MESLEK ONURUNA YAKIŞIR OLARAK ÇALIŞAN VEYA ÇALIŞTIRILMAYAN GAZETECİLERİN GÜNÜNÜ KUTLARIM.
Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday’dan mesleğimize özgü okunması gereken bir yapıt…
10 Aralık çalışan gazeteciler günü olarak kutlanıyor.
Türkiye 1961 yılında gazetecilerin mücadelesi ile basın çalışanlarının haklarını yasal güvenceye alan 212 Sayılı Kanunun, 10 Ocak 1961 yılında Resmi gazetede yayınlanarak yasalaşması sonrası,
“10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlamaya başlandı.
Ancak özellikle AKP dönemi ve Tek Adam diktatoryasında bu günü kutlamak artık pek bir anlam ifade etmiyor.
Çünkü 10 Ocak’ı sadece ‘Çalışan Gazeteciler’ günü olarak anlamak ve tanımlamak çok zor.
Ülkenin içinde bulunduğu ağır ekonomik kriz bir yanda, pandemi sürecinin getirdiği olumsuzluklar bu sektörü çok daha fazla etkiliyor.
Çok daha üzücü olanıysa; 20 yıllık AKP süreci yani Tek Adam diktatoryasının yarattığı haksız, hukuksuz baskı ve tutuklamalarla gazetecilik yapılamaz bir konuma sokulmuştur.
Özgür haber verebilen, namuslu yorum yapabilen ve halkın vicdanı olması gereken gazetecilik mesleği yapılamaz olmuştur.
Gerçek gazeteci olmak için mücadele edenlerde hem işinden, aşından çoğunluğu da özgürlüğünden olmuştur.
Bu koşularda laf ola beri gele bir konumda 10 Aralık çalışan gazeteciler gününü kutlamak ne derece doğrudur?
Basın sektöründeki işsizliğin ülke ortalamasının iki katı olduğu, güvencesiz ve sendikasız çalışmanın yüzde 90’ı aştığı, yüzlerce gazetecinin cezaevinde olduğu medya sektöründe bu kutlanmayı yapmak ne kadar anlamlıdır?
Bizler bu günü ancak haksızlık ve hukuksuzlukla, halkın gerçeği haber alma hakkının engellenmesine karşın onurlu, dirençli bir mücadele ve direnmeyle kutlayabilirsek bir anlam ifade eder.
Tek Adam Saray rejimi, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde kendisine biat etmeyen, yandaş basında piyon olmayan gazetecileri işsizlik, güvencesizlik, örgütsüz ve sağlıksız koşullarda ve kendi doğrularına hizmet ettirmek amacıyla çalışmaya zorlamaktadır.
Basın mensuplarına verilmiş olan ve kanunun tanıdığı haklar da yok edilmektedir.
Tek Adamın ağzından her çıkanın kanun olduğu günümüzde gerçek gazeteciler üzerindeki baskılar ve tehditler artmıştır.
2020 yılı, gazetecilerin yasal haklarını düzenleyen 5953 Sayılı Basın İş Kanunu’nda (212) da olumsuz düzenlemelerin sürdüğü bir yıl olmaya devam etti.
Gazetecilerin yıpranma hakkından yararlanması hakkı, resmi basın kartı sahipliği şartına bağlandı ve basın kartı olmayan gazetecilerin yıpranmadan yararlanmasının önüne geçildi.
Bu konuda TGS başta olmak üzere meslek örgütlerinin TBMM düzeyinde yürüttüğü görüşmeler ve sunduğu öneriler göz ardı edildi
Gerçek bir demokrasinin yaşama geçmesi için özgürce ve inatla mücadele eden ve çağdaş, laik ve hukuk devleti anlayışının temel taşı olan gazetecilerin, “Dünya Gazeteciler Günü” kutlu olsun.
Yarı aç, yarı tok, güvencesi ve gelecek endişesi içinde gece gündüz çalışan, demokrasinin ve halkın yanında saf tutan, gerçekleri yazan, bize ait olmayan savaş alanlarında yüreklice çalışıp emek veren tüm basın mensuplarının mücadele günü kutlu olsun.
SON SÖZ:
Unutulmasın kalem gerçek gazetecilerin ve yazarların namusudur.
Her türlü baskıya direnebilen, gerçekleri yazmak için bedel ödemeyi göze alabilen, dayatmalara boyun eğmeyen, onursuz kazançlara tenezzül etmeyen tüm dostlarıma selam olsun.
Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik içinde kaleminizi satmadan haksızlık ve hukuksuzluklara boynunuzu bükmeden yaşamak ve yaşatmak dileği ile sevgiler…
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ