MEY|DIAGEO DESTEKLERİYLE HAZIRLANAN “USTALAR USTALARINI ANLATIYOR” PODCAST’İ, SUNA KESKİN ve ŞEHSUVAR AKTAŞ’IN KONUK OLDUĞU İKİ YENİ BÖLÜMLE DEVAM EDİYOR!
Türkiye Tiyatro Vakfı’nın, Mey|Diageo’nun destekleriyle hazırladığı “Ustalar Ustalarını Anlatıyor” adlı podcast serisinin, Suna Keskin ve Şehsuvar Aktaş’ın konuk olduğu iki yeni bölümü yayınlandı! Usta-çırak ilişkisinin giderek yok olduğu günümüzde ustalık kavramını odağına alan serinin altıncı bölümüne konuk olan Suna Keskin, “Usta çırak ilişkisi saygıyla, dinleyerek, onun doğrularını kabul ederek, aklının yatmadığı şeyleri de elbette söyleyerek olmalı,” diyor ve anılarını da dinleyicilerle paylaşıyor. Yedinci bölüm konuğu Şehsuvar Aktaş ise, “Bana yol gösteren, zihnimi açan herkesi usta tanımı içerisine dahil edebilirim. Uzun süreli olmasa bile, birlikte çalıştığım bir sürü insandan birçok şey öğrendim,” diyor. “Ustalar Ustalarını Anlatıyor” serisinin bölümleri Spotify başta olmak üzere farklı platformlarda dinlenebilir.
Dünden bugüne kalanları araştırmak ve gün yüzüne çıkarmakla yetinmeyip bugünden yarına kalacakları da kayıt altına almayı amaçlayan Türkiye Tiyatro Vakfı tarafından hazırlanan “Ustalar Ustalarını Anlatıyor” adlı podcast’inin her bölümünde günümüzün usta tiyatro sanatçılarından biri konuk olarak hem konu üzerine görüşlerini hem de kendi ustalarını ve onlara dair anılarını paylaşıyorlar. Moderatörlüğünü ilk üç bölümde Hasan Şahintürk’ün, devamında ise Noyan Ayturan’ın üstlendiği seri, usta-çırak ilişkisinin giderek yok olduğu günümüzde ustalık kavramını sorguluyor. Mey|Diageo’nun destekleriyle hazırlanan “Ustalar Ustalarını Anlatıyor”, her bölümde konuklarıyla birlikte her şeyin hızla tüketildiği, herkesin çabucak “kahraman” olduğu günümüzde usta-çırak ilişkisinden söz edilip edilemeyeceği; öğrenmenin en etkili yollarından biri olarak tanımlanan ve bir deneyim aktarımına dayanan bu ilişkinin geçmişte kalıp kalmadığı gibi soruları masaya yatırıyor. Tiyatro tarihimize dair önemli bir derleme sunan seri konuklarıyla bugünü konuşurken aynı zamanda düne ışık tutmayı ve bunları yarına bırakmayı hedefliyor.
“Erol Keskin konservatuarımdır”
“Ustalar Ustalarını Anlatıyor” serisinin altıncı bölüm konuğu olan Suna Keskin, “Benim hocalarım hep Dormen Tiyatrosu’ndan oldu,” diyor ve ekliyor: “Erol Keskin benim konservatuarımdır, çünkü konservatuvar mezunu değilim. Erol Keskin gibi büyük bir tiyatro adamıyla 60 yıl birlikte olmak, ondan çok şey öğrenmek, çok büyük şansım…” Haldun Dormen’den Ayfer Feray’a Metin Serezli’den Gülriz Sururi’ye meslek yaşamına dokunan birçok ismi minnetle anan Keskin, “Gerek sahnede gerek kuliste tüm ustalarımı ayrı ayrı çok dinleyerek, çok izleyerek, gözlemleyerek gerçekten çok şey öğrendim. Bugün, 60 yıl sonra hâlâ ve hâlâ, onlardan öğrendiğim sahne ahlâkının ve matematiğinin kurallarına riayet ediyorum,” diye anlatıyor.
“Benim asıl büyük ustam, birlikte de çalıştığımız Ayşe Selen’dir”
Serinin yedinci bölümün konuğu olan Şehsuvar Aktaş ise hem meslektaşı hem de eşi Ayşe Selen için “O benim asıl büyük ustamdır,” diyor: “O her zaman benim dış gözümdü ve bir anlamda geleneksel usta-çırak ilişkisine yakın bir bağımız oldu. Bir süre sonra, onun da tabiriyle, birbirimizin ustası, öğrencisi olmaya başladık.” Ankara Sanat Tiyatrosu’nda çalışmanın da kendisi için şans olduğunu söyleyen Aktaş, usta-çırak ilişkisine dairse “Usta-çırak ilişkisinin bağımlılık değil de bir tür ihtiyaç, karşılıklı ihtiyaç duyma olduğunu düşünüyorum,” yorumunu yapıyor.
Sanatın tüm dallarına sürdürülebilir destek veren Mey|Diageo’nun katkılarıyla hazırlanan “Ustalar Ustalarını Anlatıyor” serisinin tüm bölümlerine Spotify başta olmak üzere podcast dinlenebilen kanallardan ulaşılabilir.
Bilgi için: turkiyetiyatrovakfi.org
facebook.com/turkiyetiyatrovakfi
instagram.com/turkiyetiyatrovakfi
TÜRKİYE TİYATRO VAKFI HAKKINDA
Türkiye’nin tiyatro mirası, ülkemizin kültür çeşitliliğini ve zenginliğini güçlü biçimde yansıtmaktadır. Tiyatro mirasını korumak yalnızca unutulanları anımsamak, bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarmak değil aynı zamanda toplumsal belleği canlı tutmak anlamına gelir. Tam da bu nedenle ortak yaşam kültürümüzü korumak adına büyük önem taşır. Başta İstanbul gibi köklü tiyatro geçmişi olan bir kentte ve genel olarak ülkemizde tiyatro belleğinin hızla yok olması, çeşitli kültür ve eğitim kuruluşları da içinde olmak üzere, toplumun büyük bir kesiminin tiyatro kültür mirasımıza uzak duruşu, dolayısıyla ona sahip çıkılmaması ve kalıcılığının sağlanamaması kültürel değer yitimine neden olmaktadır. Türkiye Tiyatro Vakfı bu bellek ve değer yitiminin önüne geçerek tiyatro sanatına boyut katmak, ülkemizde yerleşik bir geleneğe sahip tiyatro alanında kapsayıcı ve bütünlüklü bir arşiv oluşturmak üzere bir grup tiyatro insanı ve akademisyen ile yola çıktı.
Türkiye Tiyatro Vakfı’nın kuruluş amaçları:
- Türkiye Tiyatro Müzesi ve Araştırma Merkezi’ni kurarak Türkiye tiyatrosu arşivini bir arada tutmak, zenginleştirmek, paylaşıma açmak, bilgi üretimine ortam sağlamak ve oluşturulacak bu kültürel birikimi gelecek kuşaklara aktarmak,
- Dünden bugüne kalanları araştırmak ve gün yüzüne çıkarmakla yetinmeyip bugünden yarına kalacakları da kayıt altına almak,
- Türk tiyatrosuna önemli katkıda bulunmuş Ermeni, Rum ve Yahudi topluluklarının tiyatro kültürünü tüm katmanlarıyla bir araya getirmek ve görünürlüğü sağlamak,
- Geleneksel Türk tiyatrosuyla ilgili her türlü belgeye ve yaşayan ustalara ulaşmak, bu alanda kapsamlı araştırma ve yayın çalışmaları yapmak,
- Yaşayan ve süreklilik sağlayan bir müze yapılanması ile içinde tiyatro da olmak üzere çeşitli kültür etkinlikleri yapılmasına olanak tanıyan, sergilemede özellikle çocuk, genç ve engelli ziyaretçileri gözeten, çağdaş ve dinamik bir kültür merkezi oluşturmaktır.