ÖZDAĞ’DAN İÇİŞLERİ BAKANLIĞI ÖNÜNDE SERT AÇIKLAMA!
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ bugün İçişleri Bakanlığı önüne gitti. Polislerin engellediği Özdağ basına bir açıklama yaptı.
“Burası dünyanın lunapark değil. Her ipini koparan gelemez. Biz 8 milyon insan tarihin en büyük geri dönüş projesiyle geriye yollayacağız diyoruz. Bu hem sarı muhalefetin hem de sarayın dengesini bozdu.’’ İfadesinde bulundu.
Zafer Partisi’ne karşı bir komplo kuruluyor!
‘’Süleyman Soylu’nun liderliğinde Zafer Partisi’ne karşı bir komplo kuruluyor. Bana ziyarete gelen bir polis memur bilgi verdi. Kimlerle telefon konuşmasının kimin yaptığını, bu komploda kimlerin görev alacağını öğrendim, bunu teyit ettim. Zafer Partisi üzerinden karışıklık çıkarıp bizi psikolojik baskı altına almak istiyorlar. Tuzağa düşmeyiz.’’ Dedi.
Oflu musun koflu musun?
‘’Dün Soylu’nun bana ve aileme yaptığı hakaret bu operasyonun işaret fişeğidir. Bugün Süleyman Soylu ‘ya meydan okuyup buraya geleceğimi söyledim. Soylu, korkma. Ben Ofluların cesur olduğunu bilirim, sen Oflu musun koflu musun? Ben tek başıma geliyorum, bu kadar mı korkuyorsun? Teröristleri izletmen gereken adamları benim peşime takmadın mı? Yemek yediğim restoranlardan vize kartı ödemelerini toplatmadın mı? Bu görevin bittiği zaman tutuklanacaksın, farkındasın. Hadi el mi yaman bey mi yaman. Bu iş ikimizden birisi ölene kadar devam edecek. Ya sen özür dilersin, ya da bu kavga sonuna kadar devam eder. Süleyman Soylu’nun bir korkak olduğunu tüm dünya gördü.” İfadesinde bulundu.
Bugün Aziz Milletimizin, bütün Türk ve dünya kamuoyunun ve medyanın gözleri önünde hiçbir demokratik ülkede ve belki de dünya siyasetinde yaşanması mümkün olmayan bir skandal yaşandı.
Bu skandala dün Zafer Partisi Genel Başkanı ve seçilmiş bir milletvekili olan Genel Başkanımız Sayın Ümit Özdağ’a ağza alınmayacak, seviyesiz, yakışıksız, terbiye ve ahlak dışı sözlerle saldırıda bulunan seçilmemiş ATANMIS bir kişi; bugün de elindeki güvenlik güçleri vasıtasıyla malum provokasyona imza atmıştır. Kendisi kriminal bir vakadır, ülkenin gördüğü en büyük provokatördür.
Böyle bir şahsın bu ülkede İçişleri Bakanı olarak görev yapıyor oluşu en büyük talihsizliktir. Sadece geçmişi değil, hâlihazır ilişkileri de şaibelerle ve karanlık ilişkiler ağı ile dolu bir kişiliğin bu görevde kalması güzel Türkiye’miz için züldür, zillettir.
Bu noktada, atanmış haddini bilmezi bir dakika bile görevde tutmamak Sayın Cumhurbaşkanı’nın yapacağı en hayırlı iş olacaktır. Taksim’in, Beyoğlu’nun, Ayasofya’nın orta yerinde çekilmiş görüntüleri “Bunlar Türkiye kareleri değil, başka ülke.” diyecek bir karakter sergilemekten çekinmeyen bu adamı Sayın Erdoğan, derhal yanından uzaklaştırmalıdır.
Bir diğer görev de TBMM Başkanına düşmektedir. Bir Parlamento Üyesine, bir atanmışın bu yollu hakareti Meclis’in kişiliğine yöneltilmiş demektir. Bugünkü provokasyon ise yine bu yüce Parlamentonun şeref ve haysiyetine yöneltilmiş bir davranıştır. Dünya’nın hangi demokrasisinde bir Meclis üyesinin yürüyüşüne engel konulabilir? Bu konu da Sayın Şentop’un ilgisini gerektirir bir husustur.
Bekleyelim, görelim..