Diyanet Takvim satışı esnafa açılmalı, sırtlık olmadan takoz takvim satışının önü açılmalıdır.
Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, Camiler ve Din Görevlileri Haftası ile ilgili yazılı basın açıklaması yaptı.
Şanlı açıklamasında şunları söyledi; “1986 yılından itibaren 01-07 Ekim tarihleri arası Camiler Haftası, 2003 yılından itibaren de Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak kutlanmaktadır.
Camiler, dini hayatımızın yaşandığı önemli kutsal mekânlardır. Önemini de Kâbe’ nin birer şubesi mesabesinde olmasından alırlar.
Camiler insanları sadece bedenen birleştiren yerler değildir. Aynı şekilde ruhları birleştiren, maneviyatı sağlamlaştıran, birlik ve beraberliğe katkı sağlayan mekânlardır.
Camiler Allah’ın evleri, oraya gelenler ise ev sahibi olan Allah’ın (c.c.) misafirleridir. Nitekim insanlar için ilk kurulan Mabedin adı Beytullahtır (Allah’ın evi). Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır. “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” (Tevbe Suresi,18)
Türk Milleti; İslamiyet i kabulünden sonra dinine saygı ve hürmetini ihtişamlı mabetler inşa ederek sosyal ve kültürel hayatımıza önemli abideler kazandırarak göstermiştir. İnşa edilen mabetlerde ibadetin dışında eğitim, sağlık, kültür, Hayri ve sosyal hizmetlerin sunulduğu bölümler planlanarak insana ve topluma hizmet hedeflenmiştir. Ayrıca bu şaheserler Türk Milletinin üzerinde yaşadığı vatan topraklarının tapusunun da mührü olmuştur.
Camiler, geçmişte olduğu gibi, din hizmetinin dışında da topluma sosyal hizmet sunan mekanlar olmaya bugünde devam etmelidir.
Kutsal mekanlar kadar, bu mekanlarda görev yapacak insanlar da önemlidir. Din insan içindir. İnsanlara ve nesillere din hizmeti sunacak olan din görevlileri de dini hayatımızda camiler kadar önemli yer tutmalıdır. Bu kutsal mekanlarda görev yapan güzel insanlar sunmuş oldukları dini tebliğ görevi sebebiyle Peygamberimizin varisleridir. Bu verasete büyük samimiyet ve özveri ile sahip çıkan iman ve gönül erleri tarihimizde ve milletimizin gönlünde önemli yer bulmuşlardır. Din görevlisi muhatabı ve hedef kitlesi insan olan bir hizmet sunmaktadır. Bu hizmetin de rehberi Hz. Peygamber ve O’nun şerefli takipçilerinin iman, amel ve ahlaki konulardaki örnek davranışları olmuştur.
Din görevlisi vatanı ve milleti için büyük fedakârlıklarda bulunmuş, en zor günlerinde hizmetinde bulunmaktan büyük mutluluk duymuştur. Din görevlisi; insanımızın acısını ve mutluluğunu paylaşır, Hayri hizmetlerde rehberlik yapmış, gelecek nesillere dinini, diyanetini, Allah, Peygamber ,vatan-millet sevgisi, ana-babaya, büyük -küçüğe hürmet ve saygıyı ,haram ve helali öğretir, cemaatinin ve komşularının dertlerini çözmek için elinden gelen gayreti göstererek 24 saat hizmet yürütmeye çalışır. Bu memleketin huzur ve asayişinde Diyanetin ve din görevlisinin de payı vardır. Yapılan görevi kimse küçümseyemez ve hafife alamaz.”
Hilmi Şanlı açıklamasınındevamında son zamanlarda Diyanet ve Din Görevlilerine yönelik yapılan sözlü ve fiili saldırıları kınayarak, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘ün kurduğu en önemli kurumlardan birtanesi olduğunun altını çizerek, Diyanet İşleri Başkanlığının kapatılmasını ve yıpranmasını isteyenlerin Atatürk’e ve onun miraslarına düşman olduğunu söyledi. Türkiye’de birlik ve beraberliğimizin teminatının Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu kaydetti.
Şanlı daha sonra kurum çalışanları için isteklerini sıralayarak şunları ifade etti:
“3600 Ek gösterge alamayan Memur, Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni, şef ve uzmanların da bu kanundan faydalanmalarını talep ederek, konu ile ilgili Sendikamız tarafından hazırlanan kanun teklifinin TBMM açılır açılmaz görüşülerek kanunlaşmasını istiyoruz.
Tüm Diyanet çalışanlarının Din Hizmeti tazminatı almaları, 4/B statüsünde sözleşmelilere kadro, yardımcı hizmetler sınıfında çalışanları ise eğitim durumlarına uygun kadrolara alınmalarını talep ediyoruz.
İbadet yerlerinin durumunu düzenleyen ilgili kanundaki “İbadethane” kavramı yerine “Cami” kavramı yazılıp acilen değiştirilmelidir.
A grubu camilerde görev yapan personele “Selatin Camii” tazminatı, B, C ve D grubu camilere Mahalle İmam-Hatipliği ünvanı verilerek “Özel Bölge Tazminatı”, diğer gruplarda görev yapanlara da “Mahrumiyet Tazminatı” verilerek İmam ve Müezzinlerin müktesebinde iyileştirilmeye gidilmelidir.
İl Müftüsü seçme kriterleri oluşturulmalı ve atamalarda somut hizmet doneleri etkin hale getirilmelidir.
Diyanet Takvim satışı esnafa açılmalı, sırtlık olmadan takoz takvim satışının önü açılmalıdır.
Türkiye genelinde il ve ilçelerin “hassasiyet grafikleri arşivi” oluşturulmalı, ortak tecrübe hafızasından yararlanılmalıdır.
Her ilçeye bir bilişim uzmanı ve Din psikoloğu istihdamının önü açılmalıdır.
Vaiz ve Murakıpların özlük hakları ve yetkileri acilen iyileştirilmelidir.
Büyükşehir İl Müftülükleri halen “İl Müftülüğü” konseptinde çalışıyor. icraya karışmayan, merkez ilçeleri pasifize etmeyen “Büyükşehir Valilikleri” gibi temsil konumuna dönüştürülmelidir.
Nikah memurluğu yetkisi, “Nikah akdeden Müftü ”pozisyonuna doğru geliştirilmelidir. Veya nikah kıyma yetkisi vaizler ve din hizmetleri uzmanları aracılığı ile genişletilmelidir. Zira büyük ilçelerde nikah merasimleri müftüleri çok meşgul etmektedir”
Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Halkımızın Oruç, namaz gibi ibadetlerini ifa ederken Başkanlığımızın takvimleri esas alınmalıdır. Bunun dışında kalan takvimlerin de Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın takvimleri ile uyumlu hale getirilmesi sağlanmalıdır. Vakıf camileri ve müştemilatının idari yetkileri müftülüklere devredilmelidir. Şartlı bağış yapılıp, büyükşehir yasaları gereği belediyelere geçen cami, tarla ve arsaların Türkiye Diyanet Vakfı’na devri sağlanmalıdır.
Yeni-Yakın Fetö tehlikelerine karşı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatları daha aktif olmalıdır.
“Hadissiz ve sünnetsiz Kur’an mealcilği”ni savunan kimi akımlara mensup meslek dersi öğretmenleri bulunmaktadır. Din Eğitimi Genel Müdürlüğü ile İrtibata geçilmeli ve bunlar hakkında gerekli işlemlerin tesis edilmesi sağlanmalıdır.
Türkiye de son dönemlerde yaygınlaşan ve uyuşturucu kadar tehlikeli olan ve Dünya Kiliseler Birliğinin zımmen desteklediği “Deizm”e karşı etkili ülke geneline eşgüdümlü projeler geliştirilmeli Cumhuriyet dönemi gönül ve kanaat önderlerinin hayatları külliyat olarak basılmalı ve tüm din ataşelikleri ve müftülüklere dağıtımı yapılmalıdır. (Said Nursi, Esat Erbili, Süleyman Hilmi Tunahan, Mehmet Zahit Kotku, Abdulhakim Arvasi ve M. Sami Ramazanoğlu gibi kanaat önderlerinin hayat biyografileri acilen basılmalıdır.)
Çeşitli grupların, ya da dini oluşum şekli verilmiş grupların camilere alternatif Cuma kılmaları önlenmelidir. Bu şekilde kılınan namazların İslam fıkhına göre gerekli şartları taşımadığı için sahih olmadığı kamuoyuna deklare edilmelidir.
Sahte peygamber, sahte Mesih, sahte evliya kavramları titiz bir dil ile topluma anlatılmalı, bu kavramların İslam örfündeki karşılıklarının yıpratılmamasına dikkat edilmelidir.
KYK ile yapılan protokolün bir benzeri Genel Kurmay Başkanlığı ile de yapılıp kışlalarda bir proje kapsamında din eğitimi verilmelidir.
Kutladığımız Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın, Diyanet çalışanlarına ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum, Yüce dinimiz İslam’a ve milletimize hizmetkârlık yapıp Din Hizmeti sunup vefat etmiş hocalarımıza Yüce Allah’tan (cc) rahmet, emekli veya halen görevde olan meslektaşlarımıza sağlık, huzur ve afiyet niyaz ediyorum.