Güler Buğday yazdı; BAYRAMA ANLAM KATAN FARKLI ÇİZGİDEKİ DOSTLARIM OLDU.

Bu bayramı duyarlı, vicdanlı, hak hukuk diyen, yasalara saygılı ve demokrasiden vazgeçmeyen tüm insanlar mutsuz, huzursuz ve kırgın olarak yaşadılar.

23yıllık İslamo-Faşist anlayışın ve ülkedeki soygun çetesinin temsilcileri güven kaybedip tükenip bittikçe saldırganlaştılar.

Akıl almaz ve dünyada örneği olmayan yada tarihte diktatörlükle yönetilen karanlık rejimlerde görülen baskı ve hukuksuzlukla rakiplerinin 35 yılık alın teri ile alınmış diplomalarını bile yok saydırıp tutuklamalarla faşizmi aleni hale getirdiler.

Tüm yurttaşlar bir avuç soygun çetesinin varsıllaşması uğruna yaşatılan yoksulluk ve güven duydukları Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve seçilmiş başkanlar tutsak olunca iktidardan desteğini çektiler ve meydanlara çıktılar.

Devleti ele geçirmiş ve bir avuç soyguncunun ihtirasları sonucu ceberutla şan iktidar yargıyı ve emniyet güçlerini kullanarak bu adaletsiz ve keyfiyete karşı haklarını arayan üniversiteleri ve gençleri düşman kuvvetlerine uygulanacak yöntemlerle saldırdılar.

Hatta polis kıyafetli kim oldukları bilinmeyen şahıslar yerde yatan gençlerin başında on kişi birden döverek tekmeleyerek kız erkek ayırmadan vahşete imza attılar.

Yetmedi bu duyarlı ve yurtsever gençlerimizi tutsak yaparak ve işkence iddialarıyla tüm ana babaları ve duyarlı insanların bayramlarını kutlanamaz konuma soktular.

Bu bayram benim için zaten yaşadığım çok acı veren sağlık sorunuma birde yaşatılan bu katlanması çok zor olan baskılar eklenince gerçekten çok zor geçti.

Her şeye karşın artık son çeyreğimi yaşadığım için arayanım, soranım, telefonla veya gelerek gönül alanım çok oldu.

Ben bugün burada gelerek hatırımı soran farklı çizgideki veya konumdaki dostlarımı paylaşacağım.

Benim manevi evlatlardan olan ve cezası yakında biten Fırat Yılmaz ve hem güzel hem kibar gelinim Özlem, torunlarımı bana yani kendilerinin tanımlaması ile “babaannelerine” getirdiler.

Yine benim 50 yıla yakın bir zamandır canım olmuş olan asla vazgeçilmezim Melek ve İbrahim Köker’le ilk torunumuz olan ve artık başarılı bir yönetmen ve tiyatrocu olan Fırat Köker gelerek beni mutlu ettiler.

Siyasette kalıcı dostluklar bulmak zor densede bende bu kural geçerli olmamıştır.

Yeni bir yaş daha aldığım ve ömrümün tümünü siyaset içinde geçirdiğim düşünülürse gerçekten çok özel ve asla sıradanlaşmayan dostlarım ve evlatlarım olmuştur.

Her Gün görüşmesek te, bir arada olmasak ta can dostlarım benim yazılarımı okuyup onaylayarak ve moral vererek mutlu olmamı sağlamaktalar.

Beyefendi kişiliği ile saygılı, özverili ve siyasete kalite getirmiş olan Yenişehir geçen dönem ilçe başkanımız olan Ahmet Köse kendi bahçesinde yetiştirdiği cevizlerden bir torba bana ayırarak ve yaş günüm için güzel bir çiçekle ziyaretime geldi ve beni çok mutlu etti.

Yine SHP ve CHP’de herkesin tanıdığı, çoğunluğun güvendiği, sözünü esirgemeden konuşan ve asla eğilip bükülmeden var olan Gündüz Gürlerde geldi.

Hava çok soğuk olmadığı için ve meşhur balkonda ısıtıcı olduğu için çay veya kahvelerimizi balkonda içtik.

Tüm dostlarla konumuz ülkede yaşatılan ve artık tahammül sınırlarımızı aşan Tek Adam diktası ve siyasallaşan yargının ülkenin çivisini çıkardığı gerçeğiydi.

Şimdi pazar günü yapılacak olağanüstü kurultaya giderken “amalarsız, lakinlersiz” bir ve bütün olarak ve halklara umut ve güven verecek bir kurultay olması için çalışmalıyız.

Bu kurultayın tek amacı vardır ülkenin koruyucu ve kurucu partisine sürülmek istenen lekelere ve kumpaslara izin vermeden örgütün bütününden güven tazelemektir.

Bu nedenle bu kurultay bir yarışma ve yer kapma kurultayı olmamalıdır.

Gerek Genel Başkan gerekse seçilmiş PM yeniden güven tazelemelidir.

Siyaseti kişisellikten uzak ülkesi ve halkların mutluluğu için yapan ve haksız yerde tutsak edilmiş gençlerimizin, Cumhurbaşkanı adayımızın özgürlükleri ve güvencesi için sorumluluk bilinciyle hareket etmek zorundayız.

Sevgiyle saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile insanca, onurluca, özgürce, haksızlıklara ve hukuksuzluklara izin vermeden yaşayalım ve yaşatalım.

GÜLER BUĞDAY