Hangi bilim sayın başkan? Kimin bilimi? Hangi şirketlerin desteklediği laboratuvarlarda üretilen bilim?
Gazete Duvar’da Fatih Belgi tarafından kaleme alınan yazıda Kayapa yerine Karacabey’in Muratlı köyüne yapılmak istenen çöplük hakkında çarpıcı ifadeler yer aldı. Kirliliğin sınıfsal duvarları zorlayan bir mesele olduğunu ifade eden Belgi, “Siz evinizin dibinde çöp ister misiniz ya da bu çöplüğün dibine ev kurar mısınız?” dedi. Fatih Belgi Bozbey’in açıklamasına karşılık “Hangi bilim sayın başkan? Kimin bilimi? Hangi şirketlerin desteklediği laboratuvarlarda üretilen bilim? Biz yaşama hizmet eden bilimin yanındayız!” dedi
13 Aralık 2023 tarihinde yerel ve ulusal basınımıza yansıyan haberlerden biri şuydu: “Bursa’da çöp tesisi eylemi: Bugünün çözümü, yarının sorunu olacak.”
Fatih Belgi’nin yazısı şu şekilde:
Bu haberlerde, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Nilüfer ilçesi Kayapa-Kuruçeşme Mevkii’nde Batı Bölgesi Katı Atık Entegre Tesisi yapmaya hazırlandığı için Nilüfer Kent Konseyi, aktivist, akademisyen ve Kayapa halkından oluşan Kayapa’da Çöplük İstemiyoruz Platformu’nun tepkileri yer almaktaydı. Platform ve destekçileri bugünün çözümünü yarının sorunu olarak ifade etmekteydi ve bu projenin gerçekleşmemesi adına demokratik mücadele yürütmekteydi. Tepkiler yükselirken, çöplük için en ideal bölgenin Karacabey Muratlı Mahallesi (köyü) olduğu bilimsel raporlar referans gösterilerek savunulmaktaydı. Kayapa bölgesine söz konusu çöplüğün neden yapılmaması gerektiği şu gerekçelerle ifade edilmekteydi:
“Tesiste arıtılacak olan çöp suyunun deşarj edileceği Küçük Karaağaçlı Deresi, Çayır köy sulaması içerisinden geçerek Güngören Deresi, Kurutma Kanalı ve Ürünlü deresini oluşturmakta ve Ayvalıdere’ye katılmaktadır. Güzergâh boyunca yoğun bir tarım ve yerleşim alanı içerisinden geçen dereye yapılacak deşarjlarda oluşacak en ufak bir hata tüm Nilüfer’i etkileyecektir. Bu tür tesislerde kokuyu sıfırlamak imkansızdır. Bölgenin rüzgâr verimliliği yüksek olup, hâkim rüzgarların mevcut rüzgâr koridoru üzerinden Nilüfer’in merkez mahallelerini etkiyecek şekilde kokuyu ve hastalık yapıcı unsurları taşıması kaçınılmazdır. Çöplük bir halk sağlığı sorunudur!”
Yukarıdaki alıntı çok yönlü olumsuz etkilerin olacağını yalın olarak ifade etmesi adına önemlidir. -Ben de bu bölgenin bir sakini olarak katıldığımı belirtmek isterim- Su, toprak ve insan sağlığına ilaveten bölgedeki habitatın risk altında olduğu ikna edici şekilde bildirilmekteydi. Bir nevi ilk etapta örgütlü sorumsuzluğa karşı örgütlü bir sorumluluk ile hareket edildiği izlenimi oluşuyordu; ancak bir sorun vardı.
Bölgesel olarak Muratlı Mahallesi (köyü) Kayapa’dan farklı bir alanı ihtiva etmekteydi, ancak verimlilik ve yaşamsallık adına farklılaştığını söylemek mümkün değildir. Bu tesis Muratlı Mahallesine (köyü) kurulduğu zaman su, toprak kirlenmeyecek, halk sağlığı sorunu ortaya çıkmayacak mıydı? Habitat bundan zarar görmeyecek ve bölgedeki rüzgâr koridoru çöp kokusunu geniş bir alana yaymayacak mıydı? Aynı zamanda bugünün çözümü Muratlı Köyü’nde çöp alanı tesis etmekle yarının sorunu hazırlanmış olmayacak mıydı? Yapılan açıklamalar takip edildiğinde tepkilerin bir çevre ve doğa sevgisinden ziyade ‘benim bölgeme yapılmasın da nereye yapılırsa yapılsın’ anlayışını içermekteydi. Bu noktada açıklamayı yapanlar hangi dünyaya kulak kesildiyse diğerine sağır kesilmişti. Zira bilimsel veri diye sunulan argümanlar Karacabey Muratlı Mahallesi (köyü) bölgesi için de aynı tehlikelerin varlığına işaret etmektedir.
Bu gelişmelerin üzerinden ortalama 1 yıl geçti ve Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen meclis toplantısında Hamitler çöplüğünün botanik park yapılacağının “müjdesini!” verdi. Aynı “müjdeyi” geçmiş dönem Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da vermişti. Bu da senelerdir tartışılan ve yapıldığında çözüm ama şimdilerde sorun olan Hamitler çöplüğünün taşınması demekti. Kayapa’dan vazgeçilince Karacabey Muratlı Mahallesi (köyü) düşünüldü. Bir taraf bahar bahçeye çevrilirken diğer tarafa yaprak dökümü reva görülmekteydi. Tabii bu noktada belirtmek gerekir ki Kayapa için sorun ne kadar büyükse Karacabey Muratlı Mahallesi için de aynı oranda büyüktür. Biz bu aşamada her iki bölgeyi de düşünmeliyiz ve alternatif çözümlerin zorunlu olduğunun altını ısrarla çizmeliyiz. Bu çöplük hem Kayapa için hem de Karacabey Muratlı Mahallesi için hayati riskler içermektedir.
Çöplük yapılması planlanan alanın kapsamı düşünüldüğü zaman felaketi öngörmek mümkün hale gelmektedir. Kaynaklardan edindiğim bilgilere göre Muratlı Mahallesi’ne (köyü) planlanan çöplük, kamuya ait mera niteliğinde olan ve ormanı da içeren 5 Milyon 140 bin metrekare alandan oluşacaktır. Bu bilgiler doğru ise kocaman bir kasabaya tekabül eden bir alandan söz etmekteyiz. Tehlikenin farkına varmamız için tehlikeyi yaşamamız gerekmiyor!
Bu haberlerin hemen ardından Muratlı sakinleri ve bölge sakinleri tepkilerini dile getirdi; Kayapa bölgesinde yürütülen haklı tepkilerin türevini gerçekleştirdiler. Hala bu tepkiler devam etmekte ve seslerini daha çok duyurabilmenin formüllerini aramaktalar. Aynı zamanda bu bölgede doğmuş ve bölgeyi tanıyan biri olarak benim de tepkimi dile getirmem, suyun, toprağın ve habitatın sesine kulak kesilmem bir ödevdir.
Tüm bu ifadelerimize ilaveten çöp tesisi olarak tasarlanan bölge hem mera hem de tarım arazisini kapsamakta; bir kısmı ormanlık alandan oluşmaktadır. Mera, hayvanlar için hayati öneme sahiptir. Bölgede yeni yaşam alanları da tesis edildiğini göz önüne alırsak riskin sadece çöplüğün metre karesi ile sınırlı kalmayacağı çevresindeki yerleşimlerden başlayarak adım adım çok geniş bir alanı, binlerce insanı ve binlerce canlı türünü olumsuz etkileyeceği anlaşılmaktadır.
Her açıdan verimli olan, tarım ve hayvancılık faaliyetlerin aktif olarak devam ettiği bu bölgeye çöp tesisinin kurulması en hafif ifadeyle yeni bir felaketin habercisidir. Her şeyden evvel bu olumsuzluk tarihsel olarak tecrübe edilmiştir ve Hamitler çöplüğü bunun en güncel örneğidir. Aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa’nın çöp ithalinde öncü olduğu tartışmalarının yürütüldüğü bu günlerde felaketi ön görebilmek farklı örneklerle desteklenebilir niteliktedir.
Her geçen gün tepkiler artarken Muratlı Köyü sakinleri ile konuştuğumda, köy muhtarının ve bölge sakinlerinin mevcut belediye başkanı Mustafa Bozbey ile küçük de olsa ayaküstü sohbet ettiklerini iletti. Belediye başkanı, çöplük tartışmalarına dair; “Ben bir şey dedim mi? Kayapa doğru yer değil. Siz köyünüzün bitişiğinde çöplük ister misiniz? Kayapa’da da bitişiğindeydi. Birçok alternatifler var. Biz doğrusunu yapacağız. Hiç kimse merak etmesin, telaş etmesin. Biz bilim insanlarının ön gördüğü biçimde özgürce karar verdiği şekilde yapacağız” cümlelerini kullanmış ve bölge halkının ‘buraya çöp istemiyoruz ve bunun sözünü almak istiyoruz, Kayapa’daki hassasiyeti bekliyoruz’ sözlerine, “Ben hiçbir yer için söz veremem, bilim insanları nereye derse oraya olacak, bilim insanlarının özgürce karar vermesi konusunda çok rahatız” şeklinde yanıt vermiş.
Bu noktada biz de Kayapa’da yapılması planlanan çöplük konusunda benimsenen bir sloganla yanıt verebiliriz. Kayapa’nın bölge halkı haklı olarak, “Nilüfer’de çöp istemiyoruz” deniyordu. Biz de “Karacabey’de çöp istemiyoruz” diyoruz.
Aynı zamanda Kayapa’nın dibine kurulacak çöplük, “köyünüzün dibine çöp ister misiniz” ifadeleriyle püskürtülmek istenirken Muratlı’nın dibine kurulacak çöplüğe karşı bu kayıtsızlık niye? Orası da Muratlı köyünün dibi değil mi? Başkanın Muratlı konusunda net bir şey söylemediği ve bilimi esas alacağı anlaşılıyor.
Elbette bilimsel kararlar mühimdir. Akıl ve bilim bizim için rehber niteliğindedir. Diğer taraftan ise bilim eleştirilemez ve sorgulanamaz değildir. Bilimin en önemli özelliği sorgulanabilir ve eleştirilebilir olmasıdır. Bunu yapmadığımızda bilim adı altında yeni bir otoriterlik tesis ederiz. Eleştirel aklı yitirir, akıl adı altında yeni bir put tesis etmiş oluruz. Bilim tarihine baktığımızda bilimin gelişim hattında hep bir eleştiri ve sorgulama yer alır. Kısacası bilimin gelişmesinin ön koşulu eleştirmesi ve eleştirilebilir olmasıdır. Bu nedenle eleştiri hakkımızı kullanabilir ve eleştirinin önemini kavrayabiliriz. Diğer taraftan ise bilimi mutlak bir güç kabul ettiğimizde yeni riskler ortaya çıkmaktadır. Karar alıcı merciler bilimi dayanak göstererek ve bilimi sarsılmaz bir otorite görerek her şeyi meşru kılabilir.
Unutulmamalıdır ki bilimin desteğiyle böbreklerimize işlemekle kalmayan, tüm bedenimizi saran “sakıncasız” kimyasallara sürekli yeni ruhsatlar veriliyor.
Bilim ve siyaset iş birliğinde bir yığın zehir saçan kuruluş onaylanmaktadır. Üstelik tüm bunlar rasyonel bir zeminde temellendiriliyor.
Mesela Bursa ülkemizin en büyük sanayi tesislerinden birini barındırıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin en kirli hava tabakasına sahip. Bilimsel olarak uygun ama yaşama pek uygun değil.
Bu tesislerin gelişimi, kurulumu ve dinamizmi bilimsellik retoriği ile destekleniyor.
Hangi bilim sayın başkan? Kimin bilimi? Hangi şirketlerin desteklediği laboratuvarlarda üretilen bilim? Biz yaşama hizmet eden bilimin yanındayız!
Sona yaklaşırken şunları söylemek isterim: Hormonsuz maruldan, mikroplastik tüketmiş balıktan ya da yüksek kurşun içeren ürünlerden kaçınabilirsiniz, örtük bir gıda kimyageri gibi zararlı ürünleri tüketmek konusunda son derece dikkatli davranıp kişisel anlamda hassasiyet gösterebilirsiniz; ancak tüm sosyal zümreler ya da sınıflar su tedariğini aynı kaynaktan yapmak mecburiyetindeler. Yine çöpün kirlettiği havayı solumak mecburiyetindeler.
Unutmayın (!) kirlenen toprak ve su bize ait değil, biz onlara aitiz! Toprak ve su biz insanlar olmadan yaşayabilir, ancak bizler toprak ve su olmadan yaşayamayız. Bu noktada yetkililerin doğaya bakışlarındaki sorunları da görmemiz mümkün hale gelmektedir.
Kirlilik sınıfsal duvarları zorlayan bir meseledir. Bugün alınan tüm kararlar yarın sizleri de etkileyecektir.
Yarının sorunlarını ve krizlerini önlemek için bugün harekete geçmemiz gerekir. Tüm bölge sakinlerinin bir arada olması ve sistematik olarak karşı duruş sergilemesi yaşamımızı savunmak anlamına gelir!
Siz yetkililere sormak isterim:
Evinizin dibinde çöp ister misiniz ya da bu çöplüğün dibine ev kurar mısınız?
SON NOT! Muratlı Mahallesi sakinleri ve bölgenin diğer sakinleri 30 Kasım 2024 Cumartesi günü saat 10.00’da basın açıklaması yapıp tepkilerini tekrar dile getireceklerdir.