“SAYIN ERDOĞAN’IN D-8 TEŞKİLATINA GEREKLİ ÖNEMİ VERMESİNİ BEKLİYORUZ.”
Yeniden Refah Partisi, Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, TBMM’de yaptığı açıklamada;
“1815’te Viyana’da kurulan ve Avrupa Birliği’nin çekirdeğini oluşturan Metternich Sistemi, bugünkü “Yeni Dünya Düzeni” anlayışında olduğu gibi, statükonun korunmasının ancak kuvvetle mümkün olabileceğini öngörüyordu.
Bugün de Gazze Şeridi’nde, Batı Şeria’da, Suriye’de, Keşmir’de, Arakan’da, Libya’da, Irak’ta Müslümanların var olma ve yaşama hakları ellerinden alınmaya çalışıldığı gibi bunun sonucu olarak ortaya çıkan etnik temizlik dehşeti de yeni kırılmalara neden olmaktadır. Dahası, duvarlar ve dikenli tellerle çevrili alanlara sıkıştırılan mazlum insanlar sefalete ve adeta ölüme terk edilmektedirler. Bu tahakkümcü küresel güç odaklı anlayış bir domino etkisiyle birçok ülkede yeni kırılmalara neden olmaktadır.
Bu cümleden olarak, “Yeni Dünya Düzeni” anlayışı ile hareket etmeyi kendilerine vazife gören, Yalta ve Potsdam konferanslarının ortaya çıkardığı dayatmacı “beşli üstünler” tarafından oluşturulan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin birer parçası olarak görev yapan sözde imtiyazlı kurucu beş ülke, üye ülkeler nezdinde ortaya çıkan sorunlara adil, tarafsız ve kalıcı yaklaşımlı anlayışla çözümün tarafı değil, adeta sorunun birer parçası haline gelmektedirler.
İşte bu şartlar altında, 15 Haziran 1997 tarihinde İstanbul’da bir araya gelen hükümet ve devlet başkanları zirvesinde, 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın öncülüğünde “D-8 Ekonomik İş birliği Teşkilatı”nın resmen imza altına alınması tarihi bir dönüm noktası niteliğinde olmuştur.
Son dönemde dünyada yaşanan önü alınamaz sorunlar, çatışmalar ve savaşlar için çözüm arayışları hız kazanmışken, D-8’in önemi gün geçtikçe daha da artarak devam etmektedir. Batı’nın kendilerini sömürmesine küçük çıkarları uğruna göz yuman sözde Müslüman yöneticilerin hala kendi aralarında D-8 gibi güçlü bir ittifaka işlerlik kazandırarak güçlendirme yoluna gitmemeleri küresel yönetişimde geleceğe yönelik kaygıları daha da artırmaktadır.
Son olarak Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleştirilen D-8 11’inci Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’nde de ne yazık ki temennilerden öteye gitmeyen bir yaklaşımın ortaya konulduğunu görmek mümkündür.
D-8 konusunda yeni stratejiler ortaya koyabilmek ve Türkiye’nin ve diğer üye ülkelerin saygınlığını önceleyebilecek güven artırıcı köklü önlemlerin bir an önce ele alınması artık kaçınılmaz bir hal almıştır.
Türkiye’nin geleceğinin Avrupa Birliği üyeliğinde olduğunu her fırsatta dile getiren ve 23 yıllık AK Parti iktidarı döneminde D-8 konusunda ise hiçbir ciddi adım atamayan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bundan böyle bölgesel ve küresel gerçekleri göz ardı etmeden D-8 konusunda geç te olsa bir an önce gerekli adımları atmasını beklediğimizi ifade etmek istiyoruz.
Bu cümleden olarak, D-8 mimarisi üzerine şekillendirilecek yeni dış politik anlayış ile Türkiye, sorunların odak noktası olması değil, çözümün merkezi olması pekâlâ mümkün olabilecektir.” dedi.