Ebru Öztürk yazdı; ASRİ LİDERLE ASIRLIK CUMHURİYETİMİZ
STK Başkanı Ebru Öztürk makalesinde;
Çok hassas, kolay kolay yaşanamayacak bir günün hisleri ile bu yazılarımı sizlerle paylaşıyorum… Bugün Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümü! Ne mutlu ki; biz bu gurur dolu günü görebilen kişileriz. Cumhuriyetin 100. yılı hepimize kutlu olsun! Bu anlamlı günde 2 sorunun anlamını anlayabilirsek; hissedersek, dünü, bugünü ve yarını anlayacağız…
29 Ekim nedir diye sorarsak; farklı ifadelerle yanıtlayabiliriz:
‘Cumhur’ yani ‘halk’ anlamına gelen, halkın yönettiği rejimin adıdır; cumhuriyet!
Kamunun ortak yararı ve yönetimi olan, seçimli gelmiş ve laik yönetimdir; cumhuriyet!
Demokrasi prensibinin, en asri ve mantıki yönetimidir; cumhuriyet!
Egemenliğin kayıtsız şartsız millette olup, milli birlik ve beraberliği kapsayan, kuvvetler ayrımı ve laiklik ilkesini kabullenen yönetimdir; cumhuriyet!
Binlerce yıl öncesine dayanan Türk tarihinin, 20. yüzyılında altın harflerle adını tarihe yazdırdığı gündür; cumhuriyet!
Hunlar, Göktürkler gibi en eski tarihlere de gidilse, her zaman hanlıklarda kurulan kurultaylarda ihtiyar heyetinin kurulduğu, han ve hatunun imzası ile kararların alındığı tarihinin devamı olan yoldur; cumhuriyet!
Emperyalistlere atılan tokat sonrasında, bağımlılıktan bağımsızlığa nasıl geçildiğinin tanımıdır; cumhuriyet!
Paran, cephanen, ordun olmasa da; manevi değerleri birleştirerek, kader birliği gücü ile nelerin yapabileceğini ifade etmektir; cumhuriyet!
İstiklal ile istikbale yürüyüştür; cumhuriyet!
Dile, dine, ırka, mezhebe, memlekete, cinsiyete, yaşa, gelir duruma bakmaksızın, herkesi eşit seviyede kucaklayan yönetimdir; cumhuriyet!
İster çok zengin ve tanınmış bir ailenin ferdi ol, istersen en düşük gelirli ve eğitimsiz ailenin çocuğu ol! Herkese aynı derecede istediği mevkiye gelme, istediği mesleği seçme hakkını veren rejimdir; cumhuriyet!
Erdemli, uygar ve akılcı, gelişmeye açık ve tam bağımsız olmaktır; cumhuriyet!
Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devrimcilik, laiklik, devletçilik ilkelerinin tamamını uyarak, geleceğe yürümektir; cumhuriyet!
Halk egemenliği, ulusal bütünlük, tam bağımsızlık, çağdaşlaşma, laiklik, barışçılık ilkelerini unutmadan yürümektir; cumhuriyet!
Kimsesizlerim kimsesidir; cumhuriyet!
İsteyenlerin değil; istenenlerin başa geldiği yönetimdir; cumhuriyet!
Türk milletinin karakterine en uygun yönetimdir; cumhuriyet!
İnsanca yaşamaktır; cumhuriyet!
Bir de büyük önder Atatürk’ün dilinden cumhuriyeti öğrenelim…
‘Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir!’ Dikkat edersek; çağ açan lider, emperyalizme ilk hareketi başlatan lider, yaptığı savaşları, inkılapları, başöğretmenliğini, tarihçi kişiliğini, cumhurbaşkanlığını bir kenara koyuyor ve diyor ki; ’en büyüğü cumhuriyettir!’
‘Bütün dünya bilsin ki; benim için bir taraflılık vardır: Cumhuriyet! taraftarlığı, fikri ve sosyal inkılap taraftarlığı. Bu noktada, yeni Türkiye topluluğunda bir ferdi hariç, düşünmek istemiyorum.’ Herkesi eşit seviyede gören, köylüsü, çocuğu, genci ile tek tek tarafsız ilgilenen önderin; tek tarafıdır; cumhuriyet!
Peki bu seferki sorum da şöyle olsun… ‘Çok mu kolay mı kuruldu, cumhuriyeti?
Çok zor kuruldu cumhuriyet! Mermisi yokken, ayağına giyecek çarığı yokken, bir somon ekmekten başka yiyeceği bir şeyi yokken kuruldu bu cumhuriyet! Kimsesizlerin kimsesi oldu bu cumhuriyet. Sokakta yatana ana, babası cephede ölen çocuğa baba oldu bu cumhuriyet!
1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması’ndan, 1915 Çanakkale Savaşına kadar yenilen Osmanlı Devleti’nin, ilk başarısına imza atan komutandır; Atatürk! Hani çığırtkanlar ‘millet’ yendi diyor ya; ben de soruyorum…. Neden 1699’dan beri ‘millet’ yenmedi; diye, Atatürk cephenin başına geçince yendi… Nedense, bir anda kısılan sesler, yüzüme bakamayan tipler, uzaklaşan kişiler görüyorum. Bizi 1918 yılında istila ettiler, 1917 yılında Filistin’i… Peki Filistin ne halde? Bu kadar kolay mı yoklar içinde ülkeyi var edebilmek! Tarih ders alıp; yarın için doğru yola gitmek için pusuladır. Önce tarihe bakalım. Tabi para ile satın alınıp; yazı yazdırılan kişilerin yazdıklarına değil; kalemini satmayan kişilerin yazılarına… Tarihi doğru öğrenelim ve tarihten ders alalım… Kötü emelleri olanlar tarafından kandırılmayalım…
Asırlık güne eriştiğimiz, cumhuriyetimizin 100. yılına geldiğimiz gündür; bugün! Başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, şehitlerimizin, gazilerimizin sayesinde bu cumhuriyet kuruldu ama unutmayalım ki; cumhuriyetin kuruluşundan, o gün olduğu gibi, bugün de çok rahatsız olanlar var! Önemli olan halkın rahatsız olmaması, emperyalizme çanak tutanlar tine rahatsız olmaya devam etsinler….
Emperyalistlerin o gün kandırdığı gibi -günümüzde de yapmaya devam ediyorlar- Çanakkale Savaşı’na Hindistan, Yeni Zelanda, Avustralya gibi birçok sömürge ülkelerindeki vatandaşları ‘Türklerin kötü olduğunu’ söyleyerek kendilerine kalkan olarak kullanmadılar mı? Onları ölüme göndermediler mi? Kurtuluş Savaşında Yunanlıları üzerimize sürmediler mi? Tarihin kayıtlarında da olduğu gibi, senelerdir savaşlarda ölen erişkinlerden sonra, geride kalan 15 yaşındaki çocukların cepheye gittiği, kadınların mermi taşıdığı, yaşlı teyzelerin askerlere çarık ördüğü, dedelerin askerlere yiyecek göndermek için çalıştığı, hiçbir ülkede görülemeyen milli seferberlikle kazanılan savaşların kazanımlarının sonucudur; cumhuriyet!
1911’den 1922’e kadar hiç durmaksızın savaşan millet, savaşlardan çıkmış, gençlerini yitirmiş, düşman çok yerleri yakıp; yıkmış, kapitülasyon borcuna batmış, ülkenin maden, ulaşım, banka gibi birçok kritik noktası emperyalizmin eline verilmiş hâldeyken, 29 Ekim 1923’de kurulan önce 4 ay sonra 3 Mart 1924 ile başlayan eğitim devrimi ile önce yaraları saran, sonra ulaşım, madenler gibi kurumları kamusal hâle getiren, 1929’da dünyadaki ekonomik krizi ile dünyadaki büyük ülkeler darboğaza girilirken, en fazla büyüme ve kalkınma kaydeden, diğer taraftan Osmanlı Devleti’nden kalan borçları ödeyerek büyümekten geri kalmayan Türkiye idi; bu cumhuriyet!
Cumhuriyetin 10. yıl marşında belirttiği gibi ‘Demir Ağlarla Ördük Anayurdu Dört Baştan’, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dediği gibi ‘az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir!’ Biz de Atatürk’ün 10. yılda söylediğini, 100. yılda ‘en büyük işin cumhuriyet’ dolduğunu tekrarlıyoruz ve Gençliğe Hitabesinde belirttiği ‘istikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin’ komutunu ve ‘söz konusu vatansa, gerisi teferruattır’ talimatını iliklerimize kadar hissederek, aynı kararlılık, aynı bilinç, aynı vatan sevgisi, aynı gurur ve aynı sadakatle yürüteceğimize ant içiyoruz.
Ey Türk Milleti! Hepimizin 100. yıl Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun! Nice yüzyıllara… Atam bir kere daha önünde saygı ile eğiliyoruz; vatan sana minnettardır!