Güler Buğday yazdı; GİDENLERİN YERİ DOLMUYOR…

Geçmiş dönem PM Üyesi Güler Buğday makalesinde; Sosyal Demokratların Vicdanı, Onuru ve Gururu Sevgili Aydın Hocam Sizi Çok Özledik.

Bizler, duyarlılığını yitirmiş, karanlıkta direnen ve kul olmaya sessiz kalan en önemlisi cellâdına âşık olmuş insanların iktidarları belirlediği gerçeğini görüyor ve azaldığımızı hatta çok etkisizleştiğimizi fark edip kahroluyoruz.

Tehlikenin büyüklüğünü, esarete sürüklenişimizi, cehalete, bağnazlığa ve otoriteye mahkûm edilişimizi üzüntüyle izliyorum.
Haksız, hukuksuz ve pervasızca uygulanan ceberutluğun geniş kesimlerce kabul edildiğini gördüğüm için çok acı çekiyorum.

Çünkü geçmişte ısrarla yazdıklarımla ben hep bu günlerin geleceğini anlatıp durmuşum.

Yine geçmişte kaybettiğimiz değerlerin ve dostlarımızın ardından nelerin yok olduğunu paylaşmışım.

İşte bugün mezarı başında dostları ve sevenleri tarafından anılacak olan gerçek bir sevgi insanı, halk dostu, bilim adamı ama en önemlisi “siyasetin vicdanı” ve kul hakkına el uzatmamış temizliğin ve dürüstlüğün sembol isimlerinden olan sevgili Hocamız Aydın Güven Gürkan’ı kaybetmenin acısını yüreğimde yaşıyorum.

Sevgili Hocam, sizlerden sonra her şeyin şirazesinden çıkarıldığı karanlık ve despotik günleri yaşıyoruz.

Ülkede tüm değerlerin yok olduğu, demokrasinin ve yasaların sadece iktidarın emrinde kararlar verdiği utanç ve umarsız bir durumda sürünüyoruz.

Yani yaşatılanlar eskiye göre daha beter, daha kötü ve daha yozlaşmış ve soygun düzeniyle ülkeyi emperyalizme teslim edenlerin hükümdar olduğunu anlatmaktan başka ne diyebilirim???

Bu koşullarda insanların daha korkak, daha çaresiz, daha uyutulmuş, daha tutsak ve daha kimliksiz olduğundan başka ne anlatabilirim?

Sevgili Hocam, bugün her şey geçmişte yaşadıklarımızdan çok daha kötü, her alanda zorbalık ve despotizm daha açık bir ifade ille faşizm egemen oldu…

Sevgili Dostlar Yoldaşlar ve Canlar,

Doğruluğun, dik durmanın, halklara dost, mağdurlara baba olan Sevgili Aydın Güven Gürkan tanıdığım en kaliteli ve örnek olup yeri doldurulamayacak bir insandır.

Siyasette her zaman çok saygı ve sevgi duyduğum, çok okumasını, Türkçeyi doğru konuşmasını, namuslu, vicdanlı tavrını ve dürüstlüğünü örnek aldığım gerçek bir halk dostu ve yurtsever insandır.

Dostluğun hatta sevginin bile ticarileştiği günümüzde yaşama hoşça kal derken bizleri kimsesiz, umutları tükenmiş ve yorgun savaşçılar olarak bırakıp gitmiştir.

Sevginin paylaşılamadığı, insani değerlerin ortadan kalktığı, maddenin ve gücün tapınağında insan ruhunun tutsaklığını izlerken, bizler ne yazık ki çoğalamadan azalıp durduk.

Yaşama gözlerinizi yumarken kulaklarınızı sağır eden bombalar hâla insanlığın üzerine yağmakta.

Çevremizde yaşatılan cehennemde insanlık onuru ve yaşam hakkı bir varil petrol etmeden ayaklar altına alınıp yok edilmekte.

Üzerinde yaşadığımız ve yurt dediğimiz topraklarda aslında her şey bıraktığınız gibi “Aynı hamam, aynı tas…”
Tek fark: insanlık daha fazla kirlenmiş ve tükenmişlik girdabına kapılmış, şifa bulmaz bir durumda yol almaya devam ediyor.

İhtiraslı muhterisler mevki ve oturduğu koltuklar uğruna tüm insanlara yaşanası dünyayı cehenneme çevirmek için birbiriyle yarışıyorlar.

Sevgili Hocam, bizlerde yıllardır kafa karışıklığı ve savrulmuşluk içinde kendi beceriksizliğimize kılıf bulmak için sola ve solun değerlerine tüm kapılarımızı kapattık.

Sağ çöplüklerde eşelenip değerli olmaya çalışanlara alkış tutan şakşakçılar olmaktan başka bir işi beceremez olduk.

Ne insanlığa yararlı olabildik, ne sorunlarımızı çözebildik.
Ne de barışçı, hümanist ve yürekli dostlarımıza sahip çıkabiliyoruz.

Farklı çıkar gruplarının kirli oyunlarını perdelendiği günümüzde kanlı ellerin kutsal değerleri kullanarak tetikçilik yaptığı bir ortamda gazeteciler ya tutuklanıyor yâda düzene uyuyorlar!!!!

Sevgili Hocam, maalesef akbabalar hükümdar olmaya devam ettiği için yaratılan iklimde tüm barış güvercinlerinin kafaları koparılmaya devam ediliyor.

Anarşi ve terör ortamı; şoven, ırkçı, bağnaz ve dinci fanatiklerin estirdiği rüzgârla fırtınaya dönüşüyor.

Akbabalar insanoğlunun kalbini parçalayıp çıkarıyor.

Hoşgörü ve barış ortamı yok edilirken yükselen bir ivmeyle şovenizm, ırkçılık, fanatizm milliyetçilik olarak sunuluyor.

Savaşın ve akan kardeş kanını kutsamanın yurtseverlik diye savunulduğu bir ortamda insanlar hâlâ kirli savaşların piyonları olarak karanlığa doğru yol almaya devam ediyorlar.

Bizlerde sol yanımız felç olduğu için duyarsız bir konumda sağ kulvarda bu vahşeti seyrederek yol bulup (!) bu karanlıktan çıkmaya çalışıyoruz.

Sevgili Hocam, bizler sizi çok özledik.
Sizi hiç unutmadık.
Sizi hâla seviyoruz ama savunduğunuz değerleri koruyamamanın acısı ve sizi hak edememenin üzüntüsünü yaşıyoruz.

Özgüvensiz, sevgisiz, hoşgörüsüz, fanatik ve bağnaz insanların egemen olduğu günümüzde sizi rahat uyutacak bir haber vermediğim için üzgünüm. Daha doğrusu üzgünüz…

Ülkemizde her gün daha yoksul, daha kimsesiz, daha çaresiz konuma sokulduk.

Rant ve soygun düzeni her yerde masum halklara yaşamı zehir etti.
Asgari ücretle aileler sürünürken emekliler ölüme terk edildiler.
Tarikat ve cemaatler, dinci ve kirlenmiş iktidarı desteklemelerinin karşılığını inanılmaz varlıklar edindiler.

Ülkede kendilerine yandaş olanlara veya biat edenlere cezasızlık uygulandığı için mafya ve soyguncular itibar sahibi oluyorlar.

Dün ülkemizde hepinizi kahreden, kontrolsüzlüğün ve yandaş kayırmanın sonucu Bolu/Kartalkaya’da bir yangın oldu.

Hiçbir tedbirin alınmadığı, hatta yangın merdiveni bile olmayan ahşap 12 katlı bir otel yandı ve yüzlerce canımızı özellikle çocuklarımızı kaybettik bir o kadarda yaralı insanlar ölümle pençeleşiyor.

Sevgili Aydın Hocam, artık ülkemizde renkler bile soldu sadece siyah hâkim oldu. Sizi yattığınız yerde daha fazla rahatsız edip üzmek istemiyorum.

Hoşça kal dürüstlüğün sembolü Aydın Hocam…

Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.

GÜLER BUĞDAY