En yakın zamanda aramızda olacak
İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, corona virüse yakalanan İYİ Parti lideri Meral Akşener’in sağlık durumuyla ilgili açıklamada bulundu. Dervişoğlu, “Sağlık durumunun çok iyi olduğunu, mevcut durumun rutin prosedürlerden kaynaklandığını ve en yakın zamanda aramızda olacaklarının müjdesini de aziz milletimizle paylaşıyorum” dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında konuştu.
“AKŞENER’İN SAĞLIK DURUMU ÇOK İYİ”
Covid-19 testinin pozitif çıkması üzerine eşiyle birlikte bir hafta karantinada olacaklarını duyuran İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e geçmiş olsun dileklerini ileten Dervişoğlu, “Sağlık durumunun çok iyi olduğunu, mevcut durumun rutin prosedürlerden kaynaklandığını ve en yakın zamanda aramızda olacaklarının müjdesini de aziz milletimizle paylaşıyorum.” dedi.
“TÜRKİYE KRİZLERLE KARŞI KARŞIYA BIRAKILDI”
Türkiye’nin içinde bulunduğu şu dönemde, tarihinde hiç tanık olmadığı krizlerle karşı karşıya bırakıldığını savunan Dervişoğlu, “Krizler bazen göz göre göre gelmekte, bazen de hiç beklenmedik anlarda karşımıza çıkmaktadır. Mevcut iktidarın, muhtemel krizlerle ilgili herhangi bir öngörüsü olmadığı gibi, kriz anlarında hayata geçirmeyi düşündüğü gerçekçi bir eylem planı da yoktur. Tek dertleri vardır o da krizlerin oluşturduğu vasattan siyaseten nasıl beslenecekleridir” ifadelerini kullandı.
“İKTİDARIN AR DAMARI ÇATLADI”
Milletin birlik ve beraberliğinin sembolü olması gereken Cumhurbaşkanı’nın, böyle durumlarda ortaya çıkarak, milleti kutuplaştıracak ve birbirine düşürecek bir siyasi dilin ve üslubun mümessili gibi davranmaktan geri durmadığını vurgulayan Dervişoğlu şöyle devam etti:
*Sayın Erdoğan bunları yaparak, hem yeminini çiğnemekte, hem de toplumsal tansiyonun tehlikeli bir biçimde yükselmesine neden olmaktadır. Milletin gerçeği ve çilesiyle, bu iktidarın gündemi birbirinden tamamen farklıdır.
*Millet, ekmek kuyruğundadır. Aş, iş, barınma ve ısınma derdindedir. Tenceresini kaynatamamanın endişesindedir. Elektrik ve doğalgaz faturalarını nasıl ödeyeceğinin kaygısındadır.
*Çiftçi, toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamadığı için toprağını işleyip işlememe tereddütündedir. Esnaf siftahsız kapattığı dükkanında icra ve hacizlerle boğuşmaktadır.
*Gençler geleceklerine dair ümitlerini yitirmiş, işsizlik girdabında savrulmaktadır. Temel ürünlerde kuyruklar ve enerji alanında kesintiler yeniden hayatımıza girmiştir.
*Sanayi, şalter indirme ve üretime ara verme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Tüm bu gerçekler ortadayken, hala magazinel konular üzerinden siyasi rant devşirmeye kalkışan bu yüzsüz iktidarın ar damarı çatlamıştır. Ar damarı çatlamış bu iktidarın yönettiği Türkiye’de, milletin de sabır taşı çatlamak üzeredir.
“DANIŞMALARINIZI YANINIZDAN UZAKLAŞTIRIN”
Sorumlu muhalefet anlayışı gereği Cumhurbaşkanı’nı uyardıklarını ifade eden Dervişoğlu, “Milletin sesine kulak veriniz. Etrafınızı kuşatan, kifayetsiz danışmanlarınızı zaman kaybetmeden yanınızdan uzaklaştırınız. Yalan söyleyip, pespembe tablolar çizerek sizleri yanıltanlara değil, kulağınıza gerçeği fısıldayanlara itibar ediniz. Büyük sıkıntılar içindeki milletimize, her şeyin yolunda olduğu yalanını söyleyerek, aklımızla alay etmekten de artık vazgeçiniz” diye ekledi.
Sanayi alanında yaşanan büyük enerji krizine değinmek istediğini ifade eden Dervişoğlu, şunları söyledi;
*Sanayide kullanılan yüksek elektrik fiyatları zaten can yakarken, bir de enerjinin kesilmesi tehlikesi baş göstermiştir. Kesilme diyorum çünkü, kısıntıya gidilmiştir gibi yumuşak ifadelerle bu konuyu açıklamaya çalışmak ziyadesiyle yetersiz kalır.
*Ayrıca bütün bunları söylerken doğalgaz alım anlaşmalarında yapılan yolsuzluklar ve usulsüzlükler hakkındaki eleştirilerimizi de şimdilik saklı tutuyorum.
DOĞALGAZ AÇIKLAMASI
Türkiye’nin kış aylarında günlük ihtiyaç duyduğu doğalgaz miktarının 260 milyon metreküp ile 300 milyon metreküp arasında değiştiğine dikkat çeken Dervişoğlu, “Bizim bu talebi karşılamak için sahip olduğumuz operasyonel durumda arz miktarımız günlük 300 milyon metreküp olup, şu an kullanımda olan miktar 265 milyon metreküptür. Yani ülkeyi yönetenler enerji arzını garanti altına alacak miktarı sağlayacak tedbirleri almamışlardır. Konuya, “İran bu yıl kesinti yapmazsa, hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde giderse” diyerek yaklaşmışlar ve sonucu maalesef hüsran olmuştur.“ değerlendirmesini yaptı.
“BUNUN ADI YÖNETEMEMEK”
İran’ın geçmiş yıllarda da kesinti yaptığını hatırlatan Dervişoğlu, şunları söyledi;
*Kısacası koca bir ülkenin üretim kabiliyeti ve kapasitesinin sınırı şansa bırakılmıştır. Devlet yönetmek ciddiyet ister. Vatandaş sizden kriz meydana geldikten sonra önlem almanızı değil, krizin hiç meydana gelmemesi için çalışma yapmanızı bekler.
*Her şeyden önce böyle bir durumla karşılaşıldığında kısıtlama yapılacak sektörler de bellidir. Kısıtlamaya önce bilinen sektörlerden başlanır. Topyekûn tüm sektörleri içine alacak bir kesintiye gidilmesi, hükümetin kriz yönetme konusunda da beceriksizliğini ortaya koymaktadır. Bunun adı yönetmek değil yönetememektir.
“ZARARIN HESABI SANDIKTA SORULACAK”
3 günlük kesintinin sanıldığından daha büyük maliyetler yaratacağını savunan Dervişoğlu, 1 aylık dönem içinde yüzde 13.5 ile yüzde 15 arasında üretim kaybına sebep olacağını vurguladı.
Sanayicilerin çeşitli sipariş sözleşmelerinden dolayı yükümlülüklerinin bulunduğuna işaret eden Dervişoğlu şunları söyledi:
*Hem siparişin teslim tarihi hem de planlanan lojistik sürecinin ertelenmesi sebebiyle karşılaşacakları maliyeti ve riskleri kimin üstleneceği belli değildir. Öyle ya! Yeni ekonomik modeliniz ile birlikte devlet, sanayiciye daha çok üret ve ihraç et diye yol göstermedi mi?
*Böylece yatırım, üretim, istihdam ve ihracata dayalı yeni modelimiz işlesin demedi mi? Şimdi üreten sanayiciye, gerekli enerjiyi sağlayamamak büyük çelişki değil midir? Gereken planlama neden yapılmamıştır?
*Bu plansızlığın ve öngörüsüzlüğün bedelini sanayici üstlenmek zorunda mıdır? Enerji arzıyla ve yaşanan elektrik kesintileriyle ilgili problemin tek sorumlusu, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı ve onun işbilmezliğidir. Ülkemize verdikleri bu zararın hesabı da sandıkta sorulacaktır.
“CUMHURBAŞKANI İLE İMRALI ARASINDA KIRMIZI HAT MI VAR?”
Üzerinde konuşulacak birçok sorun olduğuna dikkat çekerek bunları çeşitli platformlarda paylaşmaya devam edeceklerini ifade eden Dervişoğlu, sözlerinin devamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın “Öcalan’ın, Demirtaş’ın açıklamalarından rahatsız olduğu bir gerçek” şeklindeki açıklamasına şöyle tepki gösterdi;
*Daha önce “Edirne’dekinden hesabı İmralı’daki soracak” diyerek hükümlü teröriste iş taşere eden Sayın Cumhurbaşkanı, mevzuyu bir adım daha ileriye götürerek “Öcalan’ın, Demirtaş’ın açıklamalarından rahatsız olduğu bir gerçek” değerlendirmesinde bulundu. Bizim öğrendiğimiz ve bildiğimize göre İmralı’daki teröristbaşı ile avukatları ve yakınları dahil görüşme trafiği oluşturamamaktadır.
*Bu bilgiler ve teröristbaşının görüş ve kanaatleri Cumhurbaşkanına nasıl iletilmektedir? Canibaşının şu anki mevcut ziyaretçileri, görevlendirilmiş kuryeler midir? Yoksa daha tehlikelisi Cumhurbaşkanı ile İmralı arasında bir kırmızı hat mı vardır?
*Türk Milletine ve onun milli birlik ve beraberliğine savaş açmış, elinde binlerce şehidimizin kanı bulunan bir caninin sözlerinin referans alınması ve siyasete malzeme kılınması, hangi aklın ve vicdanın ürünüdür?
*Bu izaha muhtaç sorulara cevap vermek yerine, her fırsatta muhalefete isnat, itham ve iftirada bulunmak devlet adamlığı ile asla bağdaşmaz. Herkes haddini bilmek zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onu yönetenler, kendisine savaş açmış bir teröristin posta güvercini olamaz.
“İTTİFAKIN RUHUNA ZARAR VERMEZ”
Dervişoğlu basın açıklamasının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kar yağışının olduğu gün İngiltere‘nin Ankara Büyükelçisi ile yemekte buluşması ardından başlayan tartışmalar hatırlatılan Dervişoğlu, şunları söyledi;
*Sayın İmamoğlu bunun çok önceden planlamış bir görüşme olduğunu ifade etti. Ayrıca arka planında ne olduğunu aramaya gerek yok. Açık bir mekanda bir araya gelmişler. Özel bir görüşme olabilir ama bana göre gizli bir görüşme değildir.
*Siyaset adamları ve siyasette sorumluluk yüklenmiş kişiler zaman zaman yabancı misyon şefleriyle de görüşebilirler. Bütün siyasi partiler bunu yaparlar. Ama bu görüşmenin karlı bir güne tesadüf etmesi de elbette birtakım tartışmaları beraberinde getiriyor.
*Burada başka bir ayrıntı var, MOBESE kayıtlarının kullanılması ve siyasi kişiliklerin gerektiğinde devletin yetkili organları tarafından izlendiği görüntüsünün sergilenmesi… Bunun kabul edilebilecek bir yanı yoktur.
*Ayrıca yemek yenen mekan Karadeniz’e en yakın noktadadır. Oraya gidilip dönüldüğüne göre, o esnada yollar tıkanmış kriz büyük bir boyuta ulaşmış değildir.
*Bu konuyu magazin konusu haline getirip siyasete tartıştırmak bana göre yerinde bir davranış olmaz ama iktidar böyle şeylerden besleniyor. Onlar işin gerçekleriyle değil, magazin yanıyla ilgileniyorlar.
DİYARBAKIR TWEETİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır tweeti ardından İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu’nun tepkisi hatırlatılan Dervişoğlu, şunları söyledi;
*Daha önceden de benzer beyanlarda bulunulmuştur. Ben bu ülkede Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık yapmış kişilerin “Realiteyi tanıyoruz. Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” gibi söylemlerine de geçmiş zamanda şahit olmuş birisiyim.
*Bunlar günlük siyasetin içinde kullanılabilir ama bize sorarsanız Türkiye’nin sorunlarının tartışılacağı yer TBMM’dir. Avrupa Birliği’nin yolu da, Türkiye’nin kalkınmasının yolu da, Türkiye’nin milli birlik ve beraberliğinin yolu da Diyarbakır’dan da geçer, Hakkari’den de geçer, Yozgat’tan, Trabzon’dan, Ordu’dan, İzmir’den Aydın’da da geçer.
*Ancak Türkiye’nin başkenti Ankara’dır. Kararların alınacağı yer TBMM, uygulanacağı yer de başkent Ankara olacaktır.
“İTTİFAKA ZARAR VERMEZ”
“Bu açıklamalar CHP ile İYİ Parti arasında bir probleme neden oldu mu?” sorusu üzerine Dervişoğlu şu cevabı verdi:
*İttifakın içindeki problemler kişisel taleplerden kişisel beklentilerden kaynaklanmaz. Ben İzmir milletvekiliyim ve yerel seçimler aşamasında partimin mahalli idarelerden sorumlu genel başkan yardımcısıydım.
*Biz o ittifakın hangi şartlarda kurulduğunu çok iyi biliyoruz. Biz CHP ile bazı yerlerde ittifak yaptık bazı yerlerde de rakip olduk, karşılıklı aday çıkardık. Karşılıklı aday çıkardığımız yerlerdeki belediye başkanlarından bile gerekli saygıyı görüyoruz.
*Dolayısıyla bahsettiğiniz açıklamanın ittifakın ruhuna zarar vereceği kanaatini taşımıyorum. Ya bir talep kusuru vardır ya da bir diyalogsuzluk vardır. Bunların da giderilmesi zor şeyler değildir.