PROF.DR.GÜRKAN UNCU İLE YÜZ YÜZE..!!
Alanının ülkemizin en önde gelen hocalarından olan Prof.Dr. Gürkan Uncu ile başta okuyucularımızdan gelen sorulara cevaplar olmak üzere birçok konuyu ele alıp masa yatırdığımız kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdik.
*** Değerli hocam bizleri, ekibimizi uzun yıllar sonrasında tekrardan kliniğinizde konuk edip ağırlamış olmanızdan dolayı teşekkür etmek istiyorum.Tabii sizlere ülkemizin en başarılı Kadın Doğum Profesörüne konuk olacağımızı sosyal medyadan paylaşınca oradanda birçok soru gelmiş durumda.Kısaca sizi tanıyalım, sonrasında gelen sorulara geçelim isterseniz.
AKADEMİSYEN,SAĞLIKÇI,EĞİTİMCİ..!!
—-Bizlere böylesine güzel bir fırsat tanımış olmanızdan dolayı ben de sizlere teşekkür etmek istiyorum.1988’den itibaren Uludağ Üniversitesi bünyesinde,çalışıyorum 1 senelik İtalya ve de Amerika eğitim geçmişim var, geri kalan sürede hep Uludağ Üniversitesi’nde çalıştım.Hem akademisyenim, hem sağlıkçıyım, hem eğitimciyim. Yani hem ders veririm, hem Akademi yaratırım, yazı çizim işleri yaparım çok bol miktarda, hem de sağlık hizmeti veriyorum bu yaşa kadar bu şekilde geldik.
ÜREME BENİM ALANIM..!!
Kadın doğum anabilim dalı içerisinde alt bilimlere bölünmüş vaziyettedir.Bir bölüm sadece kadın kanserleri ile uğraşır.Bir birim yüksek riskli gebeliklerle uğraşır.Diğeri kadınların rahimlerinin sarkması gibi İşlerle,diğer bir birim de gebe kalamamak infertilite İle uğraşır.Yani hepimizin aslında Akademide olan üniversitede olan hoca gözüyle bakarsanız hepimizin uğraştığı bir alt birim vardır.Hepimiz genel kadın doğumu biliriz ,o başka mesele,gebelik takibidir doğumdur vesaire bunlar genel kadın doğum bilgisidir.Benim alt grubum İnfertilitedir.Yani infertilite tüp bebek gebe kalamama bir de Laparoskopik Cerrahi ya da Endoskopik Cerrahi vardır. Kapalı ameliyatlar. Tüp bebekçiyim ben aslında. 1995’ten beri tüp bebeğin içerisindeyim.Üremeciyim, üreme ile uğraşıyorum ana işim üreme. Ama tabii öbür işler kadın doğumu standart işleri çoktur gebe takibi vesaire hepsini yapıyoruz.
***Çok anılarınız vardır bu uzun süreçte değil mi hocam?
ÇOK FAZLA ANILARIMIZ BİRİKTİ..!!
— İyi anılarımız da var,kötü anılarımız da var çok uğraşıp maalesef gebelik elde edemediğimiz bazı çiftler oldu.Çok uğraştığımız ama bir türlü çözemediğimiz vakalar vardır, öteki taraftan uzun yıllardır gebe kalamayıp da mesleki atraksiyonla olayı çözdüğümüz insanlar vardır.15-18 sene bebek bekleyip sonradan bizim bu duruma kavuşturduğumuz çiftler de oldu. Bizim camiadaki her tüp bebek ,infertilite ya da üreme uzmanının hayatı hep bu şekilde geçmiştir.
***Bir hanımefendi yazmış,Ayşegül Hanım.İnfertilite teşhisi konuldu yumurtalıklarına stimülasyon yapılıyormuş ve 5 ay kadar zaman geçmesine rağmen hala daha beklediklerini belirtmiş.Sizin görüşlerinizi almak istemiş hocam.
4 FAKTÖRÜ EKARTE ETMEK İSTERİZ..!!
—Hemen söyleyeyim size bu bahsettiğiniz infertilite gebe kalamamak demek.İnfertilite dediğimiz bu kavramda bizim klasik tanım eğer 35 yaşın altındaysa kadın, erkekte 40’ın 45’in altındaysa diyelim arada bir 10 yaş fark varsa. 12 aylık süreç içerisinde normal cinsel hayatlarını yaşıyorlarsa % 85-90 arasında gebelik oluşuyor.Geri kalanlarda gebelik oluşmuyor.Şimdi o %10-15’lik gebe olmayanlar da 35 yaşın altındakiler için söylüyorum. Çünkü bu süre 35 yaşın üzerinde daha erken 38 yaşındayken biz üç dört ay sadece gebe kalsın diye bekleriz sonra değerlendiririz. Bizim yaptığımız başlıca testler vardır. Biz 3-4 tane şeyi anlamaya çalışırız, niye olmadığı ile ilgili. Bunların bir tanesi erkek faktörü var mı diye bakarız. Erkekten sperm, vesaire gibi erkeği ekarte etmek isteriz. Erkekten döllemek için bir sperm gelmesi gerekiyor, eğer sağlam ve de sağlıklı dölleyebilir olması gerekiyor. İkinci olarak kadından döllenebilir bir hücre gelmesi gerekiyor, aynı şekilde sonuçta kadından da bir hücre gelecek, 2 hücre birleşecek. Bu işte kadından gelmesi dediğimiz şeyin tıptaki ismi Ovülasyon.Üçüncü bir kavram var, Yumurtalık kapasitesi dediğimiz kadınlarda Yumurtalık kapasitesinin de uygun ve de yeterli olması gerekiyor. Çünkü erkekle kadının Sperm ve kadındaki yumurta Üretim sistemleri birbirinden çok farklı. Erkeklerin testislerinde yumurtalıklarında devamlı Sperm yapan bir faktör var. Devamlı bir kök hücre gibi düşünün. Oradan devamlı sperm yapılıyor. 70-80 yaşındaki bir erkekte Sperm bulmak mümkündür, hala dölleyebilir, devam edebilir. Ama kadın için bu geçerli değildir. Kadın anne karnında oluşturduğu bir bunu altın rezervi, petrol rezervi gibi düşünün annesinin karnındayken üç buçuk aylıkken 4,5 aylıkken oluşturuyor,sonra menopoza kadar da bunu tüketiyor. Bunun ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz, çok mühim bir konu gerçekten de. Böylelikle dediğim gibi faktörler 3 oldu ve bir de yine kadının bebeğin içerisinde olacağı büyüyeceği rahmi normal mi? Ve o sperm ve yumurtanın buluşma yeri diye adlandıralım kanallar açık mı?. Şimdi bu 4 tane faktörü biz bir çırpıda ekarte ederiz. Neydi? Bir daha söyleyeyim. Erkek faktörü yani iyi geliyor mu?.. Kadın yumurtluyor mu?, Kadının rezervi güzel mi?, İyi mi.Bir de bu iki tane hücrenin buluşacağı yol, kanallar açık mı. Hadi buluştu ,döllendi, gelip rahme yapışacak rahim normal mi?. Şimdi bu 4 tanesini ekarte ettiğinizde hiçbir şey bulamazsak, biz bunlara nedenini izah edemediğimiz durumlar diyoruz. O nedenini izah edemediğimiz durumlarda da bazı hekim arkadaşlarımız yumurta sayısını arttırmak için ilaç vererek stimülasyonla yumurtayı uyarmak demek.Olasılığı arttırmak için bazı hekim arkadaşlarımız bu nedenini izah edilemeyen İnfertilite vakalarında yumurtalık stimülasyonu yaparak, Yumurta sayısını arttırarak olasılığı arttırarak gebe kaldırma çabası içerisinde bulunuyorlar. Ama artık modern infertilite modeli dediğimiz bir şeyimiz var.Bizim gebelik oranını arttırıcı gerçek tedaviler diyeyim daha da açıkça. Bu tedavi artık yürürlükten kalktı Avrupa’da, Amerika’da, Türkiye’deki bütün dernekler benim de içinde olduğum bu tedavinin bir tedavi olarak yapılmaması gerektiğini ifade ediyor. Bu tedavi tek bir şekilde yapılabiliyor.Bir kadın eğer yumurta üretemiyorsa çünkü öyle bir hastalık var yumurta yapamıyor, üretemiyorsa o zaman stimülasyonla yumurta üretimi yapılıyor.Bu hastamız büyük olasılıkla böyledir. Çünkü tek kullanım yeri o. Çünkü yumurta büyütülmüyorsa stimülasyonla büyütülmesi gerekir.
Bu hastamızın durumuna istinaden söylüyorum. Yumurtlaması olmayan bir kadında biz 6 ay yumurtlama tedavisi yaparız.Yumurtlaması olmayanla yalnız. Yumurtlama stimülasyonu yaptığımızda, %65 ile %70 o 6 ay içerisinde gebe kalır. Aslında bakacak olursak bu hastamızın daha biraz daha zamanı var sanırım.
*** Yine gelen sorulara baktığımızda değerli hocam aşağı yukarı 10 -11 okuyucumuz, hanımefendi sağlıklı bir gebelik için neler yapılmalı diye sormuşlar?
İDEALİ ÇİFTLERİN BİRLİKTE GİTMELERİDİR..!!
—- Sağlıklı gebelik için öncelikle gebe kalmadan önce gebelikten önce bir kadın doğum uzmanına gidilmesidir bu çok önemli. Gebelik kadın üzerinden gitmekle beraber sonuçta işin içerisinde erkek de var,erkeğin sağlığı da önemli. Birçok konuda bu durum gebeliği etkiliyor olduğunu biliyoruz.Dolayısıyla en ideali şudur çift gebelik planlıyor ise mutlaka beraber kadın doğum uzmanına gitmeliler. Maalesef Türkiye’de bazı nedenlerden dolayı pek beraber gidilmiyor. Ama ideali çiftin birlikte gitmeleridir. Biz hekim olarak önce o çiftle bir konuşuruz o çiftin durumunu bir anlarız. Kadının sağlığı Tabii ki gebeliği o taşıyacağı için çok daha önemlidir ama altını çizmek isterim ki erkek de çok önemlidir. Mesela belli yaş üzerindeki spermlerden olan çocukların bir takım hastalıkların daha fazla olduğunu biliyoruz. Sigara içen ,kronik alkol içen babaların çocuklarının vesaire birçok etkenler var. Bu anlamda erkek sağlığı da gebelik için önemli.Sonra biz ilk iş olarak kadını biz çok ayrıntılı olarak sorgulama yaparız. Yaşından, kan grubundan başlayarak geçirmiş olduğu hastalıklar var mı, yok mu, kullandığı ilaçlar var mı, yok mu, adet düzenidir ,odur budur tüm ayrıntılı değerlendirme yaparız. Konuşarak yaparız. Ondan sonra da gebelik öncesinde de bizim rutin olarak bakmamız gereken bazı kan tahlilleri vardır. Örnek veriyorum kan seviyesini bilmek isteriz bazı mikroorganizmalar var sarılık mikrobu vesaire gibi bunları ben çok daha fazla ayrıntılayabilirim hepsine bakılması gerekiyor .Vücut ağırlığını ölçeriz ona göre vücut kütle endeksini belirleriz.
GEBELİKLERİN BİR ÇOĞU YÜKSEK RİSKLİ GEBELİK DEĞİLDİR..!!
Tansiyonunu ölçeriz, daha birçok konularda genel değerlendirme yaparız bu genel değerlendirme ile biz aslında o kişinin gebeliğinin hangi sınıf gebeliğe gireceğine karar veririz. Çünkü gebeliklerin birçoğu yüksek riskli gebelik değildir.Normal süreç içerisinde devam eder. Hatta 3 defa doktor görse yeterlidir. Geri kalan kısımlarında ebe arkadaşlarımızın çok aktif olmaları gerekir onların kontrolleri yeterli olduğu çok yoğun yüksek risk taşıyan gebelikler değildir. Ve gebeliklerin inanın %80’i bu şekildedir.Ama geri kalan %20’si ise yüksek riskli gebeliktir.Yüksek riskli gebeliği saptamak denen kavram orada başlar. Ondan sonrasında da gebelik takiplerinde ona uygun olarak yüksek risk taşıyanlar başka türlü bakım alırlar, diğerleri başka türlü bakım alırlar. Bir gebeliğin sağlıklı olması için size yazan hastalar ne yapayım demişler,bu perspektiften değerlendirildiğinde ona hekim arkadaşımız sizin gebeliğiniz zaten yüksek riskli gebelik değil dediği zaman bu hastalarımızın rahatlaması lazım. Yani birçok gebe gibi sağlam ve sağlıklı bir gebelik geçirecek ,sağlam ve de sağlıklı bir şekilde gebeliği sonlanacak demektir.Fakat diğer taraftan yüksek riskli gebeliğe sokan bir durum varsa mesela yüksek tansiyon hastalığı varsa, şişmansa, sigara içiyorsa, Şeker hastası ya da şekere eğilimi varsa, bir sürü komponenti var bunun.
SADECE TÜRKİYE’NİN DEĞİL TÜM DÜNYANIN SORUNU..!!
En önemli şey tabii yaş 35’in üzerindeki gebeliklerde iyice gebelik komplikasyonları diyoruz buna biz çıkabilecek sorunlar gittikçe artıyor. 40’tan sonra dramatik artıyor şimdi toplum artık çok erken yaşta çocuk yapmıyor. İşte böyle biraz işim gücüm olsun, ekonomiyi düzelteyim, biraz Akademimi düzelteyim derken 38-39’lara geliyor. Şu anda sadece Türkiye’de değil dünyanın problemi bu. Şu anda Amerika’da mesela 40 yaş üzerindeki gebelik oranı korkunç artmış durumda. Yaşlanma demeyelim 40 yaş çok genç bir yaş hem kadın için hem erken için ama İnsan vücudu damarları vesairesi sonuçta aynı seviyede yaşlanmıyor,onlar biraz daha erken yaşlanıyor ruhla aynı şekilde yaşlanmıyor. 45 yaşında gebe kalmak için büyük hevesli olan kişiler var elbette haklarıdır. Gebe kalmak çok kolay değildir 45 yaşında ama biz onlara bunları çok ayrıntılarıyla anlatırız. Genciz hepimiz genciz ama 45 yaşlarında Vücutta önleyemediğimiz birtakım değişiklikler yıpranmalar ona göre gebelikle ilgili bir takım komplikasyonlar ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla onlara işte direkt olarak yüksek riskli gebelikler diyebiliyoruz.
*** Diğer bir soru da 2 kez düşük yaptığını yaşının da 38 olduğunu belirten bir hanımefendi yine sizden yorum almak istemiş hocam?
ACİLEN BİR PROFESYONELE BAŞVURMASINDA FAYDA VAR..!!
— 38 yaşında ayrıca iki de düşük yapmış olması durumu. Tabii burada düşük sebebine bakmak lazım. Çok fazla düşük sebebi olabilir. Rahmin anomalisinden tutun da, İçerideki bebeğin kromozom yapısına kadar, çok fazla şey var. Bunun adı tekrarlayan gebelik kaybı bizde. Bir kadının devamlı gebe kalıp düşürüyor olması. Bunların da araştırma protokolleri var yani bizim Uludağ Üniversitesi’nde tekrarlayan gebelik kaybı polikliniğimiz var. Tekrarlayan gebelik kaybı Polikliniğinde biz her gelen bu şekilde çifte, ne yapılması gerektiği ile ilgili kromozom anomalisi taraması, rahim anomalisi, Yumurtalık kapasitesi, eşinin analizi bir takım faktörler var,bebeğin ana rahmine yapışmasına etken. Kan tahlilleri bir bütün içerisinde değerlendirilmesi gerekiyor. Kızımızın 38 yaşında olması sebebiyle, bu iki kaybın sebebini çok büyük ihtimalle bebekteki embriyo diyoruz biz, o embriyonun kromozomlarına bağlıdır çok büyük ihtimalle. Ama geciktirmeden mutlaka bir profesyonele başvurmasında fayda vardır. Çünkü 38 yaş artık yavaş yavaş gebelik elde edebilmenin son demleri gibidir. Hani oturup da bir daha olsun bir daha bekleyelim diye bekleyecek vakit yok diye söylemek isterim.
*** Tıp Tabii çok kutsal bir meslek.Çok kişi Tıp fakültlerine girebilmek için uğraş veriyor Tabii zorlukları da var değil mi hocam. Bu konularla ilgili bize neler söylemek istersiniz ve son olarak bizim sormayı unuttuğumuz sizin eklemek istediklerinizi alarak röportajımızı tamamlayalım isterseniz değerli hocam.
MESLEKLERİ TIPÇILAR VE DİĞERLERİ DİYE AYIRANLARDANIM..!!
—Ben pratik tıpçılardanım. Zorlukları olan çok eziyetli bir iştir tıp. Okuma aşamasından mesleki yapmaya devam edebilene kadar çok eziyetlidir bunu biraz fanatizm olarak görebilirsiniz ben meslekleri tıpçılar ve diğerleri diye ayırırım. Ben her işin başı sağlık denilen kavramı bu kadar fanatik hale getiren birisiyim.Dolayısıyla da bunu çok önemsiyorum. Öğrencileri de çok önemsiyorum Bu anlamda mutlaka seçilmesi gerekir diye söylemek istiyorum Tabii siz soracaksınız şimdi sizin çocuklarınız tıbbı seçtiler mi diye. Seçmediler maalesef. Çünkü Tıp bize ağır gelecek baba sen öğrencilerinle mutlu ol dediler.Birisi tasarımcı oldu diğeri psikolog oldu. Ama ben çok isterdim her ikisininde doktor olmasını. Bana bu hayatın öğrettiği tek bir şey vardır, çok mutluluk verici şey var hayatta herkes farklı yerlerden zevk alabilir. 35 yıldır akademide öğrendiğim şey öğretmek ve öğrenmekten başka daha mutluluk verecek hiç bir şey yoktur.
ESKİDEN GÖRDÜĞÜMÜZ SAYGIYI MAALESEF GÖREMİYORUZ..!!
Bizim ülkemizde biraz hekimlik önemsizleştirilmeye, sıradanlaştırılmaya başlandı bunun çok ciddi sıkıntısını çekiyoruz.Bilhassa genç arkadaşlardan Devlet hastanelerinde Üniversite Hastanelerinde eskiden gördüğümüz saygıyı hürmeti şu anda göremiyoruz. Bizim en büyük sıkıntımız bu. Sağlık sisteminden de kaynaklanan bir takım sıkıntılar olabilir ama yani vatandaşımızın bizim çocukların,ben şimdi eğitim verdiğim için söylüyorum mesleğinin sonlarına gelmekte olan birisiyim ama bu çocukların aldıkları eğitim,verdikleri çaba, İnsan sevgileri o gece nöbetleri,aciller orada yaptıklarını bir görseler aslında bu mesleğin biraz böyle dediğim gibi toplum gözünde sıradanlaştırılmaya çalışılan bir meslek olmadığını çok iyi anlarlar. Her meslek güzel ,her meslek özel ,her mesleğin kendine ait çok özel işleri var. Çevremize baktığımızda birçok meslek var avukatlar vesaire çok ama her işin başı sağlık denen lafı unutmamak lazım, sağlık yine bizim taraftan geçiyor. O yüzden bizlere biraz daha fazla eskisi gibi saygılı davransalar çok daha iyi olur diye düşünüyorum.Diyerek konuşmasını tamamladı.