Geçmiş dönem CHP Parti Meclis Üyesi Güler Buğday; yazdığı makalede; “Ülkemizde meydana gelen depren felaketi karşısında tüm halklar, tüm vicdan sahibi insanlar inanılmaz acılar çekiyorlar.
Hep birlikte felaketin yarattığı ve ihmaller ve yetersizlikler sonunda meydana gelen ölümlerin inanılmaz boyutlara ulaşmasını yaşayıp görüyoruz ve her gün yazdıklarımızla da gerçekleri saklamadan halkları kandırmadan yüzleşmeye çalışıyoruz.
21 yıllık siyasi İslamcı iktidarın yarattığı dezenformasyon ve tükenişin acı sonuçlarını bu felaket sırasında her boyutuyla gördük ve kahrolduk.
Ne yazık ki her türlü güç ve yetki elinde olan 21 yıllık iktidar hatalarından hala ders almıyor.
Ülkenin tüm kaynaklarını ve kazanımlarını tüketip bir avuç kan emiciyi ve toplum zararlısı gerici, ilkel, bağnaz tarikat ve cemaatleri palazlandırırken deprem kuşağında olan illerimizde hiçbir hazırlık yapmadılar.
Göz göre göre önüne gelen her yere tüm bilim adamlarının önceden deprem olacak yerleri ısrarla anlatmalarına ve uyarılarına karşın tedbir almak yerine kendilerine görkemli saraylar yaparak bu felakete karşı ilk 2 gün kılını kıpırdatmayanlar suçludur, günahkârdır.
Bu kadar çok ölümün; gerek göçük altında bağıra bağıra ölüme terk edilenler, gerek soğuktan, yangından yardım edilmediği için ölenler ve o dayanılmaz soğuklardan açlıktan susuzluktan ölen her bir canımızın sorumlusu ve suçlusu bu iktidar ve yancılarıdır.
Bizlerin, gerçekleri gösteren ve o felaketi yaşayan halkın kendi sesinden isyanını duyduğumuz televizyon kanallarının haricinde iktidar medyasının ve iktidar beslemesi kalemi kırık, başı eğik çıkar tayfasının yalan ve gerçekleri gizleyen yalanları ile acılarımıza acılar katılmaktadır.
İktidar ve yanındaki gereksiz, istismarcı partilerde bu yaşananlardan dolayı sorumlu ve suçlulardır.
İktidarın halkı sömürerek, ölümlere ihmalleri sonucu sebep olarak saltanatını sürdürmek ve biat eden vicdan fakiri milletvekilleri de bir daha seçilebilmek için kötülüğün Nirvana’sına ulaşıyorlar.
21 yıllık Siyasal İslamcı iktidarın hile ve hurda ile değiştirdiği Tek Adam rejiminde inanılmaz hatalar yapılmıştır.
Göz yumularak yaşama ve konut yapımına uygun olmayan zeminlere binalar yapılmış ve verilmemesi gereken izinler verilmiştir.
İktidar havuzunu dolduran müteahhitlere ve yandaş iş adamlarına (!) tüm imtiyazlar sağlanmıştır.
Yapılarda kullanılmaması gereken yıkıma davetiye çıkaracak malzemeler kullanılmış, kesilmemesi gereken kolonlar kesilmiş ve tüm olumsuzluk ve cinayete alt yapı hazırlayan bu usulsüzlüklere göz yumulmuştur.
İşte böyle acılı ve çaresizliğin insan yaşamına kast ettiği günlerde öyle bir rezalete muhatap oluyoruz ki akıl sağlığımızı korumak artık çok zor bir hale geliyor.
Tek Adam iktidarında gittikçe yozlaşan ve sorumsuz ve acımasız iktidarın arka bahçesi gibi davranan Diyanet İşleri Başkanlığı, yaptıkları hadsiz, saygısız ve suç olan eylemleri ile topluma travma yaşatmaya devam ediyor.
Diyanet İşler Başkanlığı; on bakanlığın bütçesinden daha çok bütçesi olan, yaptırdığı saray benzeri binalarda ne halt ediyorlarsa oturan veya görev yapan (!) varlıklarını borçlu oldukları Cumhuriyete ve dünya liderimiz Atatürk’e saldıran gereksiz bir kurum olmuştur.
Ne kadar yozlaşırsa, karanlığı ve ilkelliği dayatırsa Tek Adam Şahsın Devletinde bir o kadar değer bulan bu kurum artık çürümüş ve topluma zarar verir bir konuma gelmiştir.
İşte en son yaptığı fetva adı altındaki bana göre ahlaksızlık aslında suç olan sapkınlık duygularını meşrulaştıran bu açıklaması ile bu kurum lanetlenecek bir konuma gelmiştir.
Birçok kimse görmüş, okumuş manyaklığa eş değer açıklamaya karşı utanmıştır ama görüp duymayanlara göstermekte bizlerin görevi.
DİYANETTEN DEPREMZEDE ÇOCUKLAR İÇİN UTANILACAK REZALET VE TEPKİ ÇEKEN FETVA:
Diyanetin fetva sitesinde depreme özel bölüm açıldı.
Yaşadığımız deprem felaketinde binlerce insan öldü. Sayılarını henüz tespit edemediğimiz binlerce çocuklarımız anasız babasız ve kimsesiz kaldılar.
Hepsinin anında devlet korumasına alınması gerekirken farklı ve kontrolsüz çok tehlikeli uygulamaları görüyoruz.
Sanki kimsesiz yavrular ganimet gibi kapanın elinde kalıyor.
Bu tehlikeli duruma nedense her olayda olduğu gibi Duyarsızlığı tavan yapan Aile Bakanlığımız yetersiz kalırken Diyanet İşleri inanılmaz bir fetva ile gerçekten cinayete eş değer bir çirkinliğe imza atıyor.
6 yaşında bir kız çocuğu tarikat lideri sapkın bir babanın kendi öz çocuğuna dinde yeri var diye yaptırdığı evlilik (!) adındaki cinayete eş değer tavrın travmasını toplum olarak üzerimizden atamamışken bu rezil açıklama sinir katsayımıza tavan yaptırdı:
Diyanet İşleri depremzede çocukların evlatlık edinilmesiyle ilgili bir soruda bu çocuklarla evliliğin önünde engel olmadığı anlatıldı.
Tepki üzerine fetva silindi.
Birgün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre fetvada, evlat edinilen çocuklara öz evlat gibi davranılmasının doğru olmadığı belirtildi.
“Evlat edinenle evlatlık arasında evlenme engeli olmadığı” açıklandı.
Sosyal medyada olaya duyulan tepkiler üzerine bir süre sonra Din İşleri Yüksek Kurulu’nun sitesindeki ilgili sayfa silindi.
Depreme dair tüm soru ve yanıtların yer aldığı sayfadan da “Depremzede çocuklar evlat edinilebilir mi?” sorusu ve yanıtı çıkarıldı.
Daha da çirkini yapılan açıklama ile bu ifadelerin çarpıtıldığı yazılarak yine korkak ama saldırgan tavırlarına devam ettiler.
Kim nasıl düşünürse düşünsün, kimler 3 maymunu oynarsa oynasın, kimler lanet olası paranın esaretinde bu tür çirkinlikler karşısında susarsa susun beni ipe çekseler bile susmayacağım ve bu çürümüşlüğe müsaade etmeyeceğim.
Lanet olsun o kimsesiz çocuklara bu gözle bakmayı düşünenlere…
Allah onları telef etsin ki evlat diyemeyip evlatlık diyerek o çocukları ikinci sınıf olarak niteleyenlere.
Bu rezaleti yazan ve tepki karşısında kaldıran haram ettiğimiz vergilerimizle saltanat süren, toplumun ruh sağlığını bozan, ortaçağ karanlığını dayatan ve bugüne dek tarikat, yurt ve cemaatlerde ziyan edilen, tecavüze uğrayan çocuklarımıza sahip çıkmayan bu kurum kaldırılmalıdır.
Topluma ve insanlığa yarar değil zarardır.
Sadece Tek Adam faşizmine destek veren günahkâr bir kurumdur.
Onun için herkes uyanık olsun.
Hiç kimse ama hiç kimse çocuklarımıza sahip çıkıyoruz diye özel villalarına götürmesinler.
Evlatlık değil evlat edinme ve koruyucu aile olmanın eksikleri varsa anında TBMM’de kanunlarla güvence altına alınsınlar.
Her konuda konuşan ve yıllardır yoksul insanlara en az 3 çocuk yapın diyen AKP Genel Başkanı veTek Adam şimdi konuşsun ve bu rezalete karşı tavrını koysun da görelim.
Sevgili Dostlar, Yoldaşlar ve Canlar, bu olay karşısında lütfen susmayın.
Yalanlara kıvırmalara itibar etmeyin.
Çocukları koruyoruz diye sapkın arzulara malzeme yapacak bu tür girişimleri ve yazdıkları ahlak dışı fetvaları kaldırsalar da, kıvırsalar da bu sapkın düşünceyi reddedin ve bu çürümüşlüğe geleceğimiz için izin vermeyin.
Namuslu tüm insanlar, bu felakette kardeşliği pekiştiren tüm halklar, unutmayın bugün o çocukların muhatap edilmek istendiği rezalete yarın hepinizin çocukları muhatap olabilir.
Bizler ihmaller sonucu yaşanılan büyük felaketten dolayı anasız babasız kalan o çocuklara sadece “EVLADIMIZ” diyerek kendi çocuklarımızdan daha çok sevip koruyarak bu karanlıktan çıkabiliriz.
Sevgiyle, saygıyla, eşit yurttaşlar olarak barış ve kardeşlik duyguları ile özgür bir yaşam ve hakça paylaşılan bir düzende yaşayalım ve yaşatalım.