Demokrat Zafer

SEDAT GENÇLER BAŞKAN İLE EĞİTİM -ÖĞRETİME DAİR HER ŞEY..!!

Ortaya koymuş olduğu azim ve performansla adını yurt genelinde duyurmuş olan ,kendisini tanımış olmaktan büyük onur duyduğum,Hürriyetçi Eğitim Sendikası 1 Nolu Şube’nin genç ve dinamik Başkanı Sedat Gençler ile başta okuyucularımızdan gelen sorulara kapsamlı cevaplar olmak üzere birçok konuyu ele aldığımız ,masaya yatırdığımız detaylı bir röportaj gerçekleştirdik.

**** Değerli başkanım bizleri, ekibimizi şubenizde konuk edip ağırlamış olmanızdan dolayı teşekkür etmek istiyorum.Sizlere konuk olacağımızı paylaşınca yüzlerce soru geldi inanın.Sorulara geçmeden Sedat Gençler kimdir kısaca sizi tanımak isteriz.

—- Bizlere sendikamıza böylesine güzel bir fırsat tanımış olmanızdan dolayı teşekkür etmek istiyorum. Öncelikle hoş geldiniz. 1976 Ankara doğumluyum.İlk ,orta eğitimimi orada aldıktan sonra lise eğitimimi almak üzere Bursa’ya geldim. Hürriyet Endüstri Meslek Lisesi İnşaat Bölümü mezunuyum.Aynı zamanda teknik öğretmenim.Daha sonra üniversite Eğitimi için Afyon Kocatepe Teknik Eğitim Fakültesi’ne gittik. Yapı Teknik öğretmeni olarak mezun oldum. 2000 yılında da öğretmen olarak göreve başladım. 2002 yılında Bursa’ya döndükten sonra birçok Okulda öğretmen olarak görev yaptım. Yıldırım’da, Nilüfer’de, Mudanya’da sonrasında tekrardan Osmangazi’de, Nilüfer’de Bursa’nın birçok okulunda hem öğretmen hem de idareci olarak çalıştım. 2014 yılında biliyorsunuz bir idareci kıyımı yaşanmıştı. Aslında bizler kadrolu idareci iken bir gece kanun değişikliğiyle yaklaşık 35.bin idarecinin bir gecede görevlerine son verildi. Yani şöyle gördüler “öğretmenlik asıl görevdir, idarecilik ikincil görevdir, bu bir kadro değildir haliyle sizler idarecilikle ilgili bir kadro elde etmediniz” dediler. Öyle bir bakış açısı oldu ve böylelikle bizleri bir gecede görevden aldılar tekrar öğretmenliğe döndüm. 6.5 yıl Nilüfer’de Rotary İlkokulu’nda öğretmen olarak görev aldım. Daha sonra Ziya Selçuk döneminde idarecilik sınavına tekrar girdik. O zaman Bakan ”Mülakatı artık sınav puanıyla eşit olarak vereceğiz” dedi.Bizler artık eşitlendiği için sistem tekrar sınava girdik. Yıldırım’da Hasan Ali Yücel İlkokulunda okul müdürü olarak 4,5 yıldır da görev yapmaktayız.

PROJE ÖDEVİMDE SENDİKACILIK ÜZERİNEYDİ..!!

Aynı zamanda Hürriyetçi Eğitim Sendikası’nın kuruluş safhasında üye olarak öncelikle katkı sağladık, daha sonra ilk şubemizin olduğu dönemde denetleme Kurulu başkanı olarak görev yaptım. Akabinde Bursa şube olduktan sonra Bursa’da hızla büyüyen bir sendikayla, 2 şube olarak yolumuza devam ettik. 1 Nolu Şube kongresinde başkanlığa aday oldum ve şube başkanı olarak görev yapıyorum. Yüksek lisansımı da bu süre zarfında tamamladım. Yüksek lisans Proje ödevi olarak da eğitim sendikalarını araştırdım.Bilimsel olarak kişilerin sendikalara bakış açısı nedir? Sendikalardan beklentileri nedir? gibi çalışmalar yaptık. Şu anda sendikal çalışma yaparken o yaptığımız dönemdeki benim yaptığım o proje çalışması yaklaşık 40 küsür sayfalık bir dökümandır, bilimsel bir çalışmaydı bu bana yol gösterdi. Yani kişilerin, öğretmenlerin sendikalara bakış açısını daha bilimsel açıdan değerlendirip yolumuza böyle devam ettik.Onun dışında Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset ve Liderlik Okuluna iki defa katıldım. İş güvenliği uzmanı oldum aynı zamanda teknik eğitim mezunu olduğumuz için,bu süre zarfını kendimizi geliştirmeye devam ettik.

**** Peki Başkanım yine Hürriyetçi Eğitim Sendikası ile ilgili birçok soru gelmiş, kısaca bize sendikanızın çalışmalarıyla da ilgili bilgi verir misiniz?

KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZ NET VE AÇIK..!!

—- Hürriyetçi Eğitim Sendikası biliyorsunuz 2021 yılının Aralık ayında kuruluş süreceğini tamamlamış, 2022 Ocak ayında üye kayıt etmeye başlamış hiçbir siyasi partinin arka bahçesi olmayacağı argümanı ile yola çıkmış fikri hür, vicdanı hür, irfan-ı hür bireylerin oluşturduğu bir mesleki örgütlenmedir.Tanımlamamız bu. Tabii Türkiye’de 50’den fazla eğitim Sendikası var. Biz kurulduğumuz zaman insanlar “bu da kuruldu” dedi. 50 kişiyi üye yapamazlar, 100 kişiyi üye yapamazlar, 300’ü göremezler dedi.Ama şunu kaçırdılar. Mevcut sendikalardan o kadar çok rahatsız kitle vardı ki yeni bir arayış içerisindeydiler en büyük rahatsızlık da sendikaların siyasallaşması, siyasi partilerin güdümü altına girmesiydi. Sendikamız kuruldu 2022 Aralık ayında inanılmaz hızla büyümeye başladı ilk yılında 17.000 18.000 üyeye ulaştı.Bu mevcut sendikaları ürküttü bu rakamın büyüklüğünü şöyle ifade edeyim sizlere.Şu anki yetkili sendika 1992 yılında kuruldu 2002 yılına kadar 10 yıllık süre zarfında ancak 18.000 üye kaydetti. Şu anki yetkili Sendikanın 10 yılda ulaştığı rakama biz bir yılda ulaştık.Bu durum tabii onları tedirgin etti.Ve bunlar 2 sendika bizim büyümemizi engellemek için bir baraj çıkarttılar. %2 diye bir baraj koydular.Yani ülkedeki eğitim çalışanı sayısının %2’sini sendikalı yapamadıysa toplu sözleşme primini alamayacak yani maddi bir konu.

HÜRRİYETÇİ EĞİTİM-SEN HIZLI BÜYÜMEYE DEVAM ETMEKTEDİR..!!

Maalesef Türkiye’de 3 tane özel kanun çıkmıştır.Bu kanunların üçüncüsü Hürriyetçi Eğitim Sendikası büyümesin diye özel kanun çıkarttılar. Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. Şartlar eşit Hürriyetçi Eğitim-Sen Bursa’da şu anda yaklaşık 2.200 öğretmeniyle yoluna devam ediyor. Biz şunu söylüyoruz susmayacağız haykırmaya devam edeceğiz. Milli Eğitim’de hangi sorun varsa hepsini dile getiren bir sendikayız,O parti kızar mı, şu mu kızar ,o mu bozulur hiçbir kaygımız yok. Çünkü biz bağımsız sendikacılık yapıyoruz.Sahadaki sorunlar neyse hepsini yüksek tondan dile getirmeye çalışıyoruz. Elbette bizim de bir siyasi fikrimiz var bireysel olarak ama hiçbirimiz birbirimizin siyasi fikriyle ilgilenmiyoruz.Biz farklı renklerde insanların bir araya geldiği sendikayız ama sendikamızın tüzel kişiliği olarak kimliği şudur;Biz bir siyasi liderin peşinden gitmiyoruz, ısrarla bize siyasi Lider soruyorlar illaki bize siyasi lideri arıyorsanız biz Başöğretmen Mustafa Kemal’in yolundan giden öğretmenleriz.Bizim başka bir liderimiz yok.Kırmızı çizgilerimiz var. Biz cumhuriyetin kazanımları ile değerleri ile sorunu olanlarla mücadele ederiz .Mustafa Kemal ile derdi olanlarla mücadele ederiz. Milli ,manevi değerlere saygısızlık edenlerle mücadele ederiz. Maalesef ülkeyi biliyorsunuz ya milli, manevi değerler ya Mustafa Kemal, ya Cumhuriyet .Ne demek bunlar bizim hepimizin ortak değerlerimiz. Bu vatan bizim ortak değerlerimizi,bayrağımızı, kutsallarımızı tartıştırmayız. Hürriyetçi Eğitim Sen işte böyle bir sendikadır ortak değerleri tartışmaz. Bunlar bizim kırmızı çizgimizdir. Bu saydığım unsurlarla derdi olmayan herkese kapımız açıktır. O yüzden hızlı büyümeye devam etmektedir.

*** Başkanım gelen sorulara baktığımızda Tabii yılbaşının yaklaşmasından dolayı maaşlar ,Asgari ücret, emekli aylıkları hep gündemde ve bu anlamda gelen sorulara baktığımızda bu konuya çok dikkat çekilmiş ,kazanımlar anlamında.Siz de tabii geçen hafta yine sahalardaydınız bu konuyla ilgili neler söylersiniz.

REFAH PAYI İSTİYORUZ..!!

—- Dediğiniz gibi yıl sonu yaklaştı artık eğitim çalışanlarının ve camianın, memurların, memur emeklilerinin bir belirsiz konusu var. Memur maaşları Ocak zammıyla birlikte ne kadar olacak haliyle biliyorsunuz toplu sözleşmede alınan karar gereğince 2025 yılının İlk 6 ayında %6,ikinci 6 ayında da %5 zam yapılacak. Yani total’da %11 gibi bir zam artı enflasyon farkı. Şimdi ilk 6 ay %6 şu anki rakamlara göre de %4 civarında enflasyon farkı yansıdı Aralık ayında da enflasyon %2 gibi gelse alacağımız ücret %12 gibi zam olacak. Ancak Tüik’in bile açıkladığı yıllık enflasyon %47 civarında.Bize göre manipüle edilerek açıklanan rakamlar bile %47 iken memura ilk 6 ay için %12’yi vermesi demek onun cebinden emeğini çalması demektir.Biz geçen hafta yapmış olduğumuz basın açıklamasında bunu gündeme getirdik. Dedik ki bu ülke büyüdüyse, kalkındıysa birileri bu pastadan pay aldıysa iş adamı aldı işverenler aldı işte toplumun bildiğimiz bir kesimi bu pastadan hep pay alıyor bir şekilde büyüyor ama bir tek büyümeyen ortak kesim dar ve sabit gelirliler var. Bununda başını çeken özellikle eğitim çalışanları 1 milyon 200 bin öğretmen eğitim çalışanı olduğunu biliyoruz, artı memur emeklileri var ,bunlar dar ve sabit gelirli olarak sınıflandırdığımız topluluklar. TÜİK verisine göre açıklanan enflasyon %47 iken %12’lik bir zam almak demek yaşayabilir şartların oluşmaması demektir, kişilerin var olma mücadelesidir.Bizler fazladan bir şey istemiyoruz, ülkenin şartlarını zaten biliyoruz. Diyoruz ki eğer bize enflasyona göre bize bir zam vereceksiniz biz buna razıyız. Öncelikle enflasyon rakamlarını objektif hayatın gerçekleri ile uyumlu olacak şekilde açıklayın. Çünkü Enag’ın açıkladığı yıllık enflasyon çok daha farklı. Bir de bizim yaşadığımız enflasyon var. Biz sahadayız alışveriş yapıyoruz biliyoruz hangi ürüne ne kadar zam geldiğini. Bir yıl önce aldığımız ürünle 1 yıl sonra aldığımız ürün arasındaki farkı da biliyoruz. Bu rakamın %47 olmadığının farkındayız.Tüik’in verilerine inanmıyoruz, velev ki TÜİK verileri doğru olsun. Biz aylık Tüik’in açıkladığı enflasyon rakamını bile almaya razıyız ama aylık olarak verilmesi gerekiyor. Biz 6 ay boyunca bize verdikleri %6 ile yetiniyoruz. 6 ay sonra diyorlar ki;Eksik vermişiz arada enflasyon farkı oluşmuş size bunu verelim.Ne kadar vereceksiniz? Yapılan hesaplamalara göre %6 gibi bir alacağınız var. 6 ay sonra bana verdiği enflasyon farkı aslında hakkaniyetli değil. Bunu anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü hızla enflasyona maruz kalmış İnsanların bu hakkı buna 6 ay sonra telafi etmesi manttıken mümkün değil. Diyoruz ki Madem enflasyon rakamı ,bunu bize aylık olarak verin ve doğru enflasyon rakamlarını açıklayın,gündem buydu.

EMEKLİ OLDUKLARINA PİŞMAN OLDULAR..!!

Özellikle memur emeklilerinin durumu içler acısı. Birçok insan emekli olduğuna pişman, birçok insan da emeklilik dilekçelerini geri çekti, kimse emekli olmak istemiyor.Bunun da Teknik olarak bir sebebi var. Şimdi hükümet yıllar boyunca bizlere Toplu sözleşme ile birlikte eksik ücret yani %2,5’lara imza atıldı, % 3’lere %5’lere Imza atıldı enflasyon daha yüksek iken daha alt rakamlara bizlere Toplu sözleşme gereğince zam yapıldı.Buda aradaki makası açtı, memurun alım gücü düştü. Bunun hükümet de farkındaydı. Bu açığı kapatmak için biliyorsunuz geçen sene seyyanen zam verdiler 8.000 lira civarında .Bu seyyanen zam adı üzerinde seyyanen.Senin emekliliğine yansıyan bir rakam değildi. O yüzden emekli olan arkadaşlarımız bu seyyanen zamdan faydalanamadıkları için büyük bir gelir kaybı yaşadılar. Aynı zamanda biliyorsunuz öğretmenlik meslek kanunu ile birlikte uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik statüsü getirildi.

ADI ÜSTÜNDE “SEYYANEN”..!!

Aslında bunlar unvan olarak hiçbir şeye fayda sağlamadı bunlardan sebep kimse idareci olmadı ya da onlara farklı bir pozisyon elde ettirmediler ,sadece ve sadece uzman öğretmenlikte 2000 lira fazladan para verecekler diye insanları Eğitime aldılar sınava tabi tuttular ve bu 2000 lirayı verdiler.Biraz ekonomik olarak rahat elde etsinler diye o günkü şartlarda söylüyorum. Şu anda bu rakam 5000 lira civarında, Bu da yine emekliliğe yansıyan bir rakam değil, haliyle çalışanla emekli arasında uçurum oluşmaya başladı. Şu anda emekli olan öğretmen arkadaşlarımız eğitim çalışanları 25-30 bin lira civarında emekli maaşı alıyorlar bu ülke şartları özellikle kira rakamları düşündüğümüz zaman hayatına idame ettirmesi çok zor. Bu insan bu devlete emek harcamış hizmet etmiş 25-30 yıl çalışmış emeklilikte rahat yüzü görmek isterken sadece yaşam mücadelesi verir duruma gelmiş. 10 Aralık Salı günü tüm yurtta eş zamanlı Hürsen Konfederasyonuna bağlı sendikalar olarak kamuoyu oluşturmaya çalıştık refah Payı talep ettik.Biz bu ülkeye hizmet eden memurlarız ,bu pastadan birileri pay alıyorsa biz de kaybettiklerimizi istiyoruz fazladan bir şey istemiyoruz, insanca yaşam istiyoruz emeklerimizin yüzü gülsün istiyoruz.Refah Payı talebimizi dile getirdik. Umarım hükümet bunu gündemine alır bu İnsanları biraz olsun rahatlatır diye düşünüyoruz.

EĞİTİM ,EĞİTİMCİLER ELİYLE YAPILMALI..!!

*** Yine Tabii bu durumda yetkili sendikalar ne yapıyor bu tür çalışmalarla ilgili faaliyetlerde bulunuyor mu diye soru ve yorumlar gelmiş başkanım?

—- Üzülerek belirtmek istiyorum ki Türkiye’de sendikacılık memur sendikacılığı rayına oturmuş durumda değil. Bizler memur sendikalarının tavrını biliyoruz. İktidarlar değiştiği zaman sendikalarda Hormonlu bir büyüme yaşanıyor şu anda Yetkili Sendika Hormonlu bir şekilde büyümüş sayıca çok büyük ama etkisel olarak hiçbir şey yapamayan hiçbir kazanım elde edemeyen bir duruma gelmiş durumda.Soruyorum yetkili sendikasınız, Toplu sözleşmelerde imza attınız geldiğimiz noktada bu çalışanlar mutlu değilse demek ki bu işi başaramamışsınız demektir.Yani anlatıyorlar kendileri şu kadar kazanım elde ettik bu kadar kazanım elde ettik soruyorum geldiğimiz nokta mesleğe ilk başladığımız yıllardaki öğretmenlerin ekonomik hakkı ,sosyal hakları, mesleki itibari her şeyden önce bunların hiçbirisi şu anki durumda değildi.Gitgide bunları kaybetmiş durumdayız, öğretmenlerimiz mutsuz ,eğitim çalışanları bir kere mutsuz bu mutsuzluğu sebebi de kendileridir. Çünkü talep edemiyorlar onlara karşı bir şeyler talep edemiyorlar ancak “mış” gibi yapıyorlar. Kapı arkasında pazarlık yaparlar bu memurları da bu duruma düşürürler. Tüm öğretmenler yetkili sendikaya çok tepkililer inanılmaz tepkileri var. Son yıllarda bu aşırı büyümeye tepki olarak istifa eden binlerce eğitim çalışanı oldu, zaten biz de kuruluşumuzdan itibaren yetkili sendikadan ve diğer sendikadan hızla üye alıyoruz, çünkü İnsanlar son derece mutsuz.

*** Gelen sorulara baktığımızda başkanım yine mülakatla ilgili Çedes ile ilgili,yapılan protokollerle ilgili sorular gelmiş. Bunlara da kısa kısa cevaplar verirseniz seviniriz başkanım?

ÇOK SIKINTILI BAŞLADI..!!

—- Maalesef üzülerek belirtmek istiyorum Milli Eğitim’de sorunlar bitmiyor. O kadar çok konu başlığı var ki saatlerce bir konuyu konuşabiliriz. Sene başından başlayalım isterseniz sadece bu yılı baz alalım isterseniz.1-Okullar temizlenmeden seneye başladık.Bunu özellikle belirtmek istiyorum şu anda biraz süreç geçti taşlar yerine oturur gibi oldu ama aslında oturmadı, sorunlar inanılmaz devam ediyor. Biliyorsunuz okulların temizliği ile ilgili kamu personelleri var çok sınırlı sayıda kadrolu hizmetlerimiz var sınırlı sayıda her okulda yok. Olsa bile okulda bir tane vardır. Bu arkadaşların okulları temizlemeye imkanı yoktur bunların yanına toplum yararına çalışma programı vardı TYP , İŞKUR üzerinden bu arkadaşlar tam zamanlı asgari ücret alacak şekilde çalışırlardı şartları zordu ama okulların bu personelleri temin etme fırsatı oluyordu. En azından asgari ücretle çalışacağım diye insanlar başvuruyordu bu sene inanılmaz bir şekilde bunda değişiklik yaptı İŞKUR. Dedi ki biz yeni bir programa geçiyoruz Tyt bitti artık işgücü uyum programı iyup programına geçiyoruz dendi. Inanın birisi oturup dese ki ben bu düzeni bozayım sabote edeyim, kurumları zor durumda bırakayım ne yapsak diye otursunlar 10 gün uğraşsalar ancak böyle uyduruktan bir program ortaya çıkardı İyup kapsamında haftada 3 gün çalışacak personel sigortaları yok maalesef.

BOZMAK İSTESEN ANCAK BU KADAR OLUR..!!

Aldıkları günlük 560 lira civarında paradan bahsediliyor ve bununla çalışacak personel bulmamızı istiyorlar bizden.Bir kere bu şartlarda çalışacak kimse olmaz insan bu şartlarda neden çalışsın, ayda 7-8 bin liraya bir insana sigortasız çalışabilirmisiniz diyebilir misiniz. Ve bu o kadar kötü bir zamanda oldu ki tam okullar açılırken oldu.Bunların başlaması lazım bunun bir süreci var. Hiçbir okul ne personel buldu ne de çalışmaya başlayacak insan bulabildi haliyle. Okulların açıldığı 2-3 hafta boyunca okullarda aslında hiçbir personel yoktu.Bir diğer personel sistemi de piktes personelleri var biliyorsunuz Suriyeli öğrencilerin çok olduğu okullarda Yıldırım bölgesinde ,Osmangazi bölgesinde bazı okullarımızda bunun adı da Piktes.Bu proje kapsamında çalışan temizlik ve güvenlik personelleri var bu sene yine ne hikmetse her yıl 1 Eylül’de işe başlarken bu sene başlatamadılar .Yüklenici firma değişti falan dediler. Biz 1 Eylül’de okul idareciler Öğretmenler okula geldikleri zaman çocuklara hazırlık yaparlar, temizlik yaparlar elinde piktes personeli olan okullarda piktes personeli çalışmadı güvenlik personelleri başlatılamadı. Bunlar neredeyse Ekim’in sonunu buldu göreve başlamaları.

İDARECİLER BÜYÜK RİSK ALDILAR..!!

Gerçekten büyük sıkıntı yaşandı.Üzülerek söylüyorum yine okullar bu esnada yevmiye usulü ile okul çevresinden insanları okula davet edip çalıştırdılar. Başlarına bir şey gelse Allah muhafaza Okul İdarecileri sorumluluk altında kalacak ama çaresizdi idarecilerimiz bir şekilde okulların temizlenmesi gerekiyordu. Bir okul sadece akşam temizlenmiyor ev gibi değil.Sade akşam temizlenmiyor, hafta sonu temizlenmiyor, her teneffüs bu tuvaletlerin temizlenmesi, koridorların temizlenmesi gerekir, anlık personel olması gerekir.İnanılmaz bir kaostu gerçekten de.Bakanlıklar bu projenin yanlışlığına farkına verip eski usulü Typ’ye dönüş yaptı zaten bu Typ’nin de içerisinde bazı sıkıntılar barındırırken okullar şu anda çok zor şartlarda götürüyor personel bulunamıyor. Minimum şartlarda okullar bu süreci götürüyorlar ,üzülerek söylüyorum.Okul idarecilerinin kendi şahsi çabalarıyla ve sorumluluk alarak yasal olarak tehlikeli işler yaparak okulları temizlettiklerini görüyoruz. Bazıları okulların temizlendiğini sıkıntı olmadığını zannediyorlar ama öyle değil.Okul idarecileri risk alarak gayri resmi işler yaparak okulları bir şekilde temizlemeye çalışıyor.Onların çabasıyla iş yürüyor ama böyle sıkıntılı bir sistem olmaz. Sene başında okullardaki ana başlık buydu maalesef.

***Tabii çok önemli konular okuyucularımızdan gelen sorularda merak edilen hususlar. Siz de gerçekten önemli hususlara dikkat çekiyorsunuz ama sizin konulara hakim olmanız, sohbetinize doyulmaz değerli başkanım ama konuşmalarımızda değil bir sayfa 5 sayfayı dolduracak seviyeye geldi. O manada kısa kısa başlıklar halinde ilerlersek sevinirim.

BU MODELE KARŞIYIZ,ASLA İZİN VERMEYİZ..!!

— Elbette Maarif modeli bu sene gündeme geldi sene başındaki psikolojiyi anlatıyorum ben sizlere Maarif diye bir müfredat değişikliği yapıldı adını da Maarif koydular. Bu Maarifi öğretmenleri ikna edebilmek sistemin içerisine sokabilmek için seminerler aldılar. Okulun ilk haftasında öğretmenlerin birçoğu Maarif seminerlerine gittiler. Çünkü bu eğitimleri verecek arkadaşlarımız henüz Maarif’in ne olduğunu anlayamamışlardı. O kadar sıkıntılı bir Maarif modeli tanımlaması yapıyorlar ki eğitimleri veren arkadaşlar anlatamadılar anlatılacak bir şey de yok aslında. Okullara gittiğimiz zaman biz soruyoruz zaten arkadaşlar ne yaptınız Maarif nasıl gidiyor diye. 1. sınıf ve 5. sınıflar Maarif modeli ile eğitime başladılar tek değişen 1. sınıflarda harflerin Öğretim sırası vardı bu sıralama değişti. Çok Teknik bir olaydır hiç önemli değil bunu bu kadar büyütmeye gerek yoktu. Ama biz bu anlamda bunun ne amaçla yapıldığını biliyoruz. Erdemli insanlar yetiştireceğiz diye bir algı çalışması yapıyorlar. Üzülerek belirtiyorum içi boş, öğretmenlerin boş yere enerjisini tüketen anlamsız bir çalışmaydı. Bir ülke eğitim sistemindeki müfredatı zaman zaman değiştirebilir, bunda bir beis yok, ihtiyaç olur güncellersin, değiştirirsin ,ekleme yaparsın sadeleştirirsin. Bunlar hepsi ihtiyaca binaendir. 2018 yılında zaten müfetatta bir değişiklik olmuştu, aradan sadece 6 yıl geçmişken tekrardan müfredat değişikliğine gittiler soruyoruz neden gittiler niçin gittiler. Ne oldu şimdi? 2018’deki argüman şuydu; uluslararası yapılan sınavlar da öğrencilerimiz başarısız gözüküyor demek ki bizim müfredatımızla ilgili sıkıntı var. Buna göre geliştirelim dendi. Tamam anlayış gösterdik ama 2024’te ne oldu neden müfetat değişti ne yapmaya çalışılıyor, bunu incelediğimiz zaman 3-5 tane basit değişiklikten başka bir şey yok ama bir tane tespitimiz var. Bu konuyla ilgili ne hikmetse sadeleştireceğiz dedikleri birçok konuyu sadeleştirme iddiası ile başladıkları Maarif’te evet bir sadeleştirme var 8. sınıf ve 12. sınıf inkılap tarihi müfredatında mesela Kurtuluş Savaşı’nı çıkarttırmışlar .sadeleştirmeyi tuta tuta bir sürü konu başlığı varken Kurtuluş Savaşı Milli Mücadele buradan yapmışlar.Kesinlikle ben art niyetli olmak istemem ama bu arkadaşların, bürokratların bakış açısını bildiğimiz için burada da bir tesadüf olmadığını sistematik bir çalışma olduğunu bu ülke gençliğinin Kurtuluş Savaşı’ndan, Milli Mücadele ruhundan, cumhuriyetin kazanımlarından uzaklaştırılmak istendiğini farkındayız. O yüzden bu modeli karşıyız.

MUTLAKA EK KONTENJAN AÇILMALI,MAĞDURİYETLER GİDERİLMELİ..!!

Ben sahadaki sıkıntıları anlatmak istiyorum sizlere. Bursa’da yaklaşık 40.000 öğretmenin sorunlarını biliyoruz .Milli Eğitim’de görev yapan bürokratların da sorunlarını biliyoruz, aşağı yukarı aklı selim herkes bunların yanlış olduğunun farkında, mülakat meselesi çok can sıkan bir mesele. Yazıktır, günahtır biz yıllarca bu insanlara bu mülakatın neye sebep olduğunu şahidiyiz.İnsanların canı yanıyor, insanlar mülakattan sebep intihar ettiler, emekleri çalındı. Mülakat evet bir ölçme değerlendirme tekniğidir ama uygulanması çok zordur, çok zor bir uygulamadır. Hele ki bizim gibi ülkelerde mülakat uygulamaları neye sebep olduğunu hepimiz şahidiyiz.Aslında Yusuf Tekin bakan da itiraf etmişti göreve geldiğinde mülakatı mülakat gibi yapacağız derken geçmişte yaptıkları mülakatların sıkıntılı olduğunu kendisi de kabul etmişti.”Bu sefer düzgün yapacağınız” demişti. Biz de onlara yapamazsınız ,yapılamaz bunlara girmeyelim hak kaybına neden olur, dedik.Bu ülke için emek harcamış bu okullara atanmak için çaba sarf etmiş öğretmen adaylarının hakkını yersiniz dedik, ısrar ettiler. Halbuki Sayın cumhurbaşkanının AK Parti seçim beyannamesinde mülakatı kaldıracağına dair söz vermişti, sahada alanlarda cumhurbaşkanı mülakatı kaldırdık diye insanlara söylemişti. Atanacak 20.000 öğretmenle ilgili mülakat komisyonları oluşturuldu ve mülakatlar alındı sonuçlar açıklandığında inanılmaz şeyler olduğunu görüyoruz. İzmir gibi Erzurum gibi illerde mülakatlarda verilen puanlamalar nedeniyle birçok atanacak arkadaşımız maalesef atanmayacak duruma düştüler. Bu anlamda bu atanan arkadaşlar da bundan mutsuzlar atanamayanlar zaten mutsuzlar. Biz mutlaka bir ek kontenjanla bu süreçte haksızlığa uğrayan bütün öğretmen arkadaşlarımızın atanmasını beklediğimizi tekrardan dile getirmek istiyoruz.

PROJE OKULLARA ÖĞRETMENLERDE ESKİSİ GİBİ SINAVLA ALINMALI..!!

Milli Eğitim camiasının diğer bir sıkıntısı Proje Okulu meselesi.Bu inanılmaz dramatik bir olay. Biliyorsunuz Bursa’da nitelikli lise dediğimiz okullar var, adı bile sıkıntılı aslında nitelikli sanki diğerlerinde bir sıkıntı varmış gibi oluyor. Nitelikli dediğimiz okullar sınav puanıyla öğrencilerin yerleştiği Bursa Anadolu Lisesi, Ahmet Erdem Anadolu Lisesi, Gazi Anadolu Lisesi ya da Bursa Fen Lisesi gibi bu toplumun %7- %8’lik dilimine kadar öğrenci alan okullar bunlar.Bu okulların Hepsinin adını değiştirip Proje Okulu yaptılar. Buradaki fark şu burada ki çocuklar sınavla bu okullara giriyorlar. Eskiden bu okula giren öğretmenler de sınavla girerlerdi bu okullara Öğretmen olabilmek için Anadolu Lisesi öğretmen sınavı olurdu bu sınava girer daha kendisini yetiştirmiş öğretmenler, istekli olan öğretmenler sınava girerlerdi. Ama şu anda bunu kaldırdılar dediler ki bu okulların adı Proje Okulu oldu ama öğretmenler atama usulü yapılmaya başlandı.Yani bakanlık atıyor,neye göre,hangi kurala göre,hangi kritere göre.Hiçbir şey belli değil Kafasına göre atama yapıyorlar. Bu anlamda biz bu okullara eskisi gibi tekrardan öğretmenlerin de sınava tabi tutularak alınmasını istiyoruz.

PROTOKOLLER DERHAL İPTAL EDİLMELİ..!!

Bir başka rahatsızlık bu çok önemli bir rahatsızlık. Milli Eğitim’de görev yapan eğitim çalışanlarının Asli görevi çocukların eğitimidir, gerekirse velilerinde eğitimidir. Eğitim Eğitimciler eliyle yapılır. Ancak son yıllarda sivil toplum örgütleri dedikleri,Bizim de yandaş dernek, vakıf dediğimiz bir yapı türedi ve okulları bunlara teslim etmeye başladılar.Nasıl teslim ediyorlar protokoller vasıtasıyla bakanlık, ya da il milli eğitim müdürlükleri, ya da valilikler, bazı dernek ,vakıflara,vs,vs protokol imzalanıyor.Bunlara alan yaratıp okullara sokuyorlar. Bu okullarda 1 milyon 250.000 eğitim çalışanı varken kocaman bir ordu iken biz bu insanları, bu çocukları ,bu velileri eğitebilecek durumdayken sizin bir başka kurumdan, dernekten, vakıftan destek almanıza gerek yok ki. Milli Eğitim bu işi beceremiyor da siz birileriyle protokol yapıyorsunuz. Biz kesinlikle ama kesinlikle bu yapılan protokollerin İptal edilmesini istiyoruz. Maalesef okul idarecileri ,öğretmenleri enerjilerini bu yönde harcamaları onların performansını da kötü anlamda etkileyebilir. Sorsan veli eğitimleri yapıyorlar bu eğitimleri devletin rehber öğretmenleri zaten yapar, eğitim eğitimciler eliyle yapılır ,yapılmalı. Pedagojik formasyonu olmayan insanların okullara sokulmasına karşıyız.

BU DEVLETİN ÖĞRETMENLERİ DE BUNU YAPAR..!!

Çedes ayrı bir başlık, bu devletin 3 tane resmi kuruluşu Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik Spor müdürlükleri ve Diyanet İşleri üçünün ortaklaşa düzenlediği bir proje, protokol daha doğrusu.Çedes bir uygulama (Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum) açılımı bu.Devletin 3 Kurumu var aslında zararsız gözüküyor, bence de öyle.Çedes 3 tane Kamu kurumunun ortaklaşa yaptığı bir faaliyet asıl problem bireysel yapılan o stk’ların protokolleri var ya asıl problem o.Bizim bazı sivil toplum örgütlerimiz ve sendikalarımız özellikle Çedes’e vurgu yapıyorlar. Bu devletin din kültürü öğretmenleri yok mu ,sınıf öğretmenleri yok mu çevreme duyarlıyım değerlerine sahip çıkıyorum bunları bu devletin öğretmenleri veremeyecek durumda mı? Başka kurumlardan bu anlamda destek almaya gerek var mı? Bu da ne oluyor toplumda huzursuzluğa neden oluyor.Tabii daha çok söylenecek şey var. Her bir konu için aslında saatlerce konuşabilirim. Gelecek aylarda tekrardan kaldığımız yerden devam ederiz. Şimdilik bu kadar diyelim. Son olarak ben buradan Yurt genelindeki tüm 1 milyon 250.000 eğitim çalışanı ordumuza ,Bursa’da yaşayan üç buçuk milyonunu aşkın insanımıza, Yurt genelinde yaşayan 86 milyon Türk insanına Bursa’dan Hürriyetçi Eğitim Sendikası 1 Nolu Şube’den sevgilerimi, selamlarımı gönderiyorum, esenlikler diliyorum. Diyerek sözlerini tamamladı.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ