HAP BURSA; Uluabat Köylüsü Sahipsiz Değildir!
Uluabat Gölü’ne akan Atabay Su Pompasının toprak kanaldan göle bastığı zehir civardaki vatandaşları isyan ettirdi. Mustafakemalpaşa ve civarındaki ova köylülerin sulama mağduru olduğu göl hakkında resmi makamların adım atması bekleniyor. Türkiye’nin Uluslararası Yaşayan Göller Ağı’na üye olan tek gölü Uluabat, ciddi önlemler alınmadığı takdirde 40 ile 80 yıl içinde tamamen bataklığa dönüşebilir. Bursa il sınırları içinde yer alan Uluabat Gölü’nün su kalitesi, kimyasal ve fiziksel kirlilik sebebiyle kritik derecelere ulaşmış durumda. Madencilik başta olmak üzere sanayi faaliyetleri gölün suyunu zehirlemenin yanı sıra, gölün dibine de sediment (tortu) dolduruyor, göldeki su miktarı her geçen gün azalıyor. Uluabat Gölü, Türkiye’nin “yaşayan göl” unvanına sahip tek gölü olmanın yanı sıra, Çevre Bakanlığı tarafından 1998 yılında Uluslararası Ramsar Sözleşmesi uyarınca korunacak sulak alanlar listesine dahil edilmiş durumda. Bu kapsamda korunması gereken gölün havzasındaki sanayi faaliyetleri böyle devam ettiği takdirde gölün tamamıyla yok olması söz konusu. Sanayi ve endüstriyel faaliyetlerden göle sızan zehirli maddeler gölün su kalitesini de günden güne kötüleştiriyor. Göle komşu vatandaşlar, gölde yapılan su analizlerinin yüksek miktarlarda arsenik, bor ve kurşun gösterdiğine, su kalitesinin kronik olarak tehlikeli seviyelerde olduğuna dikkat çekiyor.
30 yıldır göldeki su miktarını gözlemleyen çalışmalar gölün geçen 30 yılda 50 milyon metreküp kadar su kaybettiğini, gölün küçülmekte olduğunu gösteriyor. Gölün etrafına çekilen bir set, göldeki ortalama su seviyesini 3 metrenin üzerinde tutuyor. Ancak su seviyesi bu bağlamda aldatıcı çünkü su seviyesinin bu noktada gözükmesinin sebebi gölün altını dolduran milyonlarca metreküp sediment. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), “Uluabat Gölü’nde Koruma İlkelerine Aykırı Projeler” hakkında yaptığı çalışmada, havzadaki faaliyetlerin nesli tükenme tehdidi altındaki canlıları yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bıraktığını belirtti. Küresel ölçekte nesli tehlike altındaki küçük karabatak, tepeli pelikan, bıyıklı sumru ve su samuruna ev sahipliği yapan Uluabat Gölü’nün biyolojik çeşitliliği endişe konusu. Göl içindeki kirlilik nedeniyle 10 yıl içinde kuruyacağı ifade ediliyor. Vatandaşların en büyük endişesinin “çocuklara, sonraki nesillere temiz bir çevre bırakamamak” olduğu biliniyor.
Konuyla ilgili bir açıklamada bulunan Hak ve Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısı İrfan Özen; “Bir sanayiciye ait olan fabrikanın atıkları göle komşu 4 köyün topraklarını ve yaşamlarını tehdit ediyor ve Mustafakemalpaşa basına bu konuya kör sağır! Biz parti olarak bu olayın peşini bırakmamaya kararlıyız. Sorumlular adalet önünde hesap verecek!” dedi.