Remzi Çayır, “Türkiye; deprem sürecini ne yazık ki doğru yönetemedi. Hala ne yaptığını bilmeyen bir yönetim söz konusu. Birinci gün gelmedin, ikinci gün gelmedin; ama 20. gün de gel artık… Bir ülkede 46 bin kişi resmi rakamlara göre, şehit oluyor depremde. Bir tane Allah’ın kulu sorumluluğu üzerine almıyor. Bir genel müdür, bir daire başkanı, bir belediye başkanı… Sorumlusu benim, istifa ediyorum; diyemedi” sözlerini kullandı.
Çayır, şunları söyledi:
“Milli Yol Partisi; kadını da erkeği de insan olarak görür, birey olarak görür. Ve itiraz eden, yeri geldiğinde hak ve hukukunu erkekten daha çok savunabilen kadınlar, bir toplumun kendisidir. Hala okuma-yazma bilmeyen kadınlarımız var. Ne yazık ki hala iş söz konusu olduğunda kadının bu işi yapamayacağını düşünen kafalar var. Bu coğrafyanın neredeyse suçlusu, kadınlar ilan edilecek. Bizim davamız; kadının ve gencin önde olduğu bir davadır. Bu coğrafyada namus, kadına yüklenmiş. Bu anlayışı reddediyoruz.
Türkiye; deprem sürecini ne yazık ki doğru yönetemedi. Hala ne yaptığını bilmeyen bir yönetim söz konusu. Birinci gün gelmedin, ikinci gün gelmedin; ama 20. gün de gel artık. İnsanların bir nebze olsun umutlarını yeşert. Orada depremzedelerden bir tanesi dedi ki, ya ikinci gün ya üçüncü gün. ‘Ölenler öldü, kurtuldular. Biz mi kurtulduk, yoksa ölenler mi kurtuldu, bunun kararını veremiyorum’ dedi. ‘Keşke ölseydik’ dedi. Çok acıydı. En çok bize el uzatması gereken Kızılay; arpalığın merkezi, yeme içmenin merkezi, oradan kendine güç devşirmenin, gelecek devşirmenin merkezi haline gelmiş.
Bir ülkede 46 bin kişi resmi rakamlara göre, şehit oluyor depremde. Bir tane Allah’ın kulu sorumluluğu üzerine almıyor. Bir genel müdür, bir daire başkanı, bir belediye başkanı… Sorumlusu benim, istifa ediyorum; diyemedi. 21 yıldır bu ülkeyi yöneten hükümet hiçbir şey diyemedi. Azıcık sesini yükselten halka dönüp ayar vermeye kalktı. Kim? Efendiler. Çünkü bizi de kendi malları sanıyorlar. Milleti kendi tebası sanan, insan aklından uzak yöneticiler var bu ülkede. Bizi teba olarak, kul olarak görüyorlar. Verdikleri kadar yetineceğiz, vermediklerine itiraz etmeyeceğiz. Biz sizin bütün saltanatınıza, zulümlerinize, keyfiliğinize, adaletsizliğinize, liyakatsizliğinize itiraz ediyoruz. Ve size boyun eğmeyeceğiz, asla ve asla boyun eğmeyeceğiz. Sonu ne olursa olsun.
Sırf beş oy daha fazla almak için, sırf beş yıl daha bu ülkede olmak için hakikati ters yüz edebilirsin, milleti kandırabilirsin, algı oluşturabilirsin; sonuç değişmez ki… Değişmedi işte. Hangi akılla yönetiyorsunuz siz bu ülkeyi? Bu düzeni yıkmak, boynumuzun borcu. Yeter artık. Bu kafaların Türkiye’ye verebileceği hiçbir şey yoktur.”