuç kelaynak üzgünüz…
Hoşça kal Aydın Hocam… Işığın bol, yıldızlar yoldaşın olsun.
İyi ki bu acımasız dünyada yolum sizinle kesişti.
Bizlere çok güzel dokundunuz ve örnek oldunuz minnet ve şükranla saygılar sunuyorum.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ