Demokrat Zafer

“Mehmetçik Katillerine Af Yok” mitinginde coşku!

Zafer Parti Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Ali Şehirlioğlu, Kocaeli’deki “Mehmetçik Katillerine Af Yok” mitinginde konuştu.

Prof. Dr. Ali Şehirlioğlu: Silivri Cezaevinde rehin tutulan Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın selamını getirdim. Şimdi o mektubu okuyorum: “Sizlere Silivri Cezaevinden sevgilerimi, saygılarımı ve muhabbetlerimi yolluyorum. Hepiniz ve bu meydanda olmayan bütün vatansever, Türk halkı benim neden Silivri’de olduğumu biliyorsunuz. Zafer Partisi İstiklal Harbimizin sonucunda Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan milli üniter ve laik Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaktadır.

PKK terör örgütü 1970’lerin ikinci yarısından itibaren arkasında emperyalist güçlerin ve Türkiye düşmanı bölge devletlerinin desteğiyle Türk Devleti’nin birliği ve bütünlüğüne karşı hain bir terörist eylem dizisi başlatmıştır. Ülkemizin milli birliğini zehirlemiş büyük ekonomik kaynakların heba olmasına yol açmış ve kırk bine yakın asker, polis, jandarma, korucu ve yurttaşımızın şehit olmasına yol açan terörist eylemler gerçekleştirmiştir. Tarih bize terörle müzakere edenlerin sonuç alamadığını göstermektedir. 2009-2015 yılları arasında gerçekleştirilen müzakereler PKK terör örgütünün güçlenmesine yaramış, sonuçta kendi ilçelerimizi Hendek operasyonlarıyla PKK teröründen temizlemek için 794 asker ve polisimiz şehit verilmiştir.

Devletler ve milletler tarihten ders almalıdır. Terörist başı Öcalan’ın ve temsilcilerinin halkların kardeşliği adı altında, yeni paradigma adı altında yeni devlet kurma görüşlerini yapmak doğru değildir. PKK ile yapılacak tek görüşme PKK’nın Türk Cumhuriyeti’ne teslim görüşmeleridir. Yaşasın Türk Milleti!”

Bildiğiniz gibi, Antalya’daki il başkanları toplantısında Genel Başkanımızın kullandığı bir cümle üzerine, Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla apar topar Ankara’dan İstanbul’a getirilerek gözaltına alındı. Ancak asıl amaç farklıydı. Bu bir hukuki tutuklama değil, siyasi bir tutuklamaydı.

Bu, düşman ceza hukukunun bir uygulamasıydı. Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla başlayan süreç, daha sonra altı doldurulamadığı için Kayseri’deki olaylara genişletildi. Kayseri’de, iki sığınmacı ailenin küçük bir çocuğa cinsel istismarı sonucu olaylar başlamış ve sokaklara taşmıştı. O andan itibaren divan olarak iki genel başkan yardımcımızı Kayseri’ye göndermiştik. Genel Başkanımızın, herkesi sakin olmaya ve provokasyonlara gelmemeye çağıran sayısız açıklaması vardı. O günlerde hakkında hiçbir şikâyet ya da provokasyon yaptığına dair herhangi bir iddia bulunmazken, tutuklanacağı gün Kayseri’den istenen bir evrakla hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı. 1065 kişi gözaltına alınmıştı ve aralarında tek bir Zafer Partili dahi yoktu. Ancak Genel Başkanımız yine de tutuklandı. Bu hukuksuz tutuklamanın hesabı bir gün mutlaka sorulacaktır. Zamanında, heykelleri dikilsin denilen savcılar bugün ya hapistedir ya da yurtdışına kaçmıştır. Hukuk, herkese lazımdır ve bugünkü iktidar sahipleri de bunu er ya da geç anlayacaktır.

Türkiye, Büyük Orta Doğu Projesi’nin uygulama sahasına dönüştü. Önce Irak’ın kuzeyi, sonra Suriye’nin kuzeyi derken İran’ın güneybatısı ve bizim güneydoğumuzda bir federasyon hayaliyle bir “PKKistan” kurulmaya çalışılmaktadır. Bu süreç, adeta yeni bir açılım süreci gibi ilerletilmektedir. 40 bin şehidimizin olduğu ilk açılım sürecinden sonra, ikinci açılım sürecinde sadece Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 794 şehit verdik! 2023 seçimlerinden sonra Devlet Bahçeli’nin, “Türkiye’de çok şey değişecek ama inşallah Türkiye değişmez” sözlerinin ardından, DEM Parti ile görüşmeler başlamış ve bugün artık öyle bir noktaya gelinmiştir ki, cesaret alan bölücüler Apo posterleriyle dolaşmaya başlamıştır. DEM Parti, barış süreci olmazsa Türkiye’nin Gazze’ye döneceğini söyleyerek utanmadan tehdit etmektedir. Eş başkanları, “Seyit Rıza, Şeyh Said ne yaptıysa biz de onu yapacağız” diyerek açıkça bölücülük yapmaktadır. Ancak bir tane savcı bile çıkıp bu sözlere işlem yapmamaktadır. Öte yandan, Türk milletinin geleceği için canını ortaya koyan Genel Başkanımız, bugün Silivri’de tutukludur!

Ülkenin ekonomik durumu da ortadadır. Çarşı pazara çıktığınızda kimsenin yüzü gülmüyor. Emekliler, asgari ücretliler kan ağlıyor. Faturalar, ev kiraları, ekmek fiyatları insanları ezip geçiyor. İnsanlar açlık sınırını aşıp ölüm sınırına dayanmış durumdalar. Eskiden emekliler ev ve araba alabilirken, şimdi çocuklarının eline bakar hale gelmiştir. 23 yıldır iktidarda olanlar ise hiçbir şey olmamış gibi davranmaktadır. “İktidardan tasarruf olmaz” diyerek uçaklarla geziyorlar ama o uçaklardan birini bile kaldırmıyorlar. TÜİK’in açıkladığı %44 enflasyon rakamına kim inanıyor? Maaşlara yapılan %20 civarındaki zam, daha 15 gün geçmeden eriyip gidiyor. Bunları dile getiren Genel Başkanımız ise susturulmaya çalışılıyor!

Ülkede boşanmalar ve intiharlar artıyor. Ekonomik kriz nedeniyle yaklaşık 210 bin kişi boşandı, 4000 kişi intihar etti. Bunları söylediğimiz için bizi susturmaya kalkıyorlar. Ama bizi susturamazsınız! Genel Başkanımız Erzincan İliç’teki maden faciasında oradaydı, Akbelen Ormanları’nda oradaydı, Kayseri Develi’de oradaydı, Kandıra’da oradaydı. Çevreyi, doğayı, vatanı savunmak için her yerdeydi. Ama şimdi Silivri’de. Ancak inşallah en kısa sürede özgürlüğüne kavuşacak!

Türkiye’de uyuşturucu, ilkokul çağlarına kadar indi. Güvensiz sınırlar nedeniyle Türkiye, uyuşturucu baronlarının cenneti haline geldi. Sanal kumar, mafya hesaplaşmaları artık sıradan hale geldi. Ancak bu suç odakları serbestçe dolaşırken, ülkesini savunan Genel Başkanımız hukuksuzca tutuklu.

Türkiye’de 13 milyon sığınmacı var. Bu konuyu en başından itibaren gündeme getiren kişi Sayın Genel Başkanımız Ümit Özdağ’dır. Ancak iktidar, sığınmacıları “geçici” statüde tutarak Türkiye’ye entegre etmeye çalışmaktadır. Türk milleti olarak nüfus artış oranımız 1,6 iken, sığınmacılar 5,3 ile çoğalmaktadır. Bu ne demektir? 15-20 yıl sonra kendi ülkemizde azınlığa düşeceğiz demektir! Üstelik sığınmacılar vergi ödemezken, Türk vatandaşları ağır vergiler altında ezilmektedir. Gönüllü dönüş olmayacağı ortadadır. Ancak biz iktidara geldiğimizde, bir tanesi bile Türkiye’de kalmayacak!

Milli eğitim sistemimiz tarikatların kucağına atılmıştır. Açık lise ve açık ortaokullar teşvik edilerek çocuklarımız örgün eğitimden uzaklaştırılıyor. Milli Eğitim Bakanı, “Tarikatlarla anlaşıp dağlardan çocukları kurtaracağız” diyebiliyor! Üniversitelerimizde eğitim kalitesi düşüyor, öğretmen atamaları yetersiz. Bunları dile getirdiği için Genel Başkanımız susturulmak isteniyor. Ama susturamayacaklar!

Sağlık sistemi çökmüş durumda. Askeri hastaneler kapatıldı, aşı üretimi durdu, dışa bağımlı hale geldik. Şehir hastanelerine devasa ödemeler yapılıyor ama halk randevu almak için aylarca bekliyor. Genel Başkanımız tüm bu gerçekleri dile getirdiği için susturulmak isteniyor. Ama biz buradayız! Bir Ümit Özdağ içeride olabilir ama biz hepimiz birer Ümit Özdağ’ız!

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin milli ruhunu yok etmeye çalışıyorlar. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dediğimiz için ordudan ihraç ediliyoruz. Ancak biz iktidara geldiğimizde, bu ülkenin gerçek sahipleri, Mustafa Kemal’in askerleri hak ettikleri yere geri döneceklerdir.

Türkiye’de her alanda şiddet artıyor. Kadın cinayetleri ve şüpheli ölümler artarken, katiller kravat takıp serbest bırakılıyor. Adalet sistemi, suçluları değil, mağdurları cezalandırıyor. Liyakatsizlik, plansızlık ve keyfi yönetim Türkiye’yi uçuruma sürüklüyor. Devlet kurumları liyakatsiz kadrolarla yönetiliyor, sürekli bakan değişiyor, istikrarsızlık büyüyor.

Zafer Partisi’nin yükselişinden korkuyorlar. Çünkü halk bize, “Son ümidimiz sizsiniz!” diyor. Biz, Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk milletine geri vermek için geleceğiz. Korkmuyoruz, asla da korkmayacağız. Susturamayacaklar bizi!

Sonuna kadar mücadele edeceğiz! Yaşasın Zafer Partisi! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ