Prof. Dr. Pala, “son dönemde önlemlerin gevşetilmesi ve günlük hayatın adeta pandemi yokmuşçasına devam ettiğine” yönelik soru üzerine şunları söyledi:
‘GÜNDE 50 KİŞİNİN ERKEN ÖLÜMÜ YOK SAYILABİLİR Mİ?’
“Açık havada artık maskeyi çıkarabilecek duruma geldik, ama kapalı ortamlarda halen maskenin takılmasını zorunlu kılan – hem olgu sayılarında hem de ölüm sayılarında – rakamlar var karşımızda. Sağlık Bakanlığının açıkladığı rakamlara bakacak olursanız, günde 50 kişiye düştü ölüm sayısı. Ama soruyorum size, günde 50 kişinin erken ölümü yok sayılabilecek bir ölüm sayılabilir mi?”
‘EĞER İŞLER YOLUNDA GİDERSE…’
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Çin, Güney Kore, Vietnam gibi ülkeler başta olmak üzere hem de Avrupa’daki bazı ülkelerde son 1-2 haftadır olgu sayılarında yükselme eğilimi olduğunu belirten Pala, “Bazı ülkelerde özellikle aşısızların büyük ölçüde ölümlerine de halen tanıklık ediyoruz. Bu koşullarda henüz ‘pandemi bitti’ diyemeyiz. Eğer işler yolunda giderse bu yılın sonuna doğru dünyada pandemiyle ilgili bir rahat nefes alma imkanımız var. Ancak Türkiye de dahil dünyada henüz yüksek aşılama düzeyine ulaşmamış ülkelerinin aşılanmasıyla olanaklı.” dedi.
‘İNSANLARIN YÜZDE 70’İ BAĞIŞIK HALE GELİRSE’
Türkiye’de ve dünyada aşılama oranının yetersiz olduğuna dikkat çeken Pala, “Dünya Sağlık Örgütü bunun için bir sınır değer bildiriyor. Eğer dünyadaki bütün ülkelerde insanların yüzde 70’ini bağışık hale getirebilirsek, o zaman rahat bir nefes alabileceğiz. Ama bugün Afrika’da bazı ülkelerde halen aşılama oranının yüzde 10’un altında olduğunu unutmayalım. Türkiye’de aşılama oranı yüzde 65’ler civarında. Bizim hatırlatma dozu dediğimiz ve Omicron varyantına karşı etkili olduğunu bildiğimiz o aşıyı yaptıranların oranı ise henüz yüzde 30 civarında. Dolayısıyla Türkiye’de bu sürecin bittiğini söylememiz mümkün değil.” ifadelerini kullandı.
ÖNLEMLER NEDEN GEVŞETİLDİ?
Tüm dünyada Covid 19 önlemlerinin gevşetildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Pala, “Dünyanın birçok ülkesinde artık süreci gevşettiler. Çünkü politikacılar bilim insanlarına güvenmek ve onların önerilerini yerine getirmek yerine popülist uygulamaları daha fazla tercih ediyorlar. Özellikle Türkiye de dahil seçimin yaklaştığını bilen politikacıların daha çok algıyı yönetmek peşinde koşması, pandeminin bütün dünyada olması gereken önemi almamasına yol açıyor.” dedi.
Türkiye’nin gelişmiş ülkelerden iki büyük farklılığı olduğunu söyleyen Pala, şöyle devam etti:
‘TEST YAPMA ORANIMIZ ÇOK DÜŞÜK’
“Birincisi bizim ülkemizde test yapma oranlarımız çok düşük ve testler yalnızca semptom gösterenlere yapılıyor. Böylece biz kimin hastalığı olgu göstermeksizin geçirdiğini anlayamıyoruz. O anlayamadığımız kişiler de hastalığı bulaştırmaya devam ediyor. Bu özellikle risk altındaki insanlar için, yani 60 yaşın üstünde, kronik hastalığı olan, sigara içen, kanser tedavisi gören gibi insanlar için büyük risk oluşturuyor.
‘PANDEMİNİN YÜKÜ TAHMİN EDİLENDEN FAZLA’
İkincisi biz Türkiye’de halen, iki yıl geride kalırken, Sağlık Bakanlığı ayrıntılı verileri açıklamadığı için hangi bölgede kimler, nasıl bir risk altında bunu da bilmiyoruz. Bugün internete girin, İngiltere’den, Fransa’dan, Almanya’dan, İsrail’den, hatta Çin’den ve hatta ABD’den herhangi bir eyaletin herhangi bir ilçesinde durumun ne olduğunu aylara, günlere göre izleme olanağınız var. Örneğin İngiltere’de mahalle bazında bile hangi varyantın ne süreyle yer değiştirdiğini izleme olanağı var. Biz toplam olgu sayıları içerisinde varyant takibini bile yüzde 1’lerin altında yapan ülke konumundayız. Dolayısıyla ne durum saptamamız ne aldığımız önlemlerin ya da almadığımız önlemlerin etkisini değerlendirebileceğimiz bir bilimsel perspektife sahip değiliz. Bu da pandeminin yükünün tahmin edilenden daha fazla olması biçiminde karşımıza çıkmasına yol açıyor.”
Prof. Dr. Pala, Covid 19 pandemisinde Bursa’daki son durumu da değerlendirdi:
‘BURSA İSTANBUL’U TAKİP EDEN BİR EĞİLİMDE’
“Bursa’da olgu görülme sıklığına baktığımızda İstanbul’u yakından takip eden bir eğilim görüyoruz, coğrafi yakınlık nedeniyle. Bursa’da özellikle kentin doğu bölgelerinde, Hayat Eve Sığar uygulamasının çalıştığı dönemlerde çok ciddi bir yoğunluk olduğuna tanıklık ettik.
Aşılamada da 18 yaş üstü oranlar açıklanıyor. Çok yüksek düzeyde bir aşılamayla karşı karşıya değiliz. Özellikle Bursa’daki meslektaşlarımızdan bize gelen geri geri bildirim hatırlatma dozunun yapılması oranlarında da Türkiye’ye benzer bir oranda olduğumuzu, bunun üzerinde bir performans göstermediğimizi söylüyor.
SIĞINMACILAR VE MEVSİMLİK İŞÇİLER
Bu arada tabii Bursa’daki sığınmacılarla ilgili hiçbir bilgiye sahip değiliz. Bu aydan itibaren mevsimlik tarım işçileri gelecek, Doğu’dan Güneydoğu’dan. Onlarla ilgili bilgiler paylaşılacak mı bilemiyorum. Daha önceki yıllarda hiçbir bilgi paylaşılmamıştı. Bu koşullarda Bursa’nın da Türkiye’den daha iyi bir profil izlediğini söylemek mümkün görünmüyor.”
Pala, Bursa’nın Yıldırım ilçesinin en çok göç alan ilçe olmasına karşın son 2 yıldır nüfusun azalmasına ilişkin soruya ise “2022 yılındaki ölüm sayılarını bile açıklayamayan TÜİK’in verilerine dayanarak analiz yapmanın artık zorlukları var. O yüzden bu konuda çok fazla yorum yapamayacağım. Ama ne TÜİK ne Sağlık Bakanlığı veri yayınlamadığı ya da yayınladıkları veriler tartışılır oldukları için bilim insanlarına uygun bir tartışma zemini yaratmaktan uzak” yanıtını verdi.
PALA…