Fuat Akpınar yazdı; VÜCUDUMUZA AŞI ADI ALTINDA ZEHİRMİ ENJEKTE EDİLDİ
Sağlık ve Beslenme Bilimi Uzmanı Fuat Akpınar aşıları masaya yatırdı. Akpınar; ” Biontech aşısı ve içinde bulunan meşhur grafen oksit hakkında güzel bir çalışma;
VÜCUDUMUZA AŞI ADI ALTINDA ZEHİRMİ ENJEKTE EDİLDİ
Biyoistatistikçi ve sağlık biyoloğu Ricardo Delgado Martín, Pfizer / BioNTech “aşısından” bir numuneyi Almeria Üniversitesi’ne gönderdi ve elektron mikroskobu altında incelendi.[1]
Yapılan araştırma ışık mikroskop undan (Optik Mikroskop) 2000 kat daha yüksek bir çözünürlüğe sahip olan özel bir Elektron mikroskop ile yapıldı.
Bu araştırmada; Pfizer ve Moderna aşılarında ki RNA’yı hücrelere “lipid nano partikülleri” vasıtası ile taşıdığı ortaya çıktı, bunların ise ciddi sağlık sorunlarına ve hatta ölüme yol açabilecek reaksiyonlara sebep olabileceği düşünülmektedir.
İspanyol bilim adamları elektron mikroskobu altında bu Pfizer ürününde, hali hazırda bilinen nano-lipozomlara ek olarak, ortalamanın üzerinde miktarda bulunan bir madde daha keşfettiler:
Bu bahsedilen madde “Grafen-Oksit”dir. Bunlar sadece nano parçacık boyutunda var olan materyallerdendir. Bu maddenin neden aşı olarak bilinen ve şu anda dünyanın her yerinde insanlara zorla kabul ettirilen sıvının içinde olduğuna dair çeşitli tartışmalar ve varsayımlar vardır.
Grafen oksit çok zehirli ve çok enteresan bir maddedir, 2004 yılın‘da keşfedilmiştir ve o zamandan beri ilaç sanayisi ve teknolojik ürünlerde giderek daha fazla kullanılmaktadır.
Grafen oksit altıgen bir petek yapısı oluşturan, çok sayıda karbon atomundan oluşmaktadır, bu nedenle bir kafes görünümündedir. Bu karbon kafesi birbirine oksijen içeren moleküllerle bağlamaktadır, bu madde vücuttaki diğer yapı taşlarıyla kolayca reaksiyona girebilmektedir.
İster teknolojide veya biyolojik bir sistem olan insan vücudunda kullanılıyor olsun, bu malzemenin kendine has mekanik, fiziksel ve kimyasal özellikleri vardır. Bu nedenle tıbbi tedavi, farmakoloji ve sinir bilim gibi diğer alanlarda giderek daha çok kullanılır hale gelmektedir.
Grafen oksit kullanımına dair birkaç örnek vermek gerekirse;
Grafen oksit enerji depolamada, pillerde, 100 nanometreden küçük bileşenlerde kullanılır, nano elektronikte biyosensör olarak, tıbbi cihazların antibakteriyel kaplamasında, ilaç uygulamasında, doku teknolojisinde, aşılarda aktif yükseltici olarak da kullanılmaktadır.
Tıp alanındaki uygulamaları son yıllarda önemli ölçüde genişlemiştir, bu nedenle hem çevre, hem de insan vücudu ile ilgili olarak bu malzemenin toksisitesi (zararları) hakkında birçok çalışma vardır.
Özellikle “İn Vivo” (canlı vücudun bütününde) kullanılan grafen nano malzemeler toksik kalıntılar içerebilmektedir, bu toksik kalıntılar vücut hücrelerinin ölümüne katkıda bulunmaktadır.[2]
Bu nano partiküllerin çok reaktif (ayırıcı) oldukları bilinmektedir, bu da vücuttan geçerken karşılaştıkları hemen hemen her biyolojik malzeme ile bağlantı kurabilecekleri anlamına gelmektedir. Bunlar hücre sınırlarını ve doku engellerini kolayca aşarlar, bu yüzden ilaç üreticileri onları tıpta ilaçlar için bir taşıyıcı olarak kullanmak istemektedirler.
Şimdi Pfizer aşısındaki grafen okside geri dönelim:
Mikroskop teknolojisi kullanılarak yapılan optik incelemeye ek olarak, “grafen oksit” etkilerinin sonucunu bir kaç yönden doğrulamak için biyokimyasal ve manyetik rezonans incelemesi de yapılması gerekmektedir.
İspanyol bilim adamlarının yaptıkları araştırmaların sonuçlarına göre; aşı şişesinin içeriği %99’dan fazla grafen oksitten oluşmaktadır, içindeki RNA miktarı %1’den azdı.
O halde tüm aşının ana maddesi olması gereken RNA, aşıların sadece küçük bir parçasıdır!
Yani iki Türkün icadı yalanıyla ortaya çıkan ve şu anda yaygın bir şekilde aşılanan Pfizer in Biontech aşısı %99’dan fazlası zehirli bir madde içermektedir.
Grafen oksit vücutta ne gibi hasarlara neden olur;
Kısacası tüm organlarda ve dokularda iltihaplanmaya yol açar, kan pıhtılaşmasına, kalp krizine ve felce neden olabilir, akciğerlerde birikebilir ve ciddi solunum problemlerini tetikleyebilir ve nihayetinde vücudun savunma sistemine zarar verir.
Tesadüfe bakın ki Covid-19 hastalığın da da aynı belirtiler ortaya çıkartmaktadır.
İspanyol araştırmacılara göre; grafen oksit içeren normal grip aşıları da vücudu zayıflatabilir ve savunmasız hale getirebilir.
Burun spreyi olarak verilmesi planlanan Covid aşıları da grafen oksit içermekte ve direkt olarak akciğerlere inmekte ve ciddi iltihaplanmalara yol açabilmektedir.
Meydana gelen bu yan etkiler ve hastalıklar basın destekli bir kısım doktor tarafından hemen yeni bir virüs varyantı olarak açıklanmakta ve bu şekilde yalan döngüsü devam etmektedir.
Grafen oksit nano parçacıkları ayrıca çeşitli vücut engellerini kolayca aşar ve böylece normalde yabancı maddelerin girişinden oldukça iyi korunan dokulara ve organlara girer.
Örneğin; inhalasyondan (soluma yolu ile vücuda alınma) sonra bronşiyal mukusaya ( solunum yollarının iç kısmını kaplayan yapışkan madde) nüfuz ederler ve alveollere (havayı temizleyip kılcal damarlara veren kesecikler) girerler, oraya yerleşirler.
Ayrıca kan-beyin bariyerini aşarlar ve beyne yerleşirler ve son olarak hamile kadınlarda da plasentadan (anne ile bebek dolaşım sistemini ayıran kese) fetüse (gebeliğin 3. Ayından doğuma kadar bebeğe verilen isim) geçerler.
Bu da bize; aşılama deneyinden sonra çok sayıda düşük ve ölü doğum nedenleri hakkında makul bir açıklama sunuyor. Grafen oksit ile bağlantılı olarak “oksidatif stres” ifadesi sıklıkla kullanılır, bu terimi burada kısaca açıklamak istiyorum:
Hücre düzeyinde, grafen oksit, “oksidatif stres” (vücudumuzda besinlerin oksijen kullanarak enerjiye çevrilmesi sırasında oluşan yan ürünler) olarak adlandırılan duruma yol açar, bu; vücudun yabancı maddelere karşı bir savunma stratejisidir ve bu sayede bireysel oksijen atomları serbest bırakılır.
Oksijenin hücrelerde bir tür “temizleme işlevi” vardır. Bu bireysel atomlara “oksijen radikalleri” denir. Bununla birlikte, kendi vücut dokularınıza zarar vermemeleri veya öldürmemeleri için de zararlıları hızlı bir şekilde parçalanmaları gerekir. Bu işlemin güvenli bir şekilde yürütülmesi için vücutta salınan bir takım etkili enzimler vardır. Bununla birlikte, vücuda çok fazla miktarda yabancı madde girdiğinde bu enzimler tükenirse veya yetersiz kalırsa, hücrelerin ve dokuların nihayetinde yok olduğu bir tür “hücre stresi” meydana gelir.
Cep telefonları gibi belirli elektromanyetik alanların frekansları yoluyla oksidatif stresi tetiklenebilir, bu durumda grafen oksit (belirli frekanslarda) çok hızlı bir şekilde oksitlenir, bu da vücutta şiddetli iltihaplanmalara yol açabilir. 5G teknolojisi burada çok özel bir rol oynuyor
Glutatyon gibi antioksidanların alınması tavsiyesi, grafen oksit gibi zehirler ile azalan enzim etkisini telafi etmeye yönelik bir tedavi olarak düşünülmektedir, ancak böyle bir “zehirlenmeyi” tersine çevirebilecek veya kaldırabilecek bir “tedavi” olarak yeterli değildir.
Şimdi grafen oksit için özel bir uygulama alanına gelelim; Belirtildiği gibi grafen oksit sinir bilimde de kullanılmaktadır.
Bu materyalin (grafen oksit) iletkenliği nedeniyle, beyinde bilgi iletimi ve sinir hücrelerinin kontrolü için bir nöral arayüz olarak kullanılmaya özellikle uygun olduğu tespit edilmiştir. Yani grafen oksit kan-beyin bariyerini kolayca geçebilir.[3]
Grafen oksit başka ne yapabilir:
Organizmada vücut ısısı yoluyla uygulandıktan sonra hidrojen atomları ile temasa geçtiğinde güçlü manyetik özellikler kazanır. Bu, diğer şeylerin yanı sıra süper iletkenlik ve enerji depolama yeteneğine dayanır.
Bu aynı zamanda milyonlarca insanın aşılamadan sonra zaten gözlemlediği manyetik fenomen (Mıknatıslanma) için bir açıklamadır, ancak aşılanmayanlar da da giderek artmaktadır.
İspanyol araştırmacılar, bu semptomların; grip aşısı olmuş, sıklıkla maske takan ve PCR testi için burun sürüntüsü almış kişilerde de bulunabileceğini söylemektedirler.
Bu, özellikle başın üst bölgesindeki manyetizmayı açıklamalıdır, çünkü maskeler ve PCR test malzemesi de grafen oksit ile kaplanmıştır.
Şimdi şu soruyu kendimize sormalıyız: neden İlaç endüstrisi, güya aşı adı altına insanlığa zorlanan bir tedavide bu maddeleri “ticari sır” olarak saklamaktadır?
2016 yılında, aşılarda güçlendirici olarak grafen oksidin kullanımı ve ayrıca bir polietilen glikol kaplama (PEG-suda çözülür kayganlaştırıcı bir kaplama maddesi) ile ilgili bir yayın çıkmıştır.
Yapılan testlerde grafen oksit in, iyi bilinen alüminyum hidroksitten çok daha güçlü bir zehir olduğu ortaya çıkmıştır.[5]
Bu sebep ile beyindeki grafen oksit in beyindeki sinirsel ara yüzleri kullanarak, zihin kontrolü için kullanılmış olma ihtimali akla daha yatkın gelmektedir.
Bu zararın aktivasyonu, cep telefonu radyasyonu gibi elektromanyetik alanlar tarafından gerçekleştirilebilir. 5G teknolojisi bu konuda özel bir öneme sahiptir.
Bildiğimiz gibi “Yeni Dünya Düzeni”’nin planlarından biri, insan-beyin-bulut arayüzü, beyin-bilgisayar arayüzü (BCI) veya beyin-makine olarak da adlandırılan beyin-bilgisayar arayüzleri aracılığıyla insan ve makinenin birleştirilmesidir.
Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı tarafından hazırlanan “Küresel Stratejik Eğilimler” dokümantasyonunun 2018’in 6. baskısında bu hedefler en geç 2050 için listelenmiştir.
Bu sayfaların içeriği “Dünya Ekonomik Forumu web sitesinde” okuyabileceğiniz kadardır.[6]
İngiliz metinde, diğer şeylerin yanı sıra şöyle demektedir:
“Gömülü, yani implante edilmiş – biyosensörler ve mini bilgisayarlar aracılığıyla insan becerilerinde bir gelişmenin, düşünce kontrollü ve insan beyninden beynine iletişimin 2045 yılına kadar gerçekleşmesi bekleniyor.
Transhumanizme, yani insan robotlara (Siborg) giden yolda “grafen oksit” en uygun malzemedir.
[1] https://freie-medien.tv/kowid-19-wird-offenbar-durch-graphenoxid-verursacht-das-auf-verschiedenen-wegen-in-den-koerper-gelangt/
[2] https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30424535/
[3] https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fnsys.2018.00012/full
[4] https://telegra.ph/Angstsymptome-lindern-mit-Graphenoxid-07-12
[5] https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26814441/
[6] https://www.gov.uk/government/publications/global-strategic-trends
[7] https://telegra.ph/Graphene-Flagship-Spin-off-INBRAIN-unterzeichnet-Zusammenarbeit-mit-Merck-zur-Entwicklung-der-n%C3%A4chsten-Generation-von-Bioelektro-07-09
[8] https://t.me/GrapheneAgenda/141