Demokrat Zafer

RİYAKÂR ÖVGÜLERE DEĞİL ACİL SORUNLARIMIZIN ÇÖZÜLMESİNE İHTİYACIMIZ VAR

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (EĞİTİM-İŞ) Bursa Şubesi Başkanı Yeliz Toy, 24 Kasım Öğretmenler Gününü buruk kutladıklarını vurgulayarak, “Bizlerin riyakâr övgülere değil acil sorunlarımızın çözülmesine ihtiyacımız var” dedi. Eğitim İş’e bağlı öğretmenler ile birlikte Atatürk Anıtına çelenk ve çiçek bırakan Yeliz Toy, öğretmenlik meslek kanununu da eleştirdi. Öğretmenlerin bir teneffüs arasında hazırlanabilecek basitlikte bir kanunla bölünmeye çalışıldığını savunan Yeliz Toy, “öğretmenlerin neredeyse yüzde 99’u bu ucube kanunun kendilerine bir kariyer sağlamayacağından emin. Yüzde 97’si bu kanunun, sorunlarına çözüm getirmediğini düşünüyor. Yüzde 99’u ise bu kanunla mesleki itibarının artmayacağının farkında. Hatta öğretmenlerin yüzde 92’si için bu kariyer basamakları sadece bir oyalama taktiği” dedi.

Bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan törende, “Bizlerin bir tek başöğretmeni var, o da Atatürk’tür” denildi. Eğitim İş Şube Başkanı Yeliz Toy, ““Madem bugün bizim günümüz, riyakârlığa sırtımızı dönüyoruz. Bu acınası tiyatronun zorunlu figüranları olmuyoruz” diyerek, MEB’in organize ettiği hiçbir etkinliğe katılmadık. Biz bu Öğretmenler Günü’nde, Başöğretmenimizin anısına Atatürk Anıtı’na çiçeklerimizi bırakıp saygılarımızı ve şükranlarımızı sunduk. Bu duygu ve kararlılıkla tüm eğitim emekçilerinin Öğretmenler gününü kutluyor, öğretmenler günlerini bayram gibi kutlayabileceğimiz bir geleceği örmek için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” diye konuştu.

Toy; “Bugün Öğretmenler Günü. Bugün Atamızın Millet Mekteplerinin kendisine verdiği “Başöğretmen” unvanını kabul etmesinin de yıl dönümü olan Öğretmenler Günü. Ancak ne yazık ki böylesi bir günde, gururlu olduğumuz kadar buruğuz da.

Çünkü bugün aynı zamanda, Cumhuriyet tarihinde öğretmenliğe en çok zarar vermiş, onu en çok değersizleştirmiş, açlığa ve itibarsızlığa sürüklemiş olan yöneticilerin öğretmenleri riyakârca övmek için sıraya girdiği bir gün.

Öğretmenlerin çalışma koşullarını ağırlaştırdılar; mesleki alanlarındaki söz hakkını gasp ettiler; Anayasal bir hak olan güvenceli istihdamı çiğneyerek kadrolu/sözleşmeli/ücretli diye ayrıştırdılar; yetmedi- öğretmenleri Saray’ın talimatı ve yandaş sendikaların oluruyla hazırlanan ÖMK denilen garabetle uydurulmuş yeni unvanlarla bölmeye giriştiler; bir teneffüs arasında hazırlanabilecek basitlikte olan bu kanunla öğretmenlerin uzmanlıklarını, diplomalarını, emeklerini, meslekteki kıdemlerini görmezden geldiler; öğretmenleri geçinemez, eve boynu bükük sınıfa ise düşünceli biçimde girer hale getirdiler; yaşanabilir bir emeklilik hayalini çaldılar; liyakatsizce atanan yandaş yöneticilerin mobbingleriyle bunalttılar, yine liyakatsiz mülki amirler arasında öğretmen azarlamayı adeta bir geleneğe dönüştürdüler, biz hakkımızı aradığımızda “trol” deyip, “çapulcu” deyip hedef gösterdiler, öğretmenlerin Başöğretmenlerinin kendilerine emanet ettiği öğrencilerine çağdaş, laik ve adil bir eğitim verebilmesini engellediler ve şimdi bugün utanmadan takiyye yapacak, öğretmenliğin kutsallığından bahsedecekler.

24 Kasım aynı zamanda Atatürk’ün öğreticiliğine saygı sunmanın günüdür. Şimdi bugün müfredattan Atatürk ile ilgili öğretileri seyreltmemişler gibi, Atatürk tekke ve zaviyeleri kapatmışken onlar dernek maskesi takmış tarikatları eğitimin içine kadar sokmamışlar gibi, liyakatsizce atadıkları onlarca gerici yönetici, Atatürk’e dil uzattığında cezasızlıkla dolaylı olarak teşvik etmemişler gibi Atatürk’ün Başöğretmen unvanını almasının yıl dönümünde kutlama yapacaklar.

Eğitim-İş olarak, “Madem bugün bizim günümüz, riyakarlığa sırtımızı dönüyoruz. Bu acınası tiyatronun zorunlu figüranları olmuyoruz” diyerek, MEB’in organize ettiği hiçbir etkinliğe katılmadık. Biz bu Öğretmenler Günü’nde, tüm illerde önce Başöğretmenimizin anısına Atatürk anıtlarına karanfil bırakıp saygılarımızı ve şükranlarımızı sunmayı, ardından kamuoyuna gerçekleri anlatmayı doğru bulduk.

Peki nedir o gerçekler; sendikamızın Öğretmenler Günü için 16 bin öğretmen ile görüşerek yaptığı araştırma ortaya koyuyor:

  • Öğretmenlerin yüzde 83.1’inin hane gelirinin yoksulluk sınırının altında, yüzde 61.40’ının ise geliri giderlerini karşılamıyor.
  • Yoksulluğa mahkum edilen öğretmenler borç batağında. Yüzde 90’ı kredi kartı borcunu ödemekte zorlanıyor, yaklaşık yüzde 32’sinin şahıslara borcu var, yüzde 43’ü ise her ay borç para bulmaya çalışıyor.
  • Bize yaşatılan ekonomik buhran o kadar derin ki öğretmenlerin yüzde 94’ü kıyafet ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Öğrencilerini kendi çocuğu gibi okutan öğretmenlerin yüzde 90’ından fazlası çocuklarının eğitim masrafları karşısında çaresiz durumda. Öğretmenlerin yüzde 97’si köyüne ve ailesinin yazlığına gitmek dışında bir tatil bilmiyor.
  • Bu ağır geçim sıkıntısı yüzünden öğretmenlerin yüzde 91’i ek iş arıyor. Ailece ayda bir kez dışarıda yemek yiyebilen öğretmenlerin oranı sadece yüzde 63. Öğretmenlerin yaklaşık yüzde 97’sinin maaşlarının düşüklüğü nedeniyle toplumdaki saygınlığının azaldığını düşünmesi de sendika olarak eylemliliğimizi “öğretmene saygı” diye kurmamızın sağlaması niteliğinde.

Bakan’ın öve öve bitiremediği yandaş sendikaların yapımında emekleri olduğu halde şimdilerde dostlar alışverişte görsün tadında itiraz eder pozlarına büründüğü ÖMK konusunda da öğretmenler net:

– Öğretmenlerin neredeyse yüzde 99’u bu ucube kanunun kendilerine bir kariyer sağlamayacağından emin. Yüzde 97’si bu kanunun, sorunlarına çözüm getirmediğini düşünüyor, yüzde 99’u ise bu kanunla mesleki itibarının artmayacağının farkında. Hatta öğretmenlerin yüzde 92’si için bu kariyer basamakları sadece bir oyalama taktiği.

– Ve ne mutlu ki öğretmenlerin yüzde 96’sı bu ülkenin tek Başöğretmeninin Atatürk olduğunu ve öyle kalması gerektiğini vurguluyor.

İşte Öğretmenler Günü’nde yere göğe sığdıramadıkları öğretmenleri koydukları hal budur!

Dünyada Başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde öğretmenlere geçinemedikleri, saygı göremedikleri, mesleki haklarını alamadıkları bir tablo reva görülmektedir.

Bunu kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz! Öğretmenlerin bu toplumun aydınlık yüzü olduğunu, haksızlığa karşı boyun eğmeyeceğini, inandıkları ve hakları konusunda Başöğretmen’in eğitim neferlerini zapt edecek kadar büyük bir pranganın var olmadığını yine ve yeniden, yılmadan göstereceğiz!

Bu duygu ve kararlılıkla tüm eğitim emekçilerinin Öğretmenler Günü’nü kutluyor, öğretmenler günlerini bayram gibi kutlayabileceğimiz bir geleceği örmek için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ